Adi dinci seni, orospunun dölü

### mutlaka ### 4 saat öncesinin haberi, Tayyip Lirasi DURGUNLUK Allah daha beter etsin

Herkes göt kilindi, inanacak sana…
Sanki ısmarlama, oku Izmirlimi!

İmamoğlu tokat attı filan…
31 Mayıs 2019

“Yalan haberin toplumdaki etkisi nedir?” diye sorduklarında, iletişim fakültesi öğrencilerine hep aynı örneği anlatırım.

2009 yılıydı, İzmir Doğal Yaşam Parkı yeni açılmıştı.

Kalabalık bir aile geldi, çoluk çocuk… Kapıdaki görevliye “altı tonluk kaplumbağayı görmeye geldik, nerede acaba?” diye sordular. Görevli arkadaş, kaplumbağaların yaşadığı tropik bölgeye yönlendirdi, ama haliyle “altı tonluk filan yok, bildiğin normal kaplumbağalar var” dedi. “Nasıl yok?” diyerek, kaplumbağaların bulunduğu bölgeye gittiler, ki, hakikaten yok… Yetkiliyle görüşmek istediler! Doğal yaşam parkının biyologlarından biri geldi, “nasıl yardımcı olabilirim?” diye sordu. “Altı tonluk kaplumbağayı görmeye geldik, bunlar bize normal kaplumbağaları gösteriyor” diye şikayet ettiler. Biyolog afalladı… “Kardeşim, altı tonluk kaplumbağa olur mu, fil bile beş ton, nerden duydunuz böyle bir şey olduğunu?” diye sordu. Neredeyse kavga çıkacaktı iyi mi… “Sen ne biçim yetkilisin, hiç gazete okumuyor musun, gazeteler bangır bangır yazdı” diye bağırdılar, öfkeyle çıkıp gittiler. Biyolog ofisine koştu, bilgisayarını açtı, o güne kadar hiç görmediği haberi okumak için internete girdi.

İnanmayanlar, lütfen girsin internete… “Bingöl’deki yol yapım çalışmaları sırasında, toprak altında yaşayan altı tonluk kaplumbağa bulundu, vinç yardımıyla kamyona yüklenen altı tonluk kaplumbağa, önce Diyarbakır’a, oradan İzmir’e gönderildi” diye haber var!

Hem de öyle böyle değil, onlarca gazete, binlerce internet sitesinde yayınlandı bu haber… “Altı tonluk kaplumbağa” haberini “gerçek haber” olarak abonelerine servis eden haber ajansı bile oldu!

Videosu var.
Kamyon gidiyor, kasasında dev kaplumbağa.

Aynı haberin “İran’da bulundu” versiyonu var.
“Hazar Denizi yakınlarındaki ormanlık alanda 4.5 tonluk kaplumbağa bulundu, tır’a yüklenerek Tahran’a götürüldü” yazıyor.

Muhtemelen İran’da çocuk parkına götürülen bir kaplumbağa heykeliydi bu… Ama, sorup soruşturmadan üstüne atlayan sayın basınımız sayesinde “gerçek” altı tonluk kaplumbağa oldu.
E bu gerçek (!) haberi okuyan sayın ahalimiz de, gelse gelse hayvanat bahçesine gelmiştir diye, doğal yaşam parkına koşuyordu.

Yalan haberin toplumdaki etkisi, işte böyle bir şeydir.

Hiçbir gerçek haber, yalan haberden daha hızlı yayılamaz.

Elbette neticede yalan olduğu ortaya çıkar ama… Yalan olduğunu farkedenlerin sayısı, hâlâ gerçek olduğunu zannedenlerin sayısından az kalır.

Çünkü dedim ya, gerçek haberin yayılma hızı, yalan haberin yayılma hızından yavaştır.

Yalan olduğunu bile bile… Neden habire “camileri ahır yaptılar” dediklerini sanıyorsunuz?
Yalan olduğunu bile bile neden ısrarla “camide içki içtiler, başörtülü bacıma saldırdılar, petrol bulduk, dünya lideriyiz, ezanı ıslıkladılar, Temel Karamollaoğlu rakı içiyor, Meral Akşener feto’yla görüştü, Mansur Yavaş kazanırsa pkk’lı teröristleri işe alacak, İstanbul seçiminde oyları çaldılar, elimizde oyların çalındığını gösteren kamera görüntüleri var, Ekrem İmamoğlu pontuslu, Ekrem İmamoğlu vatandaşa tokat attı” dediklerini sanıyorsunuz?

Bu yalanları, yalan olduğunu bile bile sosyal medyada yaymaları için, neden maaşlı trol sürüsü kiraladıklarını sanıyorsunuz?

Ayrıca…

Tabanca sesi duyduğu zaman, aman kurşun yememeyim diye saklanacağına, nereden ateş edildiğini, kime ateş edildiğini seyretmek için pencereye koşan tek millet, bizim milletimizdir.
Kavgayı merak eder.
Mesela, efendi gibi spor programı yap, efendi gibi şarkı yarışması yap, kimse suratına bile bakmaz, o spor programında pislik yaptır, küfür ettir, şarkı yarışmasında dedikodu yaptır, birbirlerine sok, hır çıkart, herkes büyülenmiş gibi nefes almadan ekrana kilitlenir.
“Emekliye iyi haber” diye manşet yap, okunmaz.
“Emekliye kötü haber” diye tek sütuna ver, tıklanma rekoru kırar.
Hazindir ama…
Türkiye gerçeğidir.
Olumsuzluk merak edilir.

36 senedir çirkefle mücadele eden profesyonel iletişimci olarak, uyarıyorum…

Kaybettikleri seçimin kampanya yalanı “beka”ydı.
Bu seçimin kampanya yalanı, bizatihi Ekrem İmamoğlu.

“Gazetecilik, temas ve mesafe mesleğidir” derler.
Bana sorarsanız, siyasetçilik de öyledir.

Özellikle son bir haftadır çekilmek istenilen yere sürüklenildiğini görüyorum… Yalan haberin gücünü asla küçümsemeyin.

https://www.sozcu.com.tr/kategori/yazarlar/

17:25 / 16:25

Dolar 5,83
Euro 6,54
Çeyrek altın 400,30
Borsa 89876