Ben ne bileyim, düşünemedim

Jack…
Dört aylık oldu…
Her gün yürümeye çıkarıyorum. Gittik gezmeye…
Buraları cennetten bir köşe…
Bir kentte yaşamam mümkün değil, imkânsız…
Tabiat…
Olabildiğince yeşillik, hayvanlar. Kuzular, koyunlar, inekler…
Keçiler…
Atlar ve eşekler…
Eşeklerden bir korktu…
Aklı gitti hayvanın. Sanki anasıyım, girdi bacaklarımın arasına, uzattı başını öne, bakıyor eşeklere…
Görülmeye değerdi, bilseydim kameraya çekerdim.

izle

izle

Dükkânın arkası, birkaç yüz metre…
Doğru yeşilliklerin içendesin. O küçücük dere diyeceğim…
Adı Aar…
Aslında “sicim gibi”…
Tertemiz bir su, dağlardan geliyor. İçinde balıklar ve daha da önemlisi…
Yengeçler, bu tür yengeç sadece temiz suda yaşar. Çok hassas bir canlı, uzat başını doğrudan derede iç yani!

Balıkların…
Başka canlıların içinde seviştiği şeyi iç içebilirsen tabii…
😊

Şaka bir yana, bir şehirde yaşayabileceğimi sanmıyorum. Bu yüzden…
Bu yüzden ata toprağına, sadece bu yüzden!