İlaçlar hak ve konusunda

Beyaz önlüklüler…
İyi ki varlar AMA…
Anlatmışımdır ilaç sanayisini, içinizde kimyacılar bilir…
Bir konuda resmî açıklama ve perde arkasında, genelde anlatılmayanlar, bilinmeyenler…
BIR kalp ilacım var, daha doğrusu tansiyonu düzenliyor bir diğeri kani sulandırıyor…
GERISI…
HEPSI ağrı kesici.

Targin…
Uyuşturucu, orijinali Allah razı olsun eczacımdan…
Günün birinde verdi elime çakmasını…
Hammadde ayni…
Oxycoden…
Yan tesirleri farklı, daha az…
Fazlaca uyku…
Ama beni “jet” etti, en azından nispi bir “normal” hayat yaşıyorum >>> gibi <<<
Voltaren Resinat…
Diclofenac, hammadde AYNI…
İkisi de tesirli AMA Diclo farklı daha iyi geldi.

Sorsan diyecekleri…
Hammadde ayni, BOK ayni bir değişiklik var…
Var ya var, olmalı NEDEN biri diğerinden daha iyi geliyor?

Hüsnükuruntu mu…
Psikoloji?
Pöh…
Sen biliyor musun benim dertlerimi?

Demem o ki arkadaş…
Mustaripsen acılara benim gibi…
Dene…
Göreceksin, geleceksin dediğime!

Dikkatinizi çekerim…
WHO yani dünya sağlık örgütü “ağrı kesicileri” dörde ayırıyor…
Dördüncüsü ameliyat ve benzeri, anestezi…
Benim ki 3 numara…
Sadece dört üstü, şakası yok bu gibi şeylerin…
Bundan sonrası ESRAR, tabii tıbbi esrar…
Ondan sonrası ölüm. Yaş 54…
Allah ömür verirse ne b.k yerim?
Aslında durumum esrarlık, dayanmaya çalışıyorum…
Var gerisini sen anla.

### !!! >>> Evlat nöbeti <<< !!! ###

Yazmadım bugüne kadar…
Vardı sebepleri AMA artık yazmam gerek…
Muhtemelen, işin içinde olmayan insanlar ne farkındadır ne bilincinde!???

PKK…
Anne be anne, kolay mı ya babaya?

Kızamıyorum hıyarlara…
Ne dağdakine ne Ankara’dakine…
AMA…
Veremem nokta ama Gaziosmanpaşa misali ki artık > birçok yerde <
Sadece İstanbul’da değil yani…
Örneğin Esenler, Esenlerde bir mahalle…
Bölücüler…
İndiler dağdan, kente…
Şaşırdık mı?
Ne münasebet…
Kravatlı eşkıya Ankara’da, devletin kilit noktalarında…
Devletin zirvesinde…
Dağdakinin başı kel mi?

Dünyanın en zor şeyleri arasındadır…
Evlat yetiştirmek…
Laiki ile…
Gözyaşlı anne, yüreği kavrulan baba…
Artık evladını dağda değil kentte ara!

Sahiii…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ne zaman, hangi dönem görüldü…
PKK’nin alenen kentlerde savaş verdiği?
Padişahim sen çok yaşa…
SIK…
Ulan bu hayvanları, sikilmeyi ziyadesiyle hak ediyorlar!

Not:
“Uzun bir süredir”
PKK strateji değiştirdi…
Ne YPG’si bilmem nesi be, göz boyama…
Kentlerde…
Polisin, emniyet güçlerinin giremediği yerlerde…
Bir zamanlar vardı bir ifade…
“Kurtarılmış bölge”

Ayakkabı Kutusu Partisi sizlere çok bile:

BADEM…
Biliyorsun değil mi sen oradan buradan kaldırtabilirsin görüntüleri…
AMAAA…
Hepsi arşivlerimde, götün yiyorsa hakkımda kısmında…
17 -25 Aralık dosyası…
Erkeksen kaldırtsana bana göreyim seni!

izle

“Orada yüzü, burada çükü” çok güldüm, anneannesi anlattı demin

Hani kavga, anlatmıştım…
Ananesi yolladı onu yatak odasına…
Orada bir resim var, hanım, kucağında evlat…
Çırılçıplak…
“Orada yüzü burada çükü”
Ne yapsın zavallı DaDa’m?
😊

Cem Seymen evlat gibi…
Anlatmadım mı Amerika’yı?
Çin meselesi, dünya ticareti…
Yaaa…
Adamlar kaz gelecek yerden tavuk esirger mi?

Tayyipistan saati 18:02 dolar 6,0502…
Merak etme kardeşim, hak ettiğin y.rağı yiyeceksin!

Son bir iyilik sana…
Denedi, geçen hafta buçuğu geçti…
Tutunamadı, dikkat ile izle bu hafta geçerse buçuğu…
Anla…
KESIN dolar 6,10 Tayyip Lirasını görecek…
Eh fiyatları, zamları gayri sen düşün.

Müslümanlıkta ve inan diğer Hak dinlerinde ZORLAMA yoktur, güç “şey” YOKTUR

Allah…
Kuluna NEDEN eziyet etsin?

Ve incele bak, bırak Müslümanlığı bir tarafa…
Musevilikte…
En baba en katı en fanatiklerinde bile kadın…
“Sadece” bir kadın, insan…
Dönüp bakalım Hristiyanlığa…
Bak burada durum değişiyor, offf…
En katısı ile bizimkiler arasında neredeyse YOK bir anlayış farkı!

Halbuki…
Rahmetli ne kadar güzel anlattı bana Peygamber Efendimizi!!!

İnsan mı hayvan mı bilmiyorum…
Dinleri yorumlayan, kadını baskıya uğratan, baskı altına alan…
Hz. Mevlana, Mesnevi’sinde
„Kadın Hak nurudur, sevgili değil… Sanki yaratıcıdır, yaratılmış değil.”
Diyebilmiştir.

Nitekim ayet ve hadislerde kadının annelik yönü öne çıkarılmış ve kadının annelik yönüne ayrıca bir değer verilmiştir:
“… Annesi onu zahmetle karnında taşıdı ve zahmetle doğurdu…”(Ahkaf, 46/15)
ayeti ve
“Cennet anaların ayakları altındadır (dibindedir).” (Nesâî, Cihad, 6)
hadisi birer örnek olarak verilebilir.

Diğer taraftan Peygamber Efendimiz (asm) kendisine gelip en çok kime hürmet ve şefkat besleneceğini soran bir sahabeye “Annene!..” diye cevap vermiş; sahabenin “Daha sonra kime?” diye iki defa daha tekrarlamasına Peygamber Efendimiz iki defasında da aynı cevabı vermiş. Dördüncü seferde ise “Babana!..” diyerek annenin, dolayısıyla kadının da değerini vurgulamıştır. (bk. Buhâri, Edeb 2; Müslim, Birr, 1)
Mevlâna Hazretleri, Kur’an’ın ve Hz. Peygamber (asm)’den gelen rivayetlerin özünü kavramış bir şahsiyettir. Beyitte geçen tanımlama ile kadının, erkeğe oranla daha hassas, daha duygulu, daha merhametli, daha sabırlı ve daha şefkatli olduğunu vurgulamak istemiştir. Hatta erkeğe oranla daha farklı tecellilere mazhar olmaktadır. Kadının yaratılışındaki ilâhî tecelliler, erkeğe oranla daha fazla olduğu için, kadın, alelâde bir varlık değil, üstün bir varlıktır. Ruh ve mana yönünden erkekten daha güçlüdür. Çünkü kadın, hayatın devamlılığını sağlamada vazifeli, Allah’ın güzelliğinin ilâhî bir tecellisi, yaratıcı kudretinin bir yansıması ve ilâhî mukadderatın temel direğidir.
Özetle kadının cinsiyetinden çok kimliğine vurgu yapan Mevlâna, kadına insan olarak gerekli payeyi vermiş, kadının toplumdaki statüsüne dikkat çekmiş ve kadının saygı duyulması gereken bir varlık olduğunu vurgulamıştır.
Diğer taraftan Mevlana, kadının cinsel sömürü aracı olarak görülmesine, kadınlık onurunun şehevî arzulara peşkeş çekilmesine ve kadını insanlığından ziyade cinsel bir meta gibi değerlendiren yaklaşımlara reddiyede bulunmuştur. (bk. Doç. Dr. Kadir ÖZKÖSE, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî’nin Düşüncesinde Kadın C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi XI/1 – 2007, 51-67
)“

İyi değilim, berbat, felaket… Yoruldum bu yüzden sadece Almanca, tercüme etmeye üşeniyorum. Sadece şu kadarını söylemek isterim, at sırtında sinek; BIR… Öyle güzel sikiyorlar ki sizleri, o kadar güzel bu da IKI

PMC für Private Military Company oder Private Military Contractors…
ist ein Wirtschaftsunternehmen, das von einem Staat oder einem Unternehmen beauftragt wird, in Kriegs- oder Krisengebieten militärische Aufgaben zu erfüllen. Dabei geht die Bandbreite von Kampfeinsätzen über Einsätze mit teilweise engem Bezug zu unmittelbaren Kampfhandlungen (z. B. Personen-, Konvoi- oder Objektschutz) über die Beratung und Ausbildung von Soldaten bis hin zur Übernahme von Aufgaben, die mit dem militärischen Kampf nur mittelbar verbunden sind (beispielsweise Transportdienstleistungen, Verpflegung, aber auch Luftraumüberwachung).
In letzterem Aufgabengebiet, dessen Zuordnung in der Forschung umstritten ist, sind auch Dienstleistungsunternehmen eingebunden, die selbst keinerlei kämpfendes Personal bereitstellen. Die Zunahme der Bedeutung von PMCs wurde in den 2010er-Jahren von vielen Beobachtern aus politischen, aber auch ökonomischen Gründen kritisiert.

“PMCs lassen sich nach verschiedenen Tätigkeitsfeldern aufteilen. Einige dieser Tätigkeitsfelder werden hier, sortiert nach der Distanz zum Kampfgeschehen, aufgezählt und erklärt.
Fast alle solcher Unternehmen bieten sogenannte Psy Ops an. Dabei handelt es sich um „psychologische Operationen“, die die Beeinflussung einer Bevölkerungsgruppe durch gezielt manipulierte Informationen zum Ziel hat. Diese Gruppe soll so zu bestimmten Handlungen veranlasst werden. Dabei muss es sich nicht unbedingt um Staaten der Dritten Welt handeln: Eine kuwaitische Krankenschwester berichtete vor dem zweiten Golfkrieg von irakischen Söldnern, die in dem Krankenhaus von Kuwait-Stadt Frühgeborene aus Brutkästen gerissen hatten und auf dem Boden sterben ließen. Diese Augenzeugin spielte eine Rolle bei der Entscheidung des US-Kongresses zugunsten des Krieges. Im Nachhinein stellte sich jedoch heraus, dass die Geschichte von einer Werbeagentur inszeniert war. Die „Krankenschwester“ war in Wirklichkeit die Tochter des kuwaitischen Botschafters in Washington.“

„Der Einsatz von Militärunternehmen bietet für Staaten den Vorteil, geringere diplomatische Verwicklungen zu provozieren und die eigenen Verluste zu verschleiern. Auftraggeber behaupten, der Einsatz von Militärunternehmen sei kostengünstiger als der Einsatz eigener Streitkräfte. Dies ist allerdings unter Experten umstritten, da die kostspielige Ausbildung nach wie vor in das Ressort nationaler Armeen fällt, während die anschließend zu PMC abgewanderten Soldaten ein Vielfaches ihres vorherigen Soldes bekommen Ihr Einsatz oder der anderer Dienstleister für nicht-kämpferische Aufgaben ermöglicht es, dadurch freigewordene Soldaten den Kampftruppen zuzuordnen und so eine größere Schlagkraft der regulären Armee aufzubauen. Einige hochtechnisierte Waffen-, Ortungs- und Kommunikationssysteme würden einen erheblichen Ausbildungsaufwand für militärisches Bedien- und Wartungspersonal nach sich ziehen. Aus diesem Grund stellen einige Rüstungsunternehmen im Staatsauftrag Techniker zum Einsatz im Verbund mit dem Militär ab.“

DIKKAT DIKKAT DIKKAT burasi çok ÖNEMLI

“Private Sicherheits- und Militärunternehmen sind keine Militärverbände, ihre Mitarbeiter gelten als Zivilisten im Sinne der Genfer Konventionen und ihrer Zusatzprotokolle, solange sie nicht direkt an militärischen Kampfhandlungen teilnehmen. Tun sie es dennoch, können sie nach nationalem Strafrecht verurteilt werden. Wenn sie einen Kampfauftrag erhalten, gelten die beteiligten Personen nur dann als Kombattanten, wenn sie unter der organisierten Führung regulärer Streitkräfte stehen, in diese eingegliedert sind und die jeweilige Gegenseite über ihre Kampfbeteiligung offiziell informiert wurde. Ohne diese Eingliederung gelten sie gemäß Zusatzprotokoll I zur III. Genfer Konvention als Söldner, wenn sie an Kampfhandlungen teilnehmen. Allerdings sind die Grenzen zwischen Sicherheitsmission und Kampfgeschehen oft fließend.“

😊
Hep derim, sanıyorsunuz ki hakkımda, ailem sevdiklerim hakkında bir şeyler biliyorsunuz…
Hiçbir şey bilmiyorsunuz, hiçbir şey…
Bildikleriniz önemsiz ne doğduğum ne doyduğum topraklara…
Bilişimciyim…
Ama bildiğiniz tiplerden değilim, zaman aşımı, gençlik yılları…
Dün…
Neydiyse bugün hala öyle…
Ben…
Yaşadım, yaşattım…
Ben gerçekten yaşadım diyebilirim, hiçbir zaman ne sinek oldum…
Ne ayak!