Gamlı Baykuş’tan havadisler

Bak güzel kardeşim…
AKP’lisi, MHP’lisi, Y-CHP’lisi…
Hiç fark etmez kim olursan ol Mevlâna Hazretlerinin dediği gibi:

Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi,
İster puta tapan ol yine gel, ,
Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…
Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz,
Şu tertemiz tarlaya sevgiden başka bir tohum ekmeyiz biz…
Beri gel, beri ! Daha da beri ! Niceye şu yol vuruculuk ?
Mademki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik…
Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız!
Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir.

Benim gözlerimle göremesin bu dünyayı, az insan vardır böyle eğitilen…
Ayrıntıya dikkat ederken bütünü göz önünde bulunduran…
Ve yine her gözün görmesi mümkün olmayan…
Bilgilere erişen…
Bu bilgilerin iyi kötü değerlendirmesini, nispi doğru yapan!

Tek başına kardeşim, tek başına…
Yok arkamda ekip yok dayı yok amca!

Dünya kaynıyor…
YOKKK…
Senin hiçbir zaman görüp giremeyeceğin AMA benim kulağıma gelen kapalı kapılar ardında yapılan planlar…
Bilsen var ya kafayı yersin, korkudan tir tir titrersin…
Öyle korkunç, öylemesine acımasız…
İnsan, bebeler ya bebeler…
“Bir avuç et yığını” yüreğimizi ısıtan, sevgi dolduran…
Sanki sinek…
Sanki haşere…
Karar kılıyorlar gıyabımızda, ölümümüze, açlığa!

O pezevenk başta olmak üzere…
K nokta K nokta…
Her biri sadece birer kukla!

Aklını başına topla…
Varsa kuruşun dikkatli harca, depola…
Su ve gıda…
Sevdiklerini uyar, gelecek zor günlere hazırla.

Dedim sana…
Ta ne zamanlar, bu kış zor geçecek…
Bahar…
Öyle kolay kolay gelmeyecek.

BEN…
Ayırmam başörtülü, başörtüsüz…
Anlatım sana sevdiklerimi, ailemin kadınlarını…
Var içlerinde başörtülü, başörtüsüz…
AMA…
Her biri bilir yerine göre davranmayı…
Bir Camii bir mezarlık ziyareti, bir mevlit mesela…
Örtünmeyi, baş açmayı…
AYIRIRIM…
Türbanlı orospuyu, en yüce duyguyu…
Allah’a olan sevgiyi…
Dünyeviye satanı!

Ben sana düşman değilim arkadaş…
AMA SEN…
Ayırmasını bil dostu, düşmanı!

Cumhuriyet gazetesi…
Yanlış yoldaşın bilesin…
Sözcü sattı kendini, ilkelerini, Aydınlık kör bir ideoloji sarmalında…
Yandaş yoldaş zaten kendi havasında…
Yazamıyorsun anlaşılır nedenlerden veya at gözlüğü görüşünü engellediğinden…
Bari uyma yandaş yoldaşa, kısıtlama…
Erişimi, unutma para çok şeydir ama her şey değildir…
Senin bir görevin var, vazifen, sorumluluğun bunu sakın göz ardı etme, Paramparça…
Ne çabuk unuttun Sedat Simavi’leri, bir Uğur Mumcu’yu?

Biliyorsun değil mi “lakabıydı” rahmetlinin, rumuzu…
Paramparça…
Benim gibi!

Ne bu köylüyüm ne öte köye geçebildim…
Hep iki sandalye arasında geçti ömrüm…
İlerisine kafam basmaz benim…
Aslında >>> temsili <<< demokrat bile değilim…
Ne ölüyüm ne yaşıyorum…
Ne Türk’üm ne Almanım…
Anlamadım…
Ben kimim, neyim!?

BEN…
Kaçtım!

😊


+


+


+


+

Merdivenlerden düştüm ya…
Toparlayamıyorum kendimi, fena acıyor, fena!

Onsu 1303 dolar

Altın…
Yazdım geçenlerde New York taksilerini…
Şifreli şifreli…
Dün İspanya’da taksiciler isyan etti!

ANLAMAZSIN sözlerimi…
Zaten bu yüzden şifreli, anlayan anlayacak beni!

Altın, varsa ihtiyacın…
Yoksa…
Sakla samanı gelir zamanı!

Benden bugünlük bu kadar, belli olmaz tabii…
Önderin sağı, solu!

NOT, çok önemli…
PEZEVENGIN köpeği, hani meclis başkanı…
Öğreniyoruz ki FETÖ adamından, hani demiştim ya buna dikkat…
İstifa etti edecek, ne için?
Belediye başkanı olmak için!

Birileri vurgunu vuruyor AMA kim???

Dün…
O pezevenk, ADI…
Bak buna Cumhurbaşkanı diyorlar, insanlara, millete örnek olması gerken…
Üslub-ı beyan ayniyle insan
İnan…
Yerine göre söylemimi değiştirebilirim, ben böyle birisi değildim. Küfür ederdim ama uluorta değil.

Ne diyor?
“Silkeleyeceğiz, silkeleyeceksiniz”
Halı mı silkeliyorsun yoksa kimi çarpıyorsun sen?

Okudun mu Soner’i, yok inan artık ona bile bey mey gibi sıfatlar eklemek istemiyorum…
Delirdim…
Türkiye’den ne haberler alıyorum, çıldıracağım. Bu insanlar bana can, benim kanım ya benim kanım…
Bana can, kan olmasalar bile benim insanim, benden olan…
Evlatlar…
Ha Bxxxk, ha Hxxxl ha Exxxn…
Veya Metin, sarı pipim…
Ha O çocuklar, toprağımızın evlatları…
Meyve bunlar meyve, güneş görecek ki olgunlaşsın, sulayacaksın, budayacaksın, bakacaksın, sevgi – şefkat göstereceksin ki bir şeye benzesin.

Sağlık sistemi…
Çöktü…
İnsanlar ölüme terk, O…
Maduro ile uğraşıyor!

Grafikler…
Uluslararası ve Tayyipistan değerleri…
Üşeniyorum, momentumu aldım, kayıt ettim bilgisayara…
Bir tek yayınlamam gerek, gazete kupürlerini…
Halim yok, yok anlıyor musun yok…
Kaldık hırsızların eline, vatan hainlerinin…
Sevdiklerim inim inim inliyor VE benim gücüm, halim yok!


+


+

### Çok önemli, kendi adamları ###

+


+

Almanya saati 15:52

İyi değilim, hiç iyi değilim…
Birdenbire boşalmalar. Gitmem gerek…
>>> çok önemli <<<
Ayağa kalkamıyorum!

Demirörenler, yandaş ve yoldaş basın – yayın kuruluşları

Kardeşim…
Pes doğrusu, yeminle pes…
Sizler…
Ne kadar GÖT YALAMAYA meraklı yaratıklarmışsınız böyle…
Tayyip’inki yetmedi…
Maduro’yla mı devam ediyorsunuz?
YUH!

Sana gelince Soner Bey kardeşim…
Var yazadur sen, bir yandan iyi oluyor böylesi…
Belki…
O veya bu vatandaş öğrenir, biraz düşünür ve gerçekleri görür AMA…
SEN…
Senin de ne “mal” olduğun böylelikle meydana çıkmış oluyor…
Tabii VE mutlaka bir ekip çalışması…
ÜZÜLÜYORUM biliyor musun, tüm kitapların durur kütüphanemde…
Orijinal haliyle, geçtim parasından…
Üzülürüm seni okumak için harcadığım vakte(!)

Ya milliyetçi ol, bağımsız, davranışlarında hür ve düşüncelerinde özgür…
Veya…
Tasmanın öteki ucunda, artık ipin kimin elindeyse ona sadık kal…
Bir öyle bir böyle oynama, yakışmıyor sana!

Sizlere gelince HDP…
Genel hatlarıyla yanıltmadığınız için beni müteşekkirim sizlere…
Demirtaş olmasa bile başınızda, hep yazdım, yazacağım tek yürekli parti sizlersiniz…
Yürektendir; aferin. Helal olsun sizlere!

Demokrasiyi güçlendirmek için aday göstermiyorlar kimi yerde…
SÖLYEMEDILER, açıklamadılar ama bilinen bir gerçektir…
HDP – AKP çekişmesi, Kürt kökenli vatandaş oyu değerli…
Aday göstermiyorlarsa AKP’ye destekten çok ki umarım tersi değildir…
Sokaktaki vatandaş düşünecek…
Y-CHP mi AKP mi?

Artık toparlanıp birlik olma vaktidir…
Ortak düşman Türkiyeli…
Ne bu vatanin bir meyvesi ne bu toprakların bir eseri…
Olup, tek…
Paranın, biatin esiri!

Ne demişti yiğitlerin yiğidi bir zamanlar?
Az biraz değiştirerek, Önderin sözü, zamana uyarlanmış hali:

Türk, Kürt kardeş…
AKP kalleş!

Vekalet Savaşı
25 Ocak 2019

“Üst Akıl”…
Soyut-bilinmez politik kavram değildir.
“Kürt Açılımı” mı dediniz?
“Ilımlı İslam” mı dediniz?
“Büyük Ortadoğu Projesi” mi dediniz?
“FETÖ Darbesi” mi dediniz?
Arkasında mutlak “üst akıl” var!
Peki, “üst akıl” deyince aklınıza somut hangi yapı/yapılar gelecek?
“Atlantic Council (AC)” bunlardan biri.
Enver Ören’i Napoli’de 1.5 yıl “eğitenler” aynı yıl/1961’de Washington’da “Atlantic Council” adlı “düşünce kulübünü” kurdu!
Görevi şu: Sessiz silahla/dil üzerinden muharebe yapmak/psikolojik savaş yürütmek!
Dün ABD, Afganistan’a müdahale mi yapacak; Atlantic Council dünya kamuoyunu etkilemek için kolları sıvar!
Bugün ABD, Venezuela’ya müdahale mi yapacak; Atlantic Council internet sitesine girin nasıl yayın yapıyor görün! Örneğin…
Yıl, 2016. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nin “15 Temmuz Darbe Girişiminden Sonra Türkiye” konulu toplantısında konuşan Atlantic Council yöneticisi Aaron Stein, o gece yaşananlardan kuşku duyduğunu söyledi! Toplantı FETÖ şovuna döndü…
Bu Amerikan kuruluşunun üyesi kimdir; Mücahit Ören!
Hiç şaşırtmıyorlar…
Amerikan vatandaşı Mücahit…
Letonya’nın New York fahri konsolosu Mücahit…
Fethullah Gülen’e “Dünya Barış Ödülü” veren Amerikan “East- West Institute (EWI)” yönetim kurulu üyesi Mücahit…
“Üst Akıl” Atlantic Council üyesi Mücahit…
Mücahit, hangi kutsal dava uğruna mücadele ediyor belli değil mi?
Bir bakıyorsunuz Mücahit’i Brüksel’de görüyorsunuz! “Dünya Güvenlik Konferansı”na katılıyor! Toplantının amacı, AB’yi terörle mücadele konusunda ABD ile aynı çizgiye getirmekmiş! Ne anlar güvenlikten- terörden-diplomasiden Mücahit Ören?
İşte böyle “kullanışlı” hale getiriliyorlar; Fethullah Gülen gibi…
Amaç şu…
NATO’ya bak
Salt Türkiye’ye bakarak meseleleri kavrayamazsınız.
“Üst Akıl” bugün Venezuela’da ne yapıyorsa, yarın Türkiye’de onu yapmaya çalışacak.
Tahmin değil bu:
Enver Ören’i yetiştiren, Mücahit Ören’i toplantılarına çağıran NATO yan kuruluşu “GeoPol Intelligence” geçen yıl “Turkey: NATO’s Rogue Member State” başlıklı makalesinde şunu yazdı:
– Erdoğan diktatördür…
– Türkiye haydut devlettir…
– NATO 10’uncu maddeye dayanarak Türkiye’ye müdahale etmelidir…
Siyasi terminolojide “Vekâlet Savaşı” kavramı var; karşıt güçlerin birbirine doğrudan saldırmak yerine üçüncü taraf vasıtasıyla mücadele ettiği bir savaş türüdür bu!
CIA’nın kullandığı FETÖ’nün yaptıkları bunun tipik örneğidir.
Ve bu savaş bitmemiştir, yeni “kullanışlı cemaatler” ile sürmektedir.
“Atlantik Ötesi” emrindeki kriptolar görev başındadır. Görevleri, her türlü anti-emperyalist milli-yerli hareketi-direnişi baltalamaktır.
Dün Atlantikçi FETÖ’ye Ergenekon-Balyoz kumpaslarını yaptıranlar, darbe düzenletenler…
Bugün Atlantikçi Mücahitlere, Türkiye’nin yerli-milli güçlerine karşı psikolojik savaş yürüttürüyorlar. Yarın sıra iktidara gelecektir.
İktidar ise hâlâ “başı secdeye değenden zarar gelmez” duygusallığı içinde!
Harbin biçiminin-karakterinin değiştiğini kavrayamıyor; mücadeleyi sadece FETÖ ile sınırlıyor! Oysa. Venezuela’da olanları bile medya yayıncılığı açısından değerlendirmesi gerekiyor ki Mücahitleri anlasın!
– Maduro diktatördür…
– Venezuela haydut devlettir…
– Hemen müdahale edilmelidir…
Bunları diyenler hep aynı; “Atlantik Ötesi” ve onların medyası…
Toparlarsam…
Ne yapılanması bu
Şu tesadüf olabilir mi:
Mücahit’in dedesi askeri okullarda öğretmenlik yapmış eski asker.
Mücahit’in halasının eşi askeri hastanelerde doktorluk yapmış eski asker.
Mücahit’in babası Kuleli mezunu, NATO burslu eski asker.
Mücahit’in babasının “kara kutusu” ordudan irtica nedeniyle atılan eski asker.
Mücahit’in şirketinin başkan vekili Kara Harp Okulu mezunu eski asker.
Mücahit’in şirketinin bir yönetim kurulu üyesi eski asker.
Mücahit’in şirketinin bir diğer yönetim kurulu üyesi eski asker.
Mücahit’in şirketinin idari işler müdürü eski asker.
Mücahit’in şirketinin sosyal işler direktörü eski asker.
Mücahit’in “akıl hocası” Jandarma Genel Komutanlığı yapmış komutanın yeğeni.
Mücahit’in eniştesinin kuzeni MİT daire başkanlığı yapan istihbaratçı…
Liste uzayıp gidiyor…
Bu köşede yazdım hatırlatırım:
Mücahit’in Ankara temsilcisi eski asker, Türkiye-Rusya ilişkileri düzelmeye başladığında, Türkiye Gazetesi’ne “Yeni Darbeyi Ulusalcılar Yapabilir” manşeti yaptı! Maksat, iktidarın Avrasya açılımını engellemekti.
Erdoğan, Gladio’nun/Atlantik Ötesi’nin sadece “FETÖ Planı” yaptığını mı sanıyor?
Erdoğan, duygusal şablonun/paradigmanın dışına çıkıp gerçekleri görmelidir…
NOT: Cavit Çağlar telefonla aradı:
– “Evet, New York’ta bana kelepçe vurdular!”
– “Sana vatandaşlık verelim, iltica et, kurtul” dediler, reddettim.
– “Ülkeme geldim. Haksız yere aylarca hapis yattım, sonunda beraat ettim.”
– “317 milyon dolar borç çıkardılar, 1.2 milyar dolar ödedim. Kimseye kuruş borcum yok…”
– “Hala ülkem için çalışıyorum; 10 bin kişiye ekmek sağlıyor; 400 milyon dolarlık ihracat yapıyorum…”
Mücahit Ören’e yerli-milli diyebilir misiniz?

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/vekalet-savasi-3259008/

Unutmadım seni…
Sana gelince…
😊
Gülücüğün böylesi!

Dolar 5,30
Euro 6,05
Çeyrek altın 363,32
Borsa 102418

######

DIKKAT makalede sözü geçen kurum ve kuruluşlar…
ANCAK…
Bir Soner Yalçın dahi olsa dünyaya tek gözle bakana, adam demem ben!

INCELE:

https://www.atlanticcouncil.org/

Almancan varsa MUTLAKA OKU:

https://deutsch.rt.com/meinung/78053-atlantic-council-veroeffentlicht-zensuranleitung-und/

https://www.eastwest.ngo/

https://www.geopolintelligence.com/

Ilgili yazısı:

https://www.geopolintelligence.com/turkey-natos-rogue-member-state/

######

Koruyucu meleklerim VE Allah

Yeminle…
Koruyucu meleklerim ayni benim gibi etrafımda koşturuyor olmalı…
Nasıl ben sevdiklerimin etrafında deli divaneyim…
Onlarda öyle olmalı!

Dört dönüyor olmalılar, dört dönüyorlar. EMINIM öyle olduğuna…
Bu kadar şans olmaz, olamaz ya!

Allah…
Allah her daim yanımda, benimle birlikte…
Sevdiklerimle…
MUTLAKA öyle, mutlaka öyle olmalı. Beş gün içeresinde neler olamazdı ki???

Bembeyaz…
Etraf bembeyaz, o dondurucu soğuk yerini “ılıman” bir havaya bıraktı…
Ağaçlar…
O güzelliği bir görmelisiniz, Allah’ım ne büyüksün…
Nelere kadirsin…
Trafik tam bir facia, yollar kapanmış, ağır bir trafik kazası olmalı…
Ben…
Her şeyde bir hayır görmeye çalışan…
Her şeyin Allah takdiri olduğuna yürekten inanan bir insanim…
Çocuğun arabası, bitti çok şükür…
Her şey yasal…
“Das Auto ist ein Euro 5 Diesel und hat eine Euro 4 Plakette. Sauberer geht es derzeit nicht!”
Öyle diyor görevli memur…
Dönelim geçen haftaya, arabayla ilgilenip TÜV’ü aldığım güne…
O kadar dağıldım ki o kadar olur, bu sabah annemle yoldayız, konu açıldı…
Anne, bilmiyor musun ne kadar dağıldığımı, doksan dokuz şeyle aynı zamanda uğraşıyorum…
“Görüyorum oğlum, biliyorum. Sen olmasan kim uğraşacak bunlarla?”
Yaşamıyorum, sadece nefes alıyorum…
Onu da soluk soluğa. Gittim düzenlediler gereken evrakları AMA KIMSE BANA BIR ŞEY SÖYLEMEDI…
Müneccim boku yemiştim, her şeyi bilmek zorunda mıyım?

Yok…
Çok büyük bir şey olmazdı, başımı oldukça ağrıtırlardı…
CEZA…
Yüklü bir para cezası, zaten şu anda en büyük sorunlarımdan biri…
NAKIT…
Kendime nasıl küfür ediyorum bir bilseniz, el ekmek tutmuyor…
Sinir oluyorum sinir!

Ya var, Allah’a çok şükür var. Yok değil…
Hepsi, her şey vadede. Zamanında aldım ben tedbirimi. ÖLÜM…
Ensemde…
Evlat var, eh bana yıllarca emek harcamış bir insan. Kolay mi bir özürlüyle yaşamak…
Bırak özrü, mözrü…
Bir iyice kafadan kontak!

Benim sağım, solum hiç belli olmuyor!
Sever miyim, söver miyim, döver miyim…
Yoksa…
O an öldürebilir miyim hiç belli değil!

TÜV…
Lastikleri bırak, anlatmadığımı biliyorum, ruhsat…
Ruhsat yok ortalıkta, neyse tanıdıktı da, başka bir evrak…
Verdiler…
Turkish men…
Almanya, kanunlar – kurallar. Alman olsa imkânı yok düzenlemezdi gerekli belgeyi…
Hafta sonu DELI gibi evrakları arıyorum…
YOK, YOK, YOK…
Çaresiz gittim bu sabah, selam sabah…
Ya insan…
İnsan ve TECRÜBE, bayıldım insanlıklarına. Yok bu sefer Alman memurlarıydı…
Zaten evvelsi O Türkiyeliye, hani Kürt’müş ya ona çok fena kızmıştım, O sinirle aldım plakayı doğru arabaya. Bastım gittim…
Ne mühür var üstünde ne elimde ruhsat…
5 gün…
Kaza dahil her şey olabilirdi!

İki adam bir kadın…
Bu sabah posta ile yollayacaklarmış…
Çok kibar, şakalaşarak aldım gerekenleri, bu sefer her şey yasal!