Bir kelime yazmadım, hani anlattım ya geçenlerde geçmişin hayaletleri

Evdeyim…
Yok, daha doğrusu yerin yedi kat dibinde…
Evet…
Çiçek ne güzel ne hoştur sadece ve sadece ona bakmak…
Koklamak…
İnsana moral verir, güç verir…
Nerede?

KORKUYORUM…
Yok kendim için değil, ne olacak?
Alt tarafı bir can, zaten çıksın diye bekliyorum…
Evim, yuvam, sevdiklerim…
Anlatamıyorum…
Özelden bile anlatılacak gibi değil, Allah…
Bir çaresizlikten ötekine itiyor, bir köseden ötekine…
Sırtım duvara yaşlanmış, bir milim daha geriye gidecek vaziyette değilim, bir ayağım uçurumda…
Allah beterinden korusun, Allah kimseyi çaresizlik sarmalında boğulmaya terk etmesin…
İnan dua üzerine dua, sığınırım Allah’ıma…
BILIYORUM…
EMINIM son anda yine elimden tutacak, biliyorum, eminim…
Ama bu içim içim kendimi yememin önüne geçemiyor ne yazık ki!

Takma kafana, takma…
Önder bu nasılsa bir şekilde ama öyle ama böyle Allah’ın yardımı ile…
MUTLAKA!

Bu özelimdi, ya buna ne demeli?

Bugün Türkiye’den haber geldi…
İyisi gelir mi, FELAKET…
Hatırla…
Anlatmıştım sana bebeleri, hani bebeler uyuşturucu kullanmak zorunda kalıyor…
Ben ve halim ne ki?
Kuzenim…
Bebesi, ismi aklıma gelmiyor demenzin tam tersi, dört yaşına kadar tedavi edilebiliyormuş…
O hastalığa yakalanmış, FECI!

Ölümcül bile olabilirmiş…
Nasıl üzüldüm anlatamam, Tayyipistan ödemiyormuş tedaviyi…
Millete aldırıyorlar ameliyat malzemesini…
Ekonomi çok iyi ya…
Çala çala bir şey bırakmadılar, kız evini satılığa çıkarmış…
Bebe ya daha bebe, 2 – 3 yaşında…
Tombik teyze…
Hani kucağımda, onlar…
İkisinden biri. Dökülüyor herkes dökülüyor tek tek…
Hangi birine el uzatacaksın, ben buralarda kendi sorunlarımla boğuşurken…
Evlat…
Biliyorsun durumları, ne yapacağım inan bilmiyorum. Moral tamamen gitti…
Çok etkiliyor böyle şeyler beni, sinir kalmadı, sinir, güç…
Kuvvet!

Unuttum bak

Gerçi anlatmışımdır AMA hem de defalarca…
Tekrar hatırlatmakta fayda var…
Hristiyanlıkta bir mezhep vardır*, çok eskilere dayanır kökleri, çok ama çok eskilere…
Onlar…
Hz. Isa’nın, sadece bir peygamber olduğuna inanırlar…
İnsanlar KI SAKIN Müslümanlıkta yok böyle bir şey deme…
İnsandır, yine insan…
Mevla’mın sözlerini çarpıtan!

* Kopten (Kiptîler)

Söz veremem tabii benim ne olacağım belli olmaz

Bugün ve yârin kısmetse Türkçülük ve egemenlik konularını bitirip yayınlamayı düşünüyorum…
Almancanız varsa, izlemenizi tavsiye ederim…
VE evet…
David, Hz. Davut…
Michelangelo’nun eserindeki O bakış, o ifade…

İnsan ne istediğini bilmeli, kararlı olmalı AMA…
Ne istediğini bilebilmen için bilgi gerekli, ki fikir oluşsun…
Bir kararlılık!

KOCAMAN bir NOKTA

Hafta sonu arkadaşlar, ÖNCE…
Ucube denilenlerle başlayıp KADINA varalım…
Bir mücadelenin tarihçesine, istersen hepsini izle!

Jack…
Dün çok üzdüler, korkuttular beni…
Gönül sevmiş pezevengi, gidip onunla uzun uzun bir yürüyüşe çıkalım…
Gezelim biraz, sonra kısmetse…
Ne istediğini, neler anlatmak “öğretmek” istediğinin bilincinde…
Ben, benzemem “bizim” adilere…
Kararlılıkla, kısmetse!

Eine Nacht in Florenz Schätze der Renaissance

https://www.arte.tv/de/videos/073469-000-A/expedition-moderne/

Hundert Meisterwerke und ihre Geheimnisse „Das bunte Leben“, Wassily Kandinsky, 1907

Hundert Meisterwerke und ihre Geheimnisse „Marie Antoinette mit ihren Kindern“, 1787 – Elisabeth Vigée-Lebrun

### Çok önemli, önce kilise sonra Camii LÜTFEN ikisini de izle ###

Sakrale Bauwerke Vom Streben nach Höhe und Licht: Kirchen

Sakrale Bauwerke Von betenden Menschen und prächtigen Moscheen

Parayla değil kardeşim, parayla değil…
Sırayla…
VE…
FETÖ ile hesaplaşıp, Gezi ile nasıl ki devam ediyorlar…
>>> O, adi ve kinci pezevenk <<<
Gerisinide unutmayacak…
Ve elbette sıra Önder’e de gelecek!

O…
Sırayı sabır ile beklemek yerine, BEN direnir VE…
Dirilirim yine…
Ben bir Atatürk milliyetçisiyim, pes etmek, alttan almak nedir bilmem!!!

Ve kadınların mücadelesi:

Die Hälfte der Welt gehört uns (1/2) Als Frauen das Wahlrecht erkämpften

Die Hälfte der Welt gehört uns (2/2) Als Frauen das Wahlrecht erkämpften

Ve bir filim, istersen izle

Changing Times

Bunca izlenceden sonra…
Öndere bir, iki gün müsaade.

😊

İngilizce:

UNUTMADIM, unutmam…
ÖZEL!

Izelemeni tavsiye ederim

Yorumsuz

Sinyalizasyon yok mu?

Asrın liderimiz, İstanbul büyükşehir belediye başkanı oldu.
Binali Yıldırım’ı İDO’nun başına getirdi.
Süleyman Karaman’ı İETT’nin başına getirdi.

Asrın liderimiz başbakan oldu.
Binali Yıldırım’ı ulaştırma bakanlığına getirdi.
Süleyman Karaman’ı TCDD’nin başına getirdi.

Havuz icat edildi.

İkinci dünya savaşından kalma köhne lokomotifleri, güya hızlı tren yaptılar. Asrın liderimiz kafasına hareket memuru şapkası taktı, düdüğü çaldı, hızlandırılmış tren seferlerini bizzat başlattı.
80 kilometre hız limiti olan viraja, 132’yle daldılar, vagonlar peşpeşe yaprak gibi savruldu, 41 insanımız hayatını kaybetti.

Süleyman Karaman hakkında soruşturma bile açılamadı.
Ulaştırma bakanı Binali Yıldırım izin vermedi.
Binali Yıldırım hakkında gensoru bile verilemedi.
Asrın liderimiz izin vermedi, Akp oylarıyla reddedildi.

Süleyman Karaman’a inovasyon ödülü verdiler.
Binali Yıldırım’ı başbakan yaptılar.
Asrın liderimiz cumhurbaşkanı oldu.

Edirne’den İstanbul’a giden tren, Çorlu’da devrildi, 25 insanımız hayatını kaybetti. Cinayetten farksızdı… Raylar çamaşır ipi gibi havada asılı duruyordu, altında toprak yoktu, çünkü kontrol eden yoktu, rayları kontrol etmesi gerekenleri işten çıkarmışlardı, bir ay önce yapılması gereken bakım-onarım ihalesini iptal etmişlerdi.

Bi baktık kardeşim…
Süleyman Karaman milletvekili olarak Tbmm’de oturuyordu.
Binali Yıldırım Tbmm başkanı olmuştu.
Bunların velinimeti asrın liderimiz ise artık, tek adam’dı.

Ve şimdi gene, seçim şovu yapmak için, oy toplamak için, eksikleri tamamlanmadan açılan, sinyalizasyonu bile olmayan tren hattında facia yaşandı… Dokuz insanımız daha gitti.

Kim yaptı bu hattı kardeşim?
Havuz müteahhiti.

Bu havuzcu müteahhite bu hattı kim verdi?
Binali Yıldırım.
Açılışı kim yaptı?
Asrın liderimiz.

Hangi göreve getiriliyor şimdi Binali Yıldırım?
Asrın liderimiz tarafından İstanbul büyükşehir belediyesi’nin başına getiriliyor.

Peki şu anki ulaştırma bakanı kim?
Milletin orasına koyacağını izah eden havuzcu müteahhitlerin ceo’su.

Ne şahane terfiler, ne muhteşem başarı hikayeleri değil mi?

E bu durumda hakikaten “sinyalizasyon yoktu” denilebilir mi?
Bir milletin başına gelenleri ve gelecekleri kavrayabilmesi için daha ne kadar “sinyal” alması gerekiyor ki?

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/sinyalizasyon-yok-mu-2794679/

Var böyle bir dünya!

Bana bakın Y- CHP’liler…
İyi mi kötü mü partililer…
Başınızdakilerle, zor be çok zor…
Ayaklar baş, taban tavan olunca, kısacası dünya tersine döndüğünde…
Var böyle bir dünya!

Ben gidiyorum pıka pıka yapmaya…
Hırsızların eline teslim ettiniz memleketi!

Veee „büyük“ ekonomist, dünya liderinin parası dolar karşısında erimekte 5,38! Bugün Cuma unutma

yok ben yalan söylemedim, söylemem…
Yalan söyleyenler utansın…
Lise terkim!

😊

Buuu…
Beni, kişiliğimi, karakterimi, bildiklerimi…
VE bildiklerimden EMIN olduklarımı değiştirebilir mi?

İnsan…
Bakar ambalaja, kılıfa…
Ben…
Bakarım içine, YÜREGINE!

Ün, unvan…
Saygı ve sevgi HAK edilmeli…
Sonra…
Ben sana çokça hem ispat edip hem anlatmadım mi…
Ömür geçti en üst mertebelerde VE nice idot tanıdığımı açıklamadım mi?
Idot dedim de aklıma geldi, Google…
Gir Google, dün Amerikan senatosunda sorgu suale aldılar onları…
Yaz; idiot diye bak kim çıkıyor karşına!

VEYA…
Hırsız yaz bak görsellere!

Ben…
Önderim ne kimseye ispat mecburiyetim var ne inandırmaya…
Yaptıklarım, sözlerim…
Samimi ve yürekten yetmez mi?

Jack, kıyas kabul etmez ama rahmetli Oma, veya sevdiklerim gibi

İnsanlar…
Bana SONSUZ güvenebilirler, sonsuz…
Bakma…
Ağrılarım çıkarıyor beni zıvanadan, ağır geliyor yük…
Bacaklar tutmuyor, beni bile taşımıyor ki…
Bazen, son zamanlarda çokça deliriveriyorum!

O anlar…
Durma önümde, tepem atarsa…
Sigortalar atmıyor, tümden yanıp kül oluyor…
Jack çok seviyorum, çok yoruyor beni…
Demin annem kardeşten geldi, “Jack’i sattık, adamlar aldı götürdü!”
Anneee…
Daha bugün bir sürü mama aldım…
Kardeşe…
Çok ağır bir küfür, o kadar yüksek sesle etmişim ki…
Hanım korkulu gözlerle baktı bana yanından geçerken, ta önden duymuş beni…
Fırladım sokağa, doğru ona…
Bastım zile, Jack nerede?
Oracıkta geberteceğim, zaten O da bunu bildiği için bana mesafeli…
“Ağabey, ihtiyar bir kari – koca. Wandern’i çok seviyorlarmış, Jack’e iyi bakacaklar”
Asker dönüşü, topuklarımın üzerinden doğrudan dışarıya…
Buz gibi hava, aklim biraz başıma geldi, dedim belki böylesi daha iyi…
Ağır adımlar ile dönüyorum dükkâna, köşeyi dönmemle DayDay ve Jack…
Jack beni görünce hemen atladı üstüme, normalinde çok kızarım nasıl sevindimmm…
Can be…
BENIM CANIM!

Böyle şaka mı olur???

Bakma…
Bağırma, ölüyü diriltecek cinsten, küfür kâfir belki bir tokat…
AMA…
Ben benim olana bağlıyımdır, bakarım gözüm gibi…
Ve beni bilen bilir, bana sonsuz güvenir!

FaceBok zamanlarımdı, ama gerçek ama sahte “birçok dost” edinmiştim

Bak yemin ediyorum, yemin…
Getir…
Kurana el basarım. Biliyorsunuz beni, düşüncelerim dilimde, kalemimde…
Sözümü sakınmam VE kimsenin ardından konuşmam, vaki değildir…
Yüzüne…
Açık açık bu mümkün değilse KIVIRMAM…
Adıyla sanıyla anarım!

AKP enemy yani düşman ilan etmişti…
KENDISI, yani Facebook bana bu sıfatla sayfa açmamı önerdi…
Ne Amerika ne Rusya…
Tam bağımsız Türkiye, atalarımın toprakları…
Bu toprakların ismini taşıyorum, Önder…
Ve elimden geldiği kadar ismime laik olmaya çalışıyorum, zaman zaman kendimi kaybedip ağzımı bozsam bile.

Zaten beni bir çekmeceye sığdırmak zordur, sığmam AMA…
Bana ne AKP ne FETÖ veya PKK yaftası yakıştıramazsınız…
Ne o köylüyüm ne bu köylü…
Ulan…
Karı köylü bile değilim, özbeöz İstanbulluyum, damarlarımda Türk’ün kani akar…
Yeri gelir Atatürkçü, bilim ve mantık göbek adım olur…
Yeri gelir, alırım, alacağım yani silahı elime, olurum bir Kemalist!

Yok…
Kimseyi savunmuyorum, her ne kadar “tek kaldıysa da” Sözcü’yü bile…
Kendimden EMIN olduğum kadar ne Sayın Doğru’ya ne Sayın Çölaşan’a yakıştıramam ithafı, attıkları iftiraları. OKU İzmirlimi, günlerden beri gazete bile okuyamaz oldum…
AMA…
Dikkat et satir aralarına, cok önemli…
Bir artı bir artı bir…
Evvelsi ve gerisi eksik ama belki gün gelir kimi açıkları da ben tamamlamalarım, iyi değilim…
Kalp krizi geçirteceklerdi bana, YEMINLE ramak kaldı…
Annem…
Zaten beni bu dünyada bu denli kandırabilen iki insandan biri…
Sevdiklerim, kalbimde olanlara kayıtsız şartsızdır inancım, hep böyleydim…
Hep böyle kalacağım.

Fetocu öyle mi?
13 Aralık 2018

Fethullah Gülen henüz Türkiye’de tanınmıyordu ama, İzmir Kestanepazarı’nda kulaktan kulağa yayılmaya başlamıştı.
Vaazlarını hiç kaçırmayan hatırı sayılır bir esnaf grubu oluşmuştu. Manisa’dan Denizli’den Uşak’tan Afyon’dan dinlemeye gelenler vardı.
Din ekseninde ticari faaliyetti, kendi aralarında tuhaf bir zincir oluşturmuşlardı, sadece birbirlerinden alışveriş yapıyor, kendilerine katılmayan esnafı alışveriş zincirinin dışında tutuyorlardı.
Fethullah Gülen bu dinci-tüccar kalabalığı, öğrenci yurdu kurmaları için teşvik etmeye başladı. “Işık evi” tabir edilen cemaat yurtlarının temeli 1972 yılında İzmir Bozyaka’da atıldı, peşpeşe mantar gibi türedi.
10 sene içinde, 1982’de Yamanlar Koleji’ne dönüştü. Karşıyaka sınırları içinde ama, Yamanlar Dağı eteklerinde, o günkü İzmir’in gözden uzak, tenha bölgesindeydi.
1982 tarihi çok önemliydi… Çünkü, 12 Eylül darbesinde sağcı solcu, devrimci ülkücü herkesi biçmişler, hapse tıkmışlar, Fethullah Gülen’e hiç dokunmadıkları gibi, üstüne, Yamanlar Koleji’ne yol vermişlerdi.
Feto’nun gözbebeği sayılan kolejin kurucu müdürü, hapse girmem için beni mahkemeye veren Sezen Aksu’nun babasıydı. “Yaman dede” lakabıyla tanınıyordu.

Esrarengizdi.
Ege bölgesinin çeşitli şehirlerinden gelen ve orada yatılı okuyan öğrencilerin adeta dünyayla ilişkisi yoktu, dışarda arkadaşları yoktu, zaten dışarı da pek çıkmıyorlardı, haftasonu sadece altı saat çarşı izni veriliyor, robot gibi yetiştiriliyorlardı.
Ders dışında sürekli namaz kıldıkları, dini sohbetler yaptıkları konuşuluyordu. Kız öğrenci almıyorlardı. Feto’nun sık sık bu okula gittiği, toplu ibadetler yapıldığı söyleniyordu.
Burslara tamah edilerek aileleri tarafından zorla buraya gönderilen bazı öğrencilerin psikolojisinin bozulduğu, bazılarının kaçtığı, bazılarının davranış bozukluklarıyla hastanelik olduğu duyuluyordu.

Sadece milli eğitim içinde değil, medyada da adeta sihirli bir el tarafından korunuyordu, ne soruşturuluyor, ne haber yapılıyordu.

Matematik Olimpiyatı diye bir şey icat ettiler.
Sonradan icat edecekleri Türkçe Olimpiyatı’nın miladıydı.
Güya dünya çapında matematik yarışmaları düzenliyorlardı, Yamanlar Koleji öğrencileri hep dünya şampiyonu oluyordu!

Tören yapmaya bayılıyorlardı.
İzmir’in kamu ve yerel yöneticilerini, iş dünyasını törenlere davet ediyorlar, normalde içeriye kuş bile sokmazken, kapılarını ardına kadar açıyor, dünya şampiyonu dedikleri çocukları sahneye çıkarıyor, şarkılar filan söyleniyor, törene katılan lavuklara plaketler veriliyor, övgüler düzülüyordu. Bu okuldaki törenlere katılmak moda haline getirilmişti.

90’lara doğru, yüksek duvarlarla çevrili kampüs şeklindeki okulun ortasına devasa bir bina yapıldı. Kubbeliydi. Bildiğin cami mimarisiydi. Sadece minaresi eksikti. Haftasonu çarşı iznine çıkan öğrencilerden öğrenildiği kadarıyla, camiydi. Dışardan merak edip soranlara “kütüphane binası” diyorlardı ama, camiydi, toplu namaz kılınıyordu.

CIA destekli Fethullah Gülen organizasyonunun, kumpas davalarından 15 Temmuz darbe girişimine uzanan tüm faaliyetinin odak noktası, başlangıç noktası, nüvesi, işte bu okuldu.

Ve bu okulu, Türk basınında ilk kez cesaret edip, barındırdığı tüm tehlike ve tehditleriyle birlikte haber yapan, okul adı altındaki bu cemaat yapılanmasının mutlaka durdurulması gerektiğini yazan, afişe eden, alarm zillerini çalan, Yeni Asır gazetesinde dokuz sütuna manşet olmasını sağlayan kimdi biliyor musunuz?

Yücel Arı’ydı.

Evet…
Sözcü’nün yeni iddianamesiyle, Emin Çölaşan ve Necati Doğru’yla birlikte torbaya sokulan, sözcü.com.tr’nin haber koordinatörü Yücel Arı.

Özellikle, asrın liderimizin iyi okuması gereken bir yazıdır bu.

Ömrü boyunca çalıştığı tüm gazete ve televizyonlarda, Yeni Asır, Sabah, Star, Habertürk, Hürriyet ve Sözcü’de feto yapılanmasıyla mücadele eden, üniversiteden beri arkadaşım, 30 yıllık gazeteci Yücel’in, fetoya yardım etti diye suçlanması tesadüf değildir.

Sinsi bir takiptir.

Yücel iddianamede neyle suçlanıyor mesela?
2013-14-15 yıllarında Sözcü’de yapılan haberler nedeniyle suçlanıyor.
Halbuki, Yücel o tarihlerde Sözcü’de değildi.
2016’da Sözcü’ye geldi.

Sözcü iddianamesinde Yücel’in iş adresi olarak neresi yazıyor?
“Hürriyet Towers” yazıyor!
Bu yanlış adres çok açık şekilde gösteriyor ki…
Yücel’i bu torbaya monte edenler, çoook önceden mimlemişler, adresi değiştirmeyi unutmuşlar!

Özellikle, asrın liderimizin iyi okuması gereken bir yazıdır bu…
Fetoyla mücadele ediyoruz ayaklarıyla yürütülen Sözcü davası, fetoyla mücadele edenleri imha etme operasyonudur.

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/fetocu-oyle-mi-2792452/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger