İstanbul

İzledim haberlerde pezevengin köpeğini, hani İstanbul’a talip olan köpeğini…
Konu trafik…
Bir mantık sorusu, sözde üçüncü köprü ağır vasıta yönlendirmesi…
Trafiği rahatlatacaklarmış…
Buuu nasıl olacak?

Doğru toplu taşıma ancak dünyadaki örneklerinden biliyoruz ki “KIMSE” arabası ile bir noktaya kadar gidip, park edip toplu taşımaya binmiyor. Yapan çok az…
Yeryüzünde YER KALMADI, her yer beton sayelerinde…
Yeni yeni bilmem kaç yüz tane yeni, büyük otopark açacaklarmış falan…
Yahuuu…
Olmayan YERI NASIL YARATACAKSIN?

Yine ilhak…
Ya yer altına inmen lazım, deprem…
Veya ayağını yerden keseceksin ki bunu da var dünyada örnekleri…
Yine tehlikeli, köklü çözüm ve önerileri…
Hayatın kendisi riziko demek laf ebeleri…
Size, sana hak böyleleri!

>>> Demeyin sadece söyleniyor ama çözüm üretemiyorsun diye <<<
Kısa kısa, üstün körü…
Ve yine dünyadaki örneklerden biliyoruz ki var iki farklı çözüm yaklaşımı…
Şehircilik, belediyecilik, devlet yönetimi…
El ele, planlama!!!

1. İstanbul’u, İstanbullulara geri ver yaklaşımı…
Siyaset ve belediyecilik birlikte çalışmalı. Siyaset HAYAT VERMELI göç veren yerlere…
Belediye bakacak üç nesil öncesine…
Ki üç nesil genel kabul gören, hadi kardeşim marş marş geldiğin yere geriye!
2. Planlama, uzun vadeli öncelikle. Öngörü…
Göz boyama değil, kısa vadeli sözde çözümler ile, ikide birde yeniden sorunun kendisine dönme…
Okulundan, hastanesine, ibadet yerine…
Yolundan, altyapısına, yapılaşmaya…
Kökten çözüm, OLMAZ varlık, OLMAZ imar barışları, SÖZDE 2b orman vasfını yitirmiş arazilerin satışı ile. OLMAZ böyle belediyecilik, OLMAZ böyle siyaset, OLMAZ böyle istikbal OLMAZ, yeri gelir çökü verir!