Sayın Dündar’a ve sağlığı konu ettiği için Soner Beye birer oturaklı mail yazmaya niyetlenmiştim ki…
Vaz geçtim, değmez!
https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/soner-yalcin/bir-kadin-ezberi-bozdu-2555085/
Zaten okuyup okumadıkları bile belli değilken…
Boşuna enerji kaybı, haybeye gayret, zahmet!
https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/ugur-dundar/papaz-ambargosu-2555018/
Ama…
Uğur Bey esaslı bir maili gerçekten hak etti. Ne tesadüf değil mi insanların nasıl ve ne tür yöntemler ile yönlendirilebilmesi. Bu zibidiler piyasaya çıkana kadar ülkemizde Katolik bilinirdi de, Evangelist pek bilinmezdi. Hele hele Ortodoks Yunan kilisesi bir numaralı düşmandı. O adi pezevenk ve selefi kaç kez Vatikan’ı ziyaret etti?
Neyse…
Geçelim konumuz bu değil, korkarım Sayın Çölaşan için, endişelenirim. Dedim ya kalan bir avuç gazeteciden biri, İzmirlim gibi!
—
Bu işler posta koymakla olmuyor
Sevgili okurlarım, 24 Haziran seçimlerini kazasız belasız atlattık… Ortaya çıkan tablo özetle şöyle idi:
– Meclis’te MHP destekli tek parti iktidarı.
– Recep Bey cumhurbaşkanı.
İktidar partisi böylece ne istediyse almış oldu…
Ve Cumhuriyet rejimi değiştirildi, tek adam uygulaması getirildi.
Meclis’in bütçe ve denetim dahil bütün işlevleri elinden alındı.
* * *
Ancak iktidarı kendi açısından son derece olumlu olan bu tablo da kesmedi.
Sağa sola posta koymalar aynen devam ettirildi.
Hukuk ve yargı zaten iktidarın ve Recep Bey’in ellerine terk edilmişti.
Haberlere bakıyoruz, yandaş kesimin yutturmacaları dışında bir tek olumlu görüntü yok.
Her gün gazetelerde okuyoruz “MİT falanca ülkeden filanca kişiyi kaçırıp Türkiye’ye getirdi” diye!
Bir ülkenin istihbarat örgütü başka ülkelerden adam kaçırabilir. Ancak bunlar kayıtlara gizli operasyon olarak geçirilir.
Bizimkiler ise bu yaptıklarını bütün dünyaya davul zurnayla açıklıyor ve büyük tepki alıyoruz.
Son olarak Moğolistan olayını yaşadık, o ülkede oluşan tepkiler nedeniyle Ankara’dan gönderilen MİT uçağı boş dönmek zorunda kaldı.
* * *
Dünyada adına “Sessiz diplomasi” denilen bir kavram vardır. Ülkeler arasındaki sorunlar sessizce çözümlenir.
Bizde ise tam tersi!
Zamanları sağa sola posta koymakla geçiyor!
* * *
Ancak posta koymak da pek işe yaramıyor.
Al sana Alman vatandaşı gazeteci Deniz Yücel olayı…
Almanya Başbakanı Merkel Türkiye’de tutuklu olan gazetecinin serbest bırakılması için bizimkilere defalarca çağrı yaptı…
Ve “Yaptırım” tehditleri yoğunlaşınca, Deniz Yücel son duruşmada serbest bırakıldı. Hem de yurtdışı yasağı konulmadan!
Almanlar ne olur ne olmaz diye endişe ettiler ve birkaç saat sonra özel bir uçak gönderip gazeteciyi götürdüler.
Davası devam eden Alman gazeteci anında pırrrr!
* * *
Şimdi aynı şeyleri papaz Brunson olayında yaşıyoruz.
Papazın tahliye talebi son duruşmada reddedildi. Ancak ABD ve Trump bastırıyordu…
Ve hemen 10 gün sonra yapılan duruşmada papaz tahliye edildi. Ev hapsi verildi. Şimdi evinde istirahat ediyor!
Ancak ABD’yi bu da kesmedi…
Ve iki gün önce, bilinen olaylar yaşandı.
Kongre F-35 uçaklarının Türkiye’ye satışına yasak getirdi. İş Trump’un imzasına kaldı.
ABD iki bakanımıza ülkesine girme ve ülkesindeki mal varlıklarına el koyma kararı getirdi.
Türkiye Cumhuriyeti resmen aşağılandı.
Peki bizimkiler ne yapıyor?
Sağa sola posta koymayı sürdürüyor!
* * *
ABD’nin aşağılaması ve tehditleri sonrasında piyasada dolar 5 lirayı geçti.
Euro derseniz, eli kulağında, belki 6 lirayı geçecek.
Zam furyası korkunç bir biçimde başladı.
Elektrik ve doğalgaz zamlandı.
Akaryakıt fiyatları patladı patlayacak.
Aradaki fark şimdilik bütçeden karşılanıyor. Nereye kadar dayanacaklar?
Merkez Bankası enflasyon tahminini yükseltti, yüzde 13.4’e çıkardı.
Daha da yüksek olacağı kesin.
* * *
Herkes, toplumun bütün kesimleri korkutulmuş durumda. Hep birlikte ağır bir baskı ortamında yaşamayı sürdürüyoruz.
Yasal, sosyal ve ekonomik baskılar…
Bu tablonun altında ezilen kesimlerden ses çıkıyor mu?
Her gün kapanan işyerleri, iflas edenler, işsiz kalan milyonlar…
Nerede bizim anlı şanlı özel sektörümüz, işadamlarımız, sendikalarımız?
TÜSİAD rahmetli Ecevit döneminde gazetelere çarşaf çarşaf tam sayfa ilanlar verip ekonomideki gidişi protesto ederdi… Zira o zaman bu ülkede fikir ve ifade özgürlüğü vardı.
Şimdiki tam sayfa ilanlar ise hep aynı!
“Ülkemizi yönetmekle olan sayın büyüklerimize gösterdikleri ilgi nedeniyle teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyoruz!”
* * *
Sevgili okurlarım, biz biri ABD’de yaşayan Fetullah, öbürü cezaevinden tahliye edilip İzmir’de ev hapsine alınan iki papazla uğraşırken, ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti başta komşuları olmak üzere neredeyse bütün dünya ile papaz olmuş durumda!
Buna AB’yi de ekleyin ve onların karşısında düştüğümüz durumlara bir bakın.
Devlet işleri ne yazık ki posta koyarak, yukarıdan bakarak, iç kamuoyuna palavra mesajlar vererek yürümüyor.
Yürüseydi Fetullah çoktaaan Türkiye’ye iade edilmiş olur, dolar birkaç gün içerisinde 5 lirayı geçmez, elektrik ve doğalgaza anormal zamlar gelmez, devlet enflasyon tahminlerini yükseltmek zorunda kalmazdı.
Bunların sıkıntısını milyonlarca insanımız yaşıyor…
Ama gelin görün ki, korku dağları bürümüş olduğundan, hiç kimseden ses seda çıkmıyor.
Türkiye’de hep birlikte “Kuzuların sessizliğini” yaşıyoruz.
https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/emin-colasan/bu-isler-posta-koymakla-olmuyor-2555024/