Aramızdaki BÜYÜK fark

Kudüs…
Kısmetse gün içinde. Ağaç kesilecek bugün. 10:30 demişlerdi…
Allah kazadan, beladan korusun. İnşallah bir terslik olmadan atlatırım.

Tarifi mümkün olmayan bir şekilde uyandım. Her bir kemiğim…
Her yerim…
Çok bıktım, duacıyım…
Allah’ım
Al emaneti, al. Artık bu yükü taşıyamıyorum. Canım çok acıyor.

Yıl 1952…
Tanunusstein’de Aar Falke kulübü kuruluyor. Bir atıcılık kulübü…
Adını…
Yerleşim yerinin ortasından akan küçücük dereden alıyor, Aar…
Falke…
Şahindir Türkçesi. Yani Aar şahini(!)

O günlerden bugünlere ILK ve TEK özürlü üyesiyim kulübün…
İnsanlar kulüplerinde benden öncesi özürlü, istersen engeli de görmemiş…
Yaşamamış…
Ne demek olduğunu bilmiyorlar. Zaten şans mı şansızlık mi bilmiyorum…
Görsen…
Bunun neresi özürlü dersin, içim…
Görünmeyen yanlarım!

Bin dokuz yüz seksenli yıllar…
Boklu derenin ötesinde, gece yarısı silah sesleri…
İstanbul – Merter, ortaokul öğrencisiyim. Karıştım sağ – sol davasına…
Gençlik işte…
Ne biliyorum, ne b.ktan anlıyorum?
Macera!

Siyasete atıldığım yıllar, bulaştığım de…
Evet…
İnsan bok kuburuna düşer ya, bulaşır pislik her tarafına…
Aynen öyle…
Silah…
O zamanlardan.

Ben…
Sadece söylerim, yalanı bilirim ama yalan söylememeye çalışırım…
Dedim ya sadece söylerim, ispat etmeye uğraşmam!

Bu dünyada tek insan vardır, TEK…
İspat borcum olan…
Kendime…
O kadar!

Neden Alman, Almanda bizler böyleyiz?
Her b.ku bilir, her b.ku yapabileceğimizi sanırız?
Neden???
Neden kardeşim neden?

Neticede…
Neredeyse her şeyi yüzümüze, gözümüze bulaştırıyoruz…
Al…
Şahitli, ispatlı. Zibidiler siyasete atılıyor, bir b.k biliyoruz hesaplarındalar…
Sözde…
“Dava adamı!?”
S.kerimmm davanızı!!!

25 metreden…
>>> Desteksiz <<< ayakta, silah 1 kilo.

10 metreden…
>>> Desteksiz <<< sadece oturarak, silah 1,5 kilo

Kulübe üye olduğumda, HEMEN dedim adamlara silah kullanmasını biliyorum…
Fena sayılmam, uğraştırmayın beni…
En güzeli hemen verin ruhsatımı…
😊
Veremezler tabii, isteseler bile veremezler…
INANMADILAR BANA…
Haliyle “antrenmansızım” yavaş yavaş açılıyorum…
Veee…
Vermemekte haklılar!

Neden mi?
Anlatayım efendim, anlatayım ki anlayın…
Öğretmişlerdi zamanında…
Vurabilirsen kafadan…
“Anadan dogma” bir kabiliyet de…
Oldum olası fena sayılmam, en azından oturmama “izin” veriyorlar…
Onu da herkes hoş görmüyor, bakışları bir görseniz, söylenenleri, fısıltıları…
Hani ruhsat meselesi olmasa, alin kulübünüzü münasip bir yerinize sokun diyesim geliyor…
Yok…
Kafaya koydum, YASAL olarak hem orada hem burada silah ve ruhsat sahibi olmak istiyorum…
Artık kapasitem…
Bir şarjör, o da silah ağır olmazsa. Benim alışık olduğum silahlar şarjörsüz 800 – 900 gram…
😊
Tam otomatiği nasıl özledim anlatamam…
Kat mermiye göre 50, 60 ile 200, 250 gramı üzerine…
Al sana bu benim kaldırabileceğim yük…
İlk mermiler hedefini bulmalı, bende ilk 3 – 5 atış. KESIN…
Desteksiz…
Atış yaptıkça yoruluyorum, gücüm tükeniyor ellerim titremeye başlıyor…
Evet kardeşim, sadece bir çeyreğim!

Delikanlı yirmi yaşında…
Çok efendi bir çocuk, gerçekten seviyorum. Güler yüzlü, konuşkan…
Alman…
Avcı olmak istiyormuş…
Kulübe bu yüzden katılmış, ruhsat meselesi…
DIKKAT
Önce bizi anlatayım, varsa paran, varsa tanıdığın, dayın…
Amcan falan…
Gider alırsın yivli – yivsiz tüfeği düşersin yollara, öyle değil mi?

Biliyorum, abarttım…
Son senelerde istiyorlar bir şeyler (en azından bizim oralarda öyle, dere balıkçılığı için isteniyor) AMA neden yazdım dayıyı, amcayı?

Ne bir liyakat denetlemesi ne imtihan ile ehliyet…
Ben balık ruhsatından biliyorum, eskisiyim…
İmtihan olmam gerekmemişti, artık sadece balık tutabilmen için ki…
Ya balık içinde imtihan olumuymuş deme…
GEREKLI…
Almanya’da tek istisna deniz balıkçılığı, ona ruhsat gerekmiyor…
Çocuk anlatıyor…
Alman ormanlarında yaşayan TÜM hayvanları ismen bileceksin…
ÖZELLIKLERINI…
Ne zaman avlanabilir ne zaman av yasağındalar, yavruluyorlar bileceksin…
DIKKAT…
Her bir hayvanın yakalanabileceği hastalıkları, insana zararı…
Ve buna benzer daha neler neler…
Kısacası…
Kardeşim bilgili ve bilinçli yapılıyor yapılanlar…
Eğitim, eğitim, eğitim!

Bu yüzden kimi milletler çağdaş medeniyet düzeyinde yaşıyorken…
Altyapı, bizler…
Ortaçağda çakılıp kalıyoruz!