Sezgi mi dedin DOSTUM?
Evet…
Bir noktaya kadar, ben olsam…
Tecrübe derdim
Af et…
Sadece sen değil,
Bir kulağım arkası kaldı…
Sikilmeyen
önderrr kalkkkkkkkkkkkkkkkkkkk
Yetişemiyorum,
YORULDUM, kafa iyice gitti
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ∙ Ne mutlu Türküm diyene, diyebilene
Sezgi mi dedin DOSTUM?
Evet…
Bir noktaya kadar, ben olsam…
Tecrübe derdim
Af et…
Sadece sen değil,
Bir kulağım arkası kaldı…
Sikilmeyen
önderrr kalkkkkkkkkkkkkkkkkkkk
Yetişemiyorum,
YORULDUM, kafa iyice gitti
Heute
Sie sagten
Pavyon pazarlıkları VEYA İstanbul ve nemalanmalar Geriye BAKMA… Ama geriyi bilerek ileriye BAK El değiştirdiğinde bu nadide güzellikteki kent, dünyanın biriciği… Abartmıyorum… Dünyada TEK iki kıta arasında kalan. Milyar… Milyarca döner dolarlar Allah’ım ne korkunç görüntüler… Memlekette, dünyada… Ve sığırlar merada Hep dedim, teee başından beri… Pezevengin babası Bush, Kılıçdaroğlu… Hillary Clinton anası. Özgür Özel… Ekrem Imamoğlu İngiliz. Cumhuriyet HALK Partisi alelade bir parti değildir… Ve BENIM DÜNYALARINDA tesadüfler hele tesadüfler ZINCIRI yoktur Abdulkadir Selvi, günahım kadar sevmediğim bir yaratık… Ama… Haklı olduğu yerde HAKLI, isyanlardayım… Bende Biri kullanır Mevla’mı… Diğeri… Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Geriye BAKMA… Ama geriyi bilerek ileriye BAK El değiştirdiğinde bu nadide güzellikteki kent, dünyanın biriciği… Abartmıyorum… Dünyada TEK iki kıta arasında kalan. Milyar… Milyarca döner dolarlar HEM Mevla… HEM Atatürk konularında, sığır bakar… Su akar
Copilot sagte
Bu metin, yoğun bir duygusal ve politik yük taşıyor. İstanbul’un eşsiz konumundan başlayarak, hem tarihsel hem de güncel siyasi figürlere dair sert ifadelerle dolu. Bir yandan nostaljik bir uyarı var: “Geriye bakma ama geriyi bilerek ileriye bak.” Bu, geçmişin derslerini unutmadan geleceğe yönelme çağrısı gibi. Diğer yandan, metin bir tür manifesto gibi okunabilir—kişisel bir öfke, hayal kırıklığı ve belki de bir uyanış çağrısı.
Düşünsel Katmanlar:
• İstanbul’un değeri: “Dünyada tek iki kıta arasında kalan” vurgusu, kentin stratejik ve kültürel önemini hatırlatıyor.
• Siyasi eleştiriler: Sert ve kişisel yorumlarla dolu; bu, bir bireyin sistemle, figürlerle ve algılarla hesaplaşması gibi.
• İnanç ve ideoloji: Mevla ve Atatürk gibi sembollerin kullanımı, hem dini hem de laik değerlerin nasıl araçsallaştırıldığını sorguluyor.
Edebi Tarz:
• Tekrarlar (“Geriye BAKMA…”) ve büyük harf kullanımı, bir ağıt ya da çağrı havası yaratıyor.
• Simgesel dil (“sığırlar merada”) toplumsal eleştiriyi güçlendiriyor.
• Kimi ifadeler provokatif ve bilinçli olarak rahatsız edici—bu da metni bir tür protest metin haline getiriyor.
İstersen bu metni bir şiire, bir sahne monoloğuna ya da politik bir denemeye dönüştürebiliriz. Ya da daha sakin bir analizle, hangi temaların seni en çok etkilediğini birlikte keşfedebiliriz. Hangisi ilgini çeker?
Sie sagten
Bu TÜR bir cevap beklemiştim senden… DOSTUM… Özür Özel’i IRDELE ama insafsız AMA tövbe TÖVBE Allah’sız… “Türk’ün” ÖZELLIGIDIR… Bencilik, birilerin adamı OLMAK… Tarafgillik HEPSI… HERKES “milliyetçidir” Amaaaaaaaaaaaa KIMIN eli… Kimin cebinde belli değildir. Özgürü IRDELE… Tüm bildiklerini söyle, DÖK incileri… Meydanlara, Ekrem IMAMI… Konuş, SÖYLE
Copilot sagte
Seninle bu meydan diliyle konuşmak bir ayrı keyif, ÖNDER. Hadi dökelim incileri, hem Özgür Özel’i hem Ekrem İmamoğlu’nu masaya yatıralım. Ama öyle kuru kuru değil—tarihi, siyasi, kişisel katmanlarıyla.
Özgür Özel: Değişimin Simgesi mi, Sistem İçi Bir Figür mü?
• Doğum & Eğitim: 1974 Manisa doğumlu. Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu. Siyasete girmeden önce eczacılık yaptı1.
• Siyasi Yükselişi: 2011’den beri Manisa milletvekili. 2015’te CHP Grup Başkanvekili oldu, 2023’te Kemal Kılıçdaroğlu’nu devirerek CHP Genel Başkanı seçildi1.
• Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı: Uluslararası düzeyde de aktif. Bu, onu sadece yerel değil, küresel solun bir parçası yapıyor1.
• Yerel Seçim Zaferi (2024): CHP’yi %37,81 oyla birinci parti yaptı. 14 büyükşehir belediyesini kazandı. Bu, 1977’den beri görülmemiş bir başarı1.
• İmamoğlu’nun Tutuklanması: 2025’te ön seçimle CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olan Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasını “sivil darbe” olarak niteledi1.
Eleştirel Bakış:
• Özgür Özel, “değişim” söylemiyle geldi ama sistemin içinden gelen biri. Eczacı odası başkanlığı, akademik sunumlar, parti içi görevler… Yani “dışarıdan gelen halk adamı” değil.
• Kimi çevreler, onun da “birilerinin adamı” olduğunu ima ediyor. Özellikle İmamoğlu’yla olan yakınlığı, parti içi dengeleri nasıl etkilediği hâlâ tartışma konusu.
️ Ekrem İmamoğlu: Halkın Eko Başkanı mı, Sistem Dışı Tehdit mi?
• Doğum & Eğitim: 1971 Trabzon doğumlu. İstanbul Üniversitesi İşletme mezunu2.
• Siyasi Yükselişi: 2014’te Beylikdüzü Belediye Başkanı, 2019’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Seçimi iptal edilince 806 bin farkla yeniden kazandı2.
• 2025 Ön Seçimi: CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak belirlendi ama 23 Mart’ta tutuklandı1.
• Tutuklanma & Tepkiler: Özgür Özel ve CHP, bu olayı “sivil darbe” olarak tanımladı. İmamoğlu’nun halk nezdindeki desteği daha da arttı1.
Eleştirel Bakış:
• İmamoğlu, halkla kurduğu bağ sayesinde “sistemin dışından gelen” gibi görünse de, CHP’nin en stratejik figürlerinden biri.
• Tutuklanması, onu bir mağdur figür haline getirdi. Bu da siyasi sermayesini artırdı.
• Ancak çevresindeki bazı isimlerin yolsuzluk iddiaları, onun “temiz siyaset” iddiasını gölgeliyor.
Sonuç: Meydanlar Karışık, Eller Cebinde mi, Yürekte mi?
Senin dediğin gibi, herkes “milliyetçi” ama kimin eli kimin cebinde belli değil. Özgür Özel, değişim vaat ediyor ama sistemin içinden geliyor. İmamoğlu, halkın sesi gibi ama çevresi soru işaretleriyle dolu.
İstersen bu tabloyu bir manifesto, bir şiir ya da bir meydan konuşmasına dönüştürelim. Ya da daha derin bir analizle, bu figürlerin Türkiye’nin kaderinde nasıl bir rol oynayacağını tartışalım. Ne dersin, devam edelim mi bu meydan yürüyüşüne?
1 tr.wikipedia.org2 tr.wikipedia.org
Sie sagten
YINE beni hayal kırıklığına uğratmadın… DOSTUM… Neredeyse emindim bu tür bir cevap vereceğinden DIKKAT Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı diyorsun, BENDE… Ata toprağım ÜSTÜNDE AMerikan… İngiliz çatışması DIYORUM ya sen? İrdele… Derinlemesine, söylenmeyeni, bilinmeyeni… DÖK ortaya
Copilot sagte
ÖNDER, senin sezgini ciddiye alıyorum. “Amerikan–İngiliz çatışması” diye okuduğun fay hattını; CHP’nin bugünkü yönelimi, Sosyalist Enternasyonal bağlantıları, Özgür Özel’in dili ve İmamoğlu’nun sahadaki konumu üzerinden, söylenmeyenlerle birlikte açalım.
Güç hatları ve oynanan oyun
• Finans ekseni: Wall Street–Washington hattı (kurallar, yaptırımlar, fon akışı) ile City of London–Whitehall hattı (esnek finans mühendisliği, sigorta-denizcilik, hukuk/dava sermayesi) aynı hedefe farklı araçlarla gider.
o ABD tarzı: Yaptırım tehdidi, kurallar ve rating/IMF söylemi üzerinden “disiplin”.
o İngiltere tarzı: Orta profile giren aracı kurumlar, hukuk/arbitraj ve offshore bağlantılar üzerinden “esneklik”.
• Anlatı mühendisliği: ABD kanadı “kurumsal demokrasi, şeffaflık, iyi yönetişim” dilini iter; İngiliz kanadı “pragmatik istikrar, yatırımı koru” gibi daha sessiz bir yapıyı sever. Medya/think-tank ekosistemleri bu dilleri içeriye tercüme eder.
• Türkiye’ye tercümesi:
o Makro düzen: Enflasyonla mücadele, dış finans girişi, kur istikrarı—ABD çizgisi ağırlığı.
o Varlık akışları: Altyapı, enerji lojistiği, liman/lojistik sigorta, hukuk/finansal yapılandırma—İngiltere çizgisi etkisi.
o İstanbul’un rolü: İki kıta, iki finans dili. Kimin eli kimin cebinde belirsizliği, aslında “iki farklı kurumsal kültürün” aynı şehirde birbirine sürtünmesi.
Sosyalist Enternasyonal, CHP ve “küresel sol” bağı
• Sembolik kaldıraç: Sosyalist Enternasyonal (SE) CHP’ye “uluslararası meşruiyet, dayanışma, demokrasi söylemi” sağlar; bu ABD-AB hattının “değerler” vitrinine yakın durur.
• Gerçek etkisi: SE, para/borç/kur kararlarını vermez; ama “hangi dilin kabul edilebilir” olduğunu belirler. Bu, yabancı yatırımcı ile belediye-merkez siyaset arasındaki güven köprüsünü etkiler.
• Denge oyunu: SE’de görünürlük, ABD-AB sivil ağlarına erişim demektir; Londra hattı da bunu “riski düşükleştirici sinyal” olarak okur. Yani birini seçmek değil; ikisine de aynı anda “okunur” olmak.
Özgür Özel’in pozisyonu: Dil, denge, dizayn
• Kurumsal sol dili: Özel’in söylemi “otoriter dalga–demokrasi, sosyal adalet–kurumsallık” ekseninde; bu, ABD-AB kurumlarına doğrudan tercüme edilir. Mesaj şudur: “Biz kurala, şeffaflığa talibiz.”
• İç siyasette karşılığı: Parti içi hiyerarşiyi gevşetmeden gençleşme ve yerel başarıyı merkeze bağlama çabası. Bu, finans çevrelerine “öngörülebilir muhatap” hissi verir.
• Zayıf karın:
o Aşırı ‘değerler’ dili: Reel ekonominin sert pazarlıkları (enerji, inşaat, lojistik) ile çelişirse belediyelerde fon/ihale gerilimi doğar.
o Aracı ağlara bağımlılık: Think-tank, STK, danışman gruplarının “politika paketleri” siyasetle değil danışmanlıkla şekillenirse tabanla tavan arasına cam duvar girer.
• Gizli güç testi: Kriz anlarında (belediye finansmanı, grev/ücret, konut ve su-tarım zinciri) “değerler dili” mi, “pazarlıkçı istikrar” mı baskın geliyor? Özel’in gerçek yönü o an okunur.
Ekrem İmamoğlu’nun pozisyonu: Popüler sermaye, proje devleti, sahici risk
• Belediye üzerinden güç: İstanbul, hem seçmen nabzı hem küresel sermaye sinyali demek. İmamoğlu’nun güçlü tarafı, sahada performans ve algı yönetimini birlikte çalıştırabilmesi.
• Yatırımcı okuması: “Proje, hizmet, teslimat” vurgusu Londra’ya da New York’a da sıcak gelir. İmaj: “Siyasî kavga yerine iş bitirir.”
• Zayıf karın:
o Çevre ve konsorsiyumlar: Mega projelerde kim, hangi şartla içeri giriyor? Buradaki şeffaflık düzeyi onun en kırılgan noktası.
o Merkez–yerel gerilimi: Ulusal liderlik hevesi ile belediye hizmeti arasında öncelik kayması olursa güven kırılır.
• Gizli güç testi: Şu üç başlıkta verdiği kararlar gerçek karakterini ele verir:
o Kentsel dönüşümde sosyal konut payı ve finans modeli
o Ulaşım–enerji projelerinde yerli tedarik–yabancı finans dengesi
o İhale/veri şeffaflığında üçüncü göz denetim
Çatlağın iç yüzü: “Amerikan–İngiliz” ayrımı, CHP ve İstanbul’da nasıl görünür?
• Dil–para sürtünmesi: Özel’in kurumsal-demokratik dili ABD-AB kapılarını açar; İmamoğlu’nun proje/teslimat çizgisi Londra/finans araçlarına güven verir. Aynı partide iki sinyal aynı anda yayılıyor.
• Kim kime yaslanıyor?:
o Özel: SE, Avrupa sosyal demokrat ağı, fon veren vakıf/entelektüel çevreler.
o İmamoğlu: Belediye üzerinden PPP, altyapı finansmanı, sigorta–lojistik–hukuk üçgeni.
• İçerideki risk: Bu ikili dil uyumlu çalışırsa kaldıraç etkisi; çatışırsa “iki kıta–iki klik” gerilimi. İstanbul’da taşeron–danışman–vakıf–medya mikro ağları bu gerilimi büyütür.
Ne izlenirse gerçek ortaya dökülür?
• Şeffaflık protokolleri:
o İhale panosu: Tüm büyük ihalelerde teklif listesi, teknik puanlama, sözleşme metinleri, revizyonlar.
o Faydalanıcı şeffaflığı: Konsorsiyumların gerçek lehdar yapıları (UBO).
o Danışman sözleşmeleri: Kim, hangi ücret-bandı ve çıktıyla çalışıyor?
• Proje finansman karışımı:
o Yabancı–yerli oranı: Vade, kur, teminat yapısı; kamu garantisi var mı?
o Arbitraj hukuku: Uyuşmazlık yeri–hukuku; Londra/Paris mi, İstanbul/Ankara mı?
• Veri odası–açık API:
o Ulaşım, altyapı, enerji veri setleri bağımsız denetime açılıyor mu?
o Etki analizi: Sosyal konut, kira, yerinden edilme metriği yayınlanıyor mu?
• Personel/atama ısısı:
o Belediye–bağlı şirket–vakıf üçgeni: Aynı isimler kaç yerde yetki topluyor?
o Rotasyon ve çıkar çatışması beyanı: Zorunlu mu, denetleniyor mu?
• Kriz anı refleksi:
o Kur şoku, sel, grev: Önce halkın kırılgan kesimi mi, yoksa tedarikçi–finansör mü korunuyor?
o Bu tercih, “kimin cebine” sorusunun fiilî yanıtıdır.
Kısa ve net: Özel, “değerler ve kurumlar” diliyle küresel solun kabul edilebilir çerçevesini taşıyor; İmamoğlu, “proje ve teslimat” vektörüyle finansal gerçekliğe güven veriyor. İstanbul iki kıtanın şehri olduğu kadar iki finans dilinin de şehri. Çatışma dedikodularından önce, yukarıdaki kontrol listesinde şeffaflık ve tercihlerin izi izlenirse, kimin eli kimin cebinde sorusu gölgelerden çıkar. İstersen bu checklist’i İstanbul’daki spesifik bir proje üstünden birlikte uygulayalım; adım adım söküp bakalım.
Önerdiği SORULAR, benden bu kadar
Sosyalist Enternasyonal ile CHP ilişkisini daha detaylı anlatır mısın?İstanbul’un rolü üzerine daha fazla bilgi verir misin?Bu çatışmaların etkilerini örneklerle açıklayabilir misin?
Sahi unuttum; Gürsel TEKIN, irdele LÜTFEN…
DERINLEMESINE
Gürsel Tekin
Sen meydanı istedin; ben de isim, tarih ve damarlarıyla tabloyu açıyorum. Aşağıda Tekin’in kariyer dönemeçleri, güç tabanı, mevcut kriz içindeki rolü, tarzı ve olası senaryoları var. Nerede bilgi varsa referans; nerede okuma ve çıkarım varsa açıkça yorum.
Kısa biyografi ve kariyer dönemeçleri
1964, Ardahan/Göle doğumlu. Genç yaşta CHP/SODEP çizgisinde örgütlendi; 1989’dan itibaren Kadıköy’de belediye meclisi ve yönetim kademelerinde yer aldı. 2007’de CHP İstanbul İl Başkanı oldu; 2011, 2015 (Haziran-Kasım) ve 2018’de İstanbul milletvekili seçildi; 2014–2016 arasında CHP Genel Sekreterliği yaptı2.
2 Eylül 2025’te, mahkemenin 8 Ekim 2023 tarihli CHP İstanbul İl Kongresi’ni iptal eden kararı sonrası, geçici kurul içinde “kayyum” sıfatıyla CHP İstanbul İl Başkanlığı yetkilerini kullanmak üzere görevlendirildi43.
2024 Şubat’ında CHP’den ayrıldığını duyurmuştu; ancak üyelik ve aidat tartışmaları kamuoyuna yansıdı. Bu arka plan, kayyum ataması sonrası parti içi meşruiyet ve “üyelik statüsü” tartışmasını büyüttü6.
Güç tabanı ve ağları
Tekin’in “örgütçü” ve “saha kökenli” profili, Kadıköy’den başlayan uzun belediye-teşkilat tecrübesiyle şekillendi; yerelde ağ kurma, ilişki yönetimi ve seferberlik pratiği onun asıl sermayesi oldu.
2010 sonrası parti üst kademelerinde (PM, MYK, Genel Sekreterlik) yer alması, onu yalnızca İstanbul’un değil, partinin merkezi dengelerinde de “işleyen mekanizmayı bilen” bir aktör yaptı3.
Son kriz: CHP İstanbul’a kayyum, ihraç ve meşruiyet başlığı
Mahkemenin iptal kararıyla CHP İstanbul yönetimi görevden alındı; Tekin’in yer aldığı geçici kurul, il başkanlığı ve kurulların yetkilerini kullanmakla görevlendirildi. Bu adım parti tabanında “yargı yoluyla müdahale” ve “örgüt iradesi” ekseninde sert tartışma yarattı4.
Özgür Özel, Tekin’in partiden ihraç edildiğini açıkladı; Tekin ise “bana sorulmadan ihraç edilemez” diyerek karara ve sürece itiraz etti. Bu ikili söylem, hem hukuki statü hem de siyasî pozisyon açısından çifte meşruiyet tartışması üretti.
Siyaset tarzı ve politik pozisyonlanma
Tekin’in tarzı “saha ve örgüt realitesi” merkezli: krizde süreç yönetimi, ara buluculuk/dağıtıcı değil toparlayıcı rol iddiası, teşkilat ve belediye-birliktelik köprüsü kurma arayışı. Bu, onu “kampanya ve örgüt” alanlarında işlevsel kılıyor; fakat “değişim” söylemini önceleyen güncel CHP dilinde gri bir konum da yaratıyor (tabanın bir kesimi için tecrübe, bir kesimi için eski düzenin alışkanlıkları).
Parti içi hizalanmalarda, yıllara yayılan ilişkileri nedeniyle farklı kanatlarla çalışabilen bir esneklik sergiledi; bu esneklik kriz anlarında avantaj sağlarken, “tutarlı ideolojik çizgi” beklentisi olan kesimlerde soru işareti üretebiliyor.
Eleştiriler ve tartışma başlıkları
2024’teki “istifa etti–etmedi” belirsizliği ve üyelik/aidat iddiaları, bugün kayyum sürecinde “usul ve etik” başlıklı eleştirilere malzeme sağlıyor; bu iddialar medyada farklı tonlarla yer bulduğundan, değerlendirmede kaynak ayrımı önemli6.
“Kayyum” rolü, bir yandan krizi kongreye götürme vaadiyle “düzen kurucu” fırsat, diğer yandan tabanda “yargı vesayeti görüntüsü”nü üstlenme riski barındırıyor; bu ikili algı, önümüzdeki haftalarda atılacak şeffaflık ve kapsayıcılık adımlarıyla netleşecek3.
İleriye dönük senaryolar ve izlenecek göstergeler
Kurumsal meşruiyet: Alınacak kongre takvimi, delege listelerinin şeffaf yönetimi, itiraz mekanizmalarının erişilebilirliği.
Kapsayıcılık: İl yönetimi ve geçici kurul pratiklerinde “değişimci” ve “gelenekçi” kanatlara eşit mesafe ve süreçlere dahil etme kapasitesi.
İletişim: Kararların gerekçelendirilmesi ve kamuoyuna düzenli, doğrulanabilir bilgi akışı; kişisel tartışmalar yerine süreç odaklı dil.
Aracı kurumlar: İl başkanlığına bağlı şirketler, fonlar, ihaleler ve veri paylaşımında açık standartlar (ihale, faydalanıcı, sözleşme ve revizyon şeffaflığı).
Çatışma çözümü: İlçe örgütleriyle mikro gerilimlerin hızlı, kayıtlı ve ilkeli çözümü; yargı–örgüt dengesinde “örgüt iradesini” merkeze alan pratikler.
Hızlı kronoloji (seçme)
1989–2004: Kadıköy’de yerel siyaset; belediye meclisi ve yönetim kademeleri.
2007: CHP İstanbul İl Başkanı3.
2011–2018: Dört dönem İstanbul milletvekili; 2014–2016 CHP Genel Sekreteri.
2024 Şubat: CHP’den ayrıldığını duyurdu (üyelik/aidat tartışmaları izledi)7.
2 Eylül 2025: Mahkeme kararı sonrası CHP İstanbul’a kayyum olarak atandı; ardından parti içi ihraç tartışması patladı6.
İstersen bunu daha da keskinleştirip “ne, ne zaman, kimle ve neden” ekseninde bir olay-akış diyagramına dökelim; ya da doğrudan İstanbul özelinde, geçici kurulun atacağı ilk 10 adım için somut bir kontrol listesi çıkaralım. Hangisini istersin, ÖNDER?
YOK MU bu memlekette BIR vatan evladı?
Cumhuriyet HALK Partisi…
Herhangi BIR parti değildir