Hem vallahi hem billahi, gerçek, yaşanmış bir olay. Öldüm gülmekten. Önce benim yazacaklarımı oku sonra MUTLAKA Bekir Bey’i

Yoruldum…
Yatım gazete okuyorum…
Bu sabah Alman haberlerinde yer aldı…
Olay Belçika’da gerçekleşiyor. Altı kafadar…
Gençler…
Silahlı soygun yapma kararı alırlar.

Bir sigaracı dükkânına öğle vakti dalarlar…
Ya paranı ya canını…
Dükkân sahibi, Kayserili hemşeriler üstüne alınmasınlar…
Cingöz çıktı…
Çocuklar öğle vakti daha para gelmedi ki, değmez…
Siz gidin akşam saat 18:30’da tekrar gelin…
Çocuklar ikna olur, dükkânı terk ederler. Tabii dükkân sahibi durur mu, doğru polise haber salar…
Polisler…
Yok ya bir daha gelmezler dese bile dükkân sahibi ısrarcıdır, gelecekler…
Yollarlar iki polisi…
Gerçekten de sabırsızın bir tam saat 17’de dükkâna damlar, dükkân sahibi kızar…
Ben sana saat 18:30 demedim mi?
Genç…
Salına salına dükkânı terk eder, saat tam 18:30’da…
Beşi bir yerde, altıncısı kaçmayı başarır!

Bizimkisi O misal…
Yaratık tarafından s.kilmeye öyle alışmışız ki, müptelası olmuşuk adeta. Iki de birde yeniden…
Bir daha bir daha!

Umudumuz Bahçeli’ye mi kaldı?

Nelere umut bağlamadık ki…

“Çuvalda” umutlandık…
Şanlı tarihinde hiç görülmemiş biçimde askerimizin başına çuval geçirilince “Çuval bunu götürür” dedik…

“Ayakkabı kutusuna” güvendik…
“Kesin gider, bu öyle böyle bir kutu değil” dedik…
Kutuyu yakalayan polis, savcı, yargıç gitti, bu kaldı…

“Bharara” dedik…
“Türk yargısı yapamadı, Amerikan savcı yapar” dedik ki…
Bharara gitti…

“Beyzbol sopası” umut oldu…
Obama resimde elinde beyzbol sopası ile görününce “Sopayı gösterdi ya, bu iş bitmiştir” demiştik… Trump da giderse, üç ABD başkanı göndermiş olacak…

“Fuat Avni’ye” güvendik…
Koştuk…
“Fuat Avni diyor ki gidiciymiş” dedi muharrir…
Gerçekte olmayan adamı yakaladılar…
Bu kaldı…

“Abdullah Gül’e” güvendik arkadaşlar…
Siyasi tarihte en uzun süre “bir şey yapacakmış gibi yapan adam” oldu…
“Bülent Arınç” bile umut oldu, “Her şeyini biliyor götürür” dedik, bir de baktık ki o konuşuyor, Bülent Arınç duygulanmış ağlıyor…

“Danalara” güvendik…
Helal kesim yapılmadan 500 bin ineği-koyunu getirerek, garsondan “helal kürdan” isteyen millete yedirdiler…
Olmadı…

“Dolara” güvendik…
Kuru soğana güvendik, turpa güvendik…

(Dikkat edin; güvendiklerimiz arasında her şey var, CHP yok…)

Şimdi…
“Devlet Bahçeli” diyorlar…

15 senedir AKP ile birlikte parlamenter cumhuriyeti yıkan adama güveniyorsanız…
Bence kış geldi, “lahanaya” bakalım…

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/bekir-coskun/umudumuz-bahceliye-mi-kaldi-2700313/