Bebeler, kız çocukları, genç kızlar, kadınlar ve “koca karılar”

Haliyle…
Ben onlar değilim, yoksa bir doğa faciasını, Allah’ın Recep’e ve yandaşlarına karşı bir gazabı olarak yorumlamam lazımdı. Geçmiş olsun İstanbul halkına. Allah’a çok şükür validem, yeğenlerim sağ ve salim. Akrabalarda maddi hasarlar…
Cana gelmesinde, başa gelen mala gelsin. Allah cümlemizi beterinden korusun.

Pedofili…
Yani sübyancılık, oğlancılar, lezbiyenler veya homoseksüeller…
Ama ille pedofiller…
Siyaset ile uğraşan, insan psikolojisiyle, bilimsel veriler ışığında sosyolojiylede uğraşmalı bence. Benim bilişimci olmam, mesela kardeşimin bankacı olması bu gerçeği değiştirmez. Tamam, kardeş mesleği ile ilgili bu konularla uğraşmak zorunda, biraz da onun için yayınladım dün yayınladıklarımı. Psikoloji ve sosyoloji demişken, haberlerden duymuşsunuzdur mutlaka, Nüfus Kanunu değişti.
Siyasi açıdan türbanlı yosmalar…
Örneğin Merve Kavakçı…
Anadolu kadınını tüm bu yazdıklarımdan soyutlayarak yazacağım yazacaklarımı…
Çünkü Anadolu kadının böyle soytarılıklarla uğraşmaya ne vakti vardır, ne yüreği iman dolu buna izin verir!

Hep dediğimdir bir damla paçavra ayıp öretendir ama ne ahlak ne namus yerine geçebilir. Hepsi insan ruhunda, beynin kıvrımlarında, tabiatında saklıdır.
Yok…
Değil, suçu hep erkeklere atmayalım lütfen. Hanımlar…
Elinizi vicdanınıza koyarak okuyun lütfen şimdi gelecek olanları…
Arşivlerim meydanda, hep savunmuşumdur bu görüşümü, hatta uzunca bir makale yazmaya başlamıştım bu konuda, bitiremedim, sağlığım. Şark insanı…
Yaşam felsefesi garp insanına nazaran çok farklı AMA özellikle garp ve şark kadınını bir noktada buluşturan bir gerçek var, neden böyledir bu yaşıma gelmeme rağmen anlayabilmiş değilim.
Freud’un “kadınlar ne ister” sorusundan çok önce kadınlar neden böyledir diye sorması gerekirdi aslında.

Hepiniz…
Bir gün geldi gelin oldunuz veya daha olacaksınız…
AMA…
Eminim “hepiniz” daha küçücük yaşınızdan itibaren annelerinizden “şikâyet” ettiklerini duymuş veya ki burası çok önemli, BIZZAT şahit oldunuz birtakım olaylara…
Mesela gelin kaynana, gelin elti çekişmesine(!)
Hiç merak edip hem psikolojik hem sosyolojik açıdan bu gelin, kaynana – elti “üçgen” ilişkisini…
Şimdi sıra erkeklerde…
“Erkek” kardeş, ağabey, koca, baba vesaire “baskısı” altında yatan “olguları” araştırdınız, kendinize izah etmeye, anlamaya çalıştınız mi?

Birçok Türk kadını “çocuk gelin” olgusunun neden karşısında değildir…
Neden canla – başla bu çirkin ve >>> sapık <<< gerçekler karşısında can siper hane bir mücadele vermemektedir?

Yanıtı şaşırtıcı olduğu kadar basittir…
Amerika’da, Filistinli bir aile içeresinde yaşanan bir facia, bir cinayet…
Bilim insanlarını bu konuyu çok yönlü araştırmasına vesile olmuştur…
Olay…
Çok boyutludur, SIYASI yanı olduğu kadar, terör ve toplumsal yanı…
Maddi ve kriminolojik boyutları vardır.

Olayı ve boyutlarını anlatmayacağım…
Bulgular ile…
YALIN bulgular ile yetineceğim…
Sadece şu kadarını bilmeniz gerekir…
Bir anne, evet bir anne…
Özbeöz anne ve baba…
Baba kızını “doğrarken” anne…
Kızını sımsıkı tutuyor ki baba daha kolay çocuğunu öldürsün(!)

Bilim insanlarının vardığı sonuç ki…
Düşünün yani, anne evladının öldürülmesine yardım etmekle kalmıyor, kocasını kızını öldürmesi için üstelik tahrik ediyor. Varılan sonuç hem kadın hem erkek açısından “korkunç”.
Öldürme sebepleri…
Dediğim gibi kendileri Filistinli mülteci, yani “beyaz” tenli…
Kızları…
İzinsiz hem harçlığını çıkarmak için hem aile bütçesine katkıda bulunmak için adı lazım değil, bir hamburgercide çalışıyor, gece vardiyası dahil HEM ki suçun büyüğü bu…
Gönlünü bir zenci gence kaptırmış…
Gönül bu, hani derler ya ota da konar b.ka da!

Bu yüzden kızlarını öldürüyorlar.
Hani hep iddia ederim ya insan sosyal bir varlık…
Kadın ki…
Kadın kadının “esas” düşmanı(!) Kıskançlık, çekememezlik? Bilmiyorum açıkçası!
Bilim insanları etraflıca sebepleri araştırıyor, değişik nedenleri de gözeterek vardıkları sonuç ki her iki cins içinde geçerli:

Bu gibi olaylara karışan kişilerin ortak özelliği…
Eğitimlerinin düşük düzeyde olması…
Mahalle baskısı denilen olgunun yaşamlarında olağanüstü bir yer alması…
Hani millet ne der meselesi…
Genelde erkeğin AMA özelde kadının bu gibi olaylara önayak olmasının, yani tasvip etmesinin altında yatan gerçeğin, şahsının sosyal çevresi içeresinde daha güçlü bir şekilde tanınması, konumunun ve sosyal “terfiinin” altında yatmasıdır.

Bence korkunç, korkunç bir gerçek…
Kör bir cehalet…
Millet ne derse desin, O benim evladım, kanımdan kan, canımdan can…
Psikolojik açıdan bakıldığında…
Ki bununda birçok örneği vardır*, zor ile, güçlükle edinilen bir konumun, kişi nazarında daha değerli olduğu kanısıdır(!)
Ezeceksin, ezileceksin ki kadir kıymet bilesin!???

*Mesela tahrikatlar, askeriye, öğrenci birlikleri vesaire.