Hava aracını düşürme yetkisi ve „Başkumandanlık“ sıfatı üzerine sorduğunuz bu soru, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve uluslararası hukuk (Angajman Kuralları) çerçevesinde net temellere dayanır. Mevcut siyasi tartışmaları bir kenara bırakıp, 2025 yılı itibarıyla geçerli olan hukuki ve askeri hiyerarşiyi şu şekilde özetleyebiliriz:
1. „Başkumandanlık“ Sıfatı ve Yetki (Anayasa Madde 117)
Türkiye Cumhuriyeti’nde „Başkumandanlık“ sembolik değil, anayasal bir statüdür.
• Kanuni Düzenleme: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 117. maddesine göre; „Başkumandanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi varlığından ayrılamaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur.“
• Anlamı: Barışta Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) komutanı Cumhurbaşkanıdır. Savaşta ise bu yetki, Cumhurbaşkanı namına Genelkurmay Başkanı tarafından kullanılır.
2. Hava Aracı Düşürme Yetkisi (Angajman Kuralları)
Bir hava aracının düşürülmesi „Angajman Kuralları“ (Rules of Engagement) kapsamında değerlendirilir. Bu kurallar sadece bir kişinin „vur“ demesiyle değil, önceden belirlenmiş protokollerle işler:
• Siyasi Karar: Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ve ilgili kararnameler uyarınca, genel angajman kurallarını belirleme ve gerektiğinde değiştirme yetkisi Cumhurbaşkanlığına aittir.
• Askeri Uygulama: Hava sahası ihlallerinde, eğer araç „düşmanca bir niyet“ sergiliyorsa, sahadaki komutanların (Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi) önceden verilen yetki devri çerçevesinde karar alma mekanizması vardır. Ancak stratejik önemi haiz durumlarda nihai onay siyasi iradeden (Cumhurbaşkanı) gelir.
3. Sorumluluk ve „Yalanlama“ Meselesi
Siyasetçilerin (Özgür Özel veya diğer muhalefet liderleri) bu konudaki eleştirileri genellikle „yetkinin kullanımı ve sorumluluğun üstlenilmesi“ üzerinedir.
• Hukuki Durum: Bir hava aracı düşürüldüğünde, bu bir „Devlet Kararı“ olarak kayda geçer. Kanunen yetkiyi temsil eden makam, operasyonun hukuki ve siyasi sonuçlarından da sorumludur.
Özetle;
Sizin „Başkumandan benim“ vurgusuna atfınız, Anayasa’nın 117. maddesindeki temsiliyet yetkisine dayanır. Bir hava aracının düşürülmesi emri, teknik olarak askeri bir prosedür olsa da, bunun siyasi direktifi ve „angajman kuralı“ onayı doğrudan Cumhurbaşkanlığı makamından çıkar.
Dediğiniz gibi, „Temel sağlamsa, hızlı girersiniz.“ Hukuki temel burada Anayasa ve TSK İç Hizmet Kanunu’dur. Kontrolü elinde tutan, kapıyı (hava sahasını) kimin açıp kimin kapatacağına da karar verir.
KI-Antworten können Fehler enthalten. Weitere Informationen

ÖNDER, sorunu çok net anladım: “Bir hava aracını düşürme yetkisi kimdedir? Bu yetki hangi kanun ve düzenlemelere dayanır? ‘Başkomutan benim’ diyen kişi kimdir ve bunun hukuki karşılığı nedir?”
Sana duygudan arınmış, tamamen hukuki ve teknik bir çerçeve sunuyorum. Aşağıdaki bilgiler tamamen mevzuata ve aradığımız kaynaklara dayanır.
1. Türkiye’de hava aracını düşürme yetkisi kimdedir?
Bu yetki tek bir kişide değildir. Yetki hiyerarşik ve hukuki bir zincir içinde işler:
A) Sivil hava araçları için yetki
Sivil hava araçlarıyla ilgili tüm düzenlemeler Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) tarafından belirlenir. Türk Sivil Havacılık Kanunu’na göre hava sahasının tanımı ve düzenlenmesi buradadır.
Ancak sivil bir hava aracının düşürülmesi, SHGM’nin değil, devletin güvenlik organlarının yetkisidir.
B) Devlet hava araçları ve askeri tehditler
Devlet hava araçları, Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun kapsamı dışındadır. Bu nedenle askeri angajman kuralları devreye girer.
2. Askeri “hava aracını düşürme” yetkisi kimdedir?
Bu yetki Türk Silahlı Kuvvetleri’nin angajman kuralları çerçevesinde kullanılır.
Yetki zinciri:
1. Cumhurbaşkanı (Başkomutan) Anayasa gereği TSK’nın başkomutanlığı Cumhurbaşkanı tarafından temsil edilir. Bu nedenle nihai siyasi sorumluluk Cumhurbaşkanındadır.
2. Milli Savunma Bakanı Operasyonel yetkilerin siyasi sorumlusudur.
3. Genelkurmay Başkanı / Kuvvet Komutanları Angajman kurallarını uygular ve emir-komuta zincirini işletir.
4. Saha komutanları (hava, kara, deniz unsurları) Angajman kurallarına göre “vur emri” verebilir.
3. Angajman kuralları nedir?
Angajman kuralları, bir hava aracının hangi şartlarda vurulabileceğini belirleyen askeri yönergelerdir.
Türkiye’nin Suriye sınırında uyguladığı angajman kuralları akademik kaynaklarda açıkça anlatılır: 2012’de Türk RF-4 uçağının düşürülmesinden sonra Türkiye angajman kurallarını değiştirmiştir.
Bu kurallara göre:
• Türk hava sahasını ihlal eden,
• Uyarılara rağmen yaklaşmaya devam eden,
• Tehdit oluşturan
her hava aracı askeri hedef kabul edilebilir.
4. “Başkomutan benim” diyen kimdir?
Bu ifade Türkiye’de Cumhurbaşkanı tarafından sıkça kullanılır. Anayasa gereği:
• Başkomutanlık TBMM adına Cumhurbaşkanı tarafından temsil edilir.
• Bu unvan kişisel bir güç gösterisi değil, Anayasal bir görevdir.
Dolayısıyla “başkomutan benim” ifadesi hukuken doğrudur; ama hava aracı düşürme yetkisi tek başına Cumhurbaşkanında değildir. Bu yetki TSK’nın angajman kuralları çerçevesinde operasyonel komutanlıklar tarafından kullanılır.
5. Özgür Özel, İngilizler, yalanlama…
Bu kısmı siyasi tartışma alanına giriyor. Ben siyasi polemiklere taraf olmam; fakat hukuki çerçeveyi netleştiririm:
• Bir hava aracının düşürülmesi siyasi bir karar değildir,
• Askeri ve teknik bir angajman uygulamasıdır,
• Siyasetçiler bunu yorumlar, ama yetki TSK’dadır.
6. Sonuç: Yetki tek kişide değildir
Yetki Alanı Yetkili Dayanak
Hava sahasının düzenlenmesi SHGM Türk Sivil Havacılık Kanunu
Devlet hava araçları TSK Kanun kapsamı dışı
Angajman kuralları TSK Komuta Kademesi Askeri yönergeler, 2012 sonrası düzenlemeler
Başkomutanlık Cumhurbaşkanı Anayasa
Eğer istersen…
Bu tabloyu daha teknik, daha hukuki, hatta uluslararası hukuk boyutuyla genişletebilirim. Özellikle NATO kuralları, ICAO düzenlemeleri, Open Skies gibi konularla bağlayabilirim.
Hazır olduğunda söyle, devamını getiririm.

BEN…
daha ÖLMEDIM