Maltepe veya bir kadının kalitesini nasıl anlarım

Mesele yataksa…
Özelik-i fiziki…
Yok mesele gönülse çok ama çok daha önemli kadının kalitesi!

Sözlerime başlamadan önce…
Yine…
Yapalım bir toplu katliam, ANLA ne dediğimi!

Konuyla uzaktan, yakından ilgili…
Bosna kardeşim…
Müslüman…
Sefilliğe şerbetli mi?

Ahhh aşk…
Ah para sen nelere kadirsin…
Bilen, anlayan ve bu gücün farkında olana, olur şaşmaz bir pusula!

Almancası olana tavsiye ederim bu belgeseli izlesin…
Çocuk bunlar değil mi çocuk…
Genç…
AMA senden benden olgun sözleri VE yine kilise, kilise demiş olmayalım…
Dini bir kurum bir kuruluş…
Bir Cami’de olabilirdi, bir Sinagog…
Eyyy insan, ey Allah yolunda, Tanrı yolunda olan insan…
Var mı bu dünyada senden benden olan?

Var anlaşılan…
Ama sen ki Allah yolunda, Tanrı yolunda olan NASIL…
Kayırırsın çocuğu, o senden bu benden?
IZLE…
Ve mutlaka okula dikkat et…

https://www.arte.tv/de/videos/072489-002-A/re-liebe-unerwuenscht/

Sonra…
İzlerken aklıma geldi birden, hani bir dizi vardı…
Elveda Rumeli…
Sen O inançtansın ben bu inançtan…
Ne kadar yanlış ne kadar yanlış. EVLAT…
Yok, pardon, özür dilerim herifin avratlarını karıştırdım…
Polonyalı bir evvelki…
Bu, hani ciddi olan Alman…
Hani giyim, kuşam…
Hostes…
Özel eğitim alırlar, makyaj giyim üzerine…
Mükemmel bir görünümdü, tanıştığımızda…
Tam uyumlu!

Ve bir baba olarak…
Benimde var çekincelerim, Onların şu an göremedikleri ama ileride…
Bir heyelan, bir çığ gibi üzerlerine gelecek olan sorunlar yığını…
KARAKLIYIM…
Çekeceğim ikisini de önüme, anlatacağım uzun uzun…
Allah yazdıysa…
Sevgi, aralarındaki bağ güçlüyse…
Geleceklerdir her türlü sorunun üstesinden.

Ve yine rica edeceğim ikisinden…
Dedim ya Allah yazdıysa…
Resmi nikah zaten…
Hem imam hem kilise nikâhı…
Vaftizmiş…
Kulağına EZAN eşliğinde isminin “üflenmesi”
Bebe, Allah bir, bir tane Tanrı var…
BIR…
Hepimizin!

Yetiştirsinler çok yönlü…
Reşit olduğunda…
Torunum kendi kararını kendi versin. Sorun olacağını sanmıyorum…
Kızın babası Iranlaymış, muhtemelen Müslüman, anne Alman…
Tabi bende isterdim kanımdan, kan, canımdan can…
AMA…
Yazgı, kader diye bir şeyde var!

Ve dün…
Borsada 7,3 milyar el değiştirmiş…
Oh, oh…
“Ne güzel” gelsin paracıklar…
Ya…
Pazarlanan ya el değiştiren ya kaymağını giyip, etin lop yerini…
Kemiği…
Köpeğin önüne atar gibi atılanlar?

Bak yeminle, yalanım varsa…
Dünyanın en ADI, yaratıktan bile, Kahpedoğan’dan bile daha adi birisi olayım…
YAPMAM…
Evet, gözlem, evet izleme…
Dikkat etmek…
Böyle böyle öğrendim insanı, böyle böyle…
Kardeşin bile…
Evinde ki anahtar bana, bize teslim. Var yani bana özel anahtarım…
Herkese açık olmayan yere girmem. Banyo, mutfak, oturma odası…
Antre zaten…
İlk izlenim, insanın hali hareketi, giyim kuşam…
Sözleri, ağzından çıkanın vurgusu…
Tüm bunlar ve daha neler neler bırakır karşısında bir intiba…
Vücut dili…
>>> ve kadının, dip köşesi. Göze çarpmayan, kenar, köşe yani <<<
Dolapların içi, dolap düzeni…
BAKMAM, dikkat etmem…
Evin…
Yatak, divan altı…
En dip en kenar köşeleri…
Bakmam…
Kesinlikle bakmam, görmemezlikten gelirim gördüklerimi…
Eğer O kadında özel bir ilgim yoksa, bir isteğim, beklentim!

Yeminle bak…
Çok yolum düşmez o taraflara, en son annemle birlikte gitmiştik…
Hem ziyaret hem ticaret misali…
Maltepe…
Bu sabah haberlerden geçti…
Maltepe’nin üç mahallesine ICRA!

Uzunnn yıllar oluyor çok uzun, gir bak arşivlerime hep anlatmış, hep dile getirmeye çalışmışımdır…
VE YINE…
Fark etmez kimin, hangi siyasi görüsün > hegemonyası < altında olursa olsun…
Yazmışımdır varoşları, ARAZI MAFYASININ YÖNTEMLERINI…
YOK…
Yazmayacağım Mafyayı, çok yazdım, anlattım…
Git bak Maltepe’ye, sahil şeridi…
Hele Dragos’a doğru yol al…
Sonra git kenar, köşeye doğru…
Varoş mahalleri keşif et(!)

Belediyecilik, yönetim, yönetebilmek…
Herkes göstermelik yapar bir şeyler…
HERKES…
Yanıltabilir seni gördüklerin, aldanırsan izlenimine…
Sen baksana divan altlarına, aç bak bakalım dolap düzenine!

Neyse, geçelim. Başka bir konu, bir o kadar önemli…
Sağlık…
Belki ayıplıyorsunuz beni…
Hani tuvalet meselesi, bilen bilir çeyreği…
YAZMAZ, dile getirmez özelini!!!

Eğer…
Değilse önemli, değilse bir mesaj bir bilgilendirme birisine…
Hani çıkamıyorum ya tuvaletten, kalp ile ilgili…
Dedim ya, hep derim sığdıramazsın Önderi herhangi bir çekmeceye…
Özel bir aptal, özel gereksinimli…
Bu yüzden doktor doktora telefon etti…
Acil yani…
Bilgi…
Çok önemli, his ettim normal değil yoksa gitmezdim doktora…
Diyor…
O sana gerek görürse bir ilaç verecek, tuvalet ihtiyacı tersine dönecek…
Gece olan gündüze…
YANI…
Öndere yine çile AMA bak bunu bende bilmiyordum…
Enteresan…
53 yaşındayım, yaşıtlarımda görülüyormuş böylesi…
Yok prostat değil…
Yok öyle bir sorunum, zorlanmıyorum. İdrar torbası tam boşalmazmış…
O…
Hep otururkenden söz etti, sonunda…
😊
Fark etmez ister otur ister ayakta dedi…
> yatarken yapacakmışım <
Şişeye, yapmam tabii…
AMA…
Bu bilgi ilgimi çekti!

Unuttum bak, BILIMSEL de araştırılmış, kanıtlanmış bir gerçek…
Biliyorsunuz…
Mezhepçiliği ret ederim. Allah…
Ve Peygamberleri, kitapları!
KOCAMAN BIR NOKTA

Görgüye çok önem veririm, doğrudur çekirdekten yetişme…
Ya yanlış yetiştiriliyorsan ya verilen, aktarılan bilgiler kulaktan dolma hurafe doluysa?
VE…
Bilim dediğim gibi ispatladı, KENDI TECRÜBELERIMLEDE SABIT…
Anlatmışımdır kan kardeşimi, bir Yugoslav…
Babası, Allah’ım her yol vardı. Hele içki, neredeyse komaya düşecek kadar…
Sonra…
Aile içi şiddet, hem de öyle böyle değil…
Neler gördü bu gözler, neler yaşadı Önder…
Bir gün…
Kapısını vurdu Yahovacılar…
Ve adam bir melek oldu, bambaşka bir insan!

Yugoslavlar genelde Katolik’tir, çoğu…
Reşit olan, akli kesen ve >>> kendi isteği ile din değiştiren VEYA dinine yönelen <<<
İnsan çok daha bilinçli yaşar dinini, inancını…
Buda bir gerçek!

Doğrudan!!! Seç, beğen al

Nöroloji…
Ortopedi…
Kardiyoloji…
Normalinde altı aydan evvel randevu alman imkânsız…
Dogrudan…
Doktor, doktorla konuştu…
Kardiyoloji…
Üçüncü ayin yedisi…
Unutmasam bari.

Hani beni ameliyata sevk eden, Saarbrücken’de Profesörü bulan…
Ona yollayan. Evde…
Yaşıtlarımla ilgili, erkeler âlemi…
Sonra!

Bebi geldi bebi, 6 aylık. Prenses, tam bir sırıtkan. Allah, Yüce Mevla’m daima güzünü güldürsün. İçim gitti

O yanaklar, Allah’ım o yanaklar, O gıdı…
YUMULLL…
Yumulamıyorum, korktum. Biraz grip gibiyim…
Uzaktan sevdim. Yaaa…
Dünyanın en güzel şeyi, yok daha güzeli…
Bebiler…
Allah cümlesini korusun.

Lexxx ablanın torunu…
Allah son gürlüğü verdi, hayati bir roman…
Pek güzel olmayan bir yaşam. Çok şükür, en azından rahat bir nefes aldı…
Hani ölümü şüpheli olanın annesi, aile dostu…
Kötü gün dostu!

Döviz, altın sanki sabitlenmiş gibi

Borsa…
Hop aşağı, hooop yukarı…
Manzara bu olunca aklıma geldi birden…
Hatırlıyor musunuz…
Çöpçüler Kralını?

“Bizimki”
Pazarlamacılar kralı…
İstanbul, Selamsızlar semtinde* bakkallara at etti, eşek eti pazarlarken çok şey öğrenmiş olmalı…
Gerimin kenarı, oturuyor şimdi saraylarda!

* şimdi vefat etti, çok ama çok güvenilir bir kaynaktı. O vermişti bana bu bilgiyi. Hatta Bay P.’nin bazı bakkallara hala yüklüce borcu olduğunu, ÖDEMEDIGINI söylerdi.
Borç neydi?
Namustu değil mi?

Çok şükür, çok şükür Allah’ıma, köylerde, küçük yerleşim yerlerinde yaşayanlar, ikamet edenler pek bilmez, görmez AMAAA

Kentliler pek iyi bilir bu manzarayı…
Aşağıda gördüğünüz fotoğraf gibi neler neleri…
Hele bebeler, çocuklar yok mu, kâğıt, çöp toplayanlar…
YINE…
Her kavşakta bekleyen çocuklar, arabaların camlarını silmek, silebilmek için neredeyse yalvaranlar…
Köşe başlarını tutmuş IHTIYARLAR…
Ya tartacaklar seni veya sümüklü burnuna satacaklar iki kuruş için mendil…
ELINI VICDANINA KOY, UNUTMA…
Yukarıda Allah var…
Hiç mi görmedin çöpte ekmek arayanı…
Dileneni, fırın önünde özlemle ekmeğe bakanı…
Tayyip zamanı?

Kaç kez bilmem…
Kaç kez dile getirmişimdir, kaç kez…
BU…
Ve benzeri “manzaraları”
Ben unutmadım Allah’ımı, var bir vicdan…
Cüzdan arasına sıkışmayan…
BELKI…
Allah bu yüzden benim ve sevdiklerimle, belki!?

Ve evet, yaşıyorum, “yaşarken” cehennem azaplarını…
Allah…
Verir cezayı…
AMA işin EKSTRA enteresan yanı bu ya, vuruyor yerden yere…
Ve sonrasında…
Tutuyor elimden, kaldırıyor ayağa!

İnsansın kardeşim insan, sadece insanız…
Hiç kimse…
Hiç kimseyi ebediyen kandıramaz, kendini olduğundan faklı gösteremez….
Gizlidir niyet gün gelir, gün ola harman ola…
Çıkar açığa…
Gör geçekleri.

Bilmem ne ederim gönüllerin belediyeciliğini…
Soyunuyorsan bir işe, sana ne benim gönlümden, bana ne seninkinden…
Yatağa mı gireceğim seninlen?

Doldur makamını, dürüst ol, yaptığının hakkını ver…
YETER!


+

Yorumsuz

İttir ittir gitmiyor…
23 Şubat 2019

Kamyon bile ittirince bir süre gider…
8 ay oldu…
Cumhurbaşkanlığı sistemi ittir ittir gitmiyor…

Cumhuriyet’in daha ilk aylarında; şeker fabrikaları kuruldu, İş Bankası kuruldu, Gölcük Tersanesi kuruldu, fişek fabrikaları kuruldu, Atatürk Orman Çiftliği kuruldu, hukuk fakültesi kuruldu, başkent olan Ankara’nın nazım planı yapıldı, Turing Otomobil Kurumu kuruldu, mahalle mektepleri ve medreseler kapatılarak tevhidi tedrisat ile modern eğitime geçildi, üç ayda 2 bin okul yapıldı, Lozan Antlaşması uygulamaya konuldu, Devlet Demiryolları kuruldu, Cumhurbaşkanlığı Orkestrası kuruldu, Karacabey harası kuruldu, ilk madeni cumhuriyet parası basıldı, medeni yaşama geçiş kanunları peş peşe yürürlüğe girdi, 71 ilde idari yapı tamamlandı, İzmir İktisat Kongresi toplanarak cumhuriyetin en başarılı ekonomi politikası belirlendi…
Daha cumhuriyetin ilk ayları…
Daha siftah…
Dışarıdan bir tek kuruş borç almadan…
Değil cumhuriyetin 90 yıllık birikimi, dev bankları, binlerce fabrikası, yüzbinlerce yetişmiş insan gücü ile… Hurda bir İngiliz jeneratörü ile bakanlıkların aydınlatıldığı günlerde…

Bu arkadaşlar cumhuriyetin 90 yıllık parlamenter sistemini beğenmeyip “Cumhurbaşkanlığı sistemi” kurdular…
8 aydır daha domatesteler…
İlk işleri tank fabrikasını Katar Araplarına satmak oldu… Konkordatolar, iflaslar, intiharlar, iç barışını yitirmiş, dış politikası tükenmiş, ekonomisi iflas etmiş, işsizlik ve bir lahana için kuyrukta itişen, devlet olmaktan çıkmış zavallı ülke…

Niçin?..
Çünkü devlet olmanın ilk iki şartının zırnığı yok arkadaşlarda:
-Demokrasi…
-Ve hukuk…

Görüyorsunuz işte; cumhurbaşkanlığı sistemi yürümüyor…
Asla yürümeyecek…
İttir ittir…
Gitmiyor…

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/bekir-coskun/ittir-ittir-gitmiyor-3646983/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Sondaj!
23 Şubat 2019

2 gemimiz vardı.
2 gemi daha aldık.
4 petrol sondaj gemisi 4 koldan Türkiye’nin kıta sahanlığı içinde yer alan denizlerde araştırma yapacaktı. Bunu da yapmaya 1982 yılında yayınlanmış BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin ilgili maddelerine göre hakkı vardı.
Derin deniz gözlemi yapma.
Dip kaya örnekleri toplama.
Ve sondaj vurma.
Biz de başlayacaktık.
Nedense geç kalmıştık.
İyi hatırlıyorum.
Arşivlerde var:
İsrail, Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan arkalarına ABD petrol şirketleri ile Katar destekli sermayeyi alarak Akdeniz’de “petrol ve doğalgaz aramaya” başlamışlardı.
Biz niçin geç kaldık?
Bu soruyu Meclis’te bir hanım milletvekili Gamze Taşçıer (CHP) sormuş ve “Sondaj neden Rumların el koyduğu sahada değil…” diye açıklama istemişti. Çünkü bizim sondaj gemisi Fatih, Antalya’nın 60 mil uzağında kalan “Alanya 1 kuyusunda sondaj çalışması” yapıyordu. Oysa bu araştırma gemisinin alınış amacı Antalya koyunda değil Akdeniz’de petrol ve doğalgaz olduğu kuvvetle tahmin edilen yerlerde çalışma yapmaktı.
Fatih gemisi neden kıyıda?
Niçin Doğu Akdeniz’de “deniz yetki alanımız içinde” değil? Münhasır Ekonomik Bölge veya Kıta Sahanlığı koordinatlarımızın ilanı niçin yapılmadı, niçin geç bırakıldı, bu bulanıklık nedir?
★★★
Yani bu hanım milletvekili (CHP’li) “bizim araştırma gemilerimizin Rumların el koyduğu sahada da çalışmasını” istiyordu. Türkiye’nin haklarını dile getiriyordu.
Seçimlere az kaldı.
Şeytan lazım.
Sondaj yine gündem oldu.
Rumcu şeytanımız eksikti.
Rumcu şeytan da bulundu!
Milletvekili Ali Mahir Başarır (CHP), “Rum ağzıyla konuşmakla” suçlandı. Bu suçlamaya karşılık CHP milletvekili, “Hakkımda günlerdir asılsız bir kampanya yürüyor. Cumhurbaşkanı da bu kampanyaya ortak oldu. Ben Enerji Bakanı’nın yanıtlaması için bir önerge verdim, 10 soru sordum. 3 gemi alınmış, limanda yatıyor. Kiralanan bir helikopter var. Günlüğü 40 bin dolar. Buna gerek var mıydı? Bu aramaları ciddi bir şekilde yapıyor muyuz, yapmıyor muyuz? Ben bunu sordum. Sorduğum 10 sorunun bir kelimesinde bile ‘Bu kuyular neden açıldı, neden petrol arıyoruz‘ diye bir soru varsa ben milletvekilliğinden istifa edeceğim” diyor.
★★★
Tam tersi!
CHP milletvekilleri Meclis’te Türkiye’nin Akdeniz’de BM Sözleşmesi’nden doğan hakkını kullanarak petrol aramasını hızlandırmasını istiyorlar. Rum ağzıyla değil Türk ağzıyla konuşuyorlar.
Gerçek bu!
Arşivler yalan söylemez.
Biz gerçeği yazmalıyız.
KALEMİN GÖR DEDİĞİ
Baronu kaçırtan unutuldu!
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “2018’de 147 bin 552 uyuşturucu operasyonu yaptık. Çok kaba bir hesapla Türkiye’de 2018’de ele geçi¬rilen uyuşturucunun maddi değeri 3.5 milyar Türk Lirası’dır” dedi. Polisimiz, bakanlığımız çalışıyor. Bravo diyo¬rum. Fakat uyuşturucu baronu Naci Zindaşti’nin hapishaneden kaçırılış öyküsünü hatırlıyorum. Uyuşturucu çete reisi yakalanmıştı. Aniden gece vakti saat 11:30’da hakim kararı ile serbest bırakıldı ve kaçtı. Hakim, uyuşturucu baronunu serbest bırak¬ması için bir iktidar milletvekilinin kendisine sık sık telefon edip telkinde bulunduğunu itiraf etmişti. Kimdi bu milletvekili? İsmi açıklanmadı. Baronu kaçırtan unutturuldu. Kimdi o?

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/necati-dogru/sondaj-3647032/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger