Vay adi ayı vay

Ergenekon savcılığından sonra…
Şimdide FETÖ yargıcı…
Beş parmağında beş marifet…
Lennn, Tayyip sen neymişsin be!?

Hırbo…
David Copperfield’e beş basar!

Anıtkabir ve imar

Olmayan aklını başına topla eyyy Kasımpaşalı…
Sizlerde iti, köpeği ve g.t kılları, hele sen Gökçek…
Yürektendir sözlerim…
Gazi Mustafa Kemal Paşanın son istirahatgâh’ı olan Anıtkabirde…
Değil Ali Cengiz oyunu bir taşı yerinden oynat…
Bu ülkede kan gövdeyi götürür!

Kanlı mı olacak kansız mı sorusunun yanıtını o zaman alırsın!

Gel de kötü söz söyleme

Keşke…
Ama keşke zamanında…
Birileri de analarının A’sını revize etseydi…
Belki…
Ama sadece belki başka bir şeyler fırlardı dünyaya(!)

İçimde, tahmin bile edemeyeceğiniz derecede bir tiksinti var bu yaratıklara karşı…
İğrenmek, tiksinmek ta iliklerimden gelircesine.

Allah sizin de FETÖ’nüzünde bin bir türlü belasını versin…
Yok…
Ülkenin başka derdi, tasası yok!

Oğlummm…
Kabineyi değil…
Önce kafanızı ondan sonra toptan kendinizi revize edin!

Ne istedin de

Vermedi bu millet sana?
Eyyy Allah’ın öküzü…
Eyyy Kasımpaşalı ayı, söyle, söyle ne istedin de vermedi bu millet sana?

Belanı mı arıyorsun evladım sen?
Ananın bilmem nesinden çıktığından beri böyle bolluk, böyle refah gördün mü sen?

Unuttun mu O günleri…
Hani Selamsızda at etti – eşek etti pazarladığın günleri…
O zamanlarda da aldatıyordun milleti, bakkalları halis – muhlis sığır etti diye…
Kiranı ödeyemediğin için partililerin yârdim ettiğini…
“Hayır sever” işadamlarının p.çlerini Amerikalarda okuttuğunu!?
Unuttun mu?
Ne istedin de vermedi bu millet sana?
Belanı mı arıyorsun evladım sen?

Yeteri bilmez misin?
Tevazuu’yu bilmez misin?
İlle belanı arıyor, ille asılmak mı istiyorsun?
Devam et öyleyse!

Belanı buldun…
Ben…
Sakat, özürlü ama kesin insan olan, insan evladı olan ben…
Senin gibi gösteriş budalalarının, senin gibi hırsızların, yalancıların karşısında olan ben ve benim gibiler!

Neyi merak ediyorum biliyor musun?
Acaba Rize ahalisi, acaba Kasımpaşalı kardeşler hicap duyuyor, yerin yedi kat dibine giriyorlar mı senin gibi bir kahpenin aralarından çıktığı için!?

Arkadaşlar, gençler…
Ne demiştim 3072 Bite kadar asimetrik şifre GÜVENSIZ…
Her tekrar şifreyi, kalitesini bozar…
Dedim ezelden beri, bu işlerle uğraştığım, ekmeğimi bu işten kazandığımdan beri simetrik şifreleme…
Gizlilik esassa, elzemse bilgiler ve güvenliği…
Yol ve yöntem çok farklı, kafayı çalıştır demedim mi?

Zaman…
Yok tersten okuyup namaz deme, F. Güllen ile karıştırma beni, biri kahpeyse diğeri beteri…
Ben sadece bir Atatürk milliyetçisiyim, sözde değil, söz ile değil…
Yaptığım her şeyimle, küfür hariç, küfür yakışmaz insana hele Atatürk milliyetçisine AMA…
Sinirler gitti, sizlerden özür dilerim…
Dinimizce zaten sakıncalı, ayıp…
Ettiğim her küfrün bedelini elbet vereceğim Tanrı huzurunda…
O güne kadar etmemeye çalışacağım AMA bunca kahpelik karşısında zor, çok zor kardeşim…
Zaman en büyük müttefikimiz, hız.

Simetrik, ki ütopik…
2048 Bite kadar şifrelerle denedim…
Ücretsiz…
Stenografi dahil…
AMA en ÖNEMLISI…
Temiz programlanmış, algoritmalar olması gerektiği gibi çalışıyor…
Yani şifre içinde şifre gerçekten ve güvenilir şekilde çalışıyor…
Sonra…
AES, Twofish, Serpent gibi algoritmaları içeriyor.

indir

Paranoia Text Encryption VE SSE File Encryptor
Backdoor var mı bilmiyorum,önemli de değil zaten…
Dedim ya yol ve yordam bilirsen, hayat denilen kahpenin amansız parmaklarıyla yoğrulmuşsan…
(…)

😊

Not: iPhone, Android için denemedim, dene istersen

Paranoya

Yıllar oluyor bu gibi işlerle uğraşmayalı…
Gerekte yoktu, ihtiyaçta his etmedim…
Tutuklanan Alman, bilişim güvenliği hakkında workshop veriyormuş tu…
Kısıtlı bir sayıda insana…
Yıllarca yaptım böyle şeyleri, şimdilerde uluorta > herkesin < okuyabileceği şekilde…
Dün gece tesadüfen bulmasaydım, yeminle kesin kararlıydım oturup kendim yazacaktım…
Çok şükür gerek kalmadı.

Hani hep derim ya herkes gider Mersin’e, Önder tersine…
Millet giyer kış günü çorap ben ise yaz…
Millet vurur kafayı duvara…
Önder, Önder olur muydu hiç vursa o da kafayı duvara?
Yokkkkkkkkkkkk…
Ben yaparsam, vurursam kafayı “farklı” yaparım, vururum, “fark atarım”
Ben…
Kafayla araba camı kırarım…
Birinci kazamda, utanarak yazıyorum çok başarılı olamadım…
Kırdım, yeminle arabanın ön camını kırdım…
Ama beyin sarsıntısını ancak ikinci dereceden gerçekleştirebildim…
Breh, breh, breh…
Ulan Önder daha iyisini gerçekleştiremedin mi?
Bu kadarcık mi geldi elinden?
İkinci “denememde”
Yeminle hem camı kırdım hem beyin sarsıntısını üçüncü dereceden gerçekleştirebildim…
Ne kalın kafalıyım!?

Üçün üstü yoktur!

Anlayacağınız ya hep ya hiç…
Medeni cesaret kardeşim, yaptıklarının bilincinde olarak, yaptığının tüm sorumluluğunu üstenmektir.
Fedakârlık güzel kardeşim yüreğindeki sevgiden kaynaklanan özveridir…
Vatana – millete, kadına, erkeğe, evlada, ana – babaya veya kardeşe…
Cesaret…
Ne büyük bir kelime…
Ben cesur muyum? Yok! Aslında korkağın tekiyim…
Hep mi böyleydim? Hayır! Gücümü yitirdim…
Maddi -manevi bittim!

Bu zibidi sürüsü, hani var ya baş diye seçtiğiniz ayak takımı…
Onlar…
Bendende korkak…
Resmen kokularının kokusunu his ediyorsun, ter tarafta…
Korkudan ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar, gerçek veya farazi…
Her yer düşman, her yer tehdit…
Paranoyadır bunun adı, sonu ise tımarhane!

Ya Rab

Ne günah işledim, kimin tavuğuna kış dedim?
İnsanlar kendini ne sanıyor, kimsin, nesin…
Ben kimim?

Ömrümde birkaç ay içeresinde polislik, mahkemelik olduğum kadar hiç olmadım…
Hele mahkeme, utanırım, sıkılırım…
Polis…
Tek trafik…
Geçen ay gelişiyor hadise, hanım müşteriyle ilgili, prova…
Bir kadın geldi, kameradan gördüm, hal yok ayakta durmaya…
Hadi dedim beklemesin, mesleğim değil tabi ama dükkânda büyüdüm, iyi kötü anlıyorum işten…
Tabii Almanca, merhaba merhaba, nasıl yardımcı olabilirim?
Başladı hayat hikayesini anlatmaya, içimden…
Ya kadın ben dert babası miyim?
İçerideki odayı göstererek dedim, hanim provada lütfen bekleyin çıkınca sizinle ilgilenir…
Yok…
Kadın hala elindeki elbiseyi gösteriyor, soru üzerine soru, ya terzi değilim ki…
Anca yamacı çırağı…
Defalarca dedim lütfen bekleyin, yok…
Yabancı bir tip, dedim belki beni anlamıyor…
Hangi milletten olduğunu sordum, Türk demez mi…
Dedim…
Hadi kardeşim al elbiseni çık dükkânımdan…
Şahitli, ispatlı hem Türkçe hem Almanca dedim bunu…
Yani resmen kovmuş oldum, vayyy sen misin kovan…
Kadın açtı ağzını, yumdu gözünü, içerisi müşteri dolu…
Sonunda yine gittim yanına çık dışarı dedim.

Sözde Türk olduğu için kovmuşum, ben, ben Türk diye kovacağım!?
Kendini bilmezi, terbiyesizi yaka paça kovarım kimliğine, şahsiyetine bakmadan…
Bugün polisten davetiye geldi, gayet kibar, ifademi alacaklar.

Yok arkadaş ya ben delirdim veya insanlar(!)

İster inan ister inanma

Dünyada >>> ilk <<< motorlu taşıta binen, bu taşıtı süren bir kadın…
Mercedes Hanım…
Kocası, kocasının ortağı Benz…
Tırstı, korku. Bir kadındı ilk şoför…
Dünyanın >>> ilk <<< ehliyet sahibi kocası olmasına rağmen, O oğluyla onlarca kilometre kat etti.

Hep diyorum…
Kadın üzerinden siyaset yapma…
Dini kadına yorumlama…
Ahlaksızlığın kadını – erkeği yoktur, olmaz!

Kadın…
Kadın kardeşim bir ana…
Kadın yâr, yoldaş, sevgili…
Yatağın…
Evin, belki sahip olduğunun en değerlisi…
Kalbinin sahibesi!

Suudi köpekler çok şaşırmış mini etekli bir kadını görünce…

oku

Ey anam ey ne günlere kaldık…
Ancak bunu da bil ve dil uzatanların dilini “kopar”…
1958’e kadar…
Almanya’da mesela kadın, kocasının veya babasının iznini almadıktan sonra ehliyet yapamıyordu.