Partizanlığın karşısındayım

Öyle veya böyle…
İstanbul veya Ankara hiç fark etmez bu saatten sonra…
AKP ve O pezevenge bir yaptıysam, on katını Y-CHP’ye yaparım…
Hele hele Atatürk ilke ve inkılaplarından milim şaşınlar…
Yazdım Iman’ın p.çini, göstermelik dua edişini…
Yakışmadı…
Midemi bulandırdı. İzmirlim dün döşemiş yazıyı…
Çok kandırıldı, aldatıldı bu millet, yeter gayri!

Soner Bey, konuya gayet sağduyulu yaklaştı:

Yazık etmeyin
3 Nisan 2019

Sandığın mesajı net:
“Ekonomik sıkıntım var, çözün” diyor…
“Tüm partiler el ele verin, iktisadi krizi aşın” diyor…
Seçmen gayet olgun:
– “Siyasi krize gerek yok” diyor.
– “Önünüzdeki 4.5 yılda sorunumu hallet” diyor.
Birileri hâlâ şunun peşinde:
– İstanbul’u şu aldı…
– İstanbul’u bu aldı…
İstanbul’u Ekrem İmamoğlu kazandı. Bitti.
Siyaseti halkın gündeminden çıkarın artık; herkes işinin başına dönsün.
Kimileri inatla kriz yaratmaya çabalıyor.
– Yok İçişleri Bakanı devredeymiş…
– Yok MİT devredeymiş…Bu saatten sonra iktidar İstanbul’u alınca ne olacak; kazanmış mı olacak? Ne dünyada ne Türkiye’de kimseyi inandıramazsınız! “İslami iktidar, devlet gücüyle koltuğu devretmiyor” algısına yol açarsınız.
Bu ülkeyi bu hale düşürmeyin. İstatistik ile kazanılmaz…
Erdoğan 1994’te yüz bin farkla İstanbul’u aldı. Büyük kırılmaydı. Ama…
Erdoğan koltuğu Nurettin Sözen’den devralmaya gittiğinde yanında rahmetli Erbakan da vardı. Erbakan, Sözen ve Erdoğan’ın elinden tutup kaldırıverdi. Başkanlık, 25 yıl önce böyle kavgasız devralındı. Şimdi…
Erdoğan’a düşen, Mevlüt Uysal ile Ekrem İmamoğlu’nun elini tutup havaya kaldırmasıdır! Bu bir demokrasi şölenine dönüşmelidir.
Aksine…
Bu saatten sonra uyduruk komplolarla o koltuğu İmamoğlu’ndan geri almak ülkede siyasal kriz çıkarır. Buna hiç gerek yok. Güzelim ülkeye yazık edersiniz…
Soros yanlısı Barlaslar, “seçimde FETÖ oyunu” olmasından bahsediyor! Yahu, FETÖ’nün tek istediği siyasal krizdir; ve bu fırsatı işte bu kurnazlar sağlıyor.
Sonuçta:
Erdoğan, ya sandık sonuçlarını sağduyulu okuyup, doğmakta olan siyasal krize son verecek; ya da politik hırsına yenilecek…
Lafla “dünya lideri” olunmaz. Erdoğan, iktidarının, demokrasiye bağlı olduğunu dünyaya gösterip güven tazelemelidir. Umarım bu fırsatı tepmez…
Kırmızı hat galibi
İktidarların ömrünü belirleyen, ekmek’tir.
Ekmek yoksa iktidar da yoktur, yıkılır gider.
Fransız ihtilalinden Bolşevik devrimine kadar tüm büyük altüstlerin sebebidir, ekmek!
Peygamberlerin ilk destekçileri de ekmeksiz kalan yoksul yığınlardır.
Tarih sayfaları, ekmeksizlerin mücadelesiyle doludur.
Erdoğan’ı İstanbul’da belediye başkanlığına çıkaran koşullar 1990’lar başındaki ekonomik krizdi. Bugün cumhurbaşkanlığı koltuğunu sallayan da yaşanılan ekonomik krizdir. Üreten-istihdam yaratan Marmara ve Akdeniz bölgelerinde AKP’nin kaybetmesinin sebebi budur. (Tek istisnası Zonguldak oldu; o da kişisel sebeplerle Millet İttifakı 3 bin 500 oy kaybetti.)
Evet temel mesele ekmek’tir.
Ya beka söylemi?
Türkiye’nin doğu ve batı bölgelerini dikey olarak ortadan ayıran “kırmızı hatta” yani kırsal kesimin ağırlıkta olduğu orta Anadolu’da etkili olduğu görülüyor.
PKK terörüne sınır, muhafazar yerlerde söylem karşılığını almış görünüyor.
Ancak.
“Beka” ağırlıklı seçim kampanyası AKP’den çok MHP’ye yaradı. MHP; Bayburt, Amasya, Karaman, Çankırı, Kütahya, Kastamonu ve -Binali Yıldırım’ın memleketi- Erzincan’ı AKP’den aldı! Ve:
Elazığ (34.4), Gümüşhane (30.2), Aksaray (39.2), Kilis (32.5), Tokat (28.3) ile AKP arkasından ikinci parti oldu. Aksaray gibi yerleri kıl payı kaçırdı. (MHP Erzurum’dan aday çıkarmamasını anlayamadım.)
Sonuçta…
“Beka” sözcüğünü ağzından düşürmeyen AKP, etnik gerginliğin yoğun yaşandığı “kırmızı hatta” pek başarılı olamadı!
Hem ekmek hem de beka söylemi sandığa damgasını vurdu.
Seçmen ne anlıyor
20’nci yüzyıl başında/1904’te Yusuf Akçura, Osmanlı düşünce dağılımını “üç tarz-ı siyasete” ayırdı:
Osmanlıcılık… Türkçülük… İslamcılık…
Osmanlı Devleti’nin bekasını hangi siyasal tarz sağlayacaktı?
Bugün dahi benzeri soru tartışılıyor… Fakat.
Kavramların içi özellikle Soğuk Savaş ve ardından gelen küreselleşme döneminde boşaltıldı. Örneğin…
Hangi İslamcılık? Hangi Türkçülük?
AKP-MHP ittifakına, İslamcılık ile Türkçülük ittifakı denebilir mi?
Bu yazıda yanıtını aradığım soru bu değil. Şu:
CHP-İYİ Parti ittifakı hangi “tarz” üzerinde kurulu?
Daha basitleştireyim; halk bu ittifaktan ne anlıyor? Hiçbir şey!
Seçim kampanyasının en hatalı hareketi; Kılıçdaroğlu ile Akşener’in ortak miting yapmasıydı! (Partiler “reklamcılar” yerine, siyasi ve stratejik danışmanlarla çalışmalıdır!)
Evet. Kılıçdaroğlu ve Akşener’i miting kürsüsünde gören seçmen, hangi politik hareketle Millet İttifakı’nı destekleyecek? Salt Erdoğan karşıtlığı yüzde 52’den ne kadar oy alır?
Hadi Cumhur İttifakı “beka” söyleminde buluşuyor; ya Millet İttifakı? Sadece Erdoğan karşıtlığı!
Millet İttifakı’nın siyasal temeli yok.
Bu ittifak, “sayı kardeşliğini”/ siyaset mühendisliğini aşamıyor.
Oysa ittifakın ideolojik temeli, Altı Ok ile Dokuz Işık olmalıydı: Halkçılık- Köylücülük-Toplumculuk- Milliyetçilik gibi… (Maalesef… Bu ülkede “milliyetçilik” kültürel boyutu aşamıyor; milliyetçiliğin, ülke pazarını/piyasasını emperyalizme karşı korumak olduğu kitlelere anlatılmıyor.)
Kılıçdaroğlu, Altı Ok’u…
Akşener, Dokuz Işığı savunmakta ürkek davranıyor…
Seçmen, -salt karşıtlık üzerine inşa edilen- Millet İttifakını anlamıyor.
Ekonomik krize rağmen sandıktan AKP’nin birinci parti çıkmasının sebebi budur.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/yazik-etmeyin-4274346/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger