Kimi cami faaliyetlerinin durdurulması ve yine kimi “imamların” yurtdışı edilmesi konusu

Aslında bugün yoktum…
Yapmam gerekenler vardı, başımı kaşıyacak vaktim yok…
Ancak…
“Önder, korkuyorum senden”
Böyle diyor annem bu sabah, gördü halimi.

Vücudumdaki her bir kemiği his ediyorum, canım tarifsiz acıyor (…)

Ne ağrı kesici ne uyuşturucu çare…
Herhalde kaçınılmaz sonuca doğru gidiyorum!?
Almanca yazacaktım…
Almanya, Avusturya, İsviçre gibi ülkelerde beli başlı yerlere yollanmak üzere…
Gel gör ki…
Halim yok.

Siyasal İslam…
Ve tüm Müslümanlara ettikleri kötülük, yetti gayri yetti…
Şu mübarek günlerde…
“Bayram” arifesinde!

Kendim biliyorum ya, kendim şahit oldum…
Bir, iki, üç değil ki…
Bayram namazı öncesi bile, YETER…
Camiler…
Siyasetin yeri değildir!

Alet edilmekten…
Benim adıma, benim namıma kendini bilmez, bilgisiz hayvanların konuşmasına tahammül edemiyorum artık. YETER!

Bak ne diyor kutsal kitabımız:

“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir.“
4/Nisâ – 59

Adamlar daha ne yapsın?
Çaresiz tepki verecekler…
Dağdan gelmişsin, bağdakini kovmaya çalışıyorsun!