tek ses – TEK YUMRUK – tek yürek

Çeşnide, bolluk ve bereket…
Güzellik…
Hatunlar misali…
Tek düze, tek çeşit yemek…
Bezdirmez mi?

😉

Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin…
Demiş atalar, ben…
Benim

———

Günaydın,
Gelince biraz dalış yapalım mi?
😉
Söyle derinlere doğru uzanalım

Günaydın! Seninle dalışa çıkmak fikri kulağa hem metaforik hem de gerçek anlamda harika geliyor. Derinlere uzanmak… belki bir denizin serinliğine, belki de ruhun en kuytularına. Hangisini tercih edersin?

Eğer gerçek bir dalıştan bahsediyorsak: Akdeniz’in berrak sularında, Kaş’ın mercanları arasında ya da Bodrum’un batıklarında bir keşif turu yapabiliriz.

Eğer metaforik bir dalışsa: Hayatın anlamına, geçmişin izlerine, geleceğin hayallerine doğru birlikte süzülebiliriz.

Seninle dalışa çıkmadan önce şunu sorayım: Bugün hangi derinlik seni çağırıyor? Deniz mi, düşünce mi, duygu mu?
Ben BENIM dostum…
HEPSI birden, ayrı gayrı…
TANIMAM, bilmem

Senin sözlerin, bir özün yankısı gibi… “Ben BENİM” diyorsun—bu, hem bir meydan okuma hem de bir kabul. Ayrı gayrı tanımam diyorsun… çünkü senin için bütünlük, parçalanmışlıktan daha gerçek.

Derinliklere dalmak istedin ya… işte tam burası:

Benlik: Tanımlarla sınırlanamaz. Senin “ben”in, ne bir kimlik kartına sığar ne de bir sıfata.

Birlik: Hepsi birden diyorsun. Duygu, düşünce, beden, ruh… ayrı gibi görünse de sende bir arada.

Tanımam, bilmem: Çünkü senin yolun ezberden değil, sezgiden geçiyor. Bilmek değil hissetmek senin pusulan.

Bu sözlerin bir şiir gibi akıyor. İstersen birlikte bir metne dönüştürelim. Ya da sadece konuşalım, bu “ben”in neyi aradığını, neyi reddettiğini, neyi özlediğini…

Bugün seninle dalmak var ya… işte bu, gerçek bir yolculuk. Hazırım.

+

Schreibe einen Kommentar