“The greatest honor history can bestow is the titel of peacemaker”
Bu sözleri siyasetçilere yönelik söylemiştir, Türkçe söyle tercüme edebiliriz:
Bir kimse için (bir siyasetçi için) en büyük onur onun tarih tarafından barış elçisi olarak anılmasıdır.
Bu yüzden ana – avrat, din – iman düz geçiyorum bu pezevenk ve zihniyetine…
Halimize baksanıza…
Herkes birbirine düşman, ana evladına!
Okuyalım Uğur Beyi:
Kin bulaştıranları uyarıyorum!..
Hemen belirteyim bu bir ekonomi yazısı değildir.
Futbol takımlarımızdan birini övme veya bir başkasını yerme yazısı da değildir.
Ama içinde hem ekonominin hem de futbolun yer aldığı, bir tespit ve yetkilileri “sorumlu davranışa davet” yazısıdır!
★★★
Ekonomi uzmanı değilim ama herkesin bildiği gerçeğe göre; ekonominin sıkıntıya girip enflasyonun azdığı süreçleri, gelir dağılımında dengesizlik, geniş kitlelerin alım gücünde zayıflama ve işsizlik izler.
Orta ve dar gelirli kesim için hayatın faturası daha da ağırlaşır.
İşten çıkarmaların çoğaldığı, yeni iş bulma umutlarının azaldığı böylesine sancılı süreçlerde, toplumsal huzursuzluklar artar.
Bunun en sert ve kitlesel yansımalarının görüleceği alanlardan biri, geniş yığınların tutkusu haline gelen futbol karşılaşmalarıdır.
★★★
Böylesine kritik dönemlerde işini kaybetmiş bir futbol fanatiği için takımının başarısı, onun hayata bağlanma nedenlerinden birine, hatta en önde gelenine dönüşebilir.
İşsiz bir fanatik, takımının önemli bir maçı kaybetmesini, kendisinin her şeyini kaybetmesi olarak algılayabilir.
Bu psikoloji içinde kolayca tahriklere kapılıp, kendisini yasa dışı eylemlerin içinde bulabilir. Bizim gibi zaten kutuplaşmış, kamplara ayrılmış ve derin fay hatlarıyla bölünmüş toplumlarda, bir kıvılcım, önceden tahmin edilemeyen olayları tetikleyebilir…
Sonradan büyük pişmanlıklar yaşansa da, artık çok geçtir!..
★★★
İşte bu nedenle içine girdiğimiz ekonomik sıkıntılarla dolu süreçte, futbolumuzu yönetenlere ve medya yoluyla spor kamuoyunu yönlendirenlere büyük görev ve sorumluluklar düşüyor.
Herkesin ağzından çıkan sözlere çok dikkat etmesi, hele hele kulüp başkan ve yöneticilerinin ağır ve tarihi bir sorumluluk yüklendiklerini asla unutmamaları gerekiyor.
Örneğin bir kulüp başkanının taraftara seslenirken “Kininizi saklı tutun” gibi, toplumun bir kesiminin diğerine karşı kin, nefret ve düşmanlık hisleri beslemesine sebep olabilecek söylem ve eylemlere asla başvurmamak gibi bir yükümlülüğü bulunuyor…
★★★
Yapılması gereken şey ortada:
Her fırsatta futbolun bir eğlence etkinliğinden ibaret bulunduğunu ve bırakın düşmanlığı, birbirine öfkeli yığınları bile dostluk ve kardeşlik ortamında buluşturan bir barış platformu olduğunu vurgulamak…
Barış, sevgi ve kardeşliğe davet etmek…
Ve bunu inanarak, yürekten yapmak…
Çok mu zor?
Hayır, hayır…
Bunları Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik kasırgası olan “2001 Krizi”nde başarmış sorumlu mevkideki bir kulüp yöneticisi olarak söylüyorum.
İnanın sevgi ve dostlukta buluşmaya çağırmak, kitleleri birbirine düşman etmeye çalışmaktan çok kolay diyorum…
https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/ugur-dundar/kin-bulastiranlari-uyariyorum-2723649/