FIPS ve dijital kimlik üzerine

Süper bilgisayarlar, Cloud ve Internet çağında bile…
Şifrelemenin işe yaradığını biliyoruz, HAYIR sadece bilmekle kalmayıp EMINIZ bundan…
Nereden biliyor, nasıl bu denli emin olabiliyoruz peki?

Cevabı çok basit…
>>> Gerçekten <<< işe yarayan yazılımlar, ki çoğu ücretsizdi…
>>> Güvenli şifre oluşturma <<< yazılım ve online yine ücretsiz hizmet veren sitelerin bir bir kaybolmasından. Öyle ki hala hizmet veren siteler ancak 2048 Bite kadar şifre oluşturuyor…
İlke, ilk ve en önemli kanun şifrelemede…
Her tekrar “ölümcül” olabilir…
Hiç fark etmez simetrik veya asimetrik şifreleme olsun…
Kaliteli şifre ve gizlilik esas!!!

Asimetrik şifrelemede 3072 Bit altında kalan en kaliteli şifre bile “haybeye”
Microsoft ki…
Bu şirketle “büyüdüm” bu şirketin çoğu ürünlerini en az iyi derecede bildiğim iddiasındayım…
BitLocker bile hatırladığım kadarıyla en fazla 99 karakterden oluşan şifre kabul ediyor…
Office yazılımlarında “Backdoor” eksik etmiyor…
Bırak yazılımları bir tarafa Hardware, mesela printerler, yani yazıcılar bile bastıkları kâğıtlar üzerinde şifreli bir şekilde, gözle görülmeyecek şekilde “kimlik ibraz” ederken…
Önder neden Trump ile uğraşıyor?

Birçoğunuz kendinize sormuş olabilir bu herif durduk yere niye bu zibidiyle uğraşıyor diye…
Al O babası belli olmayanı vur Trump’a…
Aynı zihniyet kardeşim, ikizler sanki(!)

Aşağıda gördüğünüz o „sebze çorbası“ benim halka açık dijital kimliğimin bir kesiti…
Dijital kimlik nasıl oluşturulur, özellikle yazışmalarda neden önemlidir, kendimizi hem özelimizde hem bu zihniyet ile mücadelede nasıl koruruz…
Hepsi sırası geldikçe!

mQINBFluKF0BEADqwXUpkzgljs4blUIwBi4q+2tMmxk58KhjbxnOoBvm7SAPc24ro8o9TEQ13l6OahUhzBDJuppg1NL0qX19VqLasoZX9xMNWbfhU0c1qfiFvCJ6jy7+trfWwg0EG8iOQ5xEtIZumPZORuHHVLgf2yf5kHi/SSm4PXYQR5GM6icIVFBiSz5NfIt/1HQSORTtAYwwM1jb+Ghg4InYH4NA875rOo9QRtZqaZX+/myUGMLunaK2+km6Nys7DYXeve8n+njb838S64OWGLYxbQ7D/qu5ZOBPBP2IARUw/D3oGoa2bYBpTc2WEoQpltE4vYyaPJBwr/Jk54uiKB7FkIj2GQuJQImQiqVLXMvAj3VwsTbTYVYV4Cv8


Devam edecek…

Okçu balığı ve AKP seçmeninin anatomisi

En yakın deli doktoru nerede?
Ruh halimin vidaları gevşedi…
Acilen sıkılması lazım(!)

Havalar…
Dün yarı baygın şekilde yattım yuvarlandım, ani hava değişiklikleri çok kötü yapıyor beni…
Yeminle…
Çok bıktım.

Haliyle kafayı yiyen bir tek ben değilim, ülkemizin yarısına yakını bu halde…
En azından ama yüzde 30 ile 40 arası…
Kelebek…
Benim için zarafetin, güzelliğin, nezaketin, inceliğin, asaletin ve temizliğin bir simgesi…
Benzetirim kimi zaman hayalimdeki kadını bir kelebeğe…
Evet, kadın ve kelebek…
Kadın ve çiçek…
Kadın…
Ve mahremde, teninde sadece bir inci kolye(!)

Tırtılı bilirsiniz değil mi?
PSIKO…
Severim eski Yunanı, eski Arap’ı…
Düşünen, hayal edebilen ve hayalleri olan insanı!

Eski Yunan psiko kelimesiyle hem insanın ruhunu hem DIKKAT burası önemli…
Yeniden doğusu, bir yerde “ölümsüzlüğü” özdeşleştirirdi…
Aynen…
Yunancada, Psiko kelimesi iki anlam içinde kullanılmaktadır…
Hani tırtıl…
Fiziki bir halden ötekine geçiyor ya.

Bir “deli doktoru” insan ruhunu > tamir < ederek…
Hani nasıl ki, yamacı çırağı giyesiyi tamir eder ona yeni bir görünüm kazandırırsa…
“Deli doktoru da” insanın yeniden dogmasına VEYA ebediyen ölmesine vesile olabilir.

Balık için neler denilmiyor ki…
Özellikle yurdumuzda bir özdeyiş vardır:
“Balık hafızalı”
APTAL…
Balık ve balıkçı(!)

Her özdeyiş, özdeyiş olmayıp aptal deyişte olabilir…
Ayırmasını, ayıklamasını bilmeli…
Hani hep iddia ederim ya, Allah hepimize akıl vermiş, YOK fikir vermemiş…
Oku demiş…
Oku ki fikir oluşsun, bilginin olmadığı yerde fikir hiç oluşabilir mi?

Su…
Saydam, şeffaf…
Ve yine hep iddia ederim, insan ve beyni, insan ve gözleri…
Su ki cam gibi…
Her gördüğün, gördüğünü sandığın gördüğün gibi olmayabilir!!!

Ne demiştim?
Medeniyetin tanımı için?
Medeniyet bir yerde hesap, kitap işi…
Allah, yüce Mevla’m bilgeliği ile sadece insana hesap – kitap kabiliyeti vermemiş…
Bizler…
Okçu balığıysak eğer, AKP zihniyeti üç maymunu oynuyorlar…
Su ve kırılma…
Okçu balığı hayvanlar alemi içeresinde akademisyenlerden sayılıyor…
Fizik kurallarını hesaba katıyor, göze aldanmıyor…
Pruva karlı Friedrich’in sözleri gelir aklıma:

“Köpekler, insanoğlunun tüm güzel özelliklerine sahip olmakla birlikte hatalarından mahfuz (arınmış hal) olanlardır”

Tahmin bile edemeyeceğiniz kadar üzüldüm

Bir Oma’m var, yüzüne merdiven dayadı…
Yılların dostu, artık ailemden biri…
Dışarıya çıkararak yemeğe götürecektim, o kadar üzgün ve yorgun bir şekilde dedi ki…
“Halim yok”
Allah…
Ne çek ne çektir…
Üç gün yatak, dördüncü gün toprak…
Allah, cümlemize nasip etsin, gerçekten çok üzüldüm haline…
AMA yapabileceğim hiçbir şey yok, doktor, hastane de istemedi.

X5O!P%@AP[4\PZX54(P^)7CC)7}$EICAR-STANDARD-ANTIVIRUS-TEST-FILE!$H+H*

Namusum ve şerefim üzerine yemin ederim, herhangi bir TEHLIKE yok!

Güvenlik dediğin…
Çok basit, küçücük şeylerle de başlar, hani şeytan ayrıntıda gizlidir ya(!)

Hayatım virüslerle, maleware’ler ile, exploit’lerle geçti, geçiyor…
Yukarıda gördüğünüz dizin >>> zararsız <<< bir “virüs” imzasıdır…
NORMAL şartlarda, anti virüsünüz çalışıyorsa aşağıdaki like tıkladığınızda uyarması gerekir…
En geç ama dosyayı bilgisayarınıza kayıt etmeye kalktığınızda!

EICAR test file
EUROPEAN EXPERT GROUP FOR IT-SECURITY tarafından geliştirildi…
incele

Bilgisayar…
Hani kişisel bilgisayar diyoruz ya, insan gibi, “birey”, güncelleme durumu…
Kurumda yapılan hatalar veya değişiklikler, yüklenen yazılımlar ve benzeri…
Bilgisayara…
“Bireysellik” kazandırır.

indir

Bu adi yaratıklarla daha işimiz var, hazırlıklı olmak ise zafere giden yolun yarısı!

Çocuk gelin

Kiminize göre ayıp sayılacak şeyler…
Halbuki çok doğal…
Cinsellik…
Ayıp olsaydı Allah, yüce Mevla’m yaratır, izin verir miydi?
“Ayıba” ayıp katan insan(!)

Şahsıma yönelik sorulan bir soruya yanıttır bu makale…
Af edin, “açık açık” yazmak zorunda kaldım…
Doğal olanı(!)

Soruyla birlikte yanıtımı da bulabilirsiniz bu çalışmamda.


oku

Bebeler, kız çocukları, genç kızlar, kadınlar ve “koca karılar”

Haliyle…
Ben onlar değilim, yoksa bir doğa faciasını, Allah’ın Recep’e ve yandaşlarına karşı bir gazabı olarak yorumlamam lazımdı. Geçmiş olsun İstanbul halkına. Allah’a çok şükür validem, yeğenlerim sağ ve salim. Akrabalarda maddi hasarlar…
Cana gelmesinde, başa gelen mala gelsin. Allah cümlemizi beterinden korusun.

Pedofili…
Yani sübyancılık, oğlancılar, lezbiyenler veya homoseksüeller…
Ama ille pedofiller…
Siyaset ile uğraşan, insan psikolojisiyle, bilimsel veriler ışığında sosyolojiylede uğraşmalı bence. Benim bilişimci olmam, mesela kardeşimin bankacı olması bu gerçeği değiştirmez. Tamam, kardeş mesleği ile ilgili bu konularla uğraşmak zorunda, biraz da onun için yayınladım dün yayınladıklarımı. Psikoloji ve sosyoloji demişken, haberlerden duymuşsunuzdur mutlaka, Nüfus Kanunu değişti.
Siyasi açıdan türbanlı yosmalar…
Örneğin Merve Kavakçı…
Anadolu kadınını tüm bu yazdıklarımdan soyutlayarak yazacağım yazacaklarımı…
Çünkü Anadolu kadının böyle soytarılıklarla uğraşmaya ne vakti vardır, ne yüreği iman dolu buna izin verir!

Hep dediğimdir bir damla paçavra ayıp öretendir ama ne ahlak ne namus yerine geçebilir. Hepsi insan ruhunda, beynin kıvrımlarında, tabiatında saklıdır.
Yok…
Değil, suçu hep erkeklere atmayalım lütfen. Hanımlar…
Elinizi vicdanınıza koyarak okuyun lütfen şimdi gelecek olanları…
Arşivlerim meydanda, hep savunmuşumdur bu görüşümü, hatta uzunca bir makale yazmaya başlamıştım bu konuda, bitiremedim, sağlığım. Şark insanı…
Yaşam felsefesi garp insanına nazaran çok farklı AMA özellikle garp ve şark kadınını bir noktada buluşturan bir gerçek var, neden böyledir bu yaşıma gelmeme rağmen anlayabilmiş değilim.
Freud’un “kadınlar ne ister” sorusundan çok önce kadınlar neden böyledir diye sorması gerekirdi aslında.

Hepiniz…
Bir gün geldi gelin oldunuz veya daha olacaksınız…
AMA…
Eminim “hepiniz” daha küçücük yaşınızdan itibaren annelerinizden “şikâyet” ettiklerini duymuş veya ki burası çok önemli, BIZZAT şahit oldunuz birtakım olaylara…
Mesela gelin kaynana, gelin elti çekişmesine(!)
Hiç merak edip hem psikolojik hem sosyolojik açıdan bu gelin, kaynana – elti “üçgen” ilişkisini…
Şimdi sıra erkeklerde…
“Erkek” kardeş, ağabey, koca, baba vesaire “baskısı” altında yatan “olguları” araştırdınız, kendinize izah etmeye, anlamaya çalıştınız mi?

Birçok Türk kadını “çocuk gelin” olgusunun neden karşısında değildir…
Neden canla – başla bu çirkin ve >>> sapık <<< gerçekler karşısında can siper hane bir mücadele vermemektedir?

Yanıtı şaşırtıcı olduğu kadar basittir…
Amerika’da, Filistinli bir aile içeresinde yaşanan bir facia, bir cinayet…
Bilim insanlarını bu konuyu çok yönlü araştırmasına vesile olmuştur…
Olay…
Çok boyutludur, SIYASI yanı olduğu kadar, terör ve toplumsal yanı…
Maddi ve kriminolojik boyutları vardır.

Olayı ve boyutlarını anlatmayacağım…
Bulgular ile…
YALIN bulgular ile yetineceğim…
Sadece şu kadarını bilmeniz gerekir…
Bir anne, evet bir anne…
Özbeöz anne ve baba…
Baba kızını “doğrarken” anne…
Kızını sımsıkı tutuyor ki baba daha kolay çocuğunu öldürsün(!)

Bilim insanlarının vardığı sonuç ki…
Düşünün yani, anne evladının öldürülmesine yardım etmekle kalmıyor, kocasını kızını öldürmesi için üstelik tahrik ediyor. Varılan sonuç hem kadın hem erkek açısından “korkunç”.
Öldürme sebepleri…
Dediğim gibi kendileri Filistinli mülteci, yani “beyaz” tenli…
Kızları…
İzinsiz hem harçlığını çıkarmak için hem aile bütçesine katkıda bulunmak için adı lazım değil, bir hamburgercide çalışıyor, gece vardiyası dahil HEM ki suçun büyüğü bu…
Gönlünü bir zenci gence kaptırmış…
Gönül bu, hani derler ya ota da konar b.ka da!

Bu yüzden kızlarını öldürüyorlar.
Hani hep iddia ederim ya insan sosyal bir varlık…
Kadın ki…
Kadın kadının “esas” düşmanı(!) Kıskançlık, çekememezlik? Bilmiyorum açıkçası!
Bilim insanları etraflıca sebepleri araştırıyor, değişik nedenleri de gözeterek vardıkları sonuç ki her iki cins içinde geçerli:

Bu gibi olaylara karışan kişilerin ortak özelliği…
Eğitimlerinin düşük düzeyde olması…
Mahalle baskısı denilen olgunun yaşamlarında olağanüstü bir yer alması…
Hani millet ne der meselesi…
Genelde erkeğin AMA özelde kadının bu gibi olaylara önayak olmasının, yani tasvip etmesinin altında yatan gerçeğin, şahsının sosyal çevresi içeresinde daha güçlü bir şekilde tanınması, konumunun ve sosyal “terfiinin” altında yatmasıdır.

Bence korkunç, korkunç bir gerçek…
Kör bir cehalet…
Millet ne derse desin, O benim evladım, kanımdan kan, canımdan can…
Psikolojik açıdan bakıldığında…
Ki bununda birçok örneği vardır*, zor ile, güçlükle edinilen bir konumun, kişi nazarında daha değerli olduğu kanısıdır(!)
Ezeceksin, ezileceksin ki kadir kıymet bilesin!???

*Mesela tahrikatlar, askeriye, öğrenci birlikleri vesaire.

Yeni nüfus kanunu

Ya Allah belanızı versin, Allah bin bir türlü belanızı versin…
Çocuk gelin, ya sizler nasıl hayvansınız?
Yok mu bu koca memlekete bu köpeği zehirleyecek…
Bir kurşun sıkacak yok mu bu köpeğe?

Uykusuz gecelerimin vefakâr dostları, kitaplar

Yatağımın demedim kardeşim…
Uykusuz gecelerimin dedim. Hatun milleti…
Alınmasınlar ama şayet bir daha dünyaya gelirsem onlar bir uçta…
Ben teee öte tarafta, arada en azından yüz metre yüksekliğinde bir duvar…
Ne ben onları göreyim ne onlar beni, dert ya sadece dert…
Boşuna dememiş atalar bekârlık sultanlık diye…
Hani…
Nerede akşam orada sabah!

😊

THE 1ST WORLD CONGRESS ON LOGIC AND RELIGION
187 sayfa, bunu okuyun lütfen
http://page.mi.fu-berlin.de/cbenzmueller/papers/2015-handbook-logic-and-religion.pdf

HANDBOOK of PSYCHOLOGY: VOLUME 1, HISTORY OF PSYCHOLOGY
606 sayfa
http://simbi.kemenag.go.id/pustaka/images/materibuku/Wiley.Handbook.of.Psychology.Volume-1.pdf

HANDBOOK of PSYCHOLOGY VOLUME 2 RESEARCH METHODS IN PSYCHOLOGY
733 sayfa
http://simbi.kemenag.go.id/pustaka/images/materibuku/Wiley.Handbook.of.Psychology.Volume-2.pdf

HANDBOOK of PSYCHOLOGY VOLUME 3 BIOLOGICALPSYCHOLOGY
746 sayfa
http://simbi.kemenag.go.id/pustaka/images/materibuku/Wiley.Handbook.of.Psychology.Volume-3.pdf

HANDBOOK of PSYCHOLOGY VOLUME 4 EXPERIMENTALPSYCHOLOGY
732 sayfa
http://simbi.kemenag.go.id/pustaka/images/materibuku/Wiley.Handbook.of.Psychology.Volume-4.pdf

HANDBOOK of PSYCHOLOGY VOLUME 5 PERSONALITYAND SOCIALPSYCHOLOGY
688 sayfa
http://simbi.kemenag.go.id/pustaka/images/materibuku/Wiley.Handbook.of.Psychology.Volume-5.pdf

HANDBOOK of PSYCHOLOGY VOLUME 6 DEVELOPMENTALPSYCHOLOGY
691 sayfa
http://simbi.kemenag.go.id/pustaka/images/materibuku/Wiley.Handbook.of.Psychology.Volume-6.pdf

HANDBOOK of PSYCHOLOGY VOLUME 7 EDUCATIONALPSYCHOLOGY
685 sayfa
http://simbi.kemenag.go.id/pustaka/images/materibuku/Wiley.Handbook.of.Psychology.Volume-7.pdf

The Oxford Handbook of Philosophy of Mathematics and Logic
774 sayfa
http://citeseerx.ist.psu.edu/viewdoc/download?doi=10.1.1.464.6584&rep=rep1&type=pdf

The Oxford Handbook of Philosophy of Physics
585 sayfa
http://strangebeautiful.com/other-texts/batterman-ox-hndbk-phil-phys.pdf

Philosophy of Physics
1524 sayfa
http://strangebeautiful.com/other-texts/butterfield-earman-philphys-hndbk-a-b.pdf

Otomatik kapı

Kurt kaynıyor kurt…
Bir taraflarımızda kurt kaynıyor(!)

“Başkalarına nazaran benim ileri görüşüm omuzlarına çıkarak ileriye doğru baktığım devler sayesindedir”

Bu sözler Isaac Newton’a aittir, tarafımdan “serbestçe” aslına sadık kalarak tercüme edilmişidir. Kendisinden önceki insanları kast ederek söylemiştir bu sözleri…
Helenler…
Ama özelikle İskenderiyeli Heron’un bundan > iki bin < sene önce…
Tekrar…
İki bin sene önce otomatik kapıyı icat ettiğini biliyor muydunuz?

Kendime sormadan edemiyorum…
Acaba Allah’ın öküzü, Arap’ın sol t.şağı Tayyip biliyor mu bunu?
Neyse…
O zaten Türk düşmanı, geçelim…
Düşünüyorum, hayal etmeye çalışıyorum acaba nasıl olurdu?
Kızıyorsunuz bana…
Türk ve medeniyet kelimelerini bağdaştıramadığım zaman…
Ancak medeniyet denilen ve medeniyetler arasında kıyasladıklarım farklıdır benim…
Şu bir gerçek ki…
Türk ve pratik zekâsı, bu yadsınamaz bir gerçektir arkadaşlar…
Şahitli ve de ispatlı bir gerçek…
Türk ve pratik zekâsıyla birlikte bir taraflarımızda kurttun kaynıyor olması.

Tarih öğretiyor ki bize Türk bir göçebe…
Medeniyetler ise yerleşik toplumlar tarafından ayağa kaldırılmıştır…
Teee…
Asya bozkırlarından savaşa, savaşa gelmişiz şimdiki coğrafyaya…
Acaba…
Türk bu pratik zekâsıyla, yerleşik bir düzende neler ayağa kaldırabilir, neler yaratabilirdi?

Hiç mi sanatçımız yok, zanaatkârımız…
Heykeltıraşımız, sairimiz, yazarımız, çizerimiz, mimarimiz, mühendisimiz…
Ressamımız, tabibimiz hiç mi yok?
Var…
Olmaz olur mu?!!!
Ama göçebe bir milletiz, göçebe bir zihniyete sahibiz…
Hala, hala öyleyiz…
Kurt kaynıyor kurt…
Bir taraflarımızda kurt kaynıyor…
Vesselam!