Nasıl ki bazı kitaplar açılıp okunamaz…
Bedelini ödemeksizin…
Kimi kitaplar vardır, içinde yazılmış olanlar…
Değiştirilemez.

El üstünde tutmasını da biliriz,
Yerden yere vurmasını da…
ASLA…
Ve kata tepemize çıkamazlar, çıkarttıramayız…
Medeniyiz, değerlisiniz…
Hem de çok değerli…
Ama BIZLERDE…
Ecnebi değiliz.

Yârdır,
Yâddır, yadigâr…
Döşeği paylaştığımız, lokmamızı…
Sevinci, kederi, derdi…
Yeri gelir olursunuz en amansız düşman…
Yeri gelir olursunuz,
Çocuklarımızın anası, ocağımızın direği…
Ayakta duran son kale…
Sığınabileceğimiz son liman.

Yaşamsınız…
Ve aynı zamanda ölüm, can verebildiğiniz gibi…
Zehirlemesini…
Can almasını da bilirsiniz.

Hayatsınız, hayat olduğununuz kadar da…
Ölümün ta kendisi.

Bizler ise…
El üstünde tutmasını da biliriz,
Yerden yere vurmasını da…
ASLA…
Ve kata tepemize çıkamazsınız, çıkarttıramayız…
Medeniyiz, değer veririz…
Ama…
İşte ecnebi değiliz.

Yazmaz Türkün kitabında böyle bir şey,
Bileceksiniz yerinizi…
İşte bu kadar.

Eski kafalıymışım, daha dün dedi hanım…
Bilmez ki bizi,
Nelerden bilsin, buralarda yetişmiş, büyümüş…
Karıştırır Türkü, “bildik”
Gördükleriyle, neden internette dükkân aranırken benim ismim geçermiş de onun değil…
Eyvallah,
Kul ve Hak kapısında eşitlik…
Amaaa…
Cemaatten cemaate, cenahtan cenaha…
Bu gibi şeyler değişir, değişebilir.

Her şeyin bir oluru olduğu kadar…
Olmazı da vardır…
Kadınsan…
BILECEKSIN kadınlığını, yüz verilen Kadı misali…

Değil mi ya?

😉