Dedim ya, başlarım… canim istediğinde devam eder… bir yerlerde koyarım noktayı!




İnsanı anlayabilmen için…
Önce tabiatı anlamalısın, hayvanlar âlemini, sonra insan doğasını…
Ruhunun karanlıklarına inebilmelisin, görmelisin çirkinlikleri…
Tabii güzellikleri de göz ardı etmeden…
Anlamaya başlamalısın neler, NELER yapabileceğini ve yine bileceksin…
İnsan beyni çalışma şeklini ne hayal ürünü nedir gerçek ve en beteri…
Pekiştirmeleri, yani zihnin > kendine göre < neleri bir araya getirip “bir gerçek” yaratabileceğini…
BILECEKSIN ki anlayasın insanı…
Bilinçaltı…
Yani insan kontrolünde olmadan dili ile, vücut bütünlüğü ile anlattıklarını…
Anlayabilecek halde gelebilirsin gözlemleme, tecrübe ve bilgi ile!

İnsan…
Öyle bir varlık ki…
Ya…
Küfür etsem yeridir, riya…
Gerçeği arar durur, gerçeği sever, değer verir ama bir yalan dünyada yaşar…
Ve yalanı…
Kendi “gerçeği yapar”

Hayal âlemimi???
Yok, daha farklı, hayal kurar, hayallerini gerçekleştirmeye çalışır ama…
Az insan vardır hayallerini gerçekleştirip yaşayan, daha farklı, anlatması oldukça güç…
Gerçeklerin hayalini, hayallerin gerçeğini desem belki anlarsın beni(!)

Perspektif…
Yani bakış açısı…
FELSEFE, derin düşünce…
Ve insan “müdahale” etmese gerçeklere, anlayamaz tersi, yüzü…
Hatırla…
Yazmıştım SANA, insan acı çektikçe anlar yaşadığını…
O halde, acı yaşamaksa, gerçekse…
Sevinç dolu o anlar ne?

DIKKAT
Aşk ve şarap…
İkisinden de sadece yudumlamalı…
YOKSA…
Yapar çok ciddi baş ağrısı!


😊
the street philosoph