Tövbe, tövbe

Ulan pezevenk, Recep Tayyip Erdoğan…
Orospunun dölü…
Firavun sensen…
“Musa” benim!

Dünyanın en güvenli bilişim şifresi ne diye sorsanız

Bilişimde gizlilik esastır…
Harcamaya hazır olduğun nakit ve vakit oranında bilişimde güvenlik diye bir şey yoktur…
Nokta!

Buna rağmen zaman her şeydir…
Düşmana vakit kaybettirmek demek sizin kazancınızdır, karşı veya ek önlem almanızı sağlar…
Her şey güvenli ve gizli bir şifre ile başlar!

2017 referendum election Fuck Erdogan’s Mother, Wife, His Daughter And All Wives In His Family!

Bakınız resme…
Cümlesi dünyanın en güvenilir şifrelerinden biridir!

Nasıl ki O ve göt kılları geçerli anayasamızı yok sayıyor, kabul etmiyor…
Her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına alıyorsa, ulan orospunun dölleri…
Bende sizi tanımıyor, yok sayıyorum.

Yazıp yayınlayacaklarım haliyle sizi bir noktaya kadar koruyabileceği gibi, düşmana…
Yetenek ve bilgilerini genişletme şansı tanıyacaktır. Aynı zamanda kötü niyetli insanlara da örnek olabilir. Tabii ne biri ne öteki işime gelir. Ben…
Ve bana ait olanlar, hak – hukuk bilen, genel kabul gören kurallara ve tabii yürürlükte olan yasalara, içinde yaşadığımız topluma uyan, uyum sağlayan insanlarız. Bu açıdan başlatacağım yazı serisi genel bilgi vermekten öteye geçemez. Unutmayalım ki…
Sizi koruyan bir tek önlem olamaz, önlemler zinciridir…
Kafanızı kendiniz çalıştırıp ek önemler geliştirmeniz, alışılageldik ve özellikle bilimsel ve matematiksel yöntemlerin >>> dışında <<< kendinize bir yol çizmeniz olacaktır. Ben, sadece yardımcı, yol gösterici olabilirim.

Önder

Not: Şifreyle başlayıp, cep güvenliği ile devam edeceğim…
Özellikle, direniş için en önemli iki konuya değinmek istiyorum. Cepten yapacağınız konuşmanın “eş zamanlı” şifrelenmesi ve sosyal medya örgütlenmesinde gizlilik esasi, yani yine şifreleme…
Şifre, şifre, şifre…
Gizlilik, gizlilik, gizlilik…
Güvenliğin!!!

Güvenli şifreni denetle (bakmayın kayıt etmiyoruz falan laflarına, siz değiştirin, gerçek şifrenizi denemeyin. Örnek: gerçek şifreniz, Gerçek şifreniz1234!!! kelimeleriyse eğer, böyle yazın mesela;
Gerçek şifreniz12)

denetle
denetle

Savaş ilanı

Bugün evlat geldi, annesi dolma sarmıştı, gelin – “kaynana” evvelsi gün oturmuş harıl harıl sarmıştı…
En sevdiğim yemekler arasındadır, hele etli Arap dolması, kurutulmuş patlıcan ile…
Bayılırım, imam bayıldı gibi…
Iman…
Din simsarı…
Koca ülkeyi bayılttı, büyüledi…
Yok büyüye, fala inanmam ama ah rahmetli çıkmaz akılımdan!

Evet, artık istediğim kadar evet diye yazabilirim, evet, evet…
Bu bir savaş ilanıdır, evet savaş ilanı…
Yemin ettim, ant içtim!

Konuştum onunla uzun uzun…
Kadın milleti işte, biz erkek erkeğe konuşuyoruz oğluma…
Onlar ana kız ha bire sözün içinde…
Ya bir susun, karışmayın çocuğa bir şeyler anlatmaya çalışıyorum…
Tabii öncelikle babayım, görevim, asli vazifem sevdiklerimi, kalbimde olanları koruyup kollamam.

“Baba, açık oturumlarda o sözde bilim insanlarını izledim. Ben siyaset okuyorum, bize öğretilen hiçbir konuya değinmediler” böyleydi bir cümlesi oğlanın. Tabii O bilimsel açıdan konuya yaklaşıyor. Kurgu ve gerçekler(!)

Benim gençliğim…
Heyecan, vatanperver…
Dedim ben varken sen geri dur…
Bizimkiler…
Kıyametti kopardılar, “karı dırdırı” bazen gerçekten çekilmiyor.

Eyyy Recep Tayyip Erdoğan pezevengi…
Tüm göt kılları…
Devlet Bahçeli ve Kemal Kılıçdaroğlu…
İzmir’in denizi sizleri bekliyor, evet artık düşmanız düşman…
Sizleri denize dökmeden bu can çıkmayacak…
Yunan hiç olmazsa kanımdan kan, canımdan can değildi…
Yaktı, yağmaladı hane hane…
Sizler kardeşi kardeşe düşman ettiniz, soktunuz ülkemin her evine fitne, sizi gidi kahpeler sizi…
Yaktınız, yağmaladınız…
Ben sormam Nasrettin Hoca misali “kanlı mi olacak kansız mi?” diye…
Bu sorunu ya deniz temizler ya kan…
Bu böyle biline!

Mücadele…
Son nefese kadar, hattı müdafaa yok sath-ı müdafaa var…
Sath-ı bütün vatandır bundan böyle!

Tahmin

IMKB…
Bugün artı vermesini nasıl mı yorumlamalı?

“Değişen bir şey yok, yola, sömürmeye devam”

Ancak…
Sen dış yatırımcıya bak…
Kredilendirme kuruluşlarının vereceği tepkiye bak…
Haberlere bakılırsa yurtdışı göt kılı milliyetçileri yüzde 63 ile evet demiş…
Yine…
Yurtdışı gözlemcilerinin itirazları göz ardı ediliyor…
Tayyipistan…
Arnavutluk’un Enver Hocası misali hızla kendini dünyadan soyutlayacağı kaçınılmaz gibi görünüyor.

Gözünü sevdiğiminim İstanbul’u…
Binlerce milliyetçi tencere, tavalar ile sokaklarda.

Ah ulan ahhh… Gündüz mündüz demeyeceğim, gidip eve kafayı çekeceğim

Yalnız geceler, bitmek bilmeyen geceler…
Doldur meyhaneci, doldur…

Neden saçların beyazlamıyor arkadaş, neden?
Yok yanlış yazmadım…
Allah her kulla nasip etmez manyak bir psikolog…
Saçların beyazlamasına fırsat kalmıyor!

Öfffffffffffffffffff…
Hem de nasıl(!!!)

Hem de ne dert, anlamıyor, anlamıyor, anlamıyor!

En iyisi…

Hasretle, özlemle bekliyorum O GÜNÜ…
Sevda’mın, Metinimin yanına…
Gülümü üstüme yatırın emi!

Sevdiklerimin elinden vuracaklar beni, ben ne yapayım?

Bu insanlar, bana en yakın olanlar bile çokbilmişlik yapmasalar olmuyor sanki…
Ya 20 senenin üzerinde mesleğim…
Yetmedi hobim, acaba bende olan donanım kaç özelde var?
Sabahtan beri ceplerle uğraşıyorum, WLAN, yani kablosuz ağ…
Sosyal medya falan, en son Kara Mediha’m bile Facebook’a girdi…
Gerçekten artık O kullanıyor hanım gibi…
Çok şükür evladın var ama kullanmıyor, birde onu düşünmeme gerek kalmıyor…
Özeli yazıyorum sananlar, yazmıyorum zaten tanıyanların bildiği şeyler…
Mahrem hiç anlatılır mi?

Ha kendimle ilgili, yani kendi şahsıma ait duygu, düşüncelerimi yazarım…
Adresi de bellidir zaten, O bilir kendini…
Tek çıkış yolum, yoksa ki zaten kafayı yemişim daha beter olur Allah muhafaza…
Zor ayaktayım zaten…
WhatsApp, Facebook ve Messenger’i, Twitter ve boku püsürü…
Al birini vur ötekine…
Skype…
>>> Biraz <<< farklı, ardında Microsoft var…
Şahitli, ispatlı…
Hep yazarım Appel’i sevmem, yazılım sorunu, güvenlik açısından Microsoft’tan bir tik ileri…
Yani daha güvenli ki Hackerler Microsofta giremediler, en azından duyulmadı AMA Appel yolgeçen hanı.

Facebook ki orospu dölü, yeminle ayni öyle, WhatsApp artık onun kime güveniyorsun sen?
Ancak derdimi anlatamıyorum, sevdiklerim bile Nuh diyor peygamber demeyenlerden…
Haliyle ekonomik durumları da düşünmek gerek…
Hani ruhum ya, nerede olduğum belli değil, ehhh kalbimde olanlar her an her yerde benimle olsalar bile fizikken olamıyorlar. Sormak lazım hal – hatır, olur mesela yatar hastaneye…
Haberim olmaz, olur nerede yattığını bilmem…
Evire çevire, eşek sudan gelene kadar…
Ah bir elime geçse…
Neyse…
Anlayacağınız Skype çevirmeye çalışıyorum sevdiklerimi daha güvenli diye…
Yok ya, toptan manyak bunlar, al birini vur ötekine…
Dedim WLan…
Ben istediğim kadar güvenlik önlemi alayım, zincir…
Ancak en zayıf halkası kadar…
Farkındaysanız Android’dan hiç söz etmiyorum, Google, Face… boktan beter!

Vuracaklar…
Sevdiklerimin elinden vuracaklar beni, ben ne yapayım?
Ne yapabilirim?

On – on dört metre veya artık hiçbir şey eskisi gibi değil

Göz…
Ah sen yok musun sen…
Neler neler görürsün sen, görmek istediğini görür, görmek istemediğini yok sayan yine sen…
Aldanırsın, aldandığını bile bile, beynin bile aldanır ister tın tın bomboş olsun ister ağzına kadar dolu…
Yok tesadüf, kader – kısmet deme…
Hırsıza, sorumsuza sorumluluk yükleyen sensin, sen…
Bana yakın olan iki can gibi suçu başkalarına yüklemeye, suçu başkalarında aramaya çalışma…
Suçu kendinden başka herkeste ve her şeyde bulan…
Sorumluda, suçluda sensin, sen.

Geçmişi bugünlerde arayan…
Gördüklerini eski veya yepyeni sanan…
Dünü, dün gözü ve şartlarında algılamadan bugünü yaşamadan, yaşayamadan…
Anlamadan, bilmeden yarınlara koşan…
Bilir misin?

Her şey yalan!

Yine kendi kendine konuşan, kendi çalıp kendi oynayan, kendisi pişirip yine kendisi yiyen…
Benden olamaz bencil olan…
Evet bilir misin, farkında mısın ne çok aldandığından?

Bak Kudüs’e…
Kudüs’e bile gitmene gerek yok bak İstanbul’a…
Bugün gördüğün Kudüs Hz. Isa zamanının Kudüs’ü değil bunu biliyor muydun?
Onun bir zamanlar yaşadığı Kudüs bugün yerin on – on dört metre altında…
Aradan geçmiş iki bin sene, taşı – toprağı, erozyonu, insandan olan yine insan eliyle yapılan…
Yapılıp – yıkılan…
Alın teri, el emeği, kan ve gözyaşı, savaşı…
Eyyy insan, ne çok yanıldığının farkında mısın sen?

Kutsal Kabir Kilisesinde (Grabeskirche)…
Hz. İsa’nın çarmıha gerildiğinin inanılıp yerine kurulan kilisede…
Saymadım, sayamadım, sorabileceğim kimsede yoktu (beş basamakmış, resimden saydım 😊 )…
Bana uzak kaldı, ihtiyarladım, gözler seçemedi…
Bir merdiven var, birkaç basamaklı, dayalı bir pencereye, Hz. Isa…
Sana da peygamber unutma, işte Hristiyan deyip geçme, altmışa yakın kilise…
Her birinin inançları, uygulamaları, hayat anlayışları farklı, aralarında en büyükleri Katolik, Protestan ve Ortodoks olanları. Buluştukları ortak paydaları Hz. Isa, doğumu ve ölümü, yaşantısı…
Bahis ettiğim kilise hepsinin ortak malıydı, insandan olan yine insan tarafından ayrılana kadar…
Ayırmak, belirlemek zaruri olmuştu. İnsan kavgasız olur mu?
Yok bu senin bu benim, benim dediğim doğru seninki yanlış, ah insan ah…
Bir kanun çıkardılar (1757 III Osman) buna göre bu kilise en son kimindiyse bundan böyle “onun”…
O söyleyecek, o karar verecek bundan böyle ne olacaksa, sadece O veya oybirliği ile…
O güne kadar Hristiyan olup “azınlıkta” kalana kimi şey yasaktı, karışık bir hikaye kısadan keseceğim ayin zamanı falan, hepsi bir kapıdan girerlermiş ama azınlıkta kalanların çıkışları bu merdiven üzerinden olurmuş. Sizeler göstermek için uygun bir fotoğraf bulamadım, çıkış gerçekten tehlikeli, maceralı bir girişimmiş, hırsız misali, düz duvarlarda tırman. Kimin hırsızı diye sorma…
Ha senin hırsızın ha benim ne fark eder?
Hırsız, hırsız değil mi? Kendi malının hırsızı!?
İstikbalin, geleceğin, geçmişin, şimdiki zamanın hırsızı…
Ne fark eder?

Neyse uzun lafın kısası…
Bitmedi bu mücadele, bitmeyecek…
Gecenin ve gündüzün hikayesi, biri diğerini doğuracak…
Birkaç gün ağırlığım bilişim olacak…
Aklı olan…
Yazacaklarımı dikkate alır AMA…
>>> Bire güvenen <<<, kendine ve geleceğine tek yol bırakan kendi aptal olan…
Yelpaze geniş, ne demişti Süleyman Demirel?
“Demokrasilerde çareler tükenmez!”
Sana ne gerek demokrasi?
Atatürk ve düşünceleri, sana on numara birden bol geldi!

Anlayan anladı bu son satırı…
Anlamayana son bir uyarı…
Önlem yelpazesi geniş olmalı!

Not:
Öyle anlaşılıyor ki…
Felsefe taşını yine açmam gerekecek. Açtığımda buradan bildiririm.

### Bu çok önemli ###

Y-CHP bunca yenilgiden sonra ilk defa yoğun şekilde seçim hilesinden söz etmektedir…
Bu ulusal ve uluslararası sonuçları olacak bir açıklamadır…
Bu saatten sonra uluslararası seçim gözlemcilerin raporu büyük önem kazanmıştır…
“Kazanmış” olsa bile seçim meşruiyeti ciddi şekilde sorgulanır.

Herkes gider Mersin’e

Ömrüm boyunca anarşisttim…
Bu saatten sonra terörist…
Bu böyle biline!

Bakıyorum…
Dinliyorum basın sözcülerini, gazetecileri, ulusal – uluslararası…
Diyorlar ki Erdoğan eskiden böyle değildi (…)
Hatırlı okuyucularım bilir beni…
Hep derim, hep yazarım…
Kimse gerçek yüzünü ilelebet saklayamaz, gizleyemez…
İmkânsızdır bu, imkânsız.