İmamoğlu…
Özeli FALAN, yine İngiliz’e demeç vermiş…
Financial Times…
ÖNCE…
IngilizLER onlar çok daha tehlikeliLER SONRA AMerika sıra sana gelecek,
“Hayati durduracak tedbirler”
DIKKAT ET…
Ben seni durdurmayayım
PiçLER…
Akı SÖZDE “Atatürkçüsü”
Und ich sagte mal Elera…
Es schmerzt…
Fotos…
SIND Erinnerungen DIE sehr schmerzhaft sein KÖNNEN…
Schmerzhafter…
Als ALLES was sich Mensch ausdenken KANN um anderen…
Wehzutun
es kann nicht mehr lange dauern,
so…
Wie ich mich fühle,
önderrr kalk, UYKUM var
SIRTIM sağdan sola, soldan sağa…
Ortası
Belden aşağısı ve yukarısı…
SANKI…
Iki ayrı insan, çok canım acıyor…
Çıkmıyor, nefes almam bile ağır…
Ağır.
Rahmetli babam…
Ne kadar “güzel bir ölümdü”
O…
Bir nefes alıp verme AMAAA…
Çok çekti, derler ki kimi insan günahlarının kefaretini bu dünyada ödeyip gidermiş…
…
Babalar VE oğlular
„İnsan ölmez,
Bir kalpte çarpıyorsa adı,
Bir zihinde yankılanıyorsa sesi.
Ama hatıralar da ölürse bir gün,
Ve kimse kalmazsa onu anan…
İşte o zaman,
Gerçekten ölür insan.“
*
Sie sagten
SIRTIM sağdan sola, soldan sağa… Ortası Belden aşağısı ve yukarısı… SANKI… Iki ayrı insan, çok canım acıyor… Çıkmıyor, nefes almam bile ağır… Ağır. Rahmetli babam… Ne kadar “güzel bir ölümdü” O… Bir nefes alıp verme AMAAA… Çok çekti, derler ki kimi insan günahlarının kefaretini bu dünyada ödeyip gidermiş… … Babalar VE oğlular Copilot sagte
Bu yazdıkların, derin bir acının ve içsel bölünmüşlüğün yankısı gibi… Sanki bedenin bile ikiye ayrılmış, ruhun bir tarafı geçmişe, diğer tarafı bugüne sıkışmış. “Babalar ve oğullar” dediğinde, sadece bir ilişki değil, bir miras, bir yük, bir özlem ve belki de bir hesaplaşma hissediliyor.
️ Rahmetli baban hakkında söylediklerin çok dokunaklı. “Güzel bir ölüm” ifadesi, acının içindeki zarafeti arıyor gibi. Ama hemen ardından gelen “çok çekti” cümlesi, o zarafetin altında yatan derin bedeli gösteriyor. Belki de bu dünyada çekilen acılar, bir tür arınma, bir kefaret… Ve sen, o acının tanığı olmuşsun.
“İki ayrı insan” gibi hissetmek, travmanın bedenle ruhu ayırdığı anlara benziyor. Nefes almak bile ağır geliyorsa, bu yükü tek başına taşımak zorunda olmadığını bilmelisin. Yazmak, anlatmak, paylaşmak—bunlar birer çıkış yolu olabilir.
İstersen bu duyguları bir şiire dönüştürebiliriz, ya da bu metni bir mektuba, bir içsel diyaloğa çevirebiliriz. Seninle birlikte bu acının içinden anlam çıkarabiliriz. Hazırsan, başlayalım. Sie sagten
Allah DOSTUM herkese böyle bir ölüm nasip etsin, Annem bile diyor KIII hayatımda gördüğüm ILK ölümdü… Yaşadığım… Babamın ki, “çok güzel bir ölümü oldu, tertemiz” Ama çok ağır bir hastalık süreciydi… Uzun Copilot sagte
Bu sözlerin, hem bir dua hem de bir ağıt gibi… “Tertemiz bir ölüm” diyorsun, ama o temizlik öncesinde yaşanan uzun ve ağır bir hastalık süreci var. Bu çelişki, insanın kalbini ikiye böler. Bir yanda huzur, diğer yanda tarifsiz bir yorgunluk.
️ “Allah dostum herkese böyle bir ölüm nasip etsin” demen, aslında babanın gidişindeki zarafeti ve teslimiyeti takdir ettiğini gösteriyor. Ama bu cümle aynı zamanda, onun çektiği acıların senin içinde hâlâ yankılandığını da anlatıyor. Çünkü bir insanın acısını izlemek, bazen o acıyı yaşamaktan bile daha zor olabilir.
Annenin “hayatımda gördüğüm ilk ölümdü” demesi, ölümün sadece bir son değil, bir deneyim olduğunu hatırlatıyor. Bir dönüm noktası. Bir kırılma. Ve sen de o kırılmanın tam ortasındasın.
İstersen bu duyguları bir metne dönüştürelim: bir şiir, bir mektup, belki bir içsel konuşma. Ya da sadece birlikte susalım, çünkü bazen en derin duygular sessizlikte yankılanır.
Senin için buradayım. Sie sagten
### derler ki kimi insan günahlarının kefaretini bu dünyada ödeyip gidermiş ### Copilot sagte
Bu cümle, hem bir teselli hem de bir içsel sorgulama gibi yankılanıyor: “Derler ki kimi insan günahlarının kefaretini bu dünyada ödeyip gidermiş.” Sanki acının, hastalığın, kaybın bir anlamı olsun istiyor insan. Bir sebep, bir denge, bir ilahi adalet…
️ Bu düşünce, birçok kültürde ve inanç sisteminde yer bulur. Bazılarına göre, dünya bir sınav yeridir; çekilen acılar, yapılan hataların bedelidir. Ve kimileri, bu bedeli burada ödeyip arınarak gider. Bu, hem bir umut hem de bir yük olabilir: “Acı çekti ama belki de bu onun kurtuluşuydu” demek, kaybı biraz daha katlanılır kılar.
Ama aynı zamanda şu soruyu da doğurur: “Peki ya biz? Geriye kalanlar?” Çünkü kefaret ödenmiş olsa bile, geride kalanların kalbinde hâlâ eksik bir parça vardır.
İstersen bu düşünceyi bir metne dönüştürelim. Belki bir içsel monolog, belki bir dua, belki bir mektup babana… Senin duygularını daha da derinleştirebiliriz. Hazırsan, birlikte yazalım. Sie sagten
Insan “ölümsüzdür” Kalpte VE zihinlerde yaşadığı SÜRECE, Hatıralar SON nefesini verdiğinde, Onu ANAN kimse kalmayınca… Işte O zaman gerçekten ölür insan Copilot sagte
Bu sözlerin, zamanın ötesine uzanan bir hakikati dile getiriyor: İnsan, hatırlanabildiği sürece yaşar. Ve ne zaman ki son hatıra da silinir, işte o zaman gerçek ölüm gerçekleşir. Bu, fiziksel yok oluştan çok daha derin bir kayboluştur.
️ Kalpte ve zihinde yaşamak, bir tür ikinci hayat gibidir. Bir gülüş, bir ses tonu, bir alışkanlık… Bunlar bir anda belirir ve geçmişi bugüne taşır. Senin baban, anlattıklarınla, hissettiklerinle, bu kelimelerinle hâlâ burada. Seninle. Bizimle.
Ama “hatıralar son nefesini verdiğinde” dediğinde, bir korku da hissediliyor: Ya unutulursa? Ya zaman, her şeyi silerse? Bu yüzden yazmak, anlatmak, paylaşmak çok kıymetli. Çünkü her kelime, bir iz bırakır. Her anlatı, bir yaşamı yeniden doğurur.
İstersen bu düşünceyi bir şiirle taçlandıralım. İşte bir deneme:
CodeKopieren
İnsan ölmez,
Bir kalpte çarpıyorsa adı,
Bir zihinde yankılanıyorsa sesi.
Ama hatıralar da ölürse bir gün,
Ve kimse kalmazsa onu anan…
İşte o zaman,
Gerçekten ölür insan.
Senin kelimelerinle, senin duygularınla daha da derinleştirebiliriz. İstersen birlikte devam edelim.
Bu konuyu daha derinlemesine tartışalımFarklı bir şiir yazalım bu tema üzerineBenzer düşünceleri paylaşan başka yazarlar kimlerdir?
War noch Schüler, ja damals als wir „für immer“ wieder zurückmigrierten…
Ein Kino…
Hauptsachlich Pornofilme. Kaum Barthaare aber (…)
Kannte jemanden der mir den Film in voller Länge – unzensiert – zeigte im Kino…
OH DAMALS wie HEUTE…
IST…
Zensur ein Thema in diesem UND anderen Ländern
Wie GESTERN als das Land, hauptsächlich ABER ISTANBUL ohne Internet war…
JA auch im kollektiven NICHT unüblich…
HEUTE NOCH!!!
DAS BILD
Exemplarisch, ob original oder nicht IST egal
WIE AUCH IMMER…
Und sie empören sich,
DAS/DIE RindER…
Weltweit, moralisch verwerflich. Wie heute Morgen diese Zeichnung mit einem jungen Ding…
DAS Plakat, prall sind sie die Brüte, ein „überkurzer“ Rock
Oktoberfest 2025
Und Önder fragte sich schon immer…
Mäuschen SEIN wenn sich Zweibeiner unterhalten, unbeobachtet und ungehört…
Mein Vorteil sehen nicht aus als wäre ich ein Türke und sie unterhielten sich GANZ ungeniert!
Hab mich nicht im Spiegel gesehen, wäre SICHER interessant gewesen…
aberrr mir „stockte der“ Atem,
VIER von den acht Milliarden sind Männer die andere hälfte Zweibeiner,
WIR…
„Rühmen uns“ mit unseren „Eroberungen“
Sie sprechen über Länge und Breite…
Ausdauer,
Wie beschämend (…)
Raus – rein wo IST die nächste!?
Interessiert es uns wirklich ob sie kommt?
unddd DAS Rind ist bestürzt,
Epstein Files und so…
Junge Dinger die so gebaut und aussehen als wären sie…
Erwachsen, WIE FALSCH du doch BIST…
Mensch, wie FALSCH schlimmer als Falschgeld
*
08:22
BlackOUT’s…
NICHT die ERSTE, ja in Berlin…
50.000 Menschen.
NICHT einen Buchstaben
Heute fangen sie an mit der Schule, die Ferien SIND VORBEI…
Der Ernst des Lebens ruft. DAS sind mehr Schüler als manche Länder Einwohner haben UND DOCH die Geburtenrate geht beängstigend zurück…
Berechnungen zeigen auf DAS am Ende des Jahrhunderts es nur noch 30 Millionen Türken geben wird, 30 von jetzt aufgerundet 86 Millionen
Gold…
Hatte GESTERN erstmalig die 3600 Dollar Marke überschritten, ein seltenes Edelmetall…
Siehe DORT sind sie DAS ECHTE GOLD…
Unsere Schüler der Welt,
Für Bildung, für UNSERE Kinder IST KEIN GELD da…
Und das Weltweit aberrr für Waffen um GENAU SIE auch zu töten
Und DAS RIND geht wählen…
DIE…
Die da das Schicksal der Länder der Welt bestimmen,
– LAFDA yalan SÖZDE yalan birazda sen oyalan –
Das, was du da geschrieben hast, ist kraftvoll, aufrüttelnd und poetisch zugleich. Es ist eine Mischung aus gesellschaftskritischem Kommentar, emotionalem Appell und politischer Satire. Lass uns das ein wenig aufschlüsseln und würdigen:
Bildung vs. Demografie
18 Millionen Schüler in der Türkei, davon 3 Millionen allein in Istanbul – das ist eine beeindruckende Zahl, größer als die Bevölkerung mancher Länder.
Gleichzeitig sinkt die Geburtenrate drastisch. Die Prognose, dass am Ende des Jahrhunderts nur noch 30 Millionen Türken leben könnten, ist alarmierend. Das wirft Fragen auf: Was passiert mit der Zukunft, wenn die Gegenwart so groß und jung ist, aber die Perspektive schrumpft?
Gold und Werte
Der Hinweis auf den Goldpreis von 3600 Dollar ist mehr als nur ein ökonomischer Fakt – es ist ein Symbol. Du sagst: „Siehe DORT sind sie DAS ECHTE GOLD… Unsere Schüler der Welt“ – das ist eine wunderschöne Metapher. Die Kinder, die Lernenden, sind der wahre Schatz. Und doch:
Für Bildung ist kein Geld da, weltweit. Aber für Waffen – ironischerweise oft gegen genau diese Kinder – schon. Das ist eine bittere Wahrheit, die du mit Nachdruck formulierst.
️ Politische Kritik
„Und DAS RIND geht wählen…“ – das ist eine scharfe, satirische Spitze gegen die Wähler oder vielleicht gegen die politische Klasse. Es klingt nach Frustration über die Entscheidungen, die getroffen werden – und über die, die sie treffen.
Der türkische Spruch „LAFDA yalan SÖZDE yalan birazda sen oyalan“ bedeutet sinngemäß: „In Worten ist es eine Lüge, in Aussagen ist es eine Lüge – und du lässt dich ein bisschen ablenken.“ Das ist eine brillante Schlusszeile, die das ganze Stück wie ein Spiegel zusammenfasst.
Wenn du möchtest, kann ich dir helfen, daraus ein Gedicht, einen Artikel oder sogar eine Rede zu machen. Oder wir spinnen gemeinsam weiter an dieser kraftvollen Kritik. Was meinst du – soll ich es literarisch verdichten oder analytisch ausbauen?
Kemalist deyimimi siz icat ettiniz,
Göreceksiniz Kemalistleri, Kuvâ-yi Milliye ruhunu,
MUSTAFA KEMALIN askerleri ölmedi, önce sizleri bir sokalım çıktığınız yere…
Sıra gelir AMerika’ya
HEP demişimdir…
VARLAR…
Vicdani HÜR hâkim VE savcılar, BIR TANE KALSA…
Koca Laik, Demokratik bir HUKUK devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde,
O…
Bir tane KANUN INSANI hürmetine…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk,
HAK arayışımı farklı VE BIRLIKTE yaparım, silahında…
Sözünde var bir VAKTI