Ben kimim ki?

Koca koca ablalar, ağabeyler varken…
Beyler, hanımlar…
Köşe sahibi yazar – çizerler, entel danteller…
Bir 15 cesur yürek tutturmuşlar, K nokta K noktanın “zekâsına, siyasi hamlesine” bitmek tükenmek bilmez methiyeler düzerler, övgüler(!)

Senelerden beri yararlanılmayan ne fırsatlar!!!

Bir Meral var…
Korkutmuş, tir – tir titretmiş iktidarsızlığı…
Doğrudur; kadının fendi erkeği yendi…
Gerçektir, gerçek…
Ama…
Ve fakat Meral Hanım için geçerli midir bilemem!

Umutsuzluğa düşmeyiniz diyorlar…
Yine doğrudur, umudunu tüketme…
Geldikleri gibi gidecekler diyorlar…
GITMEYECEKLER…
15 Temmuz provasını ne çabuk unuttun, gırtlağı kesilen Mehmetçikleri?

O…
Meral denilen kadın değil miydi iddia sahibi, ormanlarda kontrgerilla yetiştiriyorlar!???

GITMEYECEKLER…
Anlatmaya çalıştığım işte bu olgudur, milyonlarca g.t kıllı hazır beklemektedir…
Kaybedecekleri çok şey vardır…
Altından kalkılmayacak hesaplar…
Kendi yaratıkları ve kendilerine kayıtsız, şartsız, koşulsuz bağladıkları zenginleri…
Biat edenleri…
Ve bunlara bağlı, EKMEK PARSI milyonlarca seçmenleri(!)

Geldikleri gibi gitmeyecekler, gidemeyecekler, gitmezler…
Verilemeyecek çok açık hesaplar var, kaybettikleri takdirde altından kalkamayacaklar!!!

Uyanık olmak lazım…
Hazırlıklı olmak lazım…
Kafa lazım, kafa…
Lazım…
Kazıma lazımlık lazım!


Teşekkür ederim…
Dün…
5719 kez herhangi bir sayfamı görüntülemişsiniz…
Galiba…
Senlerden beri boşu boşuna binlerce sayfa yazmamışım.

😊
Bu yazı, 2304.
Sadece wordpresse geçtiğimden beri 2304 kez sizlere…
Sana da seslenmişim kadın, sana da!

Liebe Jüdische Gemeinde Deutschlands

Ich hatte es letztes in Türkisch verfasst…
Sinngemäß dasselbe noch mal auf Deutsch…
Selbstredend habt ihr eine sehr bewegte und leidvolle Geschichte…
Ebenso ist es euer angestammtes Recht in Nahost eueren Platz zu finden, eine Heimat zu haben…
Was ist eigentlich Heimat?
Ein türkisches Sprichwort besagt: „Heimat ist nicht wo du geboren wirst, sondern dort wo du satt wirst“

Ich finde es hat was für sich…
Jerusalem zu Beispiel, der Ort euerer Sehnsüchte…
Aber…
Auch zugleich ein ORT der den drei Hauptreligionen, gleichermaßen heilig ist…
Ich bitte euch inständig diese Frage aufrecht zu beantworten…
Kann und / oder ist ein heiliger Ort der richtige Platz für Politik?

Atatürk…
Und die Hagia Sophia, ebenfalls ein Ort der für zwei Religionen wichtig ist…
Ehemals Kirche, danach Moschee…
Was hat er gemacht?
Kurzerhand hat er es zu einem Museum erklärt…
Es gehört der Menschheit!!!

Ihr…
Möchtet eine Entschuldigung von den Moslimen für den Vorfall der jeden > Menschen < mit Sicherheit beschämt hat…
Jeder >>> Mensch <<< der auch ein nur annährend ein Mensch ist wird Gewalt Verabscheuen…
So bitte ich euch doch auf euere Regierung Einfluss zu nehmen ihre Palästinenser Politik zu ändern…
Auch sie haben das >>> RECHT <<< auf ihren angestammten Plätze…
Ich denke das ihr erst dann das Recht habt Respekt und Frieden für euch einzufordern…
Ein Unrecht kann eine noch so begründetes recht nicht im Herzen und Gedanken der Menschen „befrieden“.

Bitte…
Liebe Leute, liebe Mitmenschen eine Medaillier hat IMMER zwei Seiten…
Während ihr für euch etwas einfordert könnt ihr andere nicht ignorieren. Mustafa Kemal Atatürk sagt: „Frieden in der Heimat, Frieden in der Welt!“

Man erntet was man sät!

Washington üniversitesi ve Macron

Gençler…
Bilmem dikkatinizi çekti mi?
Öyle veya böyle önemli bir Avrupa ülkesinin başı mi?
Başı!

Ne demişti üniversite öğrencileri karşısında?
Harfi harfine veremesem bile, anlam itibarıyla böyle…
“Hiç bir siyasi sistem yoktur ki sorgulanmasın, sorgulanamasın… Her şey sizlerin elinde…”

Çocuklar…
Okumuş, diplomalı cahil olmayın…
Çok gördüm, çok oturdum böyle insanlar karşısında…
Entel, dantel olmayın…
Birer gerçek entelektüelseniz, tabii ki önce can sonra canan AMA…
Topluma, size…
EVET, sizlere okuma fırsatı veren topluma karşı sorumluluğunuzu unutmayın…
Yok…
Ne ana ne baba ne başka birisi sizleri okuttu ne kendiniz…
Bu fırsatı sizlere sunan ama iyi ama kötü kurulu bir düzendir, bunu unutma!

Demokrasi…
İyi güzel de…
İstikbali cahil – cühelaya bırakma…
Bir çoban ile sizler arasında > fark < var, bunu da unutma…
Yozlaştı insan, yozlaştı toplum…
Durumu düzetmek, iyi kötü düzeni yeniden inşa etmek sizlerin elinde.

Eyyy Tayyip bu cumhuriyeti yıkamayacaksın

Türkiye Cumhuriyeti’nin, Cumhuriyet gazetesi…
Evet, eskiden…
Çok eskiden Milliyetin yani sıra okuduğum gazete…
Uzun seneler oluyor ne birini ne ötekini alıyorum, açım, kızıl aç gerçek ve dürüst bilgiye.

Sennn…
İstediğin kadar gerçekleri bük, istediğin kadar gizlemeye çalış…
Her zaman birisi çıkacak ve gerçekleri haykıracak…
Sen istediğin kadar baskı uygula, insan dayanıklı…
Hele kadın, hele kadın…
Sen yaptıklarının hesabını nasıl vereceksin, dünyada nereye kaçacaksın, gizleneceksin…
Çete başı sen nasıl hesap vereceksin?
Onu düşün!

BOKU yedin Tayyip, faiz yükseldi

Piççç…
Adi piç, hırsız seni…
Sen kim devlet yönetmek kim?

***
“Azerbaycan ziyareti!?”
Dikkat etmeli…
Diyelim ki seçimleri kaybetti…
Öyle ağır bir yük bekliyor ki, hesap…
Hesap sorulmalı, inşallah sorulacak!
***

Pilotprojekt: Finnland beendet Grundeinkommen-Experiment – und testet lieber eine andere Idee

İlgi ile izlemiştim…
Süperiz olmadı, herkes biz değil, HAYVAN GIBI ÇALIŞIN…
Evet, HAYVAN…
Yok farkımız, ne tatil biliriz ve hafta sonu. Yeter ki ele güne muhtaç olmayalım…
Kim olursa olsun, devlet bile olsa avuç açmayalım!!!

Bu veya buna benzer bir beklettim vardı…
Neden mi?
😊
Kardeşim, güzel kardeşim sende benim gibi düz hesap 50 senedir Almanya’da yaşayıp…
Sosyal kurumlardan, kira yardımı, giyim yardımı, destek alan…
AMA altında son model Mercedes ile gezen tipleri görüp, yaşasaydın benim yaşadıklarımı…
Sende ayni sonuca varırdın.

Üç sayfanın üçünü de oku

Aydınlık gazetesi

Nasıl ki yandaş – yoldaş basından imtina ediyorsam…
Bilgi edinebileceğim bir imkân olsa Sözcü’den hele Aydınlık’tan iyice uzak duracağım.

Perinçek ailesi…
Şüphesiz Türk solunun ağır toplarından VE vatana hizmetleri yadsınamaz, tartışılamaz…
AMA…
Beni iter uçlar, hele aşırısı tiksindirme noktasına varır, vardırır.

Dün hadi dedim birde Aydınlık alayım, bu gazeteyi >>> evime sokmamın <<< nedeni…
Sözcü gibi SADECE kimi köşe yazarlarına verdiğim değerdendir…
Mesela Aydınlık’ta Sebahattin Önkibar veya Mustafa Mutlu bunların başında gelir…
Dün Sayın Önkibar bir yazı yazmış, “Erdoğan mı Gül mü?” diye…
Beni çok şaşırttınız Sayın Onkibar, her halde “eski MHP ’liginiz” öne çıktı yine…
“Tercihim Erdoğan” dediniz “Gül ise makber”

Zihniyet kardeşim zihniyet, ha Erdoğan ha Gül ha siz…
Üzüldüm…
Bunları kaleme alıp yazmamın nedeni…
Çocuklar, gençler…
Büyüklük…
Sarf edilen kelimelerle değil sarf edilen kelimelerin ardından gelen eylemlereler ölçülür…
Söz ve icraatın ahengidir…
Makam mevki değil, bu makam ve mevkiinin getirdiği sorumluluğu taşıyabilmek, hakkini vermektir…
Büyüklük yaşta değil baştadır…
Her insan yanılabilir, mesele göstermiş olduğu istikrardadır…
Bu zaman zarfında çok dikkatli izlenmeli, öze…
Ve söze dikkat edilmelidir. Biat değil çocuklar…
Herkes ve her şey sorgulanabilir olmalıdır, olacak…
EVET…
Tanrı bile, ciddi ciddi sorgula, öğren – öğret, düşün…
Aklına ve kalbine sor…
Dinle içinden gelen sese kulak ver…
Ben…
İşittim, “gördüm”, yaşadım…
VAR!