Kumbaba, deniz harika

Yeni geldim, dünden börek vardı. Tutuşturdular elime parkta…
Yanına birkaç köfte kızartım. Öf mis!

Anneme telefon ettim, kıyametleri kopardı…
Biliyordum dedi böyle olacağını!!!

Tövbe yaz vakti gelmem bir daha yanlız başıma. kızdı, kızdı sanki bilmiyor mecburiyetten geldiğimi.
Kumbaba, Florya ve Avcılar çocukluğumun geçtiği yerler. Yad ettim rahmetli Metini…
Geldi gözümün önüne o günler.
Aslında „yerlisine“ bedava sahiller, Kumbaba…
Hala öyle mi bilmiyorum, yerlisiysen, ev sahibi gidiyorsun alıyorsun belge, bitti!

15 Tayyip Lirası alıyorlar…
ALSINLAR…
AK BELEDİYE SONUÇTA…
Ama kardeşim hizmet verin vatandaşa…
Ne bir çöp kutusu ne merdiven…
Can kurtarandan eser yok, eser.

İhtiyarı var, özürlüsü benim gibi, kadını, çocuğu..
Yukarıdan sahile inmek, vallahi billahi hayati tehlike, en azından vücudunda ne kadar kemik varsa kırarsın. Öyle yani!

Deniz ılıman, beklemiyordum böylesini. Dönüşte uğradım mezarlığa, uzun uzun oturdum sevdamın başında. Dua ettim ölmüşlerine. Tek tek gittim yanlarına. Hasret kardeşim, özlemmm beter bir elem.

Evdeyim…
Biraz dinleneyim. Bu arada gelir tize…
Öyle umuyorum en azından. Evde işlerim var, valide. Kadın başına yapamaz, kırılan dökülen, tamir edilmesi gereken.

Anlayacağınız zamanla yarışıyorum…
Her bir saniye değerli. Olsaydı birkaç günüm daha gidecektim müftülüğe. O konuyu anlatırım sonra