Mektepli alaylı çatışması…
Bir Osmanlı geleneği…
Kurama hâkim olamayan, bilmeyen asla pratikte istenilen, beklenilen, mümkün olan sonuca ulaşamaz!
NOKTA
Okumadım…
Alaylıyım yani…
AMA…
Kuramın önemini ta çocuk yaştan beri bildiğim için DAIMA kuramın peşinden koştum, öğrenmeye, özümsemeye çalıştım. Bu beni ben…
Kardeşimi de kendisi etti. Öyle güzel bir haber geldi ki geçen hafta ondan, gurur duydum onunla…
Çalıştığı bankada…
En üst mertebede bulunanlardan tebrik edildi…
Yani…
O da benim yolumda, yönetim kurulu ile iş birliği içinde. Tabii bunun maaşına da bir yansıması olacak mutlaka. Velilerim eğitimini bana bırakmışlardı…
O da benim gibi üniversiteye gitmedi ama >>> sürekli <<< kendini eğiti…
Bilmem ne demek istediğimi anladın mi?
Doldurun alaylıları oraya buraya…
Ülkenin “yönetimine” getirdikleriniz gibi…
Bir yere geldiler ya…
Beyin durdu, öğrenme azmi, bildikleri veya bildiklerini sandıkları ile “yönetmeye” çalışıyorlar…
“Yönettiklerini” sandıklarını.
Ülkenin durumu meydanda!
Demiştim kokusu çıkar, sosyal medyaya düşmüştü haber çok öncesi…
Tabii yârim yamalak bilgi ile dedikodu kalitesinde…
Merkez Bankasından, bankalara ZORUNLU döviz mevduatı…
4,2 milyar “tasarruf” beklenmekte, yani dolaylı yoldan hazineye mi girer birilerinin cebine mi bilmiyorum ama ZORLA…
Höt, zöt diyerek idare ediyorlar memleketi…
Ger çelik halatı, ger…
Kolum kalınlığında, belki bacaklar çapında…
Ger, zorla…
Kopacak eninde sonunda!
Hangi zibidi…
Hangi bilim insani…
Karşı gelebilmiş tabiat kanunlarına?
Şevket Süreyya Aydemir – İkinci Adam İsmet İnönü Cilt 1-3
https://yadi.sk/i/1-5Bgz_i3QWsFA
https://yadi.sk/i/jrxb84RA3QWsks
https://yadi.sk/i/agO5ctnl3QWseR