Irgendwann, irgendwann platzt der Kragen und ich glaube das wird nicht lange dauern

„Anwalt hebelt mit Klage Maskenpflicht in Nürnberg aus
5 Mär. 2021 10:19 Uhr

Ein Rechtsanwalt in Nürnberg muss vorerst keine Maske mehr in der Innenstadt tragen. Das Verwaltungsgericht Ansbach gab ihm in einem Eilverfahren recht und spricht von „Ermessensfehlern“.“

https://de.rt.com/inland/113958-anwalt-hebelt-mit-klage-masken/

Bugün…
Kaçıncı ilaç…
Uyuşturucu, ARTIK hep…
Bir IBO 600…
Yetmiyor, delirtecek bir Novalgin 500…
Ancak…
BIRAZ rahatladım, çok…
Çok BETER ağrılar.

Almanya…
Yazmıştım Sayın Merkel…
GariplikLER…
Benim bildiğim Almanya bu değil, bir şeyler dönüyor AMA NE???

Yaşananlar…
Bildik Alman disiplini, düzeni ile bir ilgisi alakası YOK…
Yok ya yok!

OPEC, Suudi Köpek

Merak etme…
Becerecekler ananı…
Suni daraltma, fiyat artırma…
Warren Buffet telkini…
Eee Allah büyük…
Giriyorsun ha sidik yarışına…
Burc Halife…
Çok girdi bir tarafına?

Çok mu canın acıdı, yapmak istersin 1007 metreyi?

Bizler ödeyeceğiz senin kibrini!

Almanya 10:11
Brent Petrol 68,06
>>> Pariteye DIKKAT <<<

>>> STOP Erdoğan <<<

Point

*

Başka bir konu…
KADIN…
Süüüle bakayım bana NEDEN…
Güneydoğu Anadolu’dan pek gelmez kadın ölüm haberleri???

Platon

Bu değildir…
Peygamber Efendimiz ve kadın…

“Hz. Peygamber ve KadınDoç. Dr. Betül İpşirli Argıt

Antik çağlardan beri dinler ve filozofların kadın ve kadın-erkek münasebetleri hususunda önemle durdukları bilinmektedir. Başta Aristo olmak üzere filozoflar genellikle kadını küçümseyen ve kadınlar tarafından kabulü mümkün olmayan görüşler ileri sürmüşlerdir.
Semavi ve beşerî dinlerin kadın konusundaki yaklaşımları ise çok farklı ve zaman zaman çelişkilidir. İnsanlık tarihi boyunca zengin bir tarihî tecrübe ve birikimden sonra gelen İslam’ın ve Hz. Peygamber’in kadına bakışı, bu konuda ortaya koyduğu ilkeler ve bizzat Rasûlullah (sav)’ın Müslüman kadınlar ve diğer kadınlara karşı yaklaşımı değerlendirilecek olursa İslam’ın ve Hz. Muhammed (sav)’in nasıl bir devrim gerçekleştirdikleri anlaşılacaktır.
Hz. Peygamber’in getirdiği din ile kadın vakar, şeref ve sosyal statü kazanmıştır. İslam ile kadının medeni, sosyal, iktisadi ve hukuki hakları garanti altına alınmış, kadının evlat, eş ve anne olarak statüsü yükseltilerek erkeğin sahip olduğu birçok hak ve imtiyazlar verilmiştir. Doğu toplumlarındaki Müslüman kadınların geri kalmış, cahil, kişilik hakları olmayan bir grup olarak görülmesinde sorumlu olan İslam değil, birtakım iktisadi, siyasi, içtimai ve psikolojik şartlardır. Hz. Muhammed (sav)’den sonra sosyal, kültürel çevre ve siyasi şartların tesiri ile ataerkil aile anlayışı ve kadın haklarını kısıtlayan telakki, kadınların konumunda gerilemeye neden olmuş ve zaman içinde bu gelenek fıkhî yorumlara tesir etmiştir.
İslam, her cinse ait olan ayırt edici fonksiyonları ve farklılaştırıcı rolleri, cinsler arasındaki bu farklılıkları düşünerek tayin etmiştir. İslam, fıtrata ters düşmeden eşitliğin mümkün olduğu yerde iki cins arasında eşitlik kurar ve yine fıtrata uygun olmayan durumda iki cinsin arasını ayırır.
Hz. Muhammed (sav) döneminde kadınların aile ve toplum içindeki statüsü, rollerinin tahlili ve kadın-erkek ilişkilerinin mahiyetinin değerlendirilmesi İslam’ın kadına bakışı hakkında bilgi verecektir. İslam, bir insan olarak kadını erkek ile eşit statüde kabul eder ve gerek yaratılış gerekse hak ve sorumluluklar yönünden erkeklerle eşit konumda olan bir kadın portresi çizer. Kadın ve erkek birbirine eşit oranda bağımlı resmedilir. Kur’an-ı Kerim’de “Onlar sizin örtünüz siz de onların örtülerinizsiniz”(1) denilmektedir. Diğer bir ayette de “Mümin erkeklerle mümine kadınlar birbirlerinin velisidirler”(2) denilmektedir. Peygamberimiz, Veda Hutbesi’nde kadınların haklarına ve kadın-erkek ilişkilerine temas ederken şu mesajı vermiştir. “Ey insanlar! Kadınlarınız üzerinde hakkınız, kadınlarınızın da sizin üzerinde hakları vardır.” Dolayısıyla, İslam dininde kadın, erkekle aynı seviyede görülüp şahsi, hukuki ve sosyal haklar açısından kadın ve erkek denk tutulur. Kadının ibadet, miras, ticaret ve malını tasarruf gibi birçok şahsi hakları vardır. Erkekler karşısında kadının hak ve hukuku kanunla korunmuş ve kadınların sahip oldukları hak ve hukukun şuuruna varmaları hedeflenmiştir.
Kur’an-ı Kerîm’de belirtildiği gibi insan olma bakımından, dinî ve hukuki açıdan kadın ve erkek aynı haklar ve imtiyazlara muhatap olmasına rağmen, cinsler arasında mutlak bir eşitlikten söz edebilmek mümkün değildir.(3) Kadınlar erkeklerden farklı olarak fiziki, psikolojik ve biyolojik yapıya sahiptir. İslam, her cinse ait olan ayırt edici fonksiyonları ve farklılaştırıcı rolleri, cinsler arasındaki bu farklılıkları düşünerek tayin etmiştir. İslam, fıtrata ters düşmeden eşitliğin mümkün olduğu yerde iki cins arasında eşitlik kurar ve yine fıtrata uygun olmayan durumda iki cinsin arasını ayırır.
Kadın ve erkeğin tabiatındaki farklılıkların bir neticesi olarak gelişen görev farklılıkları, miras ve evlilik gibi konularda farklı hükümlerin gelişmesine sebep olmuştur. Miras, nikâh ve boşanma gibi durumlarda kadın ve erkekler için farklı hükümler olması, erkeğe boyun eğen, ikincil statüye sahip Müslüman kadın portresinin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Miras paylaşımında ölenin kızları ile oğulları bulunursa bu durumda kızlara, oğul hisselerinin yarısı kadar pay veriliyor olması bu fikri besleyen faktörlerden biridir. Ancak İslam hukuk kurallarına göre erkek hem ailenin geçiminden tek başına sorumludur, hem de yakından uzağa akrabasına nafaka yükümlülüğü, akrabanın ödeyeceği bazı kaza tazminatlarına katılma ve mehir gibi mali yükümlülükleri vardır. Buna karşı kadınların malî yükümlülükleri azaltılmıştır. Ailenin maddi yükümlülüklerini taşımak zorunda olan erkek için daha fazla miras hakkına sahip olması anlaşılabilir bir durumdur.
Kur’an, biyolojik farklılıkları kabul eder fakat bu durumu eşitsizlik olarak değerlendirmez. Ancak bazı İslam ülkelerinde kadın ve erkek arasındaki biyolojik farklılığa dayanarak kurulan cinsiyetler arası eşitsizlik fikri ‘erkeğin katı otoritesini’ besleyen bir durum haline gelmektedir.
İslam hukukunda boşama hakkı kocaya aittir. Boşanma konusunda erkeğin kadına kıyasla daha geniş haklara sahip olduğu görülmektedir. Bu durum boşanmanın ekonomik yükünün kocanın üzerinde olması ve erkeğin boşanma hakkını keyfi kullanmasını engel olmak adına geliştirilmiştir. Diğer yanda evlilik hayatı içinde zarar ve zulüm gören, mutlu olmayan kadın, kocası boşamak istemediği halde hâkime veya hakemlere başvurarak evlilik hayatını sona erdirebilir. Ayrıca yine kadının irade ve teşebbüsü ile devreye girecek olan bedel vererek boşanma (muhâlea) yolu da açıktır. Hz. Muhammed (sav) döneminde kadınların evlenme ve boşanma konularında söz sahibi oldukları bilinmektedir. Örneğin Hz. Peygamber’in kızı Hz. Fatıma, kocası Hz. Ali’nin ikinci evliliğine razı olmamış, O da kızının tarafını tutmuş, damadına “ya Fatıma’yı boşamasını yahut da ikinci evlilikten vazgeçmesini” söylemiştir.
Kur’an, biyolojik farklılıkları kabul eder fakat bu durumu eşitsizlik olarak değerlendirmez. Ancak bazı İslam ülkelerinde kadın ve erkek arasındaki biyolojik farklılığa dayanarak kurulan cinsiyetler arası eşitsizlik fikri ‘erkeğin katı otoritesini’ besleyen bir durum haline gelmektedir. Kur’an ve hadislerin bir bütün olarak alınmaması, kadının kocasına itaati konusundaki hadislerin çerçevesinden saptırılmasına ve kadınların aciz ve kişilik haklarından yoksun resmedilmelerine neden olmuştur. Fakat aksine, Hz. Muhammed (sav) döneminde kadınların aile ve toplum içindeki statüleri, kendisinin kadınlar ile olan müspet ilişkileri ve kadınların hakları konusundaki hassas davranışları kadınlara verilen değerin bir ifadesidir. Allah Rasûlü (sav)’nün gayrimüslim kadınlara da iyi davrandığı Mekke’den Medine’ye gelen ve Müslüman olmadığını açıklayan bir kadına yardım ettiği, diğer taraftan da bir sefer esnasında İslam ordusuna gerekli haberleri veren bir kadını ve kocasını da serbest bıraktığı bilinmektedir. Ayrıca hastalanan Müslüman kadınlarla ilgilendiği, hatta evlerine kadar gidip ziyaret ettiği ifade edilmektedir.
İslam’da belli bir rol tayininden bahsedileceği gibi genel olarak rol dağılımının çok keskin olmadığı görülmektedir. Bu roller kimi toplumlarda dengesiz ve biri diğerinin aleyhine işleyecek şekilde dağılmış olabilir. Ancak Hz. Muhammed (sav) döneminde kadınlar dinî ve içtimai hayatta aktif olarak bulunmakta idiler. Siyaset, savaş ve ilim konularında erkeklerin yanı başında yer alan kadınlar bulunmaktaydı. Siyasi tutukluların affı için aracılık yapan kadınların bu isteklerini yerine getiren Hz. Muhammed (sav)’in bazen siyasi konularda dahi kendi eşlerinin sözlerine uygun hareket ettiği bilinmektedir. Birçok erkek sahabenin başlarına lider olarak Hz. Âişe’yi getirmek istemeleri Müslüman kadınların sosyal hayatta aktif olarak yer aldıkları gerçeğine bir örnek teşkil etmektedir. Hz. Aişe’nin hadisçilik vasfının yanında fetva, feraiz, tarih, nesep, şiir, tıp ve astronomide de şöhret kazandığı bilinmektedir.
Müslüman kadınlar hakkındaki menfi düşünceler maalesef zaman içinde oluşmuş olup, Hz. Muhammed (sav) dönemi pratikleri ile çelişen bir yapıya sahiptir. Pederşahî kültürlerin, Kur’an’ın kadınlar hakkındaki müspet görüşlerini, kendilerinin kadın hakkındaki önyargılarını besleyecek şekilde okudukları söylenebilir.
Ayrıca çalışma hayatında da bugünkü İslam toplumlarında görünenin aksine iş bölümündeki hudutların daha esnek olduğu görünmektedir. Örneğin, Hz. Muhammed (sav)’in eşi Zeynep dericilikle uğraşırdı ve kazandığını sadaka olarak dağıtırdı. Hz. Muhammed (sav) ev işlerinde eşlerine yardım eder, elbisesinin yırtığını yamar, ayakkabısının söküğünü dikerdi. Dolayısıyla İslam’da kadının, bağımsız bir kişiliğe sahip olduğu ve aynı zamanda ekonomik açıdan da bağımsız olduğu görülmektedir. Bir hadiste “kadınlar erkeklerin mülkiyetinde olan bir mal olarak değil, aynı haklara sahip kişiler” olarak belirtilir. Bunun yanı sıra, Havle bint Amr’dan borç para alması ve Dubaa bint ez-Zubeyr’den kestiği koyunun etini göndermesini istemesi Hz. Muhammed (sav)’in kadınlarla ilişkileri hakkında ve kadınları nasıl gördüğü hakkında bilgi vermektedir.
Hz. Muhammed (sav) döneminde kadınların şahsiyet sahibi olduğu, haklarının farkında oldukları ve bilinçli bir şekilde kendilerini savundukları görünmektedir. Erkek egemenliği altında ezilen, pasif, ikincil statüye sahip Müslüman kadın portresinin, zaman içinde gelişen Müslümanların tatbikatlarının ve Batılıların geliştirdiği klişelerin bir tezahürü olduğu söylenmelidir. Müslüman kadınlar hakkındaki menfi düşünceler maalesef zaman içinde oluşmuş olup, Hz. Muhammed (sav) dönemi pratikleri ile çelişen bir yapıya sahiptir. Pederşahî kültürlerin, Kur’an’ın kadınlar hakkındaki müspet görüşlerini, kendilerinin kadın hakkındaki önyargılarını besleyecek şekilde okudukları söylenebilir. Erkeğin sorumluluklarının daha fazla olması, onun kadın üzerinde daha fazla hak ve yetkiye sahip olmasına neden olmuştur. Nitekim bir ayet-i kerimede bu durum “Erkeklerin kadınlar üzerinde ve kadınların erkekler üzerinde hakları vardır. Yalnız erkekler için onlar üzerinde bir derece vardır”(4) ifadesiyle açıklanmaktadır. Ancak bu durum kadının aile içinde ve toplumda ikincil planda olması veya birey olma özelliğini yitirmesi manalarına gelmemektedir. İslam’da önemli olan cinsiyet değil, kul olarak Allah karşısındaki durumudur. “Şüphesiz Allah katında sizin en üstününüz O’ndan (Allah’tan) en çok korkanınızdır”(5) ayeti bu konuya nihai noktayı koymaktadır.
________________________________________
Dipnotlar:
1) Bakara, 187.
2) Tevbe, 71.
3) Hucurat, 35.
4) Bakara, 228.
5) Hucurat, 13.”

*

Doğruya doğru…
Güneydoğu Anadolu’da…
KADIN…
Birazda kaderine boyun eğer AMA inan…
Özünde eğitim…
Hem sonra VAR…
ORTAK bir medeniyetimiz, Türk’ün, Kürdün…
HEPIMIZIN…
Anadolu medeniyet ve hoşgörüsü.

BILEREK…
İsteyerek ÖNCELIKLE bu gerçek AKP tarafından yok edilmek isteniyor.

ANCAKKK yine yazmıştım, bayağı bir oluyor. BILEREK bu cümleyi kurmuştum; GÖT GÖTE

Sizler küfür falan sanıyorsunuz…
Bakar TANIMLAMAYA…
GENELDE küfretmem, O ADILER istisna, onlara bile her zaman küfür etmiyorum…
“Halk ağzıyla” konuşuyorum…
O…
“Göt Göte” var ya daha çok iş açacak başımıza…
BIR HARF BILE…
Bir harf yazmam boşuna…
Hani KÖYLÜ…
Kentli…
HAYVANLAR mesela!

Yazmadı mı Önder…
Kınar Avrupalı Çinliyi…
Eleştirir…
Yerer Rus’u…
>>> Social Government <<<

Peki…
Avrupalı falan, Amerikalı…
El altından…
Dolaylı yollardan ne yapıyor?

>>> Algı <<<

Ne demişti çeyrek?
Önümüzdeki dönem…
Yığınların…
Yönetilip yönlendirilmesi dönemi…
Ve EVET…
Dünyadaki TEK gerçek demokrasi…
İsviçre’de…
Doğrudan demokrasiyi yaşayan TEK ÜLKE…
Her bir vatandaş SÖZ SAHIBI…
Yeter ki 100 bin oyu bulsun…
Referandum.

Yazamam, yazamıyorum…
Endeksteyim…
Evladım, sevdiklerim.

Şimdi bir şey yazacağım…
BILE BILE…
Yanlış anlaşılacağım…

>>> Sosyoloji ve biraz psikoloji bilimleri <<<
SARS-CoV2 VE PKK(!)

Hiç mi dikkatinizi çekmedi…
Önder tebrik bile etti…
Güneydoğu Anadolu ve KORONA…

Bildungsstand der Bevölkerung in der Schweiz bis 2019. Die Statistik zeigt den Bildungsstand der Wohnbevölkerung in der Schweiz von 2009 bis 2019. Im Jahr 2019 besaßen 29,6 Prozent der 25- bis 64-jährigen Wohnbevölkerung in der Schweiz einen Hochschulabschluss als höchste abgeschlossene Ausbildung.21.07.2020

İsviçre…
Ve doğrudan demokrasi, ne diyor Önder hep?

Demokrasi…
Bilgili ve bilinçli insanların yönetim şekli.

NEDENNN…
Güneydoğu Anadolu’da Korona o kadar etkili değil…
PKK – PYD’nin bulunduğu yerlerde???

Çünkü…
Halk eğitiliyor…
Doğruya doğru, yalana YALAN…
Sen ister kabul et ister etme…
Bu bir gerçek!

EVET, muazzam! Oluyor 3 gün kadar, Sayın Merkel bir şey dedi

O gün bugündür kafamı kurcalar durur…
CEVAP ARARIM…
Muhtemel cevabı çokkk öncesi verdim.

Komplo kuramcıları…
Yok Bill Gates, yok dünya nüfusunu azaltma falan…
3, 5…
30, 40 milyon ölüyle olacak şey değil…
14. Yüzyılda…
Kara Ölüm olarak bilinen VEBA…
1347 yılında ülkene gelen, Avrupa nüfusunun YARISININ…
Evet bilerek kullanıyorum bu kelimeyi…
Telef olmasına sebep olmuştur.

Ha Kara Mediha…
Ve ihtiyarlar, neden olmasın?
Ancak…
O da ihtimal dışı…
SORUN SARS-CoV2 değil ki…
>>> Belki??? <<<
Bilmiyorum yani, haniii…
S…, s…
HAH ve Önder muhtemel olasılığı yazmıştı.

Bak dünün haberi…
E4884K
3…
TEKRAR üç Korona virüsünün karışımı…
YENI keşif edildi!

*

Korona ile ne ilgi alaka???

„Wenn wir nun Billionen ausgeben, um uns von Covid-19 zu erholen, müssen wir neue Jobs und Gewerbe über einen sauberen, gerechten Wandel schaffen“, sagt Guterres.

Kanzlerin Angela Merkel befürwortet eine deutliche Anhebung des EU-Klimaschutzziels für das Jahr 2030.

„Berlin – Bundeskanzlerin Angela Merkel befürwortet eine deutliche Anhebung des EU-Klimaschutzziels für das Jahr 2030. Sie begrüße Vorschläge der EU-Kommission, eine Treibhausgasminderung von 50 bis 55 Prozent anzustreben im Vergleich zu 1990, sagte die CDU-Politikerin heute beim Petersberger Klimadialog. Derzeit gilt ein Ziel von 40 Prozent Minderung.

Merkel sagte, bis zur angestrebten Klimaneutralität 2050 sei es ein langer Weg. Daher begrüße sie den Vorschlag der EU für ein ehrgeizigeres Zwischenziel. Dafür brauche es ein „umfassendes Maßnahmenpaket“ mit Investitionen in klimafreundliche Infrastruktu­ren und auch eine „angemessene CO2-Bepreisung“. Merkel sagte, trotz Coronakrise bleibe die Aufgabe bestehen, „mit Ernthaftigkeit und Leidenschaft“ das Pariser Abkommen zum Klimaschutzabkommen umzusetzen.

Offiziell hatte Deutschland zu dem neuen EU-Klimaschutziel bisher keine Position. Die Kommission will es bis September festlegen, der Zeitplan soll trotz Coronakrise aufrecht erhalten werden.

Für Deutschland gilt bereits ein 55-Prozent-Ziel für 2030. Was eine Anhebung des EU-Ziels für die einzelnen Mitgliedsstaaten genau bedeuten würde, ist Verhandlungssache – es könnte unter Umständen bedeuten, dass Deutschland sein Ziel noch einmal anheben muss. Das Klimapaket, das gerade umgesetzt wird, ist am 55-Prozent-Ziel ausgerichtet.“

LINKE DIKKAT

https://www.aerzteblatt.de/nachrichten/112406/Merkel-fuer-deutliche-Anhebung-des-EU-Klimaschutzziels-2030

Hiçbir şey demiyorum; SADECE SORUYORUM. Şehit sayısı 11’e yükseldi. ARALARINDA yüksek rütbeli. İlginç bir tesadüf olmalı şehit üstü doların 7,5212’ye yükselmesi!

Tepemi attırmayın orospu çocukları, tepemi attırmayın…
Açtırmayın arşivleri!

Ve sen vatandaş…
EVET SEN…
Sensin sorumlu olan, doymadın kana, doymadın şehide!

CNN Türkiyeli… Gerçekçi iyimserlik başka bir şey, vıcık vıcık YALAKA, mide bulandıran bir sözde gerçekçilik başka! Elbette, önce Allah’a sonra insana sığınacağız, bilene GEL GÖR ki bu durumda, bu “yöneticiler ve bilirkişiler” ile YOK Rabbimizden başka sığınacak kimse!

Corona-Mutation E4884K bereitet Sorge bei Impfstoff-Herstellern




„Die Entwicklung deutet darauf hin, dass „parallele Evolutionen“ stattfinden. Kein gutes Zeichen, heißt es aus der Forschung. Jonathan Stoye vom Francis Crick Institute hält es für beunruhigend, dass sich die englische Corona-Mutation B.1.1.7 die Änderung E4884K angeeignet habe, wie es sie bereits bei der südafrikanischen Variante gab. Die ersten bekannten Fälle könnten erst ein Anfang sein, so der Experte. „Es bleibt abzuwarten, ob diese Mutation dem neuen Virus einen Wachstumsvorteil verschaffen wird“, erklärt Jonathan Stoye gegenüber den Medien.

Kombi-Mutation begünstigt Mehrfachansteckungen
Sollte sich die neu aufgetretene Kombi-Mutation weiter durchsetzen, könnte es bedeuten, dass zunehmend bereits Geimpfte sich dennoch anstecken können. Zudem können auch Menschen, die bereits eine Corona-Infektion durchgemacht haben, sich mehrfach anstecken. Es gibt jedoch auch Hoffnung: Wie u.a. Bundeskanzlerin Angela Merkel und auch die Impfstoff-Hersteller Biontech/Pfizer weiterhin bekräftigten, könne man, falls der Impfstoff tatsächlich messbar an Wirkung verliert, bei den neuen mRNA-Impfstoffen die Seren relativ schnell an das mutierte Virus anpassen. Gegebenenfalls kann es dann notwendig werden, dass man sich ähnlich wie bei einer Grippe mehrfach impfen lassen muss.

Eine Mutations-Kombi aus bereits bestehenden Corona-Varianten erschwert es natürlich, die Pandemie weiter einzudämmen, vor allem aber zeigt es, dass Forschung und auch Politik sich stetig auf neu entwickelnde Situationen einstellen müssen.“

https://www.msn.com/de-de/lifestyle/other/forscher-entdecken-corona-super-mutante/ar-BB1ee4TB?ocid=msedgntp