Kendim yapmam, öggg…
Midem!
Daldırmayın beni DIPLERE
Çok…
Çok pis bozarım sizLERI
„TÜRKİYE
HÜDA-PAR nasıl kuruldu, siyasi çizgisi ve Hizbullah ile bağlantısı ne? Access to the commentsYORUMLAR
Dilek Gul • Son güncelleme: 27/03/2023 – 10:52
Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Cumhur İttifakı’nı destekleme kararı kaldı ve 14 Mayıs’taki seçimde cumhurbaşkanı adayı göstermeyerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğini duyurdu. HÜDA-PAR’ın Cumhur İttifakı’nı destekleme kararı sonrası partinin geçmişi yine gündemde.
Peki Hizbullah neydi, nasıl HÜDA-PAR oldu ve siyasi çizgisi nedir?
Ne şekilde ve ne zaman ortaya çıktı?
Sanılanın aksine Hizbullah’ın ilk ortaya çıktığı yer Diyarbakır veya Batman değil, İstanbul oldu. Örgüt 1984 yılından itibaren İstanbul’da market ve kuyumculara yönelik soygun eylemleriyle varlığını gösterdi.
Hizbullah’ın adı da ilk kez Ekim 1984’te Şişli’de gerçekleştirilen bir kuyumcu soygunundan sonra duyuldu. Bu soygundan sonra düzenlenen operasyonlarda Hizbullah militanları gözaltına alındı. Bu isimler arasında sonrasında Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç ve diğer aydın cinayetlerini gerçekleştirmekten yargılanacak olan İrfan Çağrıcı da vardı.
Bu eylem ve davadan sonra örgütten uzun süre ses çıkmadı. Hizbullah’ın kurucuları ve militanlarının çoğu başta Diyarbakır ve Batman olmak üzere Kürt illerinden gelmelerine rağmen ilk dönemlerinde bölgede eylem gerçekleştirmedi. Silahlı mücadele yürütülmesi gerektiğini savunan Hüseyin Velioğlu’nun 1987’de örgütten koparak Batman’a yerleşmesiyle her şey değişti.
Hizbullah Güneydoğu’da nasıl örgütlendi, temel amacı neydi?
Kendine yakın isimlerle örgütten kopmasına rağmen Hizbullah ismini kullanmaya devam eden Hüseyin Velioğlu’na göre örgüt, silahlı mücadeleyi başta PKK olmak üzere Kürt siyasi hareketinin unsurlarına karşı vermeliydi. Gerekçeyi ise „PKK Marksist bir örgüt” olarak açıklıyordu. Örgütlenmeye de Batman’da İlim Kitabevi’ni kurmakla başladı. Zamanla lise öğrencileri ve belli aileler arasında örgütlü hale geldi. 1992’ye gelindiğinde örgüt Batman sokaklarında Halkın Emek Partisi (HEP) üyelerine yönelik taşlı ve sopalı saldırılarla kendini gösterdi. Batman’da güçlendikten sonra faaliyetlerini diğer illere de kaydırmaya başlayan Hüseyin Velioğlu daha önce terk ettiği Diyarbakır’da yeniden örgütlendi. Örgütün bu kentteki üssü Bağlar ve Silvan oldu. Ardından Mardin ve Şanlıurfa da örgütlenme merkezi haline geldi.
Hizbullah’ın adı hangi faili meçhul cinayetlere karıştı?
Hizbullah faili meçhul cinayetlere Batman’da “PKK destekçisi” olarak tanımladığı isimleri kaçırarak başladı. 1992’den itibaren her gün kentte, özellikle akşamları birileri kaçırılıyordu. 1992-1995 yılları arasında Batman’da kaçırılıp kaybedilenlerin önemli bir bölümünü din adamları oluşturuluyordu. Bir süre sonra PKK, bu eylemlere karşılık vermeye başladı. Hizbullah’ın örgütlendiği ve mensuplarının yoğun olarak yaşadığı köylere yönelik eylemler gerçekleştirdi.
Örgüt güçlendikten sonra doğrudan HEP yöneticilerini ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini hedef aldı. Bugüne kadar ortaya çıkan bilgilere göre HEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar’ın 4 Eylül 1993’de Batman’da öldürülmesi de Hizbullah’la ilişkiliydi. Tanıkların anlatımına göre Sincar ve HEP yöneticileri kent merkezine girer girmez bazı iş hanlarından Hizbullah marşları yükselmeye başladı. Çıkışta da uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Kutlu Savaş, Susurluk Raporu’nda cinayetin tetikçilerinin “JİTEM ekibi” olarak anılan “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım, itirafçılar Alaattin Kanat, Mesut Mehmetoğlu ve İsmail Yeşilmen olduğunu öne sürdü.
Hizbullah çok sayıda gazeteciyi de öldürdü. Hizbullah’ın faaliyetleri hakkında detaylı araştırmalara yapan 2000’e Doğru dergisi Diyarbakır Temsilcisi Halit Güngen 18 Şubat 1992 günü kafasına ateş edilerek öldürüldü.
Örgütün, hedefinde ağırlıklı olarak Özgür Gündem ve devamı niteliğindeki gazete ve dergilerin çalışanları vardı. 1992 yılı içerisinde Yeni Ülke muhabiri Cengiz Altun, Özgür Gündem muhabirleri Hafız Akdemir, Yahya Orhan ve Çetin Ababay, Hizbullah tarafından öldürüldü.
Hüseyin Velioğlu liderliğindeki Hizbullah güçlendikten sonra bu kez hedefinde bir dönem içinde yer aldığı Menzil grubu vardı. İki grup arasında özellikle Diyarbakır’da yaşanan çatışmalarda yaşamını yitirenlerin sayısı, çoğunluğu Menzilcilerden olmak üzere yaklaşık 200 kişi olarak açıklanıyor. Bu çatışma ve hesaplaşmada Menzil grubunun lideri Fidan Güngör de 1994’te kaçırıldıktan sonra kaybedildi. Hizbullah ayrıca başta Konca Kuriş olmak üzere örgütün şiddet eylemlerini eleştiren İslamcı yazarları da öldürdü.
Hizbullah denilince neden akla işkence geliyor?
Hizbullah militanları, hedef seçtikleri kişilere silahlı saldırı düzenlemek yerine çoğunlukla önce kaçırma yöntemini seçiyordu. Batman ve diğer illerdeki köy ve kent merkezlerinde evlerin altında toprak sığınaklar oluşturulmuştu. Kaçırılan kişiler bu sığınaklara götürülüyordu. Sığınaklarda özel olarak hazırlanmış zincirli bölümler vardı. Kaçırılan kişiler bu zincirlere bağlanıyordu. Aylarca hiç dışarı çıkartılmıyordu. Yiyecek olarak günde bir kez sadece ekmek veriliyordu. Kaçırılan kişiler sorgulanıyordu. Sorgularken mutlaka anlattıkları kaydedilirdi. Bu ses bantları örgüt hiyerarşisine göre en tepeye kadar giderdi. Buna göre de bu kişiye ne yapılacağına karar verilirdi. Sorgulanan kişiler çoğunlukla ağır işkenceler sonucu yaşamını yitiriyordu. “Domuz bağı” yöntemi bunlardan biriydi. Ardından da evin bahçesine veya başka bir bölümüne mezarlar açılıyor ve işkence sonucu öldürülen kişiler buralara gömülüyordu.
Hizbullah nasıl bu kadar güçlendi?
PKK ile çatışması, Hizbullah’ın güçlenmesindeki en önemli unsur olarak görünüyor. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı tarafından 2000 yılında Hizbullah militanlarıyla ilgili hazırlanan davanın iddianamesinde “Hizbullah, PKK terör örgütünün Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki hakim olduğu dönemlerde yaygın olan şiddet ve terör olaylarına bir tepki olarak ortaya çıkan fiildir” denildi. Eski Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman, Hizbullah’ın eylemlerinin en yoğun olduğu dönemde kendisine örgütü soran gazetecilere “Hangi Hizbullah? Bir İran’daki Hizbullah vardır. Bir de PKK’nın baskınlarına karşı kendini koruyan, dini inançları kuvvetli vatandaşlar vardır” dedi.
Hizbullah nasıl tasfiye edildi?
Hizbullah’ın tasfiyesi Susurluk skandalından sonra başladı. Hizbullah üzerine yapılan araştırmaların ve yazılan kitapların çoğunda örgütün tasfiyesi ile JİTEM’in lağvedilmesinin paralel olduğu bilgisi yer alıyor. Polis, Hizbullah’a yönelik ilk operasyonu da örgütün merkez üssü olarak kabul edilen Silvan’ın Yolaç Köyü’ne yaptı.
1996-1999 yılları arasında Diyarbakır, Batman ve Mardin’de düzenlenen operasyonlarda bine yakın kişi gözaltına alındı. Operasyonlar nedeniyle sıkışan Hizbullah da faaliyetlerini önce Mersin, Gaziantep ve Konya’ya ardından da İstanbul, Bursa, Düzce ve Kocaeli’ye kaydırdı. Bu beraberinde yeni cinayetleri de getirdi. Artık Hizbullah, Güneydoğu yerine bu kentlerde insanları kaçırıp ağır işkenceler sonucu öldürüyordu. Örgütün tamamen tasfiyesi için bu kentlerde de operasyonlara hız verildi. Bu operasyonlarda çeşit çeşit silahların bulunduğu cephanelikler, en önemlisi de öldürülen insanların gömüldüğü sığınak evler ortaya çıkarıldı.
2000 yılına gelindiğinde polis, yaklaşık iki bin kişi gözaltına almış ve bunların yarısı tutuklanmıştı. Bunların verdiği bilgiler ışığında 75 faili meçhul cinayet çözüldü. En önemli operasyon ise 17 Ocak 2000 günü İstanbul’da yapıldı. Beykoz’da üç katlı bir eve düzenlenen operasyonda çatışma çıktı. Çatışmada Hizbullah’ın lideri Hüseyin Velioğlu öldürüldü. Örgütün iki ve üç numaralı isimleri ise sağ yakalandı: Edip Gümüş ve Cemal Tutar. Bu iki ismin yakalanması ve Hüseyin Velioğlu’nuin öldürülmesi Hizbullah’ın tasfiyesini getirdi.
Gaffar Okkan’ı Hizbullah mı öldürdü?
Örgüt, tasfiye sürecinde bu kez de polis ve askerleri hedef aldı. Hizbullah’a yönelik operasyonların Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne atanmasıyla hız kazanması nedeniyle Gaffar Okkan örgütün hedefi haline gelmişti. 24 Ocak 2001 günü Okkan’ın makam otomobiline önce el bombası atıldı ardından da 18-19 kişi tarafından çapraz ateşe tutuldu. Okkan’la beraber 5 polis de yaşamını yitirdi. Okkan’ın cenazesinde binlerce kişi “Kahrolsun Hizbullah” diye bağırırken, devlet yetkilileri de saldırının arkasında Hizbullah’ın olduğunu açıkladı. Suikasttan sonra Hizbullah militanı olduğu açıklanan 26 isim hakkında gözaltı kararı verildi. Bir kısmı gözaltına alınıp, tutuklanan bu isimlerin yargılanması yıllarca sürdü. Ceza alan isimlerin hepsi de zamanla tahliye oldu.
HÜDA PAR, Hizbullah’ın devamı mı?
Gaffar Okan suikastının ardından Hizbullah ismi artık kullanılmaz olurken, gözaltına alınıp bırakılanlar ve dışarıda kalanlar yeniden Diyarbakır ve Batman gibi Kürt illerine geri döndü. Üç yıl sonra kurulan Mustazaflar Derneği ise örgütün yoluna silahsız siyaset yaparak ve sivil toplum kuruluşu olarak devam edeceği şeklinde okundu. Dernekleşme kararı nedeniyle örgütten kopmalar yaşanırken, daha çok “Kutlu Doğum” etkinliklerindeki kitlesel kalabalıklarla dikkat çektiler. Ancak dernek, Diyarbakır 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından “Hizbullah terör örgütünün amacı doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğu” gerekçesiyle kapatıldı. Bunun üzerine bu kez de, 2012’de, partileşme kararı alındı ve Hür Dava Partisi yani HÜDA PAR kuruldu.
HÜDA PAR şu anda nasıl bir politik çizgiyi savunuyor?
Kürt sorunu üzerine araştırmalarıyla bilinen gazeteci-akademisyen Dr. Ecevit Kılıç’a göre HÜDA PAR’ın neyi savunduğundan çok neye karşı olduğu daha önemli ve açıklamalarına, etkinliklerine ve eylemlerine bakılınca HÜDA PAR’ın en belirgin özelliğinin anti-sekülerci olması.
HDP ile aralarındaki sorunun da buradan kaynaklandığını ve HDP’yi doğrudan seküler bir parti olarak gördüklerini söyleyen Kılıç “Bu nedenle HDP’ye asla oy vermezler, bir araya gelmezler. MHP’ye o verirler ama HDP’ye oy vermezler. Buradaki tek kriter de sekülerlik. Sadece HDP değil diğer bütün Kürt partilerin hepsinde az da olsa seküler bir damar var. HÜDA PAR hariç” görüşünde.
HÜDA PAR’ın belirgin önceliğinin Kürt sorunu ve bu sorunun getirdiği problemlerin çözümü değil din olduğuna vurgu yapan Kılıç, partinin mevcut durumuyla ilgili “Parti programlarında özerkliğin, federasyonun veya benzeri modellerinin tartışılabileceğinin yazılmasının önemi yok. Öyle bir öncelikleri yok. Sonuçta siyaset yapıyorlar ve bir Kürt partisi. Kürtlerin genel taleplerine veya önceliklerine ayak uydurmaya çalışıyorlar. Ama bütün siyasi faaliyetleri, eylemlerinin ve gündelik yaşamlarının dili Kürtçe. Bundan asla taviz vermezler. İbadetleri Kürtçe yaparlar. Kürtçe ilahi müzik yaparlar. Aile bazlı bir parti örgütlenmeleri vardır. Eylemlere ve etkinliklere bütün aile gider, dört yaşındaki çocuk dahil. O nedenle eylem ve etkinliklerde gördüğümüz aslında partinin bütün tabanıdır. Tabanını de en güçlü olduğu yer son yıllarda Bingöl oldu” diyor.
HÜDA PAR’ın oy oranı ne, Cumhur İttifakı’na katkısı ne olur?
Parti 2018’deki son genel seçimlerdeki oy aranı yüzde 0,31 ve aldığı oy ise 157 bin. MetroPOLL Araştırma’nın kurucusu Özer Sencar bu bir araya gelişin AK Parti’nin lehine olmayacağını ifade ediyor.
HÜDA-PAR dediğimiz şey Hizbullah’tır, geçmişlerinde domuz bağı ile öldürdükleri insanlar var. Mevcut siyasi yönetimdeki kişileri kast etmiyorum. Ama geçmişi ortada
Özer Sencar
MetroPOLL Araştırma’nın Kurucusu ve Yöneticisi
Özer Sencar, “HÜDA-PAR’ın Cumhur İttifakı’na getirisi götürüsünden az olacak. HÜDA-PAR dediğimiz şey Hizbullah’tır, geçmişlerinde domuz bağı ile öldürdükleri insanlar var. Mevcut siyasi yönetimdeki kişileri kast etmiyorum. Ama geçmişi ortada. Muhalefet bunu kullanırsa getirisi götürüsünden az olur.“ diyor.
Sencar bunun bir hata olduğunu düşünüyor ve neden yapıldığını anlamlandıramıyor:
„Ben Erdoğan’ın neden böyle bir hata yaptığını anlamıyorum. İttifakı genişletme hamlesi olsa da değil. Bu HDP’den çok farklı bir şey. Bir araştırmamız yok ama geçmişi belki de MHP’li seçmen üzerinde etkili olabilir. Ama tekrar ediyorum getirisi götürüsü kadar olmaz. Bu seçimde de oylarını arttıracaklarını düşünmüyorum zaten AK Parti listelerinden girecekler. Bir iki vekil kontenjanı olabilir“
https://tr.euronews.com/2023/03/13/huda-par-nasil-kuruldu-siyasi-cizgisi-ve-hizbullah-ile-baglantisi-ne
*
„‚Hizbullah’ın parti kurması‘ ne anlama geliyor?
Son güncelleme: 17 ARALIK 2012 – TSİ 19:01
Engin Esen
BBC Türkçe
Kapatılan Mustazaflar ile Dayanışma Derneği’nin (Mustazaf-Der) eski Genel Başkanı Mehmet Hüseyin Yılmaz, Hür Dava Partisi (Hüda-Par) adlı yeni partinin kuruluş dilekçesini Türkiye İçişleri Bakanlığı’na verdi.
Mustazaf-Der, Türkiye’deki yasadışı Hizbullah örgütüyle ilişkili olduğu gerekçesiyle Mayıs ayında kapatılmıştı.
Hüda-Par’ın kuruluş çalışmaları, kapatılmadan önce Mustazaf-Der’in merkezine ev sahipliği yapan Diyarbakır’da tamamlandı.
Kuruluş dilekçesini başkent Ankara’da İçişleri Bakanlığı Genel Sekreterliği’ne veren Yılmaz, “Halkın yeni bir parti ile temsil edilme ihtiyacı olduğuna inanarak hazırlıkları tamamlayıp partimizi kurduk“ dedi.
Anadolu Ajansı’nın aktardığına göre, Yılmaz, Mustazaf-Der’in kapatılmasının ardından parti kurma çalışmasına başladıklarını dile getirdi.
Yılmaz, yeni partiyi, „sistemin değil halkın partisi; halkın içinden çıkan, hakkın ve haklının savunucusu olmaya aday bir parti“ diye tanımladı.
Partinin amaçlarını ise Yılmaz şöyle özetledi: “Bu toplumda, bu ülkede; huzurun, barışın, adaletin, kardeşliğin tesisi için çalışacağız ve bu doğrultuda ülkenin tüm sorunlarına adalet, kardeşlik ve hakkaniyet içinde çözüm üreteceğiz.“
Kürt siyasetinde rekabet artacak
Taraf gazetesi 11 Aralık günkü sayısıda, Yılmaz’ın görüşlerine yer vererek, Hüda Par’ı kurma fikrinin, Filistinli direniş örgütü Hamas’ın sürgündeki siyasi lideri Halid Meşal ile yapılan bir görüşmeye dayandığını aktarmıştı.
Haberde, Hüda Par’ın çıkış noktasının, „Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün yarattığı boşluk“ olduğu belirtilerek, yeni partinin, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi ile Kürtlerin yaşadığı illerde oy tabanı geniş olan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) arasındaki rekabetten yararlanabileceği belirtiliyordu.
BDP’li milletvekili Altan Tan
„Kürt siyasetinde de önemli olan kimin neler söylediğidir. Yani bu ister AK Parti olsun, ister Hüda-Par olsun, ister BDP olsun; söylenecek sözler ve takip edilecek politikalar önemlidir.“
Taraf yazarı Kurtuluş Tayiz’e göre, „Hüda-Par’ın AKP’yi, daha çok da BDP’yi endişelendirdiğini söyleyebiliriz.“ Kürtlerin oyuna talip partilerin daha fazla çalışması gerekeceğini dile getiren Tayiz, „İktidar partisi olarak AKP, Kürt sorununda çözüm üretemezse, dindar oylar BDP yerine belki de bu yeni partiye kayacaktır“ diye yazdı.
Tarihsel olarak Kürt siyasi hareketlerinin merkezi olan Diyarbakır’da yerel yönetimlere BDP hakim.
Başbakan Tayyip Erdoğan ise BDP’yi, PKK’nın güdümünde olmakla suçluyor.
PKK’nın silahlı mücadele başlattığı 1984’ten bu yana Türkiye’de yaklaşık 40 bin kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
Kapatma gerekçesi Hizbullah bağlantısıydı
1990’lı yıllarda özellikle Türkiye’nin -Kürtlerin yoğunlukta olduğu- Güneydoğu bölgesinde işlenen çok sayıda cinayetten sorumlu tutulan Hizbullah hareketi de „terör örgütü“ kabul ediliyor.
Mustazaf-Der’i kapatma kararı veren Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, dernek üyelerinin „şerri esaslara dayalı teokratik bir devlet kurmayı amaçlayan yasadışı Hizbullah terör örgütünün amacı doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğunu“ gerekçe olarak göstermişti.
Mustazaf-Der son yıllarda Batman ve Diyarbakır’da binlerce kişinin katılmıyla düzenlediği Muhammed Peygamber’in doğumunu kutlama törenleriyle medyanın dikkatini çekmişti.
Hüda-Par’ın kurucularından Sait Şahin ise Hürseda Haber adlı internet sitesinde yayınlanan açıklamasında, derneğin kapatılmasının ardından, kuruluş toplantılarının Diyarbakır’da yapıldığını belirterek şu ifadeleri kullandı: „Rabbimizden dileğimiz partimizin halkımıza hayırlı olmasıdır. Bundan sonraki süreçte inşallah bu parti üzerinden, bu ülkenin idaresinde hayırlı dönüşümlere ve değişimlere vesile olacak çalışmalar içinde yer alırız.“
Tan: Herkesin siyaset hakkı var
Şiddetin dorukta olduğu 1990’lı yıllarda PKK ile Hizbullah arasında da çatışmalar yaşanıyordu. Hatta Hizbullah’ın kontragerilla örgütü olmakla suçlayanlar „Hizbul-kontra“ benzetmesini yapıyordu.
Kurtuluş Tayiz, „eski düşmanlıklar“ nedeniyle, „Hüda-Par ile Kürt hareketinin çekişmesi kaçınılmaz“ görüşünü dile getiriyor.
BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ise „Felaket senaryoları ortaya koymaya gerek yok“ diyor.
BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Tan, şiddete başvurmadan siyasi mücadele yürütmenin ve parti kurmanın herkesin hakkı olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: „Kürt siyasetinde de önemli olan kimin neler söylediğidir. Yani bu ister AK Parti olsun, ister Hüda-Par olsun, ister BDP olsun; söylenecek sözler ve takip edilecek politikalar önemlidir.“
„Perde arkasında karanlık ilişkiler kurmamak kaydı şartıyla herkesin siyaset yapma hakkı vardır“ ifadelerini kullanan Tan, „Tabi ki dünü unutmamak lazım ancak düne takılmamak lazım. Bugüne bakmak lazım“ dedi.
Tan, Hüda-Par’ın kendini „Müslüman Kürtlere, Kürdistanlılara hitap eden“ bir parti olarak tanımladığını hatırlatarak, esas değerlendirmeyi ileride „somut politikalar ve program“ üzerinden yapacaklarını söyledi.“
https://www.bbc.com/turkce/haberler/2012/12/121217_huda_party_turkey
*
„HÜDA-PAR’ın oy oranı: 2018 seçimlerinde ne kadar oy aldı, hangi illerde güçlü? Access to the commentsYORUMLAR
Euronews • Son güncelleme: 27/03/2023 – 13:18
Seçim sistemi nedeniyle 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde ittifaklar önemli rol oynayacak. Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçiminde daha fazla oy alabilmek için ittifak modelleri ve orta liste stratejileri üzerinde çalışıyor.
HÜDA-PAR, seçime AK Parti listelerinden gireceklerini açıkladı.
Peki, HÜDA-PAR 24 Haziran 2018 seçimlerinde toplam kaç oy aldı, oy oranı kaçtı? HÜDA-PAR hangi illerde güçlü?
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) sonuçlarına göre HÜDA-PAR 2018 milletvekili genel seçimlerinde yurt dışı oylar dahil toplam 155 bin 539 oy aldı. HÜD-PAR’ın 2018 seçimlerinde oy oranı yüzde 0,31 oldu.
HÜDA-PAR 2015 seçimlerinde bazı illerde seçime bağımsız adaylarla girmiş ancak milletvekili çıkaramamıştı.
HÜDA-PAR güneydoğu illerinde daha etkili
2018 milletvekili genel seçimi illere göre sonuçlara bakıldığında HÜDA-PAR’ın bazı güneydoğu illerinde daha güçlü olduğu ortaya çıkıyor.
İl bazı sonuçlarına göre HÜDA-PAR’ın 2018 seçimlerinde en yüksek oy oranına ulaştığı il yüzde 4.5 ile Bingöl oldu.
3 ilde yüzde 2’yi aştı
HÜDA-PAR Bingöl’ün yanı sıra Mardin ve Şırnak’ta da yüzde 2 oy oranını aştı. Partinin bu iki ildeki oy oranı yüzde 2,1 oldu.
HÜDA-PAR bu üç şehir dışında Şanlıurfa, Elazığ, Muş, Adıyaman, Siirt ve Bitlis’te de yüzde 1 oy oranını aşmayı başardı.
Açıklanan Türkiye geneli son seçim anketlerinde HÜDA-PAR’ın alabileceği oy oranı yer almıyor.“
https://tr.euronews.com/2023/03/20/huda-parin-oy-orani-2018-secimlerinde-ne-kadar-oy-aldi-hangi-illerde-guclu