ve bir kez daha Sevil ve Erol

Yok…
Vallahi billahi değil…
Değil kardeşim değil, dilenci duası değil…
Allah…
Her tutuklarını altın etsin, kendilerini, evlatlarını, torun ve topuzlarını korusun.

Daha Tayyipistana ayak basmamla bir takım işlemleri, görüşmelere başladım. Hem vallahi hem billahi.
O kadar yoğunum ki ve bir o kadar hareket kabiliyetim yavaşladı ki anlatamam. Buna rağmen, hep derim heppp yazdığımdır…
Allah yüce Mevlam nedendir bilmem…
Yeminle bilmiyor anamıyorum…
Hem yardımını esirgemez, hemde ne yardım biliyor musunuz, ne yardım…
Hem tekme tokat döver beni. En son bulgu ve yüksek şeker, eminim son anda gene yardım edecektir. Ama kör olma ihtimali çok korkutuyor beni. Neden hep ben, neden?

İsyan etmeyeceğim, isyan etmeyeceğim!!!

Mezarlar…
Önümüz bayram…
Son iki senedir bırak temizliği, bakımı…
Yanlarına gidip dua bile edemez oldum başlarında. Kırmızı biberim, sarı pipim…
Babam…
İnip çıkmam gereken merdivenler…
Ben diyeyim 50 sen de 100 metre yol. Çok zorlamaya başladı!

İstanbul’daydım…
Yok, çok şükür gelme sebebim, hal ettim…
Allah yardım etti, Allah ve ne yalan söyleyeyim Mafya, dostlar…
Ama bu sonra…
Baktım kendime, dil iki karış dışarıda, nefes almakta çok zorlanıyorum. Telefon açtım Sevile…
Kızı çıktı, kızım baban evde mi?
„Yok Önder ağabey. Ne oldu?“
Kızım mezarlar, vallahi billahi yapmaya halim yok. Soracaktım baban bana yardım eder mi?

Dönüş yolundayım, köye girdim gireceğim…
Mezarlık…
Virajlı bir yol, kafayı süsleyip o yoldan gitmek akıl karı değil. Gördüm…
Onlar…
Doğrudan daldım arabayla mezarlığa…
Karı koca…
Benim, babaannemin, halamın, dedemin kısacası tüm ölmüşlerimizin mezarlarını temizlemiş, sulamış…
ALLAH RAZI OLSUN ONLARDAN…
Altında kalmam. Bu satırları yazarken gözlerimden yaşlar geliyor. Çok duygulandım.

İnsanlara olan inancım, güvenim…
Bazen düşünmüyor değilim…
Acaba Rabbim bu insanları, akrabalarımı bu yüzden mi çıkardı karşıma, inancımı, güvenimi yitirmeyeyim diye mi?

Keza…
Bakma sen,hanım…
Manyak psikoloğum, onlarda…
Onlarda olmasa!?