Hayatımda en önem verdiğim şeylerden birdir…
TOPRAK…
İtiraf etmeliyim ki bu bilince ancak ömrün son demlerinde erdim.
Hep derim, hep benzetirim…
Toprak…
Kadın gibi, kadın toprağın kendisi…
Ne ekersen onu biçersin. Verimli toprak vardır, bereket fışkırır…
Bu toprak üstüne kurduğun yuva sana bet, bereket, mutluluk getirir…
Kimi toprak kısırdır…
Evet, topraktır ama “değersizdir” meyvesiz ağaç benzeri.
Bak güzel kardeşim…
Sana yönelik son sözlerim, Arnavutluk…
Kıyametler kopuyor Arnavutluk’ta, mantık emir ederdi önce Sırbistan…
Parayla değil, sırayla…
Sonra Tayyipistan…
AMA!
Bende sadece bir insanım, yanılabileceğim gibi…
Düşünemediklerim olur, göremediklerim, bilmediklerim…
Bilgi…
Benim için ikinci bir değer çok önemli…
Gerçeği…
Gerçek bilgi…
Değerli!
Ve bu bilgiyi ne için, nasıl kullandığın önemli!!!
Anlatır dururum kendimce…
Bana bir meşgale…
Kahveye gidip pisti oynayacağıma, bakma okuyamıyorum artık…
Gözler gitti…
Nerem kaldı ki?
Öğrenir, öğrendiklerimi sade bir dil ile anlatmaya çalışırım.
Bu bilgilerin kaynakları değişiktir…
Kimisi senin asla göremeyeceğin, bilmediğin yerlerden gelir…
AMA…
Tüm yazdıklarım, anlattıklarım…
Bir artı bir artı bir eseridir!
Küfür, kâfir sanırsın…
Değildir…
ISYANDIR, kadere…
İnsan denilen varlığın düşüncesizliğine…
Bilmemek ayıp değildir, hangimiz neyi biliyoruz ki?
AMA…
Bilmediğinin farkında olup öğrenmemek ayıptır!
Türkün…
Türkiyelinin sevdiğim bir yanı…
Aileci olmamızdır. Neredeyse her birimiz aile insanıyız…
Köklerimiz ama öyle ama böyle köye dayanır…
Köy dediğin nedir?
Bir birikim, bir topluluk, hane hane…
Bir birliktir, küçük…
TOPRAK…
Emeli, ekmeği…
Tabiat ile iç içe, yaratana kul…
Doğaya mahkûm…
O…
Onlar belirler hayatımızı, kader dediğimizi…
Bir bebenim tebessümü, parlayan gözleri…
O muhtaç hali…
Hayvanlarımızın, toprağımızın bereketi…
Eşlerimizin emeği, erkeksen kadının sana sadakati…
O bereketli, hünerli ellerin pişirdikleri…
Kadınsan, erkeğinin sana verdiği güven, sorumluluğu, mesuliyeti…
Ama illa karşılıklı dayanışma…
Köyüm…
Ailemin, ailenin bir büyük hali…
İnançlarımız…
İnandıklarımız ama doğru ama yanlış…
Bildiklerimiz, bildiğimiz sandıklarımız…
Bir değer var(dı)…
Çok kıymetliydi, yitirdiklerimiz…
Eskilerin…
Bilene verdiği değer, saygı…
Kaybettiğimiz!
Dedim ya anlatır dururum, kendimce…
Çeyrek halimle…
Tabii ki her şeyin başında Allah…
Ama insan ve azmi…
Onu da bilmeli, EVET BILGI…
Bak doğa kanunları önemli…
Tabiattın kendisi, sonra Allah’ın bize önerdikleri…
Kanunları de tavsiyeleri. Bireysel ve toplumsal yaşantımızda kulun kula düzenlemeleri…
Kul kanunları…
HEPSI…
Bir iradenin, gücün eseri!
Dün tesadüfen izledim televizyonda, aklıma sen geldin, sizler…
Düşüncesizliğiniz…
Fizikken mümkün olmayan, FEN…
Bilime, kurama ve tabiata aykırı kandırmaca…
Ama insan kandırılmak istiyor, evet sanki illa kandır beni diye yalvarıyor…
Ve AKP…
Ve O adi pezevenk, kendini bir BOK SANAN damadı…
Dünkü Hakan ile söyleşisinde…
Kendi, kendi için diyor “Maliye Bakanı önemli bir insan”
Yapma ya, iyi ki söyledin zibidi…
Görüyoruz cehaletini, kayınpederin ile birlikte az çalsaydınız gelmezdik bu hallere…
BI – LE – CEK – SIN…
Kanmaz aldanmazdın, illa bileceksin…
Fizik kanunlarına ters…
>>> İmkânsız <<<
Ama tıklama, paylaşma rekorları kırmış…
Yani YALAN, bir aldatmaca, kandırmaca…
AMA çok ama çok iyi yapılmış…
GÖZ ister, tabiat kanunlarını bilmesen bile…
Dikkatli gözler görür hileyi, SANA vakit veriyorum ilaç saatine kadar…
İzle, gör, anlamaya çalış hileyi…
Gerisi sonra, ANLAYACAKSIN Önder anlatınca!
(Amazing Wasser Trick! Für deutsche Zuschauer!)
izle
BILIRSEN…
Neye dikkat etmen gerektiğini, görürdün…
Görür, bilirdin…
Anlardın hileyi!
Dedim ya gerçekten profesyonelce yapılmış bir aldatmaca…
Ancak…
Dikkatli gözler fark eder; örneğin 1:46 dakikasında videonun > arka tarafında, portakal rengi şişeye dikkat et < çok kısa bir görüntü bozukluğu. Kesmişler filmi, copy / past misali…
SONRA…
Dikkat et parmağa, sözde suya değiyor…
Değmiyor ki!
Peki neden bu videoyu izlettim size?
Kimi dolandırıcılıklar çok gerçekçi olur, insanlar neden kanıyor tüm bunlara…
Neden dikkat dağıtılıyor?
YÖNLENDIRME…
Hani İngilizce izah ediyorlar falan ya…
Dikkatinizi dağıtma!
Neyse gelelim esas nedenine…
İstanbul…
Aziz İstanbul, çakması değilim birçokları gibi…
Ata yurdum İstanbul…
Anlattım sahil dolgularını, daha neleri neleri…
Canin ULAN CANIN…
Sevdiklerinin cani, dolgu…
Bunca Cumhuriyet Hükümeti geldi geçti, hangisi yaptırdı kendine milyarlarca dolar değerinde saray?
1000 bilmem kaç odalı…
Hangi hükümet Türk’ün askerini itin götüne sokup çıkardı, hangisi aldı binlerce otomobil…
Pahalı, pahalı…
Markalı, markalı…
Tahsis etti yandaş ve yoldaşına…
Hangisi?
Ve daha neler neler, kim sattı savdı millet malını…
Peşkeş çekti Türk’ün toprağını yabancıya?
O ADI pezevenk ve AKP çetesinin dışında kim cesaret etti böylesine???
Ama…
En kötüsü ne biliyor musun, maldır gelir yerine…
Ama öyle ama böyle…
Can…
Gelmez geriye, giden gelmiyor…
Gitti mi gitti, şehit üzerine şehit verdiklerimiz gibi!!!
Bir önceki video çakmaydı, bir aldatmaca, kandırmaca…
Bu adilerin sizi kandırdığı gibi…
AMAAA…
Bu gerçek, Japonya…
Dolgu toprak, İstanbul kıyaları gibi…
Allah’ın sevgili kullarıymış onlar, olmamış can kaybı…
Emin misin senin de sevdiklerinin de Tanrının sevgili kulları arasında olduğundan?
Bak izle…
Bu >>> gerçek <<<
Toprağın sulanması, deprem sonrası…
Bir park…
Yok üstünde bilmem kaç katli bina, YOK anlıyor musun YOK!
(Liquifaction)
Bu görüntüleri daha öncesi yayınlamıştım: