KOMEDI

Et, soğandan sonra…
Yok ya ne yahnisi, eti kim bulmuş, soğanı da yahni yapacak millet…
Şimdi de şeker…
Y-CHP muhtemel doğacak şeker sıkıntısına dikkat çekiyor…
AKP şekerin zararlarından söz ederek cevap veriyor…
Früktoz, ciğerleri etkiliyormuş, ayriyeten beyne geçip bağımlılık yapıyormuş…
Şeker kardeşim eğilim yapabilir AMA şeker bir o kadar önemli, örneğin üzümün şekeri…
Enerji…
Beyin için önemli, ayriyeten tüm “vücuda gerekli”
Beyaz seker gerçekten zararlı ama yakında çayını, kahveni şekersiz içersen görürsün…
…!

Gider Teeeyyipten istersin gayri.

Unuttun mu Arapları?
Unuttun mu Trump’in g.tünü nasıl yaladığını…
Sıcak para geldi, ekonomi…
Sıcak para üzerinden dönüyor kadın, sıcak para…
BAK…
Bilmiyorsan öğren…
BIR…
New York…
İki…
Londra…
Üç, yalan olmasın bakmaya üşeniyorum şimdi galiba Hong Kong veya Shanghai’di!

Dünyanın en önemli borsaları…
Paranın döndüğü yerler!

Nereye gitmişlerdi >>> ekonomik kriz <<< bas gösterdiğinde?
Hatırla…
Londra’ya, anla ya anla. Sonra ne demiştim Trump gibi, Kahpedoğan gibilerin ne yapacağı belli olmaz, hesap kitap yapamazsın, öngörüde bulunmak neredeyse imkânsız!

Neyse ben kaçtım…
😊

Necati Beye açık mektup

Önce okuyalım Necati Beyi, gerisi sonra:

Öğretmenler!
24 Kasım 2018

Bugün Öğretmenler Günü, her şeyi bir yana bırakalım, Yeni Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk, 100 gün önce göreve geldiğinde “Eğitimde kıyameti koparmamız lazım…” uyarısı yapmıştı, uyarıyı hatırlayalım.
Bakan, “Gelin” demişti.
Hep beraber olalım.
Çok zehir birikti.
Zehri birlikte akıtalım.
Deli gömleklerini atalım.
Eğitimde kıyameti kopartalım.
Milli Eğitim Bakanı’nın, bu ağır cümlelerinin üzerinden 100 gün geçti. Yeni Milli Eğitim Bakanı, biriken zehirleri hangi yeni yolla akıtacaktı? Yüksek kalitede öğrenci yetiştirecek kaliteli bir eğitim için nasıl bir okul ortamı oluşturacaktı? Ülkede doğu ile batı, kuzey ile güney bölgeleri arasında eğitimde uçurumlar nasıl kapatılacaktı? Öğrenciyi izleme, değerlendirme, ölçme, özendirmek için öğretmenlere vereceği yeni imkan, güç, saygı, yol, yöntem, ufuk neydi? Bakan, nasıl bir öğretmen istiyordu?
100 gün geçeli çok oldu.
Kıyamet durum taşlaşmış.
Duruyor.
★★★
Eğitim din odaklı yapıldı.
İmam hatip imtiyaz kazandı.
İktidara arka bahçe oldu.
Eğitimin kalitesi düştü.
Çocuk ilk okula başlıyor.
Birinci sınıfı geçiyor.
Zeka düzeyi düşüyor.
İkinci sınıfı da geçiyor.
Zeka düzeyi yine düşüyor.
Ana okulundan ilk okul sona kadar çocukların zeka düzeyleri (IQ) düşüyor. Yani zeka düzeyini gerileten bir eğitime saplanmışız. (Bu tespitler benim değil Üstün Zekalılar Derneği’nin araştırması sonuçlarıdır) Nitekim 72 ülkede 15 yaşındaki 540 bin öğrenci arasında yapılan testin sonuçlarına göre Türk öğrenci, okuduğunu anlamada 50’nci sırada, matematikte 49’uncu, fende 52’nci olabiliyor. Öte yandan üniversite giriş sınav sonuçları açıklanıyor. Adaylar hem genel kütürde hem temel testte dökülüyorlar.
★★★
Özetle yeni Milli Eğitim Bakanı “kıyameti kucağında bulduğunu” sadece açıklamış oldu.
100 gün geçti.
Ciddi adım görmedik.
Öğretmene gösterilen saygı Cumhurbaşkanı’ndan önce gelir diyen bir tavır ve bu inceliğe destek olacak bir eylem görmedik. Eğitimde kıyameti de öğretmenlerin durumunu da konuşmuyorlar.
Yalanı konuşuyorlar.
Doları iç ve dış düşmanlar bir oldu atak yaparak artırdı da… Soğanı depolarda stoklayanlar yükseltti de…
Bahçeli ile Erdoğan çöken ittifakı yeniden diriltti de…
KALEMİN GÖR DEDİĞİ
TÜRKİYE’NİN KONUŞMASI GEREKEN 1 MİLYON ÇOCUK!
Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esergül Balcı, 1 yıl süren araştırmanın sonucunu açıkladı: “Eğitimde Tarikat ve Medrese Gerçeği: 1 milyon öğrenci tarikatların elinde, üstelik bu çocukların bir bölümü ilkokul çağında bile değil…” Rapora göre sadece aileler, yoksulluktan ötürü çocuklarını tarikatlara teslim etmiş durumdalar. Rapor 2017 yılını kapsıyor ve “Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki medreseler Irak, İran ve Suriye gibi sorunlu ülkelerdeki benzer yapılarla irtibat halinde” bilgisini de veriyor. Türkiye’nin bu raporun içinde yer alan vahim sonuçları ve tarikatların eline teslim edilmiş 1 milyon çocuğu” konuşması gerekirdi.

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/necati-dogru/ogretmenler-2-2756266/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Sayın Doğru,

Bazen şaşırtıyorsunuz beni. Kimseyi himaye etmek istediğim falan yok, hele hele bu zihniyeti…
Elma, armut meselesi…
Bunca sene içinde ILK DEFA kadrolarına insan sıfatından bir “adam” katmış oldular…
Peki neden?
Bunu…
Neden yaptılar, neden yapma gereğini duydular?

Bir meselenin nedenini keşif etmeden o meseleyi çözmeniz, çözümlemeniz oldukça zorlaşacaktır.
KOCAMAN BIR NOKTA

Bu soruların aslında cevabını yine kendileri vermektedir…
Örneğin ittifak…
Her biri kendi başına kan kaybetmekte…
Taban ayni olunca, “Türk İslam sentezi” çerçevesi içinde bir araya gelmeleri zor olmadı…
AMA…
Hepsinden önemlisi, hatırlayınız “iki ayyaş meselesini”
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kurucuları, kazanımları…
Her birini hor görmeleri veya İsmet İnönü’ye yönelik söylenenler, Lozan vesaire…
O ağır itamlar, mesnetsiz, yalan dolan dolu sözleri…
Peki ya şimdi?

Örneğin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik söylem değişiklikleri…
SIYASETCI…
Orospu karı misali, nasıl işine gelirse, nasıl lazımsa O şekilde yani…
Amaç oy toplamak, biliyorlar toplumumuzu, balık hafızasını…
Girin bakın siteme, yazdım hep, dedim bırakın adam işini yapsın…
Öyle bir niyet yok ki, göstermelik…
Oyu alana kadar…
Köprüyü geçene kadar ayıya dayı denir meselesi!

Yersen tabii (…)

Sağımı, solumu karıştırdım ya neyse, bildiğin yerde yazdığımda

Çok fazla geliyor, çok fazla. Nereye yetişeceğimi şaşırmış durumdayım…
Sonra yorgunluk, uyku…
Hayat değil bu!

İzlediysen bir şeyi fark etmiş olmalısın…
İnsanları, yok…
Basın ile konuştukları için değil…
Ya Fransızca veya İngilizce, insanlar benliklerinden edildi, dillerinden…
Türkçe Kur’an benzeri…
Evet, kulak alışkanlığı, benimsemişik, bende garipsiyorum ama doğrusu aslında bu!

Yine Yahudileri örnek vereceğim sana, izlediysen bildiğin yerdekileri…
Dikkatini çekmiştir…
Dil ayrı, coğrafya ayrı, yemekler ayrı helali bırak bir kenara, tariflerini kast ediyorum…
Kimisi zenci, kimisi beyaz…
Kısacası dünyanın dört bir tarafından gelmişler, dini inançları bile bir yerde ayrı, uygulamaları…
Adamlar kişilik sahibi, farkındalık, bilinç birleştirdi.

Müslümansam kardeşim, samimi bir Müslüman…
Iman tahtası Allah sevgisiyle doluysa…
Ha Arapça okunmuş ezan ha Türkçe…
Çağırıyorsa seni ibadete, davet ediyorsa seni iyi, Allah’ın hoşnut olacağı bir kul olmaya…
Nasıl çağırdığı önemli mi?

Evrenseldir kimi diller…
Evrensel…
Musiki, vücut dili…
Sanatsal eserler ve buna benzer daha neler neler!

“Hıh, sanki onlar veriyor canımızı!”

Doğru, ancak…
Ben dahil her an canınızı alabiliriz…
Nasıl unuturum o korkulu gözleri, gerçekten, ciddi ciddi korku doluydu…
Balık, avcılık meraklarım arasında, severim tabiatı, gider günlerce gelmem…
Evde bir köşem vardır, hemen yatak odası yanı, oltalarım, av malzemeleri, “silahlar”
Turna, oturma odasında levreğin duvarda asılı olduğu gibi, orada asılıdır, duvarda. Deprem çantası…
Eskileri çantaya kattım götürdüm Türkiye’ye, yeniledim malzemeyi…
Pala ve balta asılı değildi duvarda, astım…
Bu sefer çok kalitelisini aldım, ikisi de jilet gibi…
Bir korktu “Beni mi doğrayacaksın bunlar ile?” diye sordu. Deliyim kardeşim, zırdeli…
Benim neyi ne zaman yapacağım hiç belli olmaz….
Doğramak dahil, vurmak şöyle dursun, havaya da uçurabilirim yani!!!

Kendimden korkmuyor değilim, tepemin atması…
Tabii ki böyle bir şeyi bırak düşünmeyi hayalini bile kurmam…
Can bu can, zaten iki insan (…)

Yazmıştım geçenlerde, 363 kadın cinayeti, bu sabah Almanlar açıkladı 147’side burada…
Konu buradan açılmıştı, anlattım hanıma şimdi size anlattığım gibi…
AMA…
Madalyonun hep iki yüzü vardır unutma!

ABD’de orman yangını, seksen kusur insan can verdi. Mal, mülk…
Ya yanan hayvanlar, onlar can sahibi değil mi?
Onlardan kimse söz etmez…
Keza…
Erkek denilen kadını öldürüyor ya tersi?
Yahuuu…
Hemcinslerinizin arasında herifin bilmem nesini bile kesip eline veren var!

Vahşetin ta kendisi…
Ya karsından dayak yiyen erkek sayısı az mı sanıyorsun, bu neyin nesi?
Ben bile “yedim be” bundan yıllar öncesi, manyak psikolog yüzünden…
Anladı, his etti bu seferki yatak meselesi değildi…
Haritaya döndürdü yüzümü, gözümü. Bıraktım alsın hıncını…
Tırnaklar…
Kadınların pençesi, öf ne çizdi!
😊

Demem o ki…
Bakmaz millete, bakmaz kültür düzeyine, eğitime…
Var öylesi, böylesi…
İnsanız, insan ve bu iki ayaklı yaratığın ne yapacağı hiç belli olmaz ki!

Bazı Almanya’ya ait veriler, ilginç olan ya gençken veya ihtiyarlayınca…
Orta yaşlarda iki cinste daha temkinli:

2012 yılında şiddet mağduru erkek sayısı 19971’ken 2015 yılında bu sayı 23167’ye çıktı…
Turkish kadınlar alın elinize oklavayı…
😊
Araştırmada yine dikkat çeken ama dün anlattım sebeplerini Türkler…
Şiddet konusunda açık ara öndeler, toplam oranın yüzde 23’ü!

Bu veriler 2015 – 2016 yıllarına aittir.