Dinlemez padişah fermanı Euro, dolar…
S.ker padişah efendimizi, s.ker yandaş, yoldaş ve milleti…
Eyyy yeri – göğü inleten dünya lideri…
Aldın mi mesajı, anladın mi gücünü, belledin mi len piç kurusu çerçeveni?
Uğraşma eğitimle, uğraşma
Oynama çocuklarımızın geleceği ile…
On beş yeni üniversite kurulacakmış…
ULANNN HAYVAN…
Nicelik değil NITELIK…
Nitelikli bir eğitimdir gelecek, bak daha dün yazdı gazeteci…
Genç bir kızımız intihar etti, ÖGRETMEN…
Iş bulamadığı için!
Farklı düşünüyorum
Bir önceki yazım işin latifesiydi…
Tabii şahsi görüşüm, neticede ben kimim ki?
Meral rüzgârı…
Çok gördük, yaşadık, şahit olduk bu tür rüzgarlara. En son Almanya’da, “Schulz Effekt” dediler…
Ağızlarının payını aldılar. Şimdi de Nahles diyorlar…
Göreceğiz, ben kendimden eminim. Biliyorum, beter edecek!
Neden biliyor musunuz?
Lider denilen vasıfları arasında olmalı inandırıcılık, bilgi, en azından bilgili olduğu görünümü…
Sonra…
Bir hedefi olmalı, bu hedef, varmak istediği nokta insanlar tarafından anlaşılır olmakla birlikte, kapsayıcı olup insanlara yeni ümitler vermeli. Hayal bile olsa, bu hayaller uğruna insanlar mücadele etmeye hazır olmalı.
Ben bu kadını gördüm, yaşadım. Mehmet Ağar ekolünden bir tipleme…
Şüphesiz…
Erdoğan’dan gayri her şey ülke için daha hayırlıdır AMA bir bürokrat bu ülkeye pek bir şey veremeyecek, vermeyecek. Bakın Tansu Hanım bu konuda çok farklıydı…
ÜRETKENDI…
Bu hanim kardeşimiz bir “emir kulu”. Görevini yerine getirir…
Getirecektir.
Okuyorum köşe yazarlarını…
Elbette benden GURUR duyarım ülkemde bir kadın cumhurbaşkanından…
Zamanında ne çok sevinmiştim, benim ülkemde bir kadın başbakan…
Birçok Avrupa ülkesinden önce, benim ülkemde, Türkiye’m de…
Ama vasıfları, liyakati konusunda ciddi şüphelerim var.
Sonra…
Meral hanımın erken seçim kararında “etken” olduğu konusunda hemfikir değilim diğerleriyle. Mutlaka bir rolü olmuştur AMA bana göre esas gerekçe…
EKONOMIK…
Üretmeden tüketime dayalı bir süreç ilelebet süremezdi…
Mümkün değildir böyle bir şey. Yolun sonu göründü gibi…
SADECE…
Gibi, eğer çok hassas ve dikkatli bir yol izlenmezse…
YSK falan…
AKP açısından seçimler cepte!
—
Bak dolar…
4,03…
Euro, beş civarında…
HALA!
—
Recepciğim
Söyle paşam…
Darağacını hangi cins ahşaptan istersin…
Ve tabii ip…
Rengi hakkında özel bir isteğin var mı?
O kadarcık hatırın olsun canım…
Bak bu kıyağı herkese yapmayız, değerini bil!
Düşüremiyorsun dövizi…
Para, para, paraaa dedin…
Para ile gömüleceksin!
Bak bu konuda pazarlık kabul etmeyiz…
Asılacağın yer…
Yassıada olacak!
HDP cephesinden
“Halklar” söylemine tepkim büyüktü…
Toplum sözüne, ifadesine bir diyeceğim YOK!
Arkadaşlar…
Evet, sözüm sizlere HDP’liler…
Yeter…
Bu milletin artık huzura, BIRLIGE ihtiyacı var!!!
Ulan dolar, Euro niden düşmüyorsunuz bakem?
İzmirlim yazdı
Atı alıp Üsküdar’ı geçtikten sonra işte bunlar oldu…
20 Nisan 2018
16 Nisan 2017.
“Evet” dediler.
Tek adam rejimi başladı.
*
Oyların resmen çalındığı ortaya çıktı. Asrın liderimiz “atı alan Üsküdar’ı geçti, sür eşşeği Niğde’ye” dedi. Avrupa Birliği, üyelik müzakerelerimizi dondurdu. Akp’nin akil insanı Mustafa Armağan, yandaş televizyonda “Mustafa Kemal’in manevi kızıyla yatıp kalktığı”nı söyledi. Tarikatçı meczup “Zübeyde hanımın genelevde çalıştığını” söyledi, Atatürk hakkında “1938’de geberen piç” dedi. Domates 10 liraya fırladı, Burhan Kuzu “mevsiminde yerseniz pahalı olmaz” dedi. Beyaz Saray onayladı, Pentagon PKK’ya ağır silahlar vermeye başladı. Takvimde başka gün yokmuş gibi tam 19 Mayıs’ta, Sözcü gazetesine “terör örgütü” baskını yapıldı, fetocu gazeteciler tanık oldu, Sözcü sanık oldu, Gökmen’le Mediha tutuklandı, Burak Akbay hakkında yakalama kararı çıkarıldı, hâlâ yargılanıyoruz. Sözcü bizzat Akp tarafından imha edilmeye çalışılırken, Katarlı El Cezire televizyonuna ABD tarafından ambargo uygulanmaya başlandı, asrın liderimiz isyan etti, “dünyadaki basın örgütlerine sesleniyorum, basın özgürlüğü elinden alınan bir medya kuruluşunun faaliyeti engellenmek isteniyor, buna karşı çıkmak için ne bekliyorsunuz” dedi!
Zeytinliklere inşaat yapmak için, maden açmak için yedinci defa yasa çıkarmaya çalıştılar, yedinci defa beceremediler. Uludere’de helikopterimiz düştü, biri tümgeneral 13 şehit verdik, yüksek gerilim hattına takıldı dediler. Sayın vatandaşımız “haram parayla hacca gidilebilir mi?” diye sordu, sayın diyanetimiz “helaldir gidilir” diye fetva verdi. Kendi memleketindeki darbeden haberi olmayan genelkurmayımız, Katar’ı darbeden korumak için Katar’a askeri üs kurdu. Kastamonu’nun öz evladı, Cide’nin öz evladı Rıfat Ilgaz’ın ismini Cide Rıfat Ilgaz Meslek Yüksek Okulu’ndan silmeye çalıştılar. Ramazan vesilesiyle yandaş televizyondaki iftar programına katılan sayın vatandaşımız “hocam hayırlı ramazanlar, intihar edip kendimi yakmaya kalkıştım, üstüme tiner döktüm, orucum bozulur mu?” diye sordu.
CHP milletvekili Enis Berberoğlu tutuklandı. Adalet Yürüyüşü yapıldı, yoluna gübre döktüler, finalindeki adalet mitingine bir milyondan fazla insan katıldı, başbakan Binali bey “bu sıcakta yürümeye lüzum yok, trene binsin” dedi. Akp’nin akil insanı Abdurrahman Dilipak, adalet mitingiyle alakalı hesap yaptı, “miting alanı 55 bin metrekare, metrekare başına 4 kişi sıkıştırsanız 110 bin kişi eder” dedi, otur Abdurrahman otur, sıfır… İktidar yandaşı merdivenaltı taşeron yemek firmaları yüzünden yüzlerce asker zehirlendi. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kızılay’da tek başına beş tankı durdurdu, o sırada çenesi kırıldı denilen, gazi unvanı verilen, gazi tazminatı verilen arkadaş “sahtekar” çıktı, çenesini yumruklayarak kıran akrabası ihbar etti.
İlkokullara mescit zorunluluğu getirildi. 2 bin 300 senelik Efes antik kentini düğün salonu gibi kiraya vermeye başladılar. Her yere 15 Temmuz afişleri astılar, Mehmetçik salya sümük ağlarken resmedildi, Türk ordusu korkak, ezik, dayak yiyen zavallılar olarak resmedildi. Spor tarihimizde görülmemiş rezillik yaşandı, “milli” takım teknik direktörü Fatih Terim, damadıyla kebapçı basmaya kalktı. Milli eğitim bakanlığı, Atatürkçülüğü müfredattan çıkardı, “cihad” kavramını müfredata koydu. Celal Bayar Üniversitesi rektör yardımcısı “Recep Tayyip Erdoğan bizim milletimiz tarafından Atatürk’ten fazla sevilmektedir” dedi. Kafasında fesle dolaşan tımarhanelik Kadir Mısıroğlu “15 Temmuz milli mücadeleyle kıyaslandığında katkebat üstün bir milli destandır, Kemalist inkılapların tahribatına rağmen Müslüman milletin yıkılmadığının en mühim ispatıdır” dedi.
Asrın liderimiz kabineyi değiştirdi, bakanlar bile televizyondan öğrendi. Tbmm başkanı İsmail Kahraman’a beş milyon liraya Mercedes’in uzay mekiği Maybach S600 alındı. Yağmur yağdı, Avrasya Tüneli akvaryuma döndü. Amerikan vatandaşı Merve Kavakçı, Türkiye Cumhuriyeti’nin büyükelçisi yapıldı. Varlığıyla onur duyduğumuz Profesör Yılmaz Büyükerşen’e yumrukla saldırıp, silah çektiler. İmamlara resmi nikah kıyma yetkisi verildi. Akp için sarığını süpürge eden diyanet işleri başkanı Mehmet Görmez, yaranamadı, kovuldu. Akp’nin akil insanı “yeni devlet kuruyoruz” dedi. Organik hoşaf icat edildi. Asrın liderimiz Coca Cola fabrikası açılışı yaptı, sayın ahalimiz uyanmasın diye Anadolu Ajansı tarafından “meyve suyu fabrikası açıldı” diye duyuruldu.
TÜİK’in makyajlarına rağmen resmi işsiz sayısı 3.5 milyonu aştı. Asrın liderimiz “racon kesilecekse bizzat kendim keserim” dedi. Hayırsever Rıza bey “sanık”ken “itirafçı tanık” oldu, bülbül gibi ötmeye başladı. Ekonomi bakanımız Zafer Çağlayan hakkında ABD’de tutuklama kararı çıktı. Hapisteki Aysel Tuğluk’un kimseye zararı dokunmayan kendi halindeki bir kadıncağız olan 80 yaşındaki annesinin cenazesine saldırıldı. Asrın liderimiz “Ak Parti binlerce yıllık geçmişe sahiptir, Ak Parti binlerce yıldır kesintisiz devam eden devlet silsilesinin adıdır” dedi. Asrın liderimizin resmi korumaları ABD’de “wanted” afişiyle aranmaya başlandı. Katsayı farkının kaldırılmasına rağmen, imam hatip lisesi öğrencilerinin yüzde 82’si üniversiteyi kazanamadı. Akp tarafından zorla dayatılan TEOG sınavı, Akp tarafından iptal edildi. Akp tarafından onur konuğu yapılan, Türkiye seninle gurur duyuyor diye alkışlanan, Ankara’ya Kürdistan bayrağı diken Barzani, referandumla Kürdistan ilan etti. Mütevazı yaşamıyla (!) tanıdığımız asrın liderimiz “lüks yaşamdan uzak durun, lüks araçlara binmeyin, makam araçlarınız pahalı olmasın, belediye paralarını gereksiz yerlere harcamayın” dedi.
ABD, Türk vatandaşlarına vize vermeyi durdurdu. “İnsan kasabı” dediğimiz Sırbistan’dan et ithal etmeye başladık. CHP sözcüsü Bülent Tezcan, asrın liderimize “şeddeli diktatör” dedi. Asrın liderimiz “metal yorgunluğu var, teşkilatları yenileyeceğiz” dedi. Kadir Topbaş’ın son kullanma tarihi doldu, görevden aldılar. Asrın liderimiz “İstanbul’a ihanet ettik, bundan ben de sorumluyum” dedi. Melih Gökçek’i boş süt şişesi gibi kapının önüne koydular. Asrın liderimiz “Türkçülük bölücülüktür” dedi. Her seçim öncesinde petrol bulurlardı, bu defa direkt otomobil buldular, milli otomobilin 2021’de piyasaya çıkacağını açıkladılar. Tarihimizde ilk kez “kıyma” ithal edildi. Saman ithaline devam ediyoruz. Çiftçinin 2002’de bir milyar lira olan borcu, 89 milyar liraya yükseldi. Akp gazetecisi Rasim Ozan Kütahyalı “kusturmalı saksolu” konuştu, kusturdular. Askerin yemek duası değiştirildi, Tanrımıza hamdolsun denmeyecek, Allahımıza hamdolsun denecek. Kılıçdaroğlu, asrın liderimizin sülalesiyle alakalı Man Adası belgelerini açıkladı.
Ekonomi bakanımız Zafer Çağlayan, whatsapp profilini değiştirdi, sakallı fotoğrafını koydu, ayet monte etti, “üzülme, Allah bizimledir” yazdı. ABD Kudüs’ü başkent olarak tanıdı, bugünlerde ABD füzelerine dua eden Akp’liler o günlerde “kahrolsun ABD” diyordu! Eskişehir’e Alpu Ovası’na termik santral dikmeye çalışıyorlar. Tbmm başkanının odasına 52 metrekarelik halı serildi. Birleşik Arap Emirlikleri, Medine kahramanımız Fahrettin Paşa’yı hırsız ilan etti. Devletin herhangi bir resmi sıfatını taşımayan paramiliter tiplere “öldürme yetkisi” verildi, üstüne “dokunulmazlık” verildi.
Asrın liderimize Sudan’da hukuk doktorası verildi. Emeklilere günde 2 lira zam yapıldı. İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi “Hazreti Nuh’un cep telefonu vardı” dedi. Demir ağlarla biz ördük diyorlardı, devlet demiryollarının zararı 12 milyar liraya ulaştı. TOKİ bakanının memleketteki ilaç sorununu çözmektense cebine para sıkıştırdığı kanser hastası üniversiteli Dilek hayatını kaybetti. İstanbul’un göbeğinde Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi’ne son beş ayda 15 yaşından küçük 115 hamile çocuk getirildiği ortaya çıktı, polise bildirilmemiş, soruşturma bile açılmamıştı. Afrin’de 52 şehit verdik. Asrın liderimiz “ÖSO tıpkı Kuvayı Milliye gibi” dedi. Şehidin evine haciz gönderildi. “Reis bizi Afrin’e götür” dediler, reis Vatikan’a gitti. Türk Tabipler Birliği’ni gözaltına aldılar. Türkiye Barolar Birliği’nin Türkiye’sini silmeye çalışıyorlar. Yapay zekalı robot icat ettiler, haberleşme bakanımızı dinlerken “sen neden bahsediyorsun” dedi, robotun fişini çektiler, sonra da yazılımını değiştirip özür dilettiler. Sırf İstanbul’daki kayıtlı Suriyeli sayısı 542 bine ulaştı.
E-devlet’e herkesin soyağacını koydular, 1850 doğumlu büyüklerimizin yaşadığı ortaya çıktı, muhtemelen 24 Haziran’da oy kullanacaklar! Akp yandaşı sosyal doku vakfı başkanı “bir kadınla bir erkek asansöre binerse halvet olurlar, ketçap şehvet uyandırır, yorgan cinsel dürtüleri dürter” dedi. Herifin biri kız istemeye gitti, kızın ailesini pompalıyla komple katletti, spiker gibi anons yaparak sosyal medyada yayınladı. Asrın liderimiz “insansız tank” yapacağımızı müjdeledi, “sefer görev emri olanlar hazır olsun” dedi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi öğretim üyesi “1924’te camiler kapatıldı, Çanakkale ve Bursa’da genelev olarak kullanılan camiler var” dedi. Yandaş tetikçi spiker “sivil öldürmeye Etiler’den Nişantaşı’dan Cihangir’den başlarız” dedi. İstanbul metrosunun yürüyen merdiveni çöktü, “kullanıcı hatası” dediler.
Güya mütedeyyin hükümet tarafından yönetiliyoruz, uyuşturucu kullananlar yüzde 1700 arttı, cinayetler yüzde 261 arttı, fuhuş yüzde 790 arttı. Cinsel istismar yüzde 434 arttı, sırf geçen sene 409 kadın öldürüldü, tecavüzde dünya üçüncüsüyüz, kadına yönelik şiddet yüzde 1400 arttı. Asrın liderimiz kadına yönelik şiddeti durdurmak için konuştu, “televizyon yayınları bu işi zıvanadan çıkardı, medyaya sesleniyorum, yayınlarınızı kesintiye uğratın” dedi. Suudi Arabistan veliaht prensi, Türkiye’yi “şeytan” ilan etti. Bahçeli hakkında “ırkçı, alçak, adi, namert, ağzından salyalar akıyor” diyen asrın liderimizle, asrın liderimiz hakkında “aile boyu yolsuzluk çukuruna battı, Pkk desteğiyle başkanlık istiyor, ülkeyi bölünmeye götürür” diyen Bahçeli, ittifak yaptı. Asrın liderimiz “en büyük üzüntüm İstiklal Marşı’na uygun bestenin bulunamamış olmasıdır, bestekarlara büyük iş düşüyor, temenni ediyoruz o da çıkar” dedi. Çiftlikbank’ın tosunu 1.5 milyar lirayı tokatladı, Ferrari’yle Uruguay’a kaçtı. Çanakkale Zaferi hutbesinde Atatürk’ten bahsedilmedi.
İstanbul’un yedek büyükşehir belediye başkanı “birinci önceliğimiz en fazla oy aldığımız yerler olacak” dedi. Bursa belediyesi, içki satan büfelere ekmek verilmeyeceğini açıkladı. Aydın Doğan’ın medyası tüpçü Demirören’e satıldı, parayı Ziraat Bankası ödedi. Atatürk tişörtüyle Tbmm’ye gelen vatandaş içeri sokulmadı, tişörtü çıkarıldı, üstü çıplak girebildi. Tbmm’de sergilenen Çanakkale konulu tiyatroda, kadın sanatçıların sahneye çıkması engellendi. Asrın liderimiz “çatlayın patlayın Atatürk kültür merkezini yıktık” dedi.
Afrin şehitlerinin kanı kurumadı, sınır karakoluna gidip klarnet çaldılar, şarkı söylediler, alkışlar, şen şakrak kahkahalar gırla gitti, genelkurmay başkanının sırtına çıkıp selfie filan çektirildi. Nükleer santral temeli atıldı. Canını sıkan akademisyenleri fetocu diye ihbar eden, rektörlük tarafından korunan akademisyen, Osmangazi Üniversitesi’nde katliam yaptı. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri tutuklandı, hapisteki öğrenci sayısı 70 bini geçti. İmam hatip öğrencileri arasında “deizm”in yaygınlaştığı ortaya çıktı. Ataması yapılmayan öğretmen Merve canına kıydı, ataması yapılmadığı için intihar eden 45’inci öğretmen oldu. Ohal gene uzatıldı, sadece üç aylığına demişlerdi, iki seneye yaklaştı. Yandaş müteahhitlere garanti verildiği için, geçmediğimiz köprülere, girmediğimiz tünele, yatmadığımız hastanelere tiko para yedi milyar lira ödüyoruz.
54 havalimanı var, 45’i zarar ediyor.
Asrın liderimiz açık açık söyledi, “tulumbanın suyu bitti” dedi, hiç olmazsa bir kova su olsun diye, şeker fabrikalarını satıyorlar, elde avuçta hiçbir şey kalmadı, neredeyse devletin süpürgesini paspasını bile satacaklar. Türkiye’nin vadesi gelen dış borç taksitlerini ödemek için ve cari açığını kapatabilmek için sırf bu yıl 215 milyar dolara ihtiyacı var. Ülker ve Doğuş grubu 12 milyar dolarcık borçlarına yapılandırma istedi. Dolar dört lirayı geçti, euro beş lirayı geçti, benzin altı lirayı geçti. Açıklanan enflasyonun yalan olduğunu hepimiz biliyoruz, buna rağmen çift haneden indirilemiyor. Akp dönemi zenginlerinden İnanlar inşaatın sahibi yurtdışına vınladı, inşaat sektöründe yangın var.
*
Memleket tek adam yönetiminde bir yıl içinde iflas etti.
Türkiye her alanda hızla çöküyor.
*
Bu yüzden erken değil, acilen seçim kararı aldılar.
*
Atı alıp Üsküdar’ı geçmek, eşşeği Niğde’ye sürmek filan iyidir ama…
Anadolu’da bin yılların imbiğinden geçmiş muhteşem bir laf daha vardır.
*
Düğün erkene alınıyorsa, gelin hamile demektir!
*
Memleketin nelere “gebe” olduğunu varın siz hesap edin gari!
https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/ati-alip-uskudari-gectikten-sonra-iste-bunlar-oldu-2360881/
Sidik yarışı
Almanlar uyarıyor:
Tayyipistan seçimlerini ülkemize taşımayın!
Haklılar…
ABD, Rus’tan korktu…
Soğuk savaş, iki kutuplu dünya…
ABD, bir milyar dolar süpersonik füze araştırmaları için harcayacağını açıkladı…
Demek ki neymiş?
Vahdettin zamanından beri varlar, ABD – İngilizler dostları…
Rus ve teknolojik gücü gerçekmiş!
Aç köpekler…
Hırsız, soysuz köpekler. Kelimenin gerçek anlamıyla…
Meraklılar, dün okudum bir öğretim üyesi, akademisyen, Profesör bilmem ne…
Hadi g.t kılı olmaya merali kör cahil bir yaratık…
Kahpe doğanın g.t kılı olmak isteğinde. Diğeri F. Güllenin köpeği olmaya meraklı(!)
Kişiliksiz yaratıklar!
Hani beterin beteri vardır derler ya, şansım ve şansızlığım
Dünyanın en şanslı insanları arasında olmalıyım…
Böyle bir ana – babaya sahibim, sahibiz…
Biri öksüz diğeri yetim yetişmiş, okumamışlar AMA…
Cahil değiller, birini hayat mevzun etti, abartmadan, sıfatı ordinaryüs profesör…
Diğeri ise kendi kendini yetiştirmiş, okuma sevdam ondan, bu dünyada dünya klasikleri denilen kitap yoktur ki okumamış olsun. Ve daha birçok başka kitap.
Her Allah’ın günü en az bir gazetesi vardır ki ortalama en az iki…
Çocukluğum olağanüstü güzel geçti diyebilirim, bir dediğim iki edilmedi…
Bak kardeş benim kadar şanslı değildi, hastalıklı ve dar zamana “denk” geldi.
Yine para içinde “yüzdüğümde” oldu, aç kaldığımda…
Bebem için, yetiştiremediğim için, bir nevi hırsızlık yaptığımda oldu…
Meslek hayatımda ve siyaseten…
En üst mertebeleri diyebileceğim makam sahipleriyle de beraber oldum, en alt seviye sayılan…
Almanya’da asosyal diye tabir edilen insanlarla da muhatap olmak zorunda kaldım.
Ve hayatımı altüst eden olay…
Canımdan can…
Kaybettiğim meleklerim, sağlığım ve giriş yapıyoruz konuya…
Kulüpten geliyorum, başkan ile konuşmam lazım…
Belki ayrılacağım kulüpten, tepem çok fena attı. Bak uyuşturucu, uyuşturucu deyip duruyorum…
Gerçekten uyuşturucu, sentetik, Morfinin iki kati gücünde…
Doktor reçeteli…
THC denilen, uyuşturucuda kafa yapan madde yok içinde. O yüzden yasak olan her şeyi yapabiliyorum. Mesela araba kullanmak, makine operatörlüğü falan…
Kafam yerinde…
Ağrı kesici, çok güçlü bir ağrı kesici. SONUM…
Kanabis, esrar…
Dinmiyor ağrılar, sadece şimdilik kontrol altında. Vücudumda kırılmayan kemik, ezilmeyen, tahrip edilmeyen organ yok gibi. Yüzde 99 ölüydüm, yașma çansım yüzde birdi.
Ulan erkekliğim bile sorgulanır oldu, leğen kemiğim, kalça falan…
Dedim ya kırılmayan hiç bir şeyim kalmadı. Çok şükür…
Geleneksel meneleksel tedavi ettiler…
Aylarca yatakta kıpırdatmadılar, YÜRÜMEYI, çocuk gibi yeniden öğrettiler…
Aort damarı patladı patlayacak, sonunda neredeyse kadın yumruğu büyüklünde sisti, nefes borumu, gırtlağımı kesti. Lokma yutamaz hale geldim. Bırak lokmayı, boğuluyordum.
Ameliyat edemiyorlardı, sonunda bu kadar büyüyünce ettiler…
Etmek zorunda kaldılar, koca Avrupa’da üç, tekrar sadece üç doktor var bu tür ameliyatı yapabilecek olan. Görsen beni…
Yanından geçsem, önünde dursam…
Bunun neresi sakat dersin!
İçim ya içimmm…
Bırak bedensel darbeyi, ruhum gitti…
Ne ölüyüm ne canlı…
Araf’ta, iki arada bir nevi “varlık” gösteriyorum.
Şans mi, şansızlık mi?
İnsan…
Özürlü dendi mi, ağır şekilde engelli…
Beklenti içinde, tekerlekli sandalye, el kol, bacak kopuk falan…
YOKKK…
Benim içim gitmiş içim!
Okul…
Diploma meselesi, ulan lise diplomam bile yok…
Lise terkim…
Ben sana daha ne diyeyim?
Her önüne gelen bu ne diye soruyor bana…
Ya oturarak atış yapıyorum veya destekli…
Ya ayakta durmaya halim yok diyorum, inanmıyor musunuz bana?
Yürüyemiyorum…
Su ya su şişesini açacak gücüm yoktu kısa bir süre öncesine kadar…
Herifler böyle olmaz diyorlar!
Ya 1,5 kilo, bir buçuk…
Kol dümdüz…
Ulan yeni saat almayı düşünüyorum, yeni, mecburi…
Rado marka saatim var, çok severim, seramik (keramik)…
Ağır geliyor, ağır…
Alacağım yenisini, 11 gram ağırlığında, yine seramik…
Anla ya anla sadece koluma ağır geldiği için, taşıyamıyorum saati bile…
Gerçek silahı nasıl tutacaksın?
Soruya bak ya, ulan küçük kalibre 22’lik…
Hepi topu en fazla bir kilo, P229’u alsam bile…
Ben gramdan söz ediyorum, onlar kilodan…
Yok arkadaş…
Başkanla konuşacağım, tipime bakıp karar vereceklerse kalsın…
Kulüp mü yok dünyada?
Bu lafları edenler yedek üyeler, Thomas farklı düşünüyor…
Başkan yardımcıları, benim gibi üyelerin en ufak bir söz ettiği yok…
BENIM YÜZÜMDEN…
Tüzüklerini değiştirecekler. Bak ya…
Silah benim için bir hobi, severek yaptığım bir şey…
YINE…
Sağlığım için, yeminle daha bilinçli nefes aldığımdan beri kendimi daha iyi his eder oldum…
Bilinç…
Konsantrasyonum biraz da olsa düzeldi. Bu ne ya?
Önyargılarla, onunla bununla uğraşamam ben!!!