Neyse bir buçuk saat kaldı. Anamdan emdiğim süz fitil fitil burnumdan geldi. Manyak orospu, ihtiyar bir bunak, dükkânda kıyametler kopuyor, acayip pahalı bir perde, verdim dışarıya (özel, Allah korusun, Allah cümlemizi korusun, evlatları. Yeni doğmuş bebek, ışığa karşı çok hassas, herif git tersten dik. Neyse kurtardık perdeyi, en azından bir beş yüz, bin kâğıt. O ara yani. Kocaman bir şeyler)
Gelmiş…
YEMINLE, efendice dedim biraz bekleyin lütfen “ölüm kalım meselesi var, şimdi ilgilenemeyiz sizinle”
G.t kadar dükkân zaten, çok şükür…
Hepimizi büyüttü, besledi…
Vay efendim sen misin bunu söyleyen, rica ettim, rica, gayet efendice, sakin bir ses ile…
Sert bir ses tonu olması IMKANSIZ…
Ağzımdan çıkanı kullağım duymuyor mu?
Neyse…
Geçiştirdik ama bende de sinirler gitti.

Yok ya, vallahi billahi…
Kimi insana selam bile vermeyeceksin, Allah’ın selamını…
Değmez!