Eve geldim bazı evraklar lazım oldu…
Hay bakmaz olaydım, haberlere bir göz atayım dedim…
Birde utanmadan kendine Reis dedirtiyor pezevenk…
Reis!
Ananın bilmem nesi!
Üç tarafı deniz olan ülkede tek Türk limanı bırakmayan…
KAYIKCININ oğlu…
Kimse yanlış anlamasın, bende bir tornacının evladıyım…
Esas olan erkeğin evine helal lokma getirmesi…
Kimse ile, hele ekmek parasını kazanış şekli ile alay etmem. Anam soğan…
Babam sarımsak…
El emeği, göz nuru ile büyüdük…
Hepimiz, iğnenin ucu ile!
Meselem…
Pezevenk ile, yalan – dolanıyla…
Akdeniz’de…
Türk’ün denize inmesi engellenmek isteniyormuş. Ulan Barbaros Hayrettin Paşa…
Hayatta olsaydı Fatih Sultan Mehmet…
Ananı, avradını…
Sülalende ne kadar türbanlı orospu varsa düz geçerdi, namussuz…
Adi pazarlamacı seni, namussuz rezil, haysiyetsiz, şerefsiz pezevenk seni!
Dedem satmıştı limanları değil mi?
—
Ben kaçtım, Almanların bir dini bayramı vardı…
Ölmüşleriyle ilgili, dün alışverişe gittiğimde bir çiçek manzumesi gördüm çok hoşuma gitti…
Kalp şeklinde bir aranjman…
Bayıldım…
Hemen aldım, telden ama çok güzel. Sevdama, sarı pipimede alayım dedim. Üstünde bir haç…
Olsun çıkarırdım…
Mermerden oydurmuştum kalbimi, çaldılar…
Müslüman mezarlığında hırsızlar…
Almadım, vazgeçtim sadece Oma’ya…
Görüyorsa beni sevinir.
Oradan Oma’ya gideceğim var bazı işlerim…
Yarına hazırlık, kar – yağmur yağmadan odunları küçültmeliyim…
Yarından itibaren, hep diyorum bana müsaade, dayanamayıp yine yazıyorum…
😊
Bu sefer müsaade istemeyeceğim, fırsat oldukça yine yazacağımı bile bile…
Hadi bana güle güle!