Önsöz niteliğinde öncelikle sizlerden özür dilemek isterim…
Hafızam…
İnanın rakam hafızam bir felaket, bu yüzden ben zaman birimlerimi hatunlara göre belirlerim…
Yani…
Hatçe (Hatice) Hatun vakti zamanındaydı…
Kardeşim iki kaza, birincisi çok ama çok şiddetliydi yine camdan çıkmıştım kapı dururken…
😊
Şiddetini hatırlamıyorum beyin sarsıntısının AMA ikincisi 3 derecesindeydi ki yok üzeri…
Rahmetli vakti zamanında!
Yani…
Beynim pelte!
Yazmışımdır, bilim insanının adını maalesef hatırlamıyorum…
Çok ilginç bir kitaptı…
Osmanlının “ilerleme ve yerleşme taktikleri”
Türk önde…
Akıncı, “ilhak” edilen bölgede sukut berkemal olunca…
Türk, yine yollarda…
Yerleştirilirdi o bölgeler geriden gelenler. Ümmet-i Müslim’in, biliyorsunuz Osmanlıda…
Tebaa yoktu, Osmanlı gerilerde.
Günün birinde…
Tarih 1880’leri gösteriyordu…
Hani Türk’ün aklı ya kaçarken veya sıçarken gelirmiş ya o misal…
Türk aydını ki bunun böyle olmasında özellikle Fransa’da yaşayanların belirleyici olması dikkat çekicidir. Lütfen unutmayalım…
İnsan insandan etkilenir ve Fransız İhtilalinden sonra Avrupa’da yaşananlar şüphesiz Türk entelektüellerini de etkilemiştir. Tabii siyasi gelişmeleri de dikkate almamız gerekir…
Günümüzde Türkce de konuşulan coğrafyalar:
Öncelikle bir tespiti hafızalarımıza kazımamız gerekir ki bu tüm insanlık için geçerli olduğu gibi…
ÖZELLIKLE…
Türk için geçerlidir;
>>> hiçbirimiz safkan “Arap atı değiliz” <<<
Geçmişi bilmeyenler, tarih bilgisinden yoksun olanlar, eğer…
Birazcık olsun siyasi ve sosyolojik gelişmelere dikkat edecek olurlarsa…
>>> Çağımızda yaşanan göç hareketlerini <<<
Yine özellikle biz Avrupalı Türkler için geçerli, “50 seneden” beri mesela Almanya’dayız değil mi?
Kaç tane „Türk“ ilk nesil ve sonradan olmalar…
Avrupalılar ile eveledi haberiniz var mı?
Yani kan karıştı, kadınlı erkekli…
Bu NEDEN ÖNEMLI?
Sonra…
Evet, Türk “yerliler” ile birleşti…
Siz sanıyor musunuz ki Suriden kaçanlar…
Veya dünyanın dört bir tarafından Avrupa’ya akın edenler kendi aralarında kalacak, sadece aralarında evlenecekler?
Alooo…
İnsanız insan, gönül bu ota da konar b.kada!
Avrupa’da…
Sağ yani muhafazakarlar gittikçe revaç görmekte, bak Merkel’e…
Kadını > bu yüzden < alaşağı ediyorlar!
NEDEN?
Korku!!!
Neyse konuyu dağıtmayalım, inan…
Kitap yazabilirim bu konuda, inan buna. İçim o kadar dolu ki…
Ve devam edelim öncelikle tespit ve tanımlamalar ile kiii…
“Hepimiz”
>>> Aynı dili konuşalım <<<
Öncelikle ırk kelimesini irdeleyelim, gerisi sırasıyla…
Irk kelimesi aslında soyu ifade eder; kalıtımsal yollar ile bir canlıdan diğerine…
Dikkatinizi çekerim, canlı kelimesini kullandım çünkü ırk yani soyu hayvanlar aleminde de bulabiliriz…
Yukarıda Arap atını örnek vermiştim veya ilk akla gelen kedi ve köpek soyları…
İnsanlarda kabaca şöyle demiş olayım; siyahi “adam, beyaz vesaire…
### >>> kelimeler ve anlamları <<< ###
Ne çok değer veririm kelimelere!
Amerika’da…
Bak orada doğru anlamda kullanıyorlar ırk kelimesini…
Siyahi veya beyaz AMA bizde…
Türkçüler…
Çoğu zaman ki DIKKAT Kürtçelerde de görüyorum bu eğilimi…
Irkı, millet ile karıştırıyorlar!?
Bakın Iranlalar örneğin Hindistanlılar gibi ırk özellikleri taşımakta…
Ve özellikle İranlılar bunun farkında, bilincinde…
Kadınlarına bak kadınlarına mesela…
Kültür, dil, ortak bir tarih, geleceğe yönelik birlikte, hep birlikte yaşama azmi…
Onlara yeri geldikçe değineceğim, bunlar başka.
Dedim ya Türkçülerin bazıları ırkı, millet, milleti kavim ile karıştırıyorlar…
İkinci incelememiz gereken kelime kavim olacak ol halde…
Ki DIKKAT dinen incelemiyorum kavim kelimesini…
Sade çok kısa bir değinme ile yetineceğim.
Dini anlamıyla başlayalım…
Bildiğim kadarıyla, yanılıyor olabilirim yani…
Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim de Kavim tabiri 383 kez geçmekle birlikte…
DIKKAT…
Tekil kullanılmaktadır. Ve bir kez daha dikkatinizi iki ayrı AMA ÇOK ÖNELI KONUYA çekmek isterim…
Dinen kavim kelimesi topluluğu kast ederken ki…
Kadın erkek ayrımı yapmıyor bildiğim kadarıyla, Arapçada kavim kelimesi ki muhtemeldir bundan geliyor bu terim karmaşası, “milliyetçilik, ırkçılık” anlamında kullanılmaktadır.
Kavmiyetçilik…
Kavim kelimesinin Arapçada çoğulu var, tekili birçok hali…
Sözüm sana…
Hatırla hep anlatıyorum değil mi kelimeler ve O ANDA, O ZAMANLARDA kullanılan anlamı…
Yani biz bugün ne dersek diyelim, nasıl yorumlarsak yorumlayalım kanımca yanlış olacaktır.
Milliyetçilik…
Milliyetçiliğin ana unsurlarında biri içinde yaşadığın toplumun, ortak kabul ettiği, ortak gördüğü en temel ögesi dildir, bunun kişi tarafından benimsenerek özümsenmesidir. Yine…
Bu ortak dil temelinde geçmiş ve geleceğe yönelik tasavvurlar (kalıp, şablon), ortak bir dil ekseninde ki dil…
İnsan gibi, nefes alıp veren her canlı gibi değişime, değişiklere gebedir…
Bu dil ekseninde hayatını idame etmekle birlikte bu dil çapında, çerçevecinde gelişen her türlü kültürel, tarihsel ve tabii toplumun istikbaline yönelik gelişmeleri ondan sonra gelecek nesillerde taşıma, öğretme azmidir.
Türkçülük kavramının temelinde Turancılık kuramı yatar…
Kısaca birlikte hatırlayalım Turancılık neydi?
DIKKAT
Bugünlerde olduğu gibi ki bu heriflerin soyunda yatıyor bu, genetiğinde…
Böylelikle bunlar ile birlikte…
MHP denilen sözde milliyetçi şerefsizlerde…
Ki…
Halka kızmıyorum, serzenişim geçmişten günümüze yönetime, yönetimlerine…
Türk – İslam sentezi…
Siiiktir lan gavat, siktir oradan…
> ılımlı İslam < güncellenmiş hali.
Evet…
Turancılık;
> Osmanlılık < ve İslamcılık, günümüzde dincilik akımları ve etkisiyle Avrupa’da oluşan, Avrupa’da gelişen ulusalcılık akımlarından etkilenerek…
Yeryüzündeki tüm Türklerin bir yurt ve bayrak altında birleşmesini amaçlayan…
AMA aslında bir hayalden ötesine gidemeyen bir harekettir.
Beni bilen bilir, deminde ifade ettiğim gibi Turancılık, dolayısıyla Türkçülük…
Bir hayalden öte geçemeyecek bir harekettir. Yazmışımdır geçmişte, anlatmışımdır Amerika’yı…
Sanki bir kapalı devre, coğrafi özelliklerinden ötürü…
Zamane şartları, iletişim, ulaşım…
İnsanlar MAHKUMDU bir araya gelip ortak bir bilinç oluşturmaya…
Yine yazmışımdır, anlatmışımdır Avrupa’yı…
Dil ayrı, anlayış ayrı, geçmiş ayrı BUNA RAGMEN ortak bir gelecekte gördüler yararı…
Küreselleşen dünyada tek çare!???
Ben bir…
Tekrar, tekrar, tekrarlamak bahasına bir Atatürk milliyetçisiyim…
Dilime, geçmişime ve geleceğime çok önem veririm…
Din…
Benim için çok önemlidir, dört duvarımda…
Mahremimde…
Ben ulusal birliğimize, insanımıza inanmak istiyorum…
Evlatların istikbaline…
Ben dahil insanız, yanlış olabilir, yanlış yaparız…
Birbirimizden öğrenelim, birbirimizi yıpratmayalım!
1982 Anayasası
66. Madde
I. Türk vatandaşlığı
MADDE 66.– Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.
Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür. (Son cümle mülga: 3.10.2001-4709/23 md.)
Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir.
Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz.
Vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili karar ve işlemlere karşı yargı yolu kapatılamaz.
Aslında bugün yazmaya devam etmeyecektim…
KADIN MILLETI kardeşim, kadın milleti…
Temizlik yapacağı tutu, dünden ben yemek yapmıştım, tavuk kalbi ve ciğeri…
Yemek var yani…
Dedim bir saate kadar geleceğim, oturma odasından başla…
Benim karargâh orada, elektrikli süpürgeyi duymayayım…
Tepemi attırma!
Kadın denilen varlık temizliğe soyundu mu…
Erkeğe, çeyreğe bile…
Araziye uymak düşer!
Döndüm tekrar dükkâna…
Anayasamızdan da anlaşılacağı gibi vatandaşlık kardeşim, Türklük…
Sözüm sizlere Kürt kökenli kardeşlerim, sizlere…
Biliyorum, görüyorum okuyorsunuz beni…
Diyarbakır başta olmak üzere…
Güneydoğu Anadolu illerimiz…
Vatandaşlık, “Türklük” yürek işidir. Kökün, kökenin senin şerefindir…
Anan, anam…
Baban, babam…
Kardeşiz…
Kan karışmış birbirine, bir elin parmakları gibiyiz…
Yüzyıllardan beri…
Bir ağcın dalları, kökümüz değer, beslenir aynı topraktan….
Sende, sizlerde beni öyle görün emi.
Evet…
Ben Türkçü değilim, Türkçü olamam…
Ret ediyorum bunu mezhepçilik gibi…
20 milyon kadar olduğunuz söylenir, nüfusumuz kaçtı kardeşim?
Allah var yukarıda Allah…
Çıkar yirmiyi seksenden kalır atmış değil mi?
Çoğunluk değil çoğulculuk…
Bir tek kişinin hakkı bile çoğulcu bir anlayışta gözetilmelidir, gözetilir!
Söyle…
Aklen, mantıken 20 altmışa mı uymalıdır, altmış yirmiye mi?
Hak olan…
Gasp edildi, anadilin kardeşim…
Soyun, sopun, kökenin, kültürün…
Yanlışız, yanlıştan dönülmeli, dönüldü…
İsteyene…
Bu eğitim hakkı verilmeli, verildi!
Ali okulu…
Askerlikte hala öyle mi bilemem, askere gitmedim…
Duyduklarımın yalancısıyım AMA güvendiğim insanlardı…
Birçok temel bilginin yanında ki utanç verici…
Sizin yanlışınız, düşüncesizliğiniz…
Dil eğitimi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinde >>> kendi vatandaşına Türkçe dil eğitimi <<< Karşındakini suçlamak en basiti…
Almanya’da yetiştim, velilerime Almanca öğrenmek zor geldi…
Gel Önder git Önder…
Ne haktan ne hukuktan haberleri var…
Ondan sonra hakkın, hukukun yendi mi bir taraflarını yırtmak, karşındakini suçlamak kolay…
Ev sahibi, hırsız meselesi(!)
En utanç vericisiyse ki ORTAK YANIMIZ…
Kızlarımız, kadınlarımız…
Hadi sen çat pat Türkçe öğrendin Ali okulunda ya kadınlarımız?
BILIYORUM, EMINIM…
Kendim yaşadım, gördüm, şahit oldum bunlara…
Yok…
Güneydoğu Anadolu’da değil, buralarda…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı, Kürt kökenli kadınlarımız…
Bir kelime Türkçe bilmiyorlar…
Ne kendi dil ve kültürlerini ne birebir MENSUP oldukları…
Toplumun dilini…
Ne Türkçe ne ortak tarihimiz ne ortak kültürümüzü…
Benim nazarımda…
Her biri, her biriniz >>> birinci sınıf vatandaşsınız <<<
Yok bir Türk kökenliden farkınız…
SÖYLE…
Bu kadınlarda doğandan ne olur…
Ne bekleyebilirsiniz?
Suçlama…
Yanlış iki tarafta!
Bırak kadını bir tarafa…
Ya okula gönderilmeyen, eğitilmeyen insandan ne beklersin ne bekleyebilirsin?
Görüyoruz…
Yaşıyoruz işte, her şey meydanda!
Kimi kaynaklara göre Türkçülük demek Türk milletini yüceltmekmiş…
Yüceltmek kelimesi, hele milli ve milliyetçilik anlamda içinde şu tehlikeyi barındırabilir…
Diğer toplumları, diğer kültürleri hadi şöyle ifade etmiş olalım; kendine göre küçümsemek, aşağı görmek. Takdir edersiniz ki…
Milliyetçilik ile faşizm denilen illet arasındaki fark soğan zarı kadardır…
YINE…
Ya kendim yaşamasam, kendim kimi olaylara şahit olmasam beni de > aldatacaklar < Milliyetçi Hareket Partisi…
Milli Hezeyan Partisi, “yükselen” sola karşı kurulmamış mış, bir milli tepki hareketiymiş…
Vay be…
Bak sen şu işe(!) Sovyetler Birliği etrafında oluşturulan > yeşil kuşakta < her halde bir tepki hareketiydi o halde…
Silahlar, para ve lojistik desteği şeytanlar gerçekleştirmişti…
Hadi canım sende, yürü…
Yürü öküz arabası, yürü ense tıraşını görelim!
İnsan, insan olmak, olabilmek…
Bir meziyettir, meziyet…
Yürek…
Kimi psikologlar iddia eder, duygular esas düşünceler duygulara aşılanmış ve tümü birden ruh denilen soyut kavramı şekillendirmektedir. Bir kişinin…
Karakterini, sağlıklı bir beden yine sağlıklı bir kafa misali…
Duygularında düşünceler ile ve tabii tersi anlamında bir ahenk teşkil etmesi gerekir ki insana ruhen sağlıklı gözü ile bakılabilesinmiş.
Neden anlattım şimdi bunları size?
Dedim ya milliyetçilik yürek işidir diye…
Duygu…
O duyguyu, örneğin…
Ne mutlu Türk’üm diyebilene cümlesi…
Düşünceler ile pekişirse…
İşte O zaman kardeşim sen bir milliyetçisin!
Bugünkü sosyal aşamada ise, sosyal dayanışma, kültürlerdeki ortaklığa dayanıyor. Her fert, duyguları aracılığıyla belli bir millete mensuptur. Bu millet, o ferdin, içinde yaşadığı ve terbiyesini aldığı toplumdur. Hani çekirdekten yetişme…
Hani > görgü < kavramına verdiğim olağanüstü değer…
Büyük İskender’in sözleri ile:
“Benim gerçek babam Filip değil, Aristo’dur. Birincisi maddi ikincisi manevi varlığımın meydana gelmesine neden olmuştur.”
ÜLKÜCÜLÜKTEN TEPKISEL MILLIYETÇILIĞE MHP’NIN IDEOLOJISI VE SEÇMEN EĞILIMLERI
http://file.setav.org/Files/Pdf/20140305103301_ulkuculukten-tepkisel-milliyetcilige-pdf.pdf
ZİYA GÖKALP: TURANCILIKTAN TÜRKÇÜLÜĞE
http://www.atam.gov.tr/wp-content/uploads/004-Ceylan-Tokoglu.pdf
Bakın, lütfen burayı iyi anlamaya çalışısın, şahsi görüşüm olmakla birlikte bence…
Sınıf kavramı, yani insanları sınıflandırmak, sınıflara ayırmak yanlıştır…
Çünkü…
Aslında bir tesadüfler zincirinden meydana gelen insanın hangi şart ve ortamda dünyaya geleceğinin ve yine bu insanın hangi çerçeve ve çevrede yetişeceği…
Önceden belirlenemeyeceği gibi AYNI insan farklı çevrelerde, ortamlarda yine çok farklı tepkiler verebilir. Kabaca…
İnsanları sınıflara ayırabilir, herhangi bir çekmeceye sokabilirsin…
Ama…
O insan beklediğin davranışları sergiler mi, beklenen tepkileri gösterir mi önceden bilemezsin!
Bu açıdan konuya yaklaşıp şu tezi öne sürebilir miyiz?
Örneğin milliyetçilik, hadi Türkçülük demiş olalım…
Haliyle soyutu ve somutu da bir çatı altında birleştirebilmelidir insan…
Yani fiiliyatı, eylemi…
Kuru kuruya milliyetçilik olmaz, sözel…
Milliyetçilik eylemler ile desteklenmeli. Ben bunu yaptığımı sanıyorum, elimden geldiği kadar insanları, çevremi…
AMA…
Özellikle gençleri bilgi ve bilinçlendirmeye çalışıyorum.
Evet…
Türklük bir toplumsal sınıftan diğerine ve bir siyasi görüşten diğerine büyük farklılıklar gösterebilir mi?
Aslında göstermemeli değil mi?
Trump’in deyimi ile esteblishment…
Kahpenin…
Yerli ve milli “görüşü” SANKI…
Millilik onun TEKELINDE…
Türklük kardeşim, Türklük bir imtiyaz değildir…
Tesadüfen bir Türk, bir Alman, bir Amerikalı olarak veya İtalyan, Fransız vesaire gelirsin dünyaya…
Bir Japon, Çinli mesela…
Hâkim millet, hâkim kültür, önde giden önde gelen diye bir şey yoktur…
Zamane şartlarına, o an o topluma egemen olan bilince ve tabii yönetimde bulunan kişilere de bakar biraz kim, hangi toplum, ulus, millet O devir için diğerlerini > hegemonyası < altına aldığı veya alacağıdır(!)
Tarih…
Bunu bize öğretir, Tarih en iyi eğitmenlerden biridir…
Yeter ki tarihten ders çıkarmasını bilelim.
ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI AHISKA TÜRKLERİ SEMPOZYUMU
İki cilt
http://www.erzincan.edu.tr/wp-content/uploads/2017/03/ahıska-sempozyumu-cilt-1.pdf
http://www.erzincan.edu.tr/wp-content/uploads/2017/03/ahıska-sempozyumu-cilt-2.pdf
Bu makalenin devamını önümüzdeki günlerde kitapçık olarak yayınlayacağım PDF dokümanında bulabilirsiniz