İçim mıncık mıncık, bir önsezi!?

08:30 / 07:30

Dolar 5,92
Euro 6,64
Çeyrek altın 418,52
Borsa 90787

İzlemeyen, izleyemeyenler için…
Cumhuriyet Tarihi Kronolojisine dahil edilecektir, ileriki nesiler dönüp geriye baksın diye!

Vaktim olursa…
Yazarım kopyalamayı, yedeklemeyi falan…
Bir kaç kez anlatmıştım yedeklemenin önemini, bir kez daha anlatırım…
OROSPU…
Her şeyi yapar, aklına gelecek ve gelmeyecek olan her şeyi!

Erdoğan’ın Binali taktiği
12 Haziran 2019

Şunu biliyoruz:
Binali Yıldırım’a, Ekrem İmamoğlu ile televizyon canlı yayınına çıkma iznini Erdoğan verdi.
Ama…
Bir haftadır kafamda aynı soru:
– “Erdoğan tv tartışmasına neden izin verdi?”
Evet, Erdoğan böyle bir tartışma programı olmasını niçin kabul etti?
Biliyoruz ki:
Kılıçdaroğlu her seçim öncesi Erdoğan’a canlı yayında tartışma teklifi götürdü ve Erdoğan her seferinde reddetti. O halde…
Şimdi niye kabul etti?
Şunu diyemeyiz: Erdoğan, Kılıçdaroğlu karşısında kaybedeceği için canlı yayın teklifini kabul etmedi! Sanmam. Lise yıllarından beri “belagat” – “hitabet”/ retorik öğrenmiş Erdoğan’ın “söz cambazı” olduğunu biliyoruz.
Peki…
Kılıçdaroğlu karşısına televizyon canlı yayınında çıkmayan Erdoğan, Binali Yıldırım’ın İmamoğlu ile tartışmasını nasıl kabul etti? Herkes moderatör üzerinde yoğunlaştı, ama asıl bu sorunun üzerinde durmak gerekmiyor mu?
Benim aklıma ilk gelen şu oldu:
Erdoğan, 23 Haziran seçiminin Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu arasında geçtiğini göstermek istiyor! Yani “ben yokum” demek istiyor; seçim sonrasına karşı gardını alıyor/savunma durumuna geçiyor!
Dikkat ediyor musunuz, seçime onbir gün kaldı ve Erdoğan ortalıkta gözükmüyor! Seçim çalışmasını İstanbul’da bazı kabuller yapmakla sınırlı tutuyor. Erdoğan, 23 Haziran seçimi için kamuoyu karşısına çıkmıyor.
Aslında…
Binali Yıldırım’ın İmamoğlu ile tv’ye çıkmasına izin vermesi ve görünürde seçim çalışması yapmaması aynı kapıya çıkıyor:
Erdoğan, seçimi İmamoğlu kazandığında kendi kaybetmiş gibi göstermek istemiyor.
“Ben değil, Yıldırım ile İmamoğlu yarıştı” algısını yaratmak istiyor!
Fark büyük
Erdoğan şunu bilmiyor mu:
Ekranda, İmamoğlu mu başarılı olur, Binali Yıldırım mı?
Biri, 17 yıldır yıpranmış ve ekonomik krizin sorumlularından bir olarak gözüken Binali Yıldırım…
Diğeri, genç, pırıltılı, başarılı Ekrem İmamoğlu…
Biri, vaatlerini yapamamış, ülkeyi iktisadi krize sokmuş bir hükümetin önde geleni…
Diğeri, iki haftalık İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde ulaşımı, suyu ucuzlatmış vaatlerini gerçekleştiren sözünün eri siyasetçi…
Bu karşılaştırmayı uzatabilirsiniz ve Binali Yıldırım’ın İmamoğlu’na üstünlük sağlayacağı tek olgu bulamazsınız.
Keza:
Binali Yıldırım, 20 yıldır İstanbul gerçeklerinden uzak; Ankara siyasetine gömülmüş durumda.
Oysa.
Ekrem İmamoğlu 5 yıldır İstanbul’da belediyecilik yapıyor; sorunları yakından biliyor.
Tek siyasi strateji uzmanı bulamazsınız; “Binali Yıldırım, tv’de İmamoğlu karşısında başarılı olur” diyecek.
Erdoğan’ın bile bile “lades” demesinin tek amacı var:
“23 Haziran seçimine Erdoğan girmiyor” algısını oluşturmak.
Erdoğan, iktidarının seçimden sonra tartışılır olmasını istemiyor. Kaybedeceği baştan belli Binali Yıldırım’ı “aslanın” önüne atmasının başka sebebi var mı?
Deniyor ki, var.
Neymiş?
Şu…
Kumpas
Söylenen şu:
– “Efendim devlet tüm olanaklarıyla İmamoğlu’nun geçmişini araştırıyor…”
– “Çok çarpıcı belgeler ortalığa çıkarılacak…”
– “İmamoğlu belgelerin yalan olduğunu ispatlayana kadar seçim sona erecek…”
Demek…
Siyaseti bu derece küçültmeyi düşünüyorlar!
Anlamadıkları şu:
Sandığa saatler kala yapılacak belden aşağı vuruş ters teper!
Binali Yıldırım’ın buna alet olup siyaseti böylesine bir politik lekeyle sonlandıracağını düşünmüyorum. Üstelik…
O hatayı 31 Mart gecesi yaptı; kürsüye çıkıp “kazandık” deyip koşarcasına uzaklaştı! Benzeri bir kumpasa alet olacağına ihtimal vermiyorum.
Anlamadığım şu, ne gerek vardı bunlara?
Zamanında defalarca yazdım; Erdoğan “Cumhurbaşkanlığı sistemine neden ihtiyaç duyuyor?” Yüzde 36 oyla her dediğini yaptıran Erdoğan yüzde 50+1 aramaya neden ihtiyaç duydu? Anlamsızdı… MHP’ye mahkum oldu Erdoğan!
Ve:
31 Mart seçiminden sonra da yazdım:
– “Seçimi yeniletmeyin, kazansanız da kazanmış olmazsınız!”
Anlatamadım..
Yazık.
Olan bu güzelim ülkeye oluyor…
Olan demokrasiye oluyor…
Türkiye’ye bu kadar zaman kaybetmeye ne gerek vardı?
Halkın bunu anlamadığını mı sanıyorlar? Bu kadar mı milletten uzaklaştılar.
Baksanıza…
Gele gele tek umutları Binali Yıldırım’ın televizyon performansına kaldı.
İşleri çok zor.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/erdoganin-binali-taktigi-5115225/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger


+