Ben ne bileyim, düşünemedim

Jack…
Dört aylık oldu…
Her gün yürümeye çıkarıyorum. Gittik gezmeye…
Buraları cennetten bir köşe…
Bir kentte yaşamam mümkün değil, imkânsız…
Tabiat…
Olabildiğince yeşillik, hayvanlar. Kuzular, koyunlar, inekler…
Keçiler…
Atlar ve eşekler…
Eşeklerden bir korktu…
Aklı gitti hayvanın. Sanki anasıyım, girdi bacaklarımın arasına, uzattı başını öne, bakıyor eşeklere…
Görülmeye değerdi, bilseydim kameraya çekerdim.

izle

izle

Dükkânın arkası, birkaç yüz metre…
Doğru yeşilliklerin içendesin. O küçücük dere diyeceğim…
Adı Aar…
Aslında “sicim gibi”…
Tertemiz bir su, dağlardan geliyor. İçinde balıklar ve daha da önemlisi…
Yengeçler, bu tür yengeç sadece temiz suda yaşar. Çok hassas bir canlı, uzat başını doğrudan derede iç yani!

Balıkların…
Başka canlıların içinde seviştiği şeyi iç içebilirsen tabii…
😊

Şaka bir yana, bir şehirde yaşayabileceğimi sanmıyorum. Bu yüzden…
Bu yüzden ata toprağına, sadece bu yüzden!

Evladın cici annesi, isim meselesi

Iki gün öncesi kadınları yemeğe çıkardım…
Ne zamandan beri gitmiyorduk, iyi oldu…
Çok iyi oldu!

Bir kredi kartı şirketinin reklamıdır, uzun yıllar kullandı:
“Bezahle mit deinem guten Namen”

İsmime çok önem veririm…
Bir erkeğin ismini ya kendisi veya koluna taktığı batırır…
Kendi ahlaksızlığı, namussuzluğu, güvenirliksizliği…
Kadın…
Kadın kardeşim rezilde, vezirde eder erkeği!

Oğlumun öğretmeni, evladın üçüncü annesi…
Şimdilerde yeğenlerimin eğitmeni…
Allah razı olsun kadından, ailemden biri…
Kıskanmak yok, darılmak alınmak…
Haremim başka, kadınım, hatunum…
Avradım…
Ailemin kadınları başka…
😊

İnanan çok şey borçluyuz ona, ne zamandan beri istiyordum…
Söyle etraflıca bir yemeğe çıkarmayı, kısmet o güneymiş…
Var mı evlatların eğitiminden daha değerlisi?

Biliyorum…
Kabul etmeyecek, hanim ödemeye kalksa yine tiyatro…
Yok sen ödeyeceksin yok ben…
Bir sürü tiyatro…
Benim gitmem gerekti, kulübe oradan başka bir yere. Dükkânı kapattık çıktık yemeğe…
Hangi restorana gideceğimizi öncesinden kararlaştırmıştık, sorum burayı dediler…
Ben çıktım onlardan öncesi, iki kadın sonradan geldiler…
Tanınıyorum, tanınıyoruz…
Gittim sahibine dedim misafirim gelecek ben önceden çıkmam lazım, idare et…
Ben yarına gelir öderim parasını…
Dedi yarına kapalıyız. İyi dedim o zaman perşembe…
Yedik içtik…
Bugün gittim ödedim parasını.

Keza eczane…
Diğer TÜM ilaçların yani sıra almam gerek her gün bir şeker ilacı…
>>> İki gram <<<
Doktor izindeydi ilaç bitmişti, gittim eczaneye dedim böyle böyle…
İlaç bilmem kaç yüz Euro…
Trak…
Koydu masaya, reçeteyi sonra getirirsin dedi.

Bunu yapan Alman kardeşim Alman…
Anla yani…
Bak dolar 6,59…
Euro 7,67…
Güven…
Gitti mi gitti!

Bir erkeğin, bir insanın ismi…
Adı kardeşim adı, adı, sanı!

Palestinian right of return

Nerede kalmıştık?
Arapların I. saldırısında…
Hani hep diyorum ya…
Birincisi…
Araplara güvenme, tarihlerine bak, öğren VE bana HAK VER…
Tarih boyunca kendi aralarındaki didişmeden bana ne AMA…
Arkadaş ama sen birisiyle giriyorsan bir alyansa, yani kısa, orta veya uzun vadeli bir iş birliğine…
Hangi > erkeklik < kitabında yazar yarı yolda bırakmak, birden bire saf değiştirmek?
Ve bunu çok yaptılar tarihleri boyunca!

İkincisi…
BUNU KABUL EDECEKSIN…
NOKTA…
Ya insan…
Ve menfaatleri söz konusu olunca çoğu zaman akan sular durur…
Ve toplumlar ve devletler insanlardan oluşur!

Saldırdılar saldırmasına ama Ürdün kendi hesapları peşinde…
Gizliden gizliye…
Anlayacağın “birliğin” içende başından çürük bir elma…
Çürük ne yapar sepetin içinde?
Diğerlerini de çürütür!
NOKTA

Bir elin nesi iki elin sesi var değil mi?
Birlik kardeşim birlik VE dirlik karşısında sana Allah’tan başka…
Kimse dokunamaz, seni bölüp bölüştüremez…
Bakınız tarihimize…
Göçebe…
Ama geldi mi boylar bir araya, mesela Osman Gazi bunu başardı…
Örneğin Atatürk’ün önderliğinde…
Ne yaptı bu millet?
Şahlandı, aygırı…
Kısrağı ve tayı yol aldı, azgın bir sel gibi her şeyi önüne katı…
Evet, bu da tarihi bir gerçek!

Söyle…
Cevap ver bana bu dünyada kaç devlet imparatorluk kurabildi…
Ve Türkler bu devletler arasında mı?
Amaaa…
Akıl ama bilgi ama öngörü…
Ama düşünme yetisi(!)

DIKKAT, bu satırlara dikkat et…
Tabii birlik, dirlik olmayınca sonuç ne olabilir?
HEZIMET!

Bırak Arapların…
Israil oğullarının bu topraklarda var olma haklarını tanımamalarını bir tarafa…
Bu adamlar gökten zembille inmediler, oradaydılar…
Hep orada, Araplarla birlikte…
Birleşmiş Milletler, alınan ortak kararlar ki sen karşındakinle anlaşamazsan kardeşim…
Hak – hukuktan onlara ne?
Bir başkası girer araya…
Tam sırası, şimdi annemi aradım, bak ne anlatacağım sana ki anla…
Wiesbaden’deydim, işlerim vardı. Annem aramış bu arada, sesi heyecanlı, morali bozukmuş…
Anlatmamış hanıma, “Önder beni arasın” demiş…
İster inan ister inanma, ben 53 yaşındayım…
Annem 73…
Ben ona, O bana danışmadan neredeyse hiçbir karar almayız…
Akıl akıldan üstündür değil mi?
Komşumuz Izmir Foça’da, kampta…
Kuzen…
Cüneyt ailesiyle birlikte misafir komşumuza(!)

Rahmetli babam hep dermiş anneme…
“Mediha yaşıyorum, bir kocan var, bekle ben ölünce herkes çalışacak sana koca olmaya!”

### IYI düşün bu cümleyi, pisliğe çekme. Çok iyi düşün ne demek istedi rahmetli? ###

Kadın olmak her zaman dediğim gibi zor zanaat, fark etmez milleti, soyu, sopu…
Komşumuz yana yakıla, yalvara yalvara ikna etmiş annemi, gidecekler teyzemle birlikte yanlarına…
Kampa…
Dayımla konuşmuş bu sabah annem, ağabeyi ile…
Öf kıyametleri koparmış, telefonu yüzüne kapamış…
Gidemezsiniz, gitmemelisiniz diye…
Neden böyle bir şey yaptı bilmiyorum…
Birincisi karşısında 73 yaşında bir kadın, çoluk – çocuk sahibi VE inan…
Benim diyen erkeği cebinden, YOK bir kez değil defalarca çıkaran bir insan…
İkincisi ben varım değil mi?
Olmadı kardeşim, kız kardeşim…
Nasıl şikâyet ediyor annem, herkes işlerine karışmaya çalışıyormuş…
Kendimi bir b.k sandığımdan değil, ben yanında olsam yapamazlar!

Evet…
Babam çok haklı…
Kadın >her yerde, her ortamda ciddiye alınmayıp, reşit bir insan olarak görülmediği gibi<
Kendi kaderini, geleceğini tayin etmekten aciz, düşüncesiz toplumlarda yönetilmeye…
Yönlendirilmeye mahkumdur kardeşim.

Bu aradan sonra devam edelim…
Kısadan keseceğim ki esas meseleye gelebileyim…
1949 yılında bir barış anlaşması imzalanır ve Israil bu anlaşma ile >>> güvenlik gerekçesiyle ki HAKKLI <<< Filistin’in büyük bir bölümünü (yaklaşık yüze 75) içine alacak şekilde kendi alanını üçte bir oranında büyütür.

Ne demiştim sözlerime başladığımda?
Başta Tevrat, İncil ve Kur’an-ı Kerim olmak üzere…
Allah vaat etmiş toprağı ve yine ne dedim saldıran, saldırıya uğrayan…
Hak, hak, hukuk…
Evrensel kabul gören ve bilindiği gibi tarihi kazananlar yazar…
Hatırla!

Ve…
Bu böyle devam eder…
Biri saldırır biri savunur kendini…
Söz verdiğim için değinmiş olayım, başlığı öyle attım çünkü…
Bildiğini tahmin etmiyorum bu yüzden değinmiş olayım bari…
Gazze ve West Bank (Batı Şeria) dediklerinin arasındaki en önemli fark güvenliği…
Yaşana bilirliği…
NEDENI, Hamas kardeşim. Gazzeye Hamas hakim…
DINCI!

Sen…
PKK’nin hâkim olduğu bir yere gereken önemi verir misin?
Yukarıda belirmiş olduğum oranlara lütfen dikkat edin…
Israil kendi sınırlarını üçte bir oranında büyütürken Filistin’in %75 kontrolü altında tutma hakki kazanıyor AMA acı olan nedir biliyor musunuz?

SÖZDE dost, din kardeşi…
Kardeş ulan kardeş, din kardeşlerinden Ürdün…
Filistin’in üçte birini kendi kontrolüne geçiriyor, yeter mi?
Din kardeşi ya “Müslüman”
Mısır sahil şeridini ilhak ediyor demeyelim, kontrol hakki kazanıyor AMAAAAAAAAAAAAAAA…
Kazığın büyüğü Filistinlilere şu şekilde atılıyor…
Kudüs…
Musevi ve Ürdünlüler arasında paylaşılıyor!

Doğusu Ürdün’e gerisi Israil’e…
Ürdün…
Ayrıca kendi milli sınırları içinde gördüğü Batı Şeria’yı yine kendi bünyesine dahil etmeye çalışıyordu (hani dedim ya gizli gizli) Bu durum anlaşılınca ki çıktı sonunda meydana…
Öncelikle Mısır, ardından Suriye bu durumu önlemenin çarelerine başvurmaya başladılar…
Yani Araplar…
“Israil’i bıraktı” it dalaşına tutuldu.

Bu durumdan yaklaşık 750 bin Filistinli etkilendi…
Göç etmek durumunda kaldı…
Ve yine bu rakama yakın Israil’i o güne kadar yaşadıkları Arap topraklarını terk etmek zorunda kaldı…
Dikkati nazarınıza şayan…
Karşılıklı, yani sadece Filistinli göçebe durumuna düşmedi, İsraillide yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kaldı. BU DURUMDAN…
Bademler, dinciler pek söz etmeyi sevmezler…
Neden acaba?

Kurtuluş savaşından sonra…
Türk – Yunan durumuna benzer bir yaklaşım, benzer bir uygulama.

Tahmin edebileceğiniz gibi bu kadar teferruatlı anlatmamın bir sebebi var…
Eğer tüm bunları bilmezseniz…
Yanılırsınız, sizi çok kolay yanıltılırlar bir…
YÖNLENDIRIRLER…
İkincisi…
Kıbrıs gibi bir olayı ve daha anlatacaklarımı anlamanız, kavramanız mümkün olmayabilir!

Devam edecek…

### Mutlaka izle ###

izle

Melek, gerçekten bir melek…
Allah yolunu açık etsin, korusun…
O kadıncağız, INANIYORUM ona…
O…
Allah yolunda!

Kadın olmak zor zanaat…
Artık sadece kendim için var olacağım demek…
Bir erkek için imkânsız, değilse ahlaksız değilse yüreksiz…
Varsa sevdikleri, değer verdikleri!

bunu da OKU, sahtekar, utanmaz!

😊

Dedim demeyi sevmem ama ne dedim sana?
Ateşime değen iflah olmaz bir daha…
Tecrübelerle sabit gülüsü, tecrübelerle sabit…
Eğer niyetim değilse bedene dokunmak, sevdiyse yürek…
Önce hafif dokunuşlarla…
Belli belirsiz değerim ruha.

Ilık bir meltem gibi sarar sarmalarım…
Alırım kanatlarımın altına…
O kadın, O insan yarsa, yarense bana…
İflah olmaz bir daha!

Bu yürek…
Unutur mu son göz ağrısını, bir tanesini…
Gül yüzlüyü?
Söyle unutur, unutabilir mi?

Amannn kadın…
Allah gülüm, Allah…
Felek…
Kimine kavun kimine kelek…
Bu…
Maalesef bir gerçek.

Bak ne diyeceğim sana…
Haberleri dinledin mi?
Artık klasik belediyecilik dönemi bitti…
Yeraltı belediyeciliği, altyapı…
Artık…
Gönüllerin belediyeciliği başlayacakmış…
Bak sen…
Ne diyorum biliyor musun?
Bekle bir dahaki yağmuru, seli…
Bu millet çamura batmış kadın, gırtlağına kadar çamura…
Alamıyor başını keneften, çıkaramıyor kendini…
Ben niye bu kadar yazıyor, anlatmaya çalışıyorum bilmem ki?

Yarın…
Yarını bekliyorum, ona göre alacağım biletimi…
Duydun mu dün tutuklattılar Bulgaristan’da yine Türk asılı bir Alman vatandaşını…
Gitmem lazım, heriflere bak ya…
Anla…
Valide dört kardeş, artı bir…
Benim için üvey değil, severim, çok severim kendisini…
Her biri, Allah geçinden versin, Allah korusun…
Bir ayak ile mezarda, galiba, doğru hatırlıyorsam en genci 63 yaşında…
>>> ALTINCI kardeş çıktı iyi mi? <<<

UNUTMA…
Orası Tayyipistan, bunu sakın unutma…
Yokkkk…
Gayri meşru değil, haybeden…
Osmanlı arşivi çalışanı…
“Kurtarım evinizi, arsaları, tarlaları AMA beni “beşinci” kardeş yaparsanız” demekteymiş iyi mi?
SÖYLE, cevap ver kadın…
Bir hukuk devletinde, değilse bir kabile…
Böyle bir şey olur mu, olabilir mi?
Söyle!

Görmüş kuzen belgeleri, görmüş mühürleri…
Gideceğim ama…
Galiba boşuna!

Diyemem kadın diyemem…
Ben yiyemedim sen ye diyemem Tayyip’e…
Ooo…
Pezevenge!

Allah rahatlık versin, sağlık, mutluluk…
Bereket…
Sana, sevdiklerine…
Hepinize, herkese!

En kötüsü ne biliyor musun?
Bıktım koşturmaktan, her şey bende, her şey!

Mezarlıklar genel müdürü

Ben…
Oma’dan geliyorum, çiçeklerini tazeledim…
Ölmüşlerim…
Ben, benden olan. Köy mezarlığı, her köyün kendi mezarlığı. Üç beş köy bir arada ediyor Taunusstein.

Bir görsen…
İmrenirsin, vallahi billahi hemen oracıkta kıvrılasın gelir…
Tertemiz, mis gibi. Yemyeşil, çiçek bahçesi.

Türkiye…
Hiç sorma, son yıllarda başlandı bir nebze düzenlenmeye…
Ne ölüye ne diriye!

Euro 7,70 dolar 6,63

Sayın Çölaşan, çok değer verdiğim, görüşlerine saygı duyduğum bir gazetecisiniz

AMA…
Yazınızın ilk bölümündeki görüşlerinize muhalefet şerhi koymak isterim…
Şöyle ki…
Asimilasyon diye bir kavram var genelde sosyolojide kullanılır ancak psikolojide de yeri vardır…
Etnisitesi ayrı bir gurubun bütünün içinde açılması, bazen zorbalıkla. Asimilasyon…
Örneğin Bulgaristan …
Ve yine psikolojide W. Wundt’un ortaya koyduğu bir kuram, yok aslında kuramdan öte bir gerçek…
Bilinç ile ilgili, bilinç ile bilinci biçimlendirilerek, biçimlenmesi. Kısacası yeni, farklı bir bilincin oluşması. Bu konunun uzmanları sırasıyla Ruslar, Çinliler ve Amerikalılardır efendim.
Bu açıdan ve bu bilgi ışığında…
Türki Cumhuriyetler konusunda söylediklerinizi tekrar değerlendireceğinizi umarım. Buna rağmen…
Özellikle Kıbrıs konusunda söyledikleriniz kısmen doğrudur…
ANCAK…
Kendisi himmete muhtaç dede, nerede kaldı gayrıya himmet ede?

Lafla ne peynir gemisi yürür ki bu AKP öncesi de böyleydi, AKP ile zirve yaptı…
Ne >>> ağabey<<< konumuna bürünnünülüne bilinir (öf be bu ne ya 😊 ) !

Ne demiş atalar?
Önce can sonra canan!

Şu bizim “Türk” dünyası

Sevgili okurlarım, coğrafi olarak Türkiye’den oldukça uzakta, Orta Asya’da kurulu bazı devletler var.
Biz bunlara “Türkî Cumhuriyetler” ya da “Türk devletleri” diyoruz.
Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan vesaire…
Fakat gelin görün ki, Azerbaycan dışında bunların hiçbirinin ana dili Türkçe değil.
Bazıları yarım yamalak Türkçe biliyor olsa bile aralarında konuştukları dil genelde ya kendi dilleri, ya da çoğunlukla Rusça.
Aralarındaki resmi yazışmalar Türkçe değil, Rusça veya kendi dillerinde yapılıyor.
Hemen hepsi Rus kültürünün egemenliği altında yaşıyor.
Bazıları zengin, bazıları fakir.
Hemen hepsi despot yönetimler tarafından yönetiliyor.
Hiçbirinde demokrasi falan aramayın, bulamazsınız.
Rus kültürü onları silindir gibi ezip geçmiştir.
Aralarında en büyüğü ve en güçlüsü olan Kazakistan’a bakın…
Ahalisinin çoğunun ismi Rusçadır.
★★★
Eeee, o zaman nasıl oluyor da bunlara Türk devletleri deniliyor.
Kökenleri Türk, tamam yani…
Ama günümüzde bir teraziye vursak, acaba bunlar ne ölçüde “Türk”!
İşin ilginç yanı, bu hükümetlerin bir bölümü ne yazık ki Türkiye’nin dostu falan değil.
Ülkelerinde iş yapan Türk şirketlerine, ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarına her türlü güçlüğü çıkarmaktan çekinmezler.
★★★
Bakınız, Akdeniz’in ortasında KKTC diye bir devlet var.
Tamamı Türk ve Müslümanlardan oluşan küçük bir devlet.
Hıristiyan dünyasının ambargosu altında inim inim inliyor.
O Türk devletini bizden başka tanıyan yok!
O halde nerede o bizim “Türk Cumhuriyetleri”?
Bırakın tanımayı falan bir yana, bugüne kadar onların ağzından KKTC ile ilgili bir tek cümle duymadık.
Diyelim ki KKTC’yi adam yerine koymuyorlar, iyi de Türkiye’nin bir hatırı yok mu o sözde Türk kardeşlerimizin indinde?
Bu söylediklerime Azerbaycan dahildir.
Bir millet iki devletmiş!
Hadi canım, sen de!
★★★
Son olarak birkaç gün önce Kırgızistan’da devlet başkanlarını bir araya getiren Türk Konseyi toplandı…
Türkiye’yi her zaman olduğu gibi Recep Bey temsil etti.
Yuvarlak masanın çevresine oturdular, herkes kendine göre nutuk attı.
Recep Bey konuşuyordu:
“Aramızdaki ticaretten, alım satımlardan doları çıkaralım.”
Peki ne yapalım?
“Kendi para birimlerimizi kullanalım!”
★★★
Recep Bey yönetimi yükselen döviz kurlarıyla baş edemeyince nutuk atmaya soyundu:
“Dünyada zaten doların önemi kalmadı. Bütün ülkeler doları ve Euro’yu bir kenara bıraksın, dış ticaretimizi kendi para birimlerimiz üzerinden yapalım!”
Olmayacak duaya amin dediklerini kendileri de biliyor…
Bu gibi sözler tamamen iç siyasete, Türk Milleti’nin gözünü boyamaya yöneliktir.
Varsayalım iş adamısınız…
Tacikistan, Özbekistan gibi bir ülkeyle ticaret yapacaksınız.
Allah aşkına söyleyin, hangi iş adamı onların para birimiyle ticaret yapmaya razı olur, bu mümkün müdür?
★★★
Bu gibi uçuk ve gerçekleşmesi asla mümkün olmayan sözleri izleyen dünya ticaret piyasası herhalde bıyık altından gülüyordur.
Dövizin yükselişini nutuk atarak durdurmak mümkün değildir.
Nitekim durmuyor.
Efendim dış güçler Türkiye üzerinde oyun oynuyormuş, onların Allah’ı yokmuş, dolar zaten dünyada eski önemini yitirmiş falan filan…
Olmuyor işte…
Böyle sözlerle ekonomi düzelmiyor.
Her gün yeni zamlar geliyor, enflasyon zıplamayı sürdürüyor.
★★★
Tüm akaryakıt ve petrol ürünlerini dolarla satın alıyoruz ve milyarlarca dolar ödüyoruz.
Onları bize satan ülkelere sorsanıza!..
“Abicim biz size bundan sonra dolar yerine Türk Lirası ödeyelim mi?”
Bakalım nasıl bir yanıt alacaksınız!
Denemesi bedava!

Sevgili okurlarım, şu ekonomik ortamda insanlarımız perişan durumda sürünürken Recep Bey sarayında 30 Ağustos daveti verdi.
Şimdi okuyacağınız yemek listesini Ertuğrul Özkök’ün dünkü yazısından aldım.
Sizler evlerinizde kuru fasulyeye talim ederken Saray’ın ikram mönüsüne bakın:
Susamlı levrek simidi… Chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie… Liçi eşliğinde efuli… Stareks eşliğinde aloevera …Orman meyveli spesiyal… Pataşur içinde Çerkez tavuğu… Zencefilli somonlu şuşi… Tartalet içinde humus… Aydın usulü kuzu çöp şiş…
★★★
Bu Saray yemeklerinin ne olduğunu çoğunuz gibi ben de anlamadım.
Ama yemişler…
Günün birinde bizler de inşallah o yemeklerin tadına bakma fırsatı buluruz…
Saray sofrasına çöküp yiyenlere afiyet olsun, bu listeyi okuyunca ağzı sulananların kısmeti bol olsun!

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/emin-colasan/su-bizim-turk-dunyasi-2608383/?