Hayran kaldım, aklim durdu! Almancanız varsa bir MUTLAKA!

KADIN…
Kardeşim KADIN, arkadaş hayvanlar aleminde bile KADIN…
Şeytanın sol bacağı…
Bunlarla uğraşılır mi?

Erkek…
İster iki ayaklı ister dört ayaklı, sürüngen, uçan veya yüzen…
Midesi, bacak arası…
Akıl denilen kaydı mi bacak arasına KADININ ESIRI!

MUTLAKA IZLE

Yengeç’e dikkat…
😊
Dişi…
Yenmemek için yengeççin çiftleşme içgüdülerine hitap ediyor, geri zekâlı…
Birde şeytanın sol bacağına soyunurken >>> şefkatle, dikkatle <<< yârdim ediyor, halbuki dişi bal gibi kazıkladı onu…
VEYA…
Buna çok güldüm, dişi kardeşim dişi…
Yiyecekse bir “bok” herifin gözü önünde yer, yine yer…
İsmini bilmiyorum, Türkçesini…
Ben bir Ahtapot türü demiş olayım…
😊 😊 😊
MUTLAKA IZLE

izle

Eyvah, eyvah gönüllerin belediyeciliğinden, belediyecilik 4.0’a, bildiğin ekonomiden ekonomi 3’e

Kesin…
Sürüm karmaşası çıkacak…
Laf ebeliği, torba değil ki büzesin. Tuvalette osurur gibi osuruyorlar ha bire!

Kimi “Müslüman” ülke, örneğin Gine’de, kadınların %97’si sünnetli olduğunu biliyor muydunuz?
Şükür etmeli kardeşim şükür etmeli, en azından başımızdakilerin aklına gelmiyor böylesi…
Venezüella tepkileri, korkuyorlar ya aynısı gelirse başımıza. Hatırla yazmıştım sözde darbe gecesi ardından, dedim daha çok kudururlarsa anla, önceden kurgulanmış, sahneye konmuş bir Karagöz – Hacivat oyunu!

Şahidimsiniz…
HEPINIZ BILIYORSUNUZ…
Defalarca ayar vermiştir demiştir bunlar demokrasiden ne anlar, bunlar ekonomiden ne anlar…
Reis “Efendi”, büyük üstat, dünya lideri…
Bu sözleri defalarca dedi mi demedi mi?

Bak dövize, bir acayip…
Uymuyor dünya piyasalarına…
Sonra…
Gir bak arşivlerime, hep KINADIM, dedim devlet, DENETIM NEREDE…
Yumurta kapıya sıkısınca, hal, han – hamam denetimleri arttı…
Tanzim satışları başladı!

Ulan amcık ağızlı…
Bugüne kadar aklin neredeydi…
DURRR…
Bizim köyün çingeneleri, AKP seçim kömürünü satışa çıkardı…
Rant kapısı…
Gönüllerin belediyeciliği kardeşim gönüllerin belediyeciliği!

Çocuk sevindirir gibi…
Al evladım sana bir elma şekeri!

Ki…
İnsanlık nelerin peşinde, yanılmıyorsam 38 devlet birleşti…
YEMINLE doğru “portable” yani taşınabilir güneş icat etti…
😊

Diyeceksin ki bu ne şimdi?
Bir futbol sahası büyüklüğündeki bir gaz kütlesini bir futbol topu büyüklüğüne sıkıştırdı…
Çok basit kelimeler ile anlatıyorum ki anlayasın, az biraz daha zaman gerekli ama kısmetse…
Nur topu gibi, futbol topu büyüklüğünde bir güneşimiz olacak yakında(!)

70 sene…
DIKKAT, DIKKAT, DIKKAT…
Tekrar, yetmiş sene…
Bu “top”, yetmiş sene boyunca TÜM DÜNYANIN enerji ihtiyacını karşılayacak!

x Daha öncede bahis etmişimdir, MIKNATISLIK kendi başına ve çok komplike bir bilim dalıdır…
Tokamak…
Ki lütfen hatırlayınız > entel – dantelleri < hani batı teknolojilerini övüp, göklere çıkaran…
Rus teknolojisini ise küçümseyen O körkütük cahil hayvanları…
İşte Tokamak “prensipleri” ta 1952 yılında Rus bilim adamları tarafından geliştirilip dünyaya tanıtıldı, bu prensipler etrafında o top kadar küçük AMA inanılmaz enerjiye sahip kütle kontrol altında tutulacak.

Nükleer füzyon reaktörü

Konuyla ilgilenen ve daha çok bilgi edinmek isteyenleri vermiş olduğum terimleri araştırmalarını tavsiye ederim. ITER…
International Thermonuclear Experimental Reactor
2007 yılından beri Fransa’da yapımda bulunun bir deneysel reaktör.

Yeminle tam rakam elimde değil, hatırladığım kadarıyla 38 civarında ülke bu deneye katılmakta. Peki…
Durup dururken bu çeyrek neden anlattı şimdi bunları size?

Bilmem!

Belki…
Kimi sorunların, güçlüklerin…
Ortak akıl, ORTAK GAYRET ile üstesinden gelinebileceği içindir!

Kayıp Türkler

Bir soru; arkadaşlarınızla bir restorana gittiniz
Yemekleri…
Ismarlamak mı yoksa sipariş mi vermek lazım?

Öğrenim gördüğü Polonya üniversitesinde…
Yurdun dört tarafından gelen, kızlı – erkekli 60 kadar Türk öğrencisi varmış. Yaklaşık 25 civarında öğrenciyle samimiyeti ilerletmiş, birkaçı ile oldukça samimi, dostane bir ilişkiye girmişler.
Evlada, Dada ve DayDay’a hep öğütlerim, hep dediğimdir…
Anlamadığınızda gidin öğretmeninize sorun, gerekli hallerde ondan yardım isteyin…
Okul arkadaşları haha, hi arkadaşı değildir. Tabii ki gülüp oynayacaksınız onlarla da AMA öncelik okul. Yardımınız olacaksa bir konuda yardımınızı esirgemeyin, yârdim istemekten de çekinmeyin!

Benim sıpa…
Arada dinler beni. Dinlemediği zamanlarda çoğunlukla başını duvarlara vurduğu için son zamanlarda sıklıkla!

Demiş çocuklara, benim Türkçem yetersiz…
Bana anlatın, bana öğretin…
Anladığım kadarıyla İstanbul kaldırımı çiğnemiş “fırlatma” yokmuş aralarında…
😊
İyi ya, çocuklarda ellerinden geldiğince evladın Türkçesini düzeltme işine koyulmuş…
Elbirliği ile!

Tabii…
Şunu düşünmeli, her ailenin bir yapısı, bir aile içi kelime dağarcığı vardır. İletişimi sağladığı, örneklemişimdir çokça geçmişte bu konuyu. İnsan arkadaşları ile anne, babasıyla konuştuğu gibi konuşmaz. Vesaire, siz anladınız ne demek istediğimi…
Dile çok önem veririm ama genel kabul görebilecek bir formülü bende bulamadım. İki ve üzeri dil ile aynı anda yetişme, kafa karışıklıkları falan. Elimden geldiği kadar temiz bir Türkçe ve Almancayla yetiştirmeye çalışırım çocuklarımızı.

Bu örnek çok hoşuma gittiği için onlarcası içeresinden bunu seçtim…
Gitmişler arkadaşlarıyla bir restorana, DIKKAT, istisna…
SONRA…
İşte oturmuşlar falan…
Sohbet, muhabbet koyu…
Benim herifin karnı acıkmış, koca gırtlak demiş hadi artık yemekleri ısmarlayalım(!)

Kelimeler ve önemi!

Önce bir ısmarlamak kelimesini bir inceleyelim VE delikanlı yerden göğe hâkli bu konuda…
Halk arasındaki tabir ile bir şeyin getirilmesini ya da yapılmasını, o işle uğraşan kimseye söylemek demektir ısmarlamak.

AMA aynı anda bu da olabilir Türk dil Kurumu sözlüğünden;
Parasını kendi ödeyerek başkaları için yiyecek veya içecek getirilmesini söylemek!!!

😊
Aferin, takdir ettim oğlumuzu. Belli…
İyi aile çocuğu, düzgün ve çok kaliteli eğitilmiş. Bxxxk dur demiş, söylediğin yanlış…
“Doğrusu siparişi verelim olmalı” demiş.

Bu güzel, olumlu bir örnekti…
Gelelim acısına, YEMIN EDIYORUM çok üzüldüm!

Gençlik…
Hepimizin başından geçti, özenmek…
İstemek…
Alamamak, ulaşamamak. Dedim ya o restoran ziyaretleri bir istisnaymış. Ya Allaha çok şükür…
Çalışamıyorum ama ben yapmam gerekenleri zamanında yaptım, çok şükür rahat sayılırım…
Kendi acı tecrübelerim yüzünden hiçbir zaman istemedim evladın eli çok bol büyüsün. BEN…
Çok şükür, varken kıstım öğrensin diye…
Benim yaşadıklarımı yaşasın istemedim, anası, babaannesi…
Yani…
Benim tüm öğretmek istedikleriminin altını oydular.

Herkes biz değil maalesef, Allah’ın sevgili kulları olmalıyız. Çok dar zamanlarda gördük…
Çok, çok, çok dar zamanlar…
Ama bu çocukların yaşadıkları VE biliyorum VAR…
Beterin beteri!

Aslında sınıf, tabaka kelimelerini HELE BU bağlamda kullanmayı sevmem ama…
Yok çaresi, tekrar hatırlatmakta fayda vardır hep söylediğimdir…
Geniş tabanlı…
Sağlıklı bir orta sınıf toplumların emniyet sibopu gibidir, düdüklü tencerenin düdüğü…
300 Euro…
Aslında bir yandan büyük para bir yandan leblebi çekirdek parası…
Paraya…
Hangi taraftan baktığına bağlı, herkesin yok para sayma makinesi…
Ayakkabı kutuları içinde sakladıkları paracıkları!

Arkadaş gurubu…
Anladığım kadarıyla kızlı, erkekli orta halli insanların evlatlarıymış. Düşün…
Evladın yurtdışında, 300 Euro her ay EN AZINDAN yollaman gerek…
En azından…
Tayyip Lirasını Euro’ya çevir, en iyi ihtimal ile iki tabanca…
Anladığım kadarıyla…
Tek tabanca bunu başarmaya çalışanlar çoğunluktaymış. Hele O babaanne, elli öpülesi, eli ayağı öpülesi kadın…
Baba benim gibi, el ekmek tutmaz olmuş. Kadıncağız tek başına hem Tayyipistanda ev geçindirecek…
ARTI…
Her ay en az 300 Euro buraya yollayacak. Torunu okusun diye babaanne yârdim etmeye başlamış yok cani ile. En çokta buna üzüldüm, bu anıya…
Alışverişe gitmişler, üst baş…
Hani bir ara geldi Almanya’ya, üstündeki manto tilim tilim…
ULANNN BU NE?
Çok kızdım onu o halde görünce, içim cız etti. Saki kül fakiri…
YOKKK…
Herife manto aldıramadım, ben alsam, biz giymeyecek…
Giderken yeterince, fazlasıyla para verdim yanına git oradan al diye…
İşte alışverişe gitmişler iki arkadaş…
Benimki almış mantosunu çarşıdan, sonra çocuk girmiş bit pazarına…
Allah belamı versin yalanım varsa, kendi evladıma nasıl içim acıdıysa o an, hiç gerek yokken SERSERI…
O çocuğa da içim yandı…
Yapmış alışverişini, oğlan sormuş kaç para verdin elindeki torbalara…
“Senin mantoya ödediğinden daha az” diye cevap vermiş…
YEMINLE…
Tabii öncesinde sordum, soruşturdum…
Bilinçli çok büyük para vermedim yanına, anında, TEKRAR anında oradaki herhangi bir bankadan para çekebiliyor. Benim buradan yatırmam yeterli. Yok havale değil, farklı bir sistem…
İçim gitti içim…
“Babaanne, beni çok zengin görüyorlardı!”

Ne hallere getirdiler bizi…
Evlatların düştüğü hallere bak…
Bu yurtdışı, birde yurtiçi ilden ile okuyanları düşün. Kaç tane tanıdık, „akraba“ var böyle neler duyuyorum neler…
Kayıp Türkler!

Tahmin etmem MÜMKÜN bile değil

Okuduğumda nasıl sevindim, ÜZÜLDÜM dün yaptığıma.
UTANDIM, sabah odasına gittim horul horul uyuyordu, kıyamadım uyandırmaya. Kahvesini falan her şeyini hazır ettim, bugün çocuklardan da özür dileyeceğim ama kimse anlamıyor beni. Görmüyor…
Görmüyor…
Halimi. Sor, herkes İstanbullu. Affedersiniz, BOK İstanbullu!

SEN…
İstanbullu hiç benim gözümle gördün, yaşadın mi?
Yürünürdün, gezdin mi hem o yaka hem bu yakayı, boğazı bir ucundan diğerine…
Mahalle, mahalle. Semt, semt…
Oturup bir kafeye, aylak aylak SADECE insanların koşuşturmasını izledin mi?
İsmini bilmiyorum, İstanbul’a özgü bir Çam cinsi, SADECE o çamın altında oturup İstanbullu seyretmek için tepelerine tırmandın mi, DÜŞÜN benim halimde, yürümeye, adim atmaya halim yok.

BEN YAPTIM, hanim ile birlikte dilimiz iki karış dışarıda tırmandık tepelere…
VEYA…
Oturup ulu çınar ağaçlarının atında, örenin Emirgan’da çayını yudumladın mi?
Gezdin mi sarayları ve bahçelerini karış karış…
Dinlene, dinlene…
Çoban Çeşme, rahmetli babamın çocukken hayvanları su içmeye götürdüğü yer…
Florya (Şenlikköy) nere, Çoban Çeşme nere…
Cennet Mahallesi…
Diziler bile çektiler bu mahalle isminde, eskiden Florya’nın mezarlığıydı…
Atalarım yatar orada, son istirahat gâhları!

Bana mı öğreteceksin İstanbullu?

Fındıkzade nere, Eminönü…
Galata köprüsü üzeri nere, yürüyerek, çocukluğumda…
Balık tutmaya…
Adaları, özellikle Heybeli’yi…

Boğuluyordum be, kazadan kısa süre sonra girmiştim denize…
Iyi bir yülüyücüyümdür aslında…
Kaskatı kesilmiştim, kıpırdayamıyordum. Ümit amca kurtardı. Su o kadar soğuttu, kalbim duracaktı…
Zaten yamalı bohça.

Çamlıca…
Yıksan yıkamazsın, Allah korkusu varsa içinde YAPAMAZSIN…
Tamamlanacak…
Ama öyle ama böyle, ANCAK kullanım şekli farklı olabilir…
VE…
İsmi kesinlikle Recep Tayyip Kahpedoğan Camiisi OLMAYACAK…
Onun adı…
Bu Camiyi başlayıp, PARASI bittiği için, memleketi iflasa götüren ADI YARATIK olarak anılacak.

AVUKAT, falan…
Bana boşuna orman adamı demiyorlar. Sac sakal karıştı birbirine. Kendime çeki düzen vermeliyim…
Gelince, öğleden sonra kısmetse DEVAM…
Evlat…
VE…
TÜRKCE, Tayyipstan VE EGITIM…
Kısmetse!

Devam edecek…

Gölgelerin ardındaki gerçekler

24.460118, 54.361392
BMC…
Tank – Palet şirketi, yüzde bilmem kaçlık Katar katılımı…
Aaa Kaaa Peee VE mee, mee, meeleri…
Özelleştirme…
Dün Almanlar tekrar açıkladılar, yabancılar belli başlı şirketleri…
Stratejik öneme sahip şirketleri satın almaya, ortak olmaya kalkarsa…
Devlet…
Şirkete hisse sahibi olacak. Gereken ekonomik desteği verecek…
Liberaller, solcular kıyameti kopardılar.

Arap Emirlikleri, Katar…
Ortadoğu’da, Amerika Birleşik Devletleri’nin…
En büyük askeri üssü…
Papa…
Kimin umurunda?

GÖTÜMÜN KENARI, okuduğumda nasıl sevdim, paylaşmadan edemedim

Allah büyük ya, Allah çok büyük…
ILLAHI ADALET!

HIRSIZ ya hırsıza Allah nasip eder mi tamamlamayı?
Özenti, ADI Kasımpaşalı ayı…
Altı minareli bilmem ne…
O-ro-s-puuu çocuğu!

Özbeöz…
Bir İstanbullu olarak gıcık kapıyordum, arıyordum eski Çamlıca’mı!

Allah israfı sevmez!
4 Şubat 2019

Ağızlara dil olur.
Dilden dile söylenir.
Kulaklara ses olur.
Kulaktan kulağa dillenir.
Ağızlara dil, kulaklara ses, gözlere bakış olsun diye yola çıkıldı. Çamlıca Tepesi’ne “Minberine asansörle çıkılan caminin” yapımcısı şirketin mimarı anlatmıştı.
Arşivlerde var.
Demişti ki:
“Bakanlık, Çamlıca Tepesi’nde 400 dönümlük araziyi ‘Özel Proje Alanı‘ ilan etti. Bu alanın 57 dönümlük bölümü ibadet amaçlı kullanıma açıldı. Sayın Cumhurbaşkanımız caminin yapımıyla, mimarının kim olacağına kadar yakından ilgilendi.
Caminin yapımı bitti.
Yüzde 100 yün, özel dokuma 17 bin metrekare halı dokundu. Camiye bu özel dokuma halılar serildi. Aynı anda 63 bin kişi namaz kılabilecek. Cami 100 milyon dolara mal oldu.
Kubbede altın yazılar var.
Bu yazılar çelik.
Yani metal; nano teknoloji sayesinde çelik altın rengine dönüştürüldü. Kubbeyi çevreleyen yazılar da altın renginde. Evet onlar da altın varak.
Minber 48 basamak.
Asansör yaptık.
İmam minbere rahat çıkacak. Minberine asansörle çıkılan başka cami örneği var mı? Mimar şu cevabı vermişti: Türkiye’de yok. Dünyada var mı, bilmiyorum.”
★★★
Evet bu eski haber.
Yeni haber şu: Çamlıca’da 100 milyon dolara mal olan ve hiçbir masraftan kaçınılmadan bitirilen camiyi yapan şirket iflas etti.
Şirket, büyük borca batmıştı.
Ödeyemiyordu.
Önce konkordato istedi.
Mahkeme talebi inceledi: Sizi konkordato kurtaramaz dedi ve Hedef Yapı adlı şirketin iflasına karar verdi. Minberine asansörle çıkılan caminin halılarını dokuyan Gaziantepli ihracat şampiyonu Avşar Halı da zora düştü o da konkordato istedi.
★★★
Başımıza gelen nedir?
Niye batıyor mübarek camiyi yapan, halısını dokuyan, altın varaklarını konduran şirketler? Büyük camiler şehri İstanbul’da yeni bir 6 minareli, kubbe yazıları altın varaklı, minberine asansörle çıkılan, 100 milyon dolar (520 milyon TL) maliyetli cami yapmaktan Allah hoşnut mu olmadı?
Allah israfı sevmez.
Halk patates ile soğanı bile tane ile almaya başladığı şu gönlerde 100 milyon dolara cami yapmak Allah’ın gücüne mi gitti Allah’ın tokadı mıdır? Yoksa “dış borçla pahalı cami dikme hesapsızlığının” sonucu mu?
Siz bu soruları düşünün.
Ben size tarihten bir not yazayım: İstanbul Eminönü’nde “Yeni Cami” diye bildiğimiz Valide Hatice Turhan Sultan Camii temeli, Evliya Çelebi’ye göre “On Mısır Hazinesi (geliri)” harcanarak atıldığı için bu caminin adına o günlerde halk, “Zulmiyye” diye isim takmıştı. Zulmiyye kelimesi “Adaletsiz, adil olmayan” anlamında kullanmıştı.
KALEMİN GÖR DEDİĞİ
Cami imamının mikrofonu da çalınacak mal oldu!
Domatesten sonra cami imamı mikrofonu da çalınacak mallar arasına girdi. İstanbul Fatih’te Ahi Çelebi Camii’ne giren hırsızlar; erkek bölümünden ayakkabı, kadın bölümünden etek ile imamın mikrofonunu çaldılar. Cami cemaatinden İzzet Sarı, “Hırsızlık sürekli oluyor. Ayakkabı hırsızlığına zaten alıştık. Hocanın mikrofonu çalındı. Geçenlerde gece yarısı minarenin kurşunlarını bile çalmaya kalkanlar oldu” diye dikkat çekti, güvelik istedi.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/necati-dogru/allah-israfi-sevmez-3378568/

Bir daha sormayacağım kimseyi Türkiye’de, YEMINLE, yerlerdeyim

Ve artık sadece kendi işlerimle, sevdiklerimle ilgileneceğim…
Buradakilerle…
NOKTA

Allah, Peygamber aşkı için aç bu linki; Bloomberg…
incele
Tayyipistan ekonomik göstergesi, ADI…
Pezevenk, Y-CHP ve Iş Bankası ile uğraşmakta…
Masadaymış, masada…
Tabii Önder sanki ana muhalefet partisi, kimse yatırmıyor benim gibi onları masaya…
RESMI KANITLAR ILE…
Birde yayınlayamadıklarımı bir bilseniz…
Sağduyulu bir insanında anlaması gerektiği şekilde…
En azından bunun için uğraş veriyorum…
Aç bu linki, bak aşağıda anahtar istatistiklere…
>>> anlamadıysan 1, 3, 5 Year Return meselesini <<<
Oku buradan öğren:
ögren
Birde bak 3 ay…
TEKRAR üç ay getiriye, böyle ayakta Tayyipistan…
SIKILIYORSUN, SATILIYORSUN haberin yok!


+

Canim yazmak istemiyor Eyyy Atatürk milliyetçisi, eyyy dingiller sürüsü…
ÖZELLIKLE AKP’liler…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve ilkeleri…
Bence en önemlisi HALKCILIK…
CHP demek…
DIKKAT…
Cumhuriyet HALK Partisi…
Türk milleti demek, Türk ulusu…
Kendini bu vatanin evladı gören HERKESIN partisi…
G.t kıllı milletçisi değil, MHP gibi kafatasçı, kana bakmaz…
Kandaki asalete bakar, kanı bozukları ayıklar…
HALK menfaatine neyse, halkın talepleri onu karşılamaya çalışır…
VE bir HDP gerek görüyorsa, görüyorsa AKP zararlı bu millete ve destek vermek istiyorsa inandığına…
Adi üstünde bu parti…
Vurgu >>> Cumhuriyette, vurgu Cumhuriyet HALK <<< partisinde!


+


+