İstanbul’da olsam…
Özellikle bu gibi günlerde kentin tadını çıkarırdım, gezilecek görülecek o kadar yer var ki…
En basitinden, en basiti…
Al oltanı…
Otur bir kafeye. INAN…
O kadar zevkli oluyor ki. Balık ekmek…
Cay kahve, oh gel keyfim gel!
Veya çık adalara, her gün birine…
Kültür günü yap, deniz…
Hava müsait ise bir gün bir yaka diğer gün öbürünü…
Boğaz, baştan başa…
Bir ibadet günü yap mesela, camiden camiye…
Eyüp Sultandan başlamak üzere…
Ben gitmem, siz gidersiniz…
😊
Çarsı, Pazar. Keşif et…
Parkları, sarayları…
Vesaire vesaire.
Bak bizimkilerin hastalığı, anlatmıştım…
Evimin balkonu bana yeter, bahçesi…
Kafama göre takılırım ben, onları beş yıldızlının altı kurtarmıyor…
>>> evimin keyfi <<<
Zevk…
Hayat anlayışı…
Gideceksem ille bir yere…
Kültür gezileri, tabiatı keşif etmek…
Doğal güzellikler, tarihi yerler…
Ne bileyim…
Yazın ayrı, kişin ayrı. Sergiler…
Tiyatro, sinema…
İlle gideceksem bir yerlere, otel beklemem…
BEKLEYEMEM ya oturamam oturduğum yerde…
Beni, gözümü, ruhumu, gönlümü dolduracak ille!
Entel dantel meselesi…
Anlıyor musun entel dantel meselesi…
Doğal olacak…
Hani…
Koyma pınar pınar olmazmış ya, ille dibinden kaynayacak!