(Y)üksek (S)iyaset (K)urulu ve AKP

İleri demokrasi gibi…
Dururken demokrasinin kendisi.

Selamet…
Saadet…
Siyaset yerine bu kelimeleri de kullanabilirsin mesela…
Önderin…
Sağı solu belli olmaz, hanımın dediği gibi…
“Ölüyorum, ölüyorum diyorsun ölmüyorsun!” misali.

Evet, okuyamıyorum ama bu demek değil ki okumuyorum!

Bak mobilya, 20 kilo…
Aort patlaması, kopması…
Kimin umurunda?
Gücüm yettiği kadar taşıdım koltuk dışarıya…
Gücümün yetmediği yerde > paramparça ettim < mobilya…
Küçük küçük parçalar halinde taşıdım sokağa…
Minnet etmem, yârdim dilemem, boyun eğmem kimseye…
Ya sözüm geçer parama, paraya…
Ya kendime, bu bedene, Önderden arta kalana!

Bu misallerden sonra, gelelim esas anlatmak istediğime, sana…
Adalet ve hukuk içinde bir düzeni yönetmek başka…
Adalet ve hukuku bükerek…
Bu gücü ardına alarak bir düzeni, çarpık bir düzeni ayakta tutmak başka…

İnsan ola yaratık ola…
Hukuk mantık dizinidir, sanki bir tuğla…
İnşa olur adalet ister dört duvarında ister toplum ortamında…
Yan yana…
Üst üste. Koyarsan tuğla üstüne tuğla!

Cümleyi kuruşuma dikkat et bundan sonra…
Hep dedim sana…
Kullanıyorsam bir kelime ve bu kullandığım kelimenin yerine kullanabileceğim kelimeler varsa…
Sor kendine…
Bu çeyrek bu cümleyi neden böyle kurdu acaba?

Bilişimciyim…
Şüphesiz…
Ama hukuk ki kelimelerin doruk noktasına eriştiği bir “kurgu”, adalet…
Vücut bulur, geçer hayata…
Etkiler hepimizi bu yaşamda…
Ve eninde sonunda öte tarafta!

Ben gidiyorum pıka pıka yapmaya…
Hal kalırsa oradan dükkâna, düzen getirmeliyim bu yaşantıya!