Hacklendim zannettim, dedim ya el üstünde el var. İyiyim, benden iyi neler var!

İki günden beri deliriyorum, moral sıfırın altında 196 derece…
Diyeceksiniz ki insan bile bile iki gün bekler mi?
Ben beklerim…
Var nedenlerim, bugün >>> tüm cesaretimi <<< topladım telefon açtım.

Dedim böyle böyle…
Ben biliyorum neden kredi kartı kullanmadığı, çok iyi biliyorum…
Dedim hesabımda > borç hanesinde < şu kadar açık olması lazım, 90 lira mi ne…
Neden 300 lira, yani Euro…
Ya para değil ama salt rakamın düz hesap üçe katlanması tepemi attırdı…
Borçtan – harçtan bıkmışım artık…
Efendim siz şu tarihte 210 liraya bilet almışsınız!

Ulan Önder ben senin ağzı yüzünü … ta beynin içine … emi!!!
Unuttum gitti…
Nato mermer nato kafa, hafıza…
Makarna süzgeci, kalp krizi!

😊

Siz siz olun, benim yaptığımı sakin yapmayın. ANIDA müdahale, anında…
O kadar tükendim, tüketim ki kendimi uğraşacak takat kalmadı.

Eğer ben üşüyorsam anla yani

Gerçekten çok ilginç, eskiden öldürseler kahvaltı edemezdim, ilaçlarımı değiştirdiler…
Daha doğrusu bir iki yenisini eklediler…
Karnim acıktı, gittim ekmek almaya…
Allah’ım bu nasıl bir ayaz???

Başkomutan meselesi

Pek sayın ve muhterem…
Yerli pezevenk açıklama yaptı; “bir gece ansızın Sincan’a gireriz oradaki PKK’lıları temizleriz”
Milli orospumuz durur mu?
Pek hoşuna gitti tabii başladı g.tünü bir o yana bir bu yana salamaya…
Aman Allah’ım o ne manzara!

Viyana önleri…
Kara Mustafa Viyana’yı kuşattı…
Kim kurtardı Viyanalıları biliyor musunuz?
Polonyalı!

Vahşi bir millettir, savaşçı…
Rus gibi ama her zamanki gibi el üstünde el…
“Elin yumruğunu yemeyen kendi yumruğunu balyoz sanır” derdi rahmetli peder.

Dün akşam kısa bir belgesel yayınladılar televizyondan…
Polonya hakkında bir gelişmeydi konusu, ciddi bir gelişme…
Bakma sen, BAKMA…
İktidarda bulunan sözde milliyetçilere, milliyetçilik ile Faşizm arası bir soğan zarı…
Evet soğan zarı kadar ince.

Hatırlı okuyucularım bilirler beni, sağın…
Sözde muhafazakârın, faşistsin karşısındayım…
Milletler cemiyetinde diğer toplumlar arasında >>> eşit <<<
Ne bir aşağısı ne bir yukarısı, “kendimi”, mensubu olduğum toplumu ne diğerlerinden aşağı görürüm ne diğerlerini “kendimden” üstün.
Ve yine tarih öğretiyor bize, ÖGRETIYOR, yeter ki öğrenmek iste…
Saf kan toplum diye bir şey YOKTUR!

Kan karışmış birbirine, örnekledim geçenlerde…
Nasıl tanımlıyordu bilim insanı?
YY…
Kadın, XY erkek. Buna göre her erkeğin genetiğinde kadın var kadın…
Gerçekte budur, dikkat buyurunuz lütfen…
Çıkarınız varsa anneannenizin, babaannenizin fotoğraflarını kıyaslayınız YOK çocuklarıyla değil torunuyla. Mümkünse torunun çocuğu ile. Göreceksiniz iki – üç nesil evvelsini AYNADA!

Tersi de mümkün tabii AMA kadın çok belirgin!!!

Yine bir toplum içeresinde YOKTUR BENIM IÇIN sen Kürt’sün, sen Türk’sün, sen Ermeni, sen Laz’sın diye bir şey. Yok Çerkez’i, Abaza’sı, YOK, anlıyor musun YOK.
Bizler bir ağcın değişik dallarıyız, meyveleri…
Anadolu toprağı ise kök saldığımız yer.
NOKTA

Siyaseti…
Sosyal gelişmeleri dikkatli gözler ile izleyenler bilecektir…
Yok…
Dünya SADECE Tayyipistandan ibaret değildir, hele hele Tayyipistan insanlığa bir gösterge, bir kılavuz hiç değildir. Olsa, olsa AMAN HA, SAKIN BÖYLE YAPMAYIN diye bir ibret vesilesi olabilir.
Evet…
Dünyada sağın kaçınılmaz bir yükselişini görmek mümkün, özellikle Avrupa’da…
Aksi ülkemizde, olsa gerçek milliyetçi, Türk milliyetçisi, Atatürk milliyetçisi çoktan alaşağı etmişti bu pezevenkleri!

Bakın burası ÖNEMLI…
Bir insanın, bir toplumun sosyal ve kültürel gelişmesi, süreç yani…
Bizi biz eden…
Ataların, atalardan öğrenip günümüze kadar gelebilen öğretileri, görüşleri, dini inançları…
Ve birçok benzeri düşünce ve tecrübeleri bizi biz eder…
Kısacası kuş yuvada gördüğünü yapar, insanı çevresi, yetiştiği ortam belirler.

Ve yine NEGATIF yani olumsuz tecrübeler insanı olumlulardan daha çok etkiler…
Unutulmamladır ki insan öyle bir varlıktır ki rahat onun g.tüne batar…
İstedikçe ister…
Eninde sonunda abartır, cıvıtır yani.

Avrupa’da, sağ olsunlar Almanlar sayesinde milliyetçiliğin konumu dezavantajlıdır…
Birazda Fransızlardan kalma…
Milliyetçiyim dersen, cumhuriyetçi falan insanlar ters anlar!

Halbuki ülkemizde öyle mi?

Konuya giriş yapabiliriz artık…
Kadının…
Benim için bir çiçekten, bir kelebekten yoktur farkı…
Yakıştıramam onun eline silahı…
O…
Narindir, ince, zarif bir varlık…
Demiyorum kadının yeri evidir, ocak başı…
Bu benim şahsi görüşüm, elbette eşittir kadın ve erkek AMA her konuda eşitlik sağlanamaz…
Kadın, kadınlığını, erkek erkekliğini bilecek…
Buna rağmen ki burası yine COK ÖNEMLI…
Polonya örneği bunu bir kez daha çok güzel gösterdi…
Temel eğitimde en bariz şekilde öğretmeli, eğitmeli insanı…
İkisini birden eşit şekilde!

Ne diyordu atalar?
Ağaç…
Yaşken eğilir!

Evet, her şeyi zamanında yapacaksın, vaktinde. Hayat…
Hayatın kendisi zaten kendi sürecinde, içinde cinsleri, konum ve yerlerini belirliyor, belirler.

Oyun değil bu…
Erkeğin macera arayışı, değil çok ama çok ciddi…
Ve bence yerinde bir düşünce ve davranış şekli…
Dedim ya, en geç kadın doğum yaptığında…
Anne olunca, varacak, variyor kadınlığının farkına…
Özellikle Almanların tutuştu bir tarafları Putin yine seçilince…
Seçimlerde bir hafta öncesi başladı yayınlar, genelde akademisyenlere yönelik…
Geçmişte dondurdu Rus, Almanların totosunu kesince doğalgazı…
Korkuyor adamlar, korkuyor Polonyalı gibi…
Askeri eğitim, devlet desteği ile Polonya’da…
Yok…
Vaktinden sonra, yani orta yaşlarda. Toplanıyor erkekler çıkıyorlar dağlara…
Kar, kış demeden…
Ellerinde silah eğitimdeler.

Yine…
Gençler, askerlik öncesi…
>>> Okul çağında <<< okulda…
İsteyen aileler kızlarını da yolluyor KI…
BENCE ÇOK ÖNEMLI, evet bir kız çocuğu da bilecek icabında kendini, vatanını elinde silah savunmayı…
AMA…
Sadece gerçekten gerekli hallerde, mecbur kalırsa…
Yine babamın bana öğüdü:
“Oğlum, her şeyi gör, bil ama ille yapma!!!”

Dağa çıkan erkeklerden biri ki al bu örneği kendi geçmişinle, günümüzle, günümüzle kıyasla…
Diyor ki…
“Tarihimizde örnekleri dolu, mecburum bunu yapmaya, kendimi, ailemi, ülkemi savunacak halde olmalıyım. Müttefiklerimiz, İngilizler, Fransızlar (…) Almanlar ve Ruslar Polonya’yı parçalarken seyrettiler. Geçmişimiz örnekleriyle dolu!”

Ne yaptı sözde “kan kardeşimiz”, dostumuz Almanlar?
Ermeni soykırımını?
Tanıdılar!

Ve yine yıllardan beri neye şahit oluyoruz, YOK, AKP öncesi de böyleydi…
Komşularımız, AB(D)!?
Ne güzel dedi delikanlı ne güzeldi sözleri…
“Ben faşist değilim, ben milliyetçiyim. Ülkemi seviyorum” ve benzeri güzel sözlerdi söylediği.
Evet…
Milliyetçiliğin kadını, erkeği olmaz, vatan savunmasının…
Olmamalı.

Gelelim sadette…
Hani söze ileri demokratik bir ülkeyiz ya…
Hani basın özgürlüğünde diğer ülkeler bize gıpta ederek bakıyormuş ya…
Beş dakika oldu olmadı…
Haberlerden geçti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi…
Tayyipistan’ı yargıladı, bir kez daha iki gazeteci yüzünden!

Geçelim…
Parti başkanı…
“Cumhurun” başı…
Başkumandan(!!!)

Xi Jinping…
Çin’de…
Recep Tayyip Kahpedoğan…
Ülkemizde veya söyle demiş olalım Türkiye Cumhuriyetinden arda kalanda(!)

Dedim ya, bir insanın, bir toplumun geçmişi…
Tarihi süreç önemli. Bana ne Çin’den!?
Ben bakarım ülkeme, ATATÜRK…
Mesleği neydi, ne olarak yetiştirildi?

Kara Harp Okulunda…
HAZIRLIK SINIFI MÜTEAKIBINDE…
Dört yıl, tekrar 4 sene…
Üşeniyorum şimdi Atatürk zamanını araştırmaya AMA şu kadarını biliyorum…
Sadece subay çıktın, bunun kurmayı, yükselmesi teee generalliğe varması kaç sene???
ÖMÜR be ÖMÜR sürüyor, bir ömür…
Evet…
İlk cumhurbaşkanımız bir askerdi, ATATÜRK…
Görüyoruz yaklaşık yirmi seneden biraz fazla bir süreçte İstanbul başta olmak üzere…
Yerlere yatacağım gülmekten…
ENGIN bilgisi sayesinde ülkenin geldi hali görüyoruz…
MEYDANDA…
Bu herifin, bu pezevengin…
Bu ahlaksız, kahpe hırsızın askeri bilgisi, deneyimi ne olabilir?
Stratejilerden, savaş yöntem ve tatbikinden ne haberi olabilir?
Sivilin…
Askeri bir geçmişi olmayan bir sivilin başkumandan olması ne kadar doğrudur?

Tabii ben kimim ki?
Al sana bir soru, bir “gündem”
Tartışsanıza TayyIT’in “başkumandanlık” liyakatini…
Hadi tartışın, sorgulayın!

İzle, Almancan varsa MUTLAKA izle

Arada bir > yeraltına < inmekte fayda var

Anlatmıştım, hatırlayan hatırlayacaktır…
Başkomutan isimli yazımın >>> farklı <<< bir bakış açısı yönünden konusu olacak bugün…
Sivillerin silahlandırılması…
İnsanlar, ilgililer bugüne kadar senede 200 kurşun alabilirken…
Artık…
1000 kurşun alabilecek!!!

NEDEN?
Bu, neyin hazırlığı?


+

Dincinin…
Dini, imanı, Allah’ı, peygamberi OLMAZ…
Dinci sadece kendini düşünür, nasıl gücümü kaybetmem, iktidarda kalırım derdindedir…
Allah’ı kendi menfaatleri için kullandığını sanır AMA Allah sonunda verir cezasını.

NOT: -8 derece…
Ama his edilen bunun çok ama çok üstünde…
İnanılmaz bir ayaz, inanılmaz.

Ben size demedim mi maymun diye

Al sana…
Bilmem kaç yüz ton patates elde kaldı…
Açıklama yapıyorlar patates tüketin diye…
Patates fiyatları çıkınca…
Hürya herkes patates ekmeye başlamış(!)

Çiftlik banka gelince…
Uyanıklar gitmiş “mağdur” aslında enayi üzerine ver 1000 Tayyip Lirası demiş paranı kurtarayım…
Vermişler iyi mi!

Biz…
Böyle bir milletiz…
Biz buyuz işte!

😊

Rahmetli babamın sözüdür:
“Erkek dediğinin geldiğini insan adımlarından duymalı”

Hava…
Buzla çivi…
Her zamanki gibi uyandığımda yorgan yoktu üstümde…
Enteresan…
Yastıklar baş altında.

Öyle çok erken gitmem hanımın yanına, uyusun kadın…
Donmuşum, açtım oturma odası kapısını çıktım hole, hanım seslendi:
“Gelme, gece uyuyamadım biraz daha uyumak istiyorum!”
Dinler miyim?
Gittim yatım yanına, oh be sıcacık…
İliğim, kemiğim ısındı, sordum nereden anladın?
Merak ettim acaba kapıyı çok mu sert açtım?
“Ayak sesinden”
Aslında öyle haldur huldur bir insan değilimdir, sadece…
Kendim bile fark ettim, tepem atmasın adımlarım çok sert olur, kendim bile duyarım yani…
Hatun dediğin…
Tanıyacak çeyreği sesinden, nefes alışından, adımlarından.

Aksi…
Beni çok şaşırtmıştı, gerçi yüzümü gözümü yırttı, o başka…
Ben onu tanıyamamışım!
Öyle her şeyi bilmeyecek kadın milleti…
Karda yürüyüp izini beli etmeyeceksin arkadaşım.

İçişleri Bakanlığı açıkladı

5100 küsur insan bir hafta içinde tutuklandı…
Hapishanelerde yer kaldı mi?
Neden, neden tutuklandı bu insanlar?
Bu…
Nasıl bir rezillik? Tayyipistan mahkemeleri tutuklama makinesi mi?
(A)dalet…
(K)alkınma…
(P)artisi…
Adaletin bu mu dünya?
Kalkınman…
Kendinden, yandaş, yoldaş, yalaka ve yalamadan başka kime…
Eyyy Tayyip, kime?

Karl May meselesi

Gİr bak arşivlerime…
Anlattım uzun uzun…
Almanlar “kudurdu” yine…
Hazırlıktır bu 1915 gibi çakmazsın vaziyeti…
Nesil hazırlığıdır bu, nesil…
Sen ben görmesek bile evladın başına dikilecek karabasan gibi…
Yazmıştım mesela Ermeni meselesini, sordum sorular, dedim yanıtlanması, ispatlanması lazım…
Facts, only facts
Sözlü değil yazılı, sen doksan dokuz kere yıksan Afrini teröristin başına…
Yerle bir etsen Kandili…
Kaç yazar be kaç yazar Allah’ın ayısı, Kasımpaşa ayısı…
Niyet belli…
Lobi…
Uluslararası zeminde önemli kurum ve kuruluşlar önünde müdahale…
KATIKSIZ, YALIN, GERÇEK BELGELER ILE!

Almancan varsa oku, Zeit bu Zeit…
Almanya’nın en ciddi basın kuruluşlarından biri. Milletin enayisi ben miyim?
Fedaisi…
Yazsam, cevap versem, iddiaları çürütsem ne olur?
Başladıklarımı zor bitiriyorum, canim çıkıyor bitene kadar…
Canim dahi istemiyor, bekliyorum gideyim eve, uzanayım koltuğa…
İnek gibi yatayım “herkes” gibi(!)

Almanca, oku

DIKKATINIZI sözlere VE fotoğrafa çekerim…
Bu…
Çok etkili bir birleşim. Yapan, yazan çok bilinçli…
Psikolojik bir müdahaledir bu doğrudan bilinçaltına yönelik, doğrudan…
Transit!

Babam vefat ettiğinden beri karnı yarık yemedim

Çok severim…
Pişmez oldu artık bizim evde…
On, on beş sene cipsi yiyemediğim gibi…
Kırmızı biberim çok severdi…
En son kendim pişirdim, ellerimle ona yedirdim…
Ölümünden öncesiydi, hastanedeydi…
Ölümü…
“Bekleme odasına” yatırmadan öncesi. Türkiye’de var mı bilmiyorum…
Buralarda…
Ölümcül hastalar için vardır özel oda. İstenildiği zamanlar aileler hastaları ile beraber kalırlar…
Kaç gece kaldım yanında, sondan bir gece evvelsi, sigara…
Balkon kapısının önünde koltukta uyuyup kalmışım, bir ses uyandırdı beni…
“Önder uyan, hastalanacaksın. Kalk oğlum kalk, uyan”!

Karnı yarıklardan değilim, sırtı yarıklardanım…
Rahmetli karnı yarıktı…
Çoğu insan, kalbinden ameliyat olan karnı yarıktır, rahmetli…
Koca Arnavut babam gibi, eniştem, çok severdim kendisini…
Şofördü, kendi minibüsü ile yıllarca taşıdı öğrencileri evlerinden okullara, okullardan eve…
“Park” ettiler adamı yolun başına, hala kendime hem kızarım hem gülerim nasıl çıktı bu söz ağzımdan diye!

Kaç gündür keyifsizim, pazar Oma girdi araya, can istemedi…
Elim bir şeye varmıyor…
Bu sabahtan beri bir baş ağrısı, yarım yarım beynim çıkacak, gözlerim…
Ha şimdi geçti ha geçecek…
Benim ikici babam diyebilirim, ikinci annem olduğu gibi, kan kardeşim…
Gerçek kardeş dünyaya gelmeden çok öncesi ben onlarda, kan kardeşim bizde büyüdü desem yalan olmaz. Yugoslav!

Onun koca karı ilacı, aklınızda olsun diye yazıyorum…
Çok tesirli…
Bildiğin Türk kahvesi, şekersiz, piştikten sonra içine limon sık…
Püf diye geçecek baş ağrın, dene bak göreceksin. Rahmetli pederin, annem anlatır hep…
Çocukluğumdan beri kulak ağrısı çekerim, çok hassastır kulaklarım çok fazla gürültü kaldırmaz… Rüzgâr, soğuk yemesin…
Bir diş sarımsağı halis muhlis zeytin yağında “kızartırmış”
Bir – iki çeviriyor yani kızgın yağın içinde, soğuttuktan sonra damlatırlarmış kulağıma…
Susmayan ben, yırtarmışım bir taraflarımı uyuyup kalırmışım. Babaannem böyle büyütmüş babamı ve halamı.

Kolay değil kardeşim, inan kolay değil…
Yardılar beni, çaprazına bir uçtan diğerine yarım metre…
Omurga engel, kalbin önünde. Çektiler makinayla kenara…
Kurcaladılar içimi, kesip attılar bir parça aorta…
Seni yarsınlar…
Bir ucundan diğerine yarım metre*…
Görürüm seni, toparlayabiliyor musun kendini!?

Karnı yarık başka…
Sırtı yarık bir başka.

Elim varmıyor bir şeye, canim istemiyor…
Geyik muhabbetti işte.

* Geçmiş zaman, yalan olmasın. Fizik tedaviden sonra ölçmüştü hanım…
45-46 ile 49 cm arası olması lazım.