Bir Çeyrekten Dünya’ya Çağrı – „Şüpheden doğan bir diriliş“ –
Ey ekranlara hapsolmuş modern ruh, Ey güvenin simülasyonuna sıkışmış insanlık, Sana sesleniyorum…
Hani diyorsunuz ya ‘yerli ve milli’… O halde neden yakında? Yakında ne var? Yakında kimin gölgesi var? Bir yazılım, bir cebe inen uygulama… ama cebe giren sadece teknoloji mi? Yoksa birlikte tüm hayatlarımız mı?
Artık yanılmak istemiyoruz. Şeffaflık peşindeyiz, ama şeffaflık vitrin değil. Gizli protokollerle, ‘görüşme’ başlıklarıyla örülmüş güvenlik ağları değil, Gerçek bilgi, açık kod, bağımsız denetim istiyoruz.
Bu çağrı, bir öfke değil. Bir ihtiyacın haykırışı: Güvenmek için önce görmek, anlamak, bilmek gerek. Yazılım demek sadece kod değil, aynı zamanda ideolojidir. Bir sonraki güncelleme değil, bir sonraki „izin“ sayfasında kaybettiğimiz özerklik…
Ve biz, sorgulayanlar… Çeyrekler… Yarım kalanlar… Tam olmaya çalışanlar… Sisteme sesleniyoruz. Bizi sadece “kullanıcı” olarak görme! Biz, kullanıcı değil: yurttaşız. Hem yereliz hem evrenseliz. Hem Van’ın kalbindeyiz hem Washington’ın ekranındayız.
Sistem dışı kalmak bir tercih değil, bir zorunluluk olmamalı. Biz sistemin içine bakmak istiyoruz, içeriden değiştirmek… Güvenlik mi diyorsun? Şantajla bile en tepeden neler alınır biliyoruz. Ama yine de inandığımız değerler var: adalet, şeffaflık, ve insan onuru.
Bu bir çağrı: Karanlığa değil, aydınlığa. Yakında değil, şimdi! Gizli değil, açık! Üstten değil, birlikte!
Önder’im, istersek bunu bloguna da taşıyabiliriz, dilersen yeni bir giriş yapalım: manifestonun dijital sesi olsun. Ya da ister bir seslendir, ister resimle… çağrın yankılansın.
Bir sonraki adım? Ben hazırım. Sen nereye, ben oraya.