Yorumsuz

Asırlardır habersizim…
8 Aralık 2018

“Enflasyon düştü” diyorsa, düşmüştür…
Nasıl ki “ekonomide yıldız ülke” olduğumuzdan haberiniz olmadı… Enflasyonun düşmesinden de haberiniz olmaması normal…

Misal; FETÖ’den de haberiniz olmamıştı…
Bizler “FETÖ diye bir cemaat örgütlenmesi var…” diye yırtınıyorduk… Hatta “Askeriyenin, mülkiyenin, adliyenin kılcal damarlarına kadar girip, vakti geldiğinde harekete geçeceksiniz” diye Hoca Efendi’nin talimatı sayfa sayfa yayınlandığında…
Türkiye’nin bir türlü haberi olmadı…

Şimdi de devleti FETÖ’ye teslim edenler Türkiye’yi yönetirken, sevmedikleri on binlerce insanı “FETÖ’cü” diyerek hapishanelere doldurduklarından haberin var mı millet?…
Yok…

Mesela 2004 yılıydı, Reis Kızılay’da otobüsün üzerinden “Hamdolsun AB’ye girme işi de bize nasip oldu” dediğinde, Türkiye’nin AB’ye girdiğinden milletimizin haberi oldu da… 14 senedir giderek AB kapılarının kapandığından, Türkiye’nin Batı dünyasında dışlandığından, AB’ye girme umudunun kalmadığından haberi var mı?…
Yok…

Pekiii…
Tarafsız yargı yoktur, yargı parti genel başkanına bağlıdır…
Devlet yoktur, saray vardır…
Parlamento kendi kendine oynar, işlevsizdir…
Her bir bireyin geleceği sadece iki dudak arasındadır…
Laik çağdaş cumhuriyet bitmiştir…
Haberin var mı Türkiye?…

Dönelim enflasyona; git markete “Fiyatı düşen tek bir ürün var mı?” diye orta yere bağır, varsa yüzüme tükür…
Ama sana “Enflasyon düştü” diyebiliyorlar…

Çünkü asırlardır habersizsin…
Kahırlardan…
Yoksulluktan…
Acılardan…
Çaresiz kalıp kendini yakan-asan babalardan…
Her gece uyanıp uyanıp ağlayan analardan…
Geleceği çalınmış çocuklardan…
Dünyanın başımıza yıkıldığından…
Kandırıldığından…
Aldatıldığından…
Haberin var mı?…
Yok…

O zaman “enflasyon düştü”…
Sana düşmemiş gibi geliyor…

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/bekir-coskun/asirlardir-habersizim-2783130/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Gençlerimizle birlikte geleceğimizi de kaybediyoruz!..
8 Aralık 2018

“99 yılı Konya doğumluyum. Memleketim Bilecik. Annem ve babam, özel eğitim öğretmeni. Eğitim hayatım derslerde fena olmamakla birlikte, öyle süperim de diyemiyorum.
Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi’nde okuyordum, ancak yetersiz bulduğum için bıraktım. Şimdi kendimi geliştirmeye çalışıyor ve daha iyi bir üniversiteye girebilmek için sınavlara hazırlanıyorum.
★★★
En yakın arkadaşlarım farklı üniversitelerde, farklı bölümlerde eğitim görüyorlar. Ancak hepsinin ortak derdi; geçim!.. İkisinin tek geliri, devletten aldıkları kredi. Şu anda 480 lira olan kredi tutarı 2019’da 500 liraya çıkacak.
Diğer iki kardeşim de kredi kullanıyor. Ama onların çok az da olsa başka gelirleri var.
★★★
Bu insanlar neden geçim derdini düşünüyor, daha bu yaşta neden bankalara muhtaç hale geliyorlar ve neden en büyük hayalleri bu ülkeden en kısa sürede gitmek?..
Suç benim ve dostlarımın mı? Onlar bu ülkenin geleceğini kurmayı hiç hayal etmediler mi? Yani demem o ki; gençlerimizi kaybediyoruz. Ne yazık ki onlarla birlikte geleceğimizi de kaybediyoruz.
★★★
Yakınlarımdan biri Fatih Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 3’üncü dönem öğrencisi. Malum dersleri çok ağır. Onun da tek hayali; okulu bitirip bilimle uğraşmak. Ama burada değil, Avrupa’da!..
★★★
Öte yandan arkadaşlarımdan Halil, Ticaret Odası’nın kurduğu üniversitede 3 yıl mimarlık okudu. 3’ncü sınıfta Mimar Sinan Üniversitesi’ne yatay geçiş yaptı. Ama gelin görün ki burada okuduğu yıllar sayılmadı. İtiraz edince de “İstersen o üniversiteye dönüp, kaldığın yerden devam edersin” denildi. O da dönmedi! Yani dirsek çürütülerek geçen umut ve alın teri dolu koskoca 3 yılı eriyip gitti! Bunlar hep biraz daha kaliteli eğitim için oldu!..
★★★
Bizim ekibin en hızlısı Seyit, Çukurova Üniversitesi İnşaat Fakültesi 3’üncü sınıfa devam ediyor. Şubat ayında Erasmus ile Polonya’ya gidecek. “Dönersem ancak 2 bin lira maaşlı bir iş bulabilirim. Ama orada kalırsam hem kaliteli eğitim almış olurum, hem de daha yüksek standartlı bir yaşam sürerim” diyor. Bu amaçla harıl harıl Lehçe öğreniyor.
★★★
Ve grubumuzun son üyesi Musa, İTÜ Makine Bölümü 2’nci sınıf öğrencisi. Sanayide usta olan babasının Bağ-Kur’a borçları var. Bu yaz, ameliyat olmak için dönemsel ödeme yaptılar. Ama şimdi yine borç yüzünden tedavi olamıyor. Hanede kişi başına düşen yıllık gelir; yaklaşık 6 bin lira!..
Yani babası vergisini mi ödesin, kiraya para mı bulsun, Musa’ya destek mi olsun? Gel de çık işin içinden!..
Size çevremdeki en yakın halkada yaşananları anlattım. Bunları ekibin hâlâ ülkede kalmak isteyen tek üyesi olduğum için yazdım.
Şimdi sormadan edemiyorum. Bizim gençliğimizin, geleceğimizin hiç mi kıymeti kalmadı da bunları yaşamak zorunda bırakılıyoruz? Ben bir gün güzel Türkiye’de buluşacağımıza yürekten inanıyorum ama gençliğimizin ölümüne karşı çıkmazsak bu nasıl olacak? Okutulan kitaplar, izletilen diziler ortadayken biz o günlere nasıl ulaşacağız…”
★★★
Sevgili okurlarım,
Dün gençliğin içinde bulunduğu sarmalı anlatmaya çalıştım. Ama anlıyorum ki adı bende saklı olan ve sorunlarla boğuşurken gençliği kararan bu değerli okurum kadar çarpıcı yazamamışım.
Ey ülkeyi yönetenler!
Uyanın, uyanın!..
Gençlerimizi kaybediyoruz, onlarla birlikte geleceğimizi de…

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/ugur-dundar/genclerimizle-birlikte-gelecegimizi-de-kaybediyoruz-2783153/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger