Ben…
Bilmem ve bildiğimden emin olmalıyım…
Emin…
Dün berbat bir günün ardından evde sekiz ile on arası uyumuş olmalıyım, bebek gibi uyuyup kalıyorum. Bizim buralar ayaz, berbat bir soğuk…
Sabah dört gibi uyandım, uyanmamın sebebi ise donmuşum, geberiyorum…
Elim ayağım ölü eli, ayağı gibi…
Tabii her zamanki gibi yatak, yorgan yerlerde. Hanım tulum dikti, kardeşim gece uyanıp onu çıkarıyorum, haberim yok çıkardığımdan. Hadi dedim birde balıkçı uyku tulumunu deneyim, balığa giderken kullanıyordum, gir çadıra, çek hem tulumun hem çadırın fermuarını…
Tabii öncesinden gece ateşe attığımız koca taşları bölüşüyor, yatmadan önce çadırların içine koyuyorduk. Mis…
Sanki evindesin, sımsıcak…
Yok…
Bu sefer onun fermuarın açıyorum, yine yârim yamalak…
İlginç olan hatırlamıyorum da neyse dedim ya gebermişim soğutan yoksa uyanmazdım her halde.
Zıpkın gibiyim…
Uyuyup kaldığım için ilaç falan da içmemiştim. Anlamıyorum neden?
Hava, basınç?
Bilmiyorum, bilmiyor anlamıyorum neden, hani bilsem önlem alacağım, gereğini yapacağım…
Yok, yok, yok…
Bilmiyor, anlamıyorum NEDENNNN?
Keşke her günüm böyle olsa, ağrısız sızısız, bugün elimden geldiği kadar çok is bitirmeyleyim…
Birikenler…
Fırsat bu fırsat…
Keşke bilsem, anlasam neden?
Emin olsam, keşke!!!
Not:
Çocuk oyuncağı değil arkadaş, çıtkırıldım hiç değilim…
Tamam nazlıyım, naz yapmasını severim her erkek gibi ama değil…
Tarifsiz acılar, uyuşturucu kardeşim, uyuşturucu bile ancak biraz fayda ediyor.
Emin değilim tabii…
Doktora sormuştum üstünde durmadı. Yok psikolojik olması IMKANSIZ…
Sevdiklerim gibi dertlerimde benimle her yerde…
Sıkıntılar…
Arcachon, Atlantik kıyısında. İki hafta hiç ilaçsız…
Bak ikinci kez benzerini, ilaçlı ama çok az Israil…
Gittiğim tüm diğer yerlerde ayniyim, geberemedim gitti…
Bilsem, anlasam, emin olsam…
Keşke olabilsem!