Ve melekler hep saat on bir yirmi birde yeryüzüne inerler

Yüce Mevla’m yanılıyorsam af etsin beni…
Sadece Müslümanlığa özgü bir durum değildir bu…
Mezhepçilik…
Yıllar öncesi, alenen, uluorta ilan ettim, benim mezhebim yok!

Hanefi mezhebindenmişiz, Alevilikten sonra Hanefiler Müslümanlığı “en serbest yaşayanlardan”
Denemedim değil, olmaz dediler!!!
Düşünebiliyor musunuz olmazmış mış…
Aleviler Müslümanlığı en hür yaşayanlar, birçok baskından arınmış şekilde. Dedim madem daha özgürü var neden olmasın, ille mezhepse mesele bari bu olsun. Olmazmış mış (…)
Alevi doğacaksın, gurme meselesi gibi…
Sonradan gürme olmaz!

Tamam dedim, sağlık olsun bende Hanif kalırım…
Ama baktım ki mezhepçilik bir kara…
Çal başına!

Kur’an-ı Kerim dururken…
Rabbim varken, bana düşünmek için akıl bahşetmişken…
Son Peygamber mensubu olduğum ümmete hitap etmişken…
Ondan önce gelen Peygamberleri, kitaplarını dikkate almam gerektiğini “bizzat” bana benim kitabım emir ederken, ben…
Nasıl mezhepçilik oynar, onun bunun peşinden giderim?

Oku diye başlar kitabım…
Okumak…
İster istemez düşünmeyi, sormayı, sorgulamayı da peşinden getirir…
Eğer dini ve imanı bütün bir insansam…
Yaratanı, yarattığını nasıl sevip saymam?
Yok ben doğruyum sen yanlış gibi oyunlara nasıl gelirim?
Hz. Ali, Hz. Ömer, Hz. Ebubekir, Hz. Hamza…
Say say bitmez. Bin dört yüz sene içeresinde bu inanç uğruna can, mal fedakârlıkları edenler…
Keza 2017 seneden beri inanç uğruna her türlü eziyeti üzerine alanlar…
Veya üç bin senden fazla Allah yolunda ilerlemeye çalışanlar…
Say, say bitmez bu insanlar!

Hepimiz ayni Allah’a inanıyoruz, cennetine, cehennemine…
Peygamberlerimiz farklı olsa bile, kitaplarımız özünde ipek misali…
Saydam, şeffaf, pahada ağır yükte hafif O iman içinde, O vicdan rahatlığı ile yaşıyoruz…
Peki, neden bu ayrılık gayrılık, neden?

Sayın Soner Yalçın diyanet işleri başkanının gidiş sebeplerini kendince yorumlamaya çalışmış…
oku
Suudileri dile getirmiş gerçi ama bence yeterli şekilde vurgulamamış bazı şeyleri…
Tarihi, siyasi ve maddi gerekçeleri…
Sırası ve önemine göre:

Mısır, Suriye, Iran tarihi…
Suudi Arabistan, siyasi, maddi ve jeopolitik yani ABD için özellikle önemi…
Kuveyt, Katar gibilerinin Tayyipgiller için önemi…
Yeşil kuşak ki sebebi, Komünizm Allahsızı, eğitilip silahlandırılmaları…
Ki…
Bu bir gerçek, hüsnü kuruntu falan değil, kimi batılı hükümetlerde Hristiyanlık algısı ve Müslüman düşmanlığı. Ancak…
Dışarıdan düşmana ne hacet?
İçeride varken, kale içeriden fetih edilmişken…
Suudi köpeklerin Müslümanlık yorumundan sonra AKP tipi Müslümanlar yayıldı ortalığa…
Yüce dinimize, vatana ve millete ihanet içeresinde…
Katar’a falan gidip geliyor bu p.zevenk, el, ayak, g.t yalamak derken…
Geçenlerde…
Temmuz sonu Suudi Arabistan gezisi…
Daha açık yazmak isterdim ama (…)
Ağustosta diyanet İşleri Başkanının gidişi, ilginç bir tesadüf değil mi?

Okurken çok ağır bir mail yazmak içimden geçti AMA

Yok kardeşim yok, kalmadı, okuyacak gazete kalmadığı gibi gazetecide kalmadı demek istemiyorum.
Sözü gazetesi…
Bir o kalmıştı, yazarları bence cıvıttı, hepsi mi?
Çok şükür bir elin parmakları kadar hala gerçek gazeteci var!
Onlarda…
Yakında mahpusu boylarsa şaşırmam.

Necati Beyin yazısını okurken…
İlk satırlar ile içimde…
Her satırla birlikte öfke birikti, dedim yazayım şuna usturuplu ağır bir mail…
Ama…
Son anda dümeni kırdı…
Yalın gerçeği dile getirdi, iki it…
İki o.ospu çocuğu, iki hayvan, iki adi yaratık…
Yandaş ve yoldaşları, taraftarları…
VE…
Bizler bu kirli oyunu sesiz sedasız izlemekle yetinenler…
Ne diyeyim bilmem ki?

MUTLAKA oku

Orospu tövbe tutmaz

Orospu tövbe tutmaz arkadaş, tövbe tutmaz…
Dindar değil ama dinci bunu tarih boyunca hep gösterdi!

Not: Bir özdeyiştir…
Anlamı ise kendinden menkul. Bana…
Türkçemizi öğretmeye kalkma! Hep ne diyorum?
Ömrüm kelimeler ve anlamları, HUKUK ile geçti…
Orospu kardeşim sadece bir fahişe değildir, yalın anlamda bedenini para karşılığı pazara çıkaran…
Orospu…
Kötü ahlaklı bir kadın, aslında insanda olabilir.

Ahlak bozukluğu arttı mi artmadı mi?
Bir değerler, tanımlamalar erozyonuna tabi mi Türkiye, değil mi?
Eskiden kediye, kedi, hırsıza hırsız deniyor muydu denmiyor muydu, ya şimdi?

Keza pezevenk…
Gizli ve yasal olmayan ilişkiye aracılık edendir…
Benim tanımıma göre ve eminim birçok insan benim gibi yorumlayacaktır bu kelimeyi…
Ha karı – kız satmışın ha vatan ve millet…
Gizliden gizliye pazarlık, gizliden gizliye pazarlamacılık, var mı yok mu?
Laf ebeliği yapma bana olmaz mı? Zaten dertlerim başımdan asmış birde seninle uğraşmayayım.

Hak ve hukuk üzerine

Yunan…
Ah komşum ah…
Ne işler açtın başıma, uyardın, anlattın, haykırdın…
Dinletemedin kendine bile, değil ki bize!

Ya sen…
Sen yok musun sen, tüm yolların sana açıldığını…
Tüm yolların sende birleştiğini iddia eden…
Sen olmasan nice olurdu halimiz, çağdaş insan?

Şu bir gerçek ki…
Yunanın icadı, yok sadece demokrasi dedikleri değil…
Çoğu insan bunun farkında olmasa da bilimsel çalışmanın, bilimselliğin, bilimin kendisini…
Yunan “icat” etti…
Tabii ki insan, insanın külüne muhtaç…
Tabii ki birisi atıyor bir düşünceyi ortaya, bir başkası bu temeller üzerinde geliştiriyor bu düşünceyi…
Tabii ki insan insandan besleniyorken, yok canım yamyam vari demedim, düşüncelerinden, fikirlerinden besleniyor, saçtığı ışıktan ve geliştiriyor kendisini…
Hani bir elin nesi, iki elin sesi var misali.

Yunan bilimsellik, demokrasi için neyse…
İtalyan demokratik düzen içinde hak ve hukuk için o…
Atina ve Roma günümüz demokrasisinin ve bu demokratik yönetim şekline hak ve hukukun yerleşmesine vesile oldu. Bak bugün hallerine, bak ve ağla. Bir sperm, ileride cenin…
Ana rahmine düştüğünde, büyüyüp serpildiğinde, dünyaya geldiğinde…
O doğan yavrudan bir gün ne olacak bilemesin…
Doğru yolda da gider, eğriye de kayar…
Medeniyet dediğin…
Eğriye kaydıktan veya yola nokta koyduğundan sonra hala ayakta kalan…
Senden…
Düşüncelerinden, hayallerinden, özlemlerinden bir gün gelip de varmak istediğin noktadan arda kalan. Bak Atatürk’e…
Yoktan var ettiklerine…
Sahip çıkarken dinin özüne, İslam’ın temelinde yatan, değer verdi bilimselliğe…
Sadece onunla kalmadı, yüce dinimizi ayırt etmedi diğer Hak dinlerinden, çatışsa bile birey, kişilik ve kimlik kul düşüncesiyle, birleştirdi milliyetçiliği din ile, birbirine katmadan.
Evet Atatürkçülük, Atatürkçü düşünce bir yerde…
Medeniyet…
Kula kul olma, bireye birey olma, bireyken kulluğunu yaşama hakkı tanıyan bir düşünce yapısı!

Hakkın olmadığı yerde adalet, adaletin olmadığı yerde hak arama…
Ya sen…
Kendine Recep diyen…
Sen Recep’ten Tayyip’e orospu karı, evet adıyla sanıyla yazıyorum orospu karı gibi bugün söylediğini yarın yalanlayan SEN ve yandaş – yoldaşın sizlerden geriye ne kalacak?
Ne diyor serserinin birisi, hani gecen gün almış eline kesici bir alet, tahrip etmeye çalışıyor Atatürk heykelini; PUTPEREST(!)

Anlamaz ki hayvan…
Atatürk…
Bir düşüncenin vücut bulmuş hali…
Anlamaz hayvan ne düşünceyi ne hayali!

😊

İlginizden ötürü teşekkür ederim…
Eskiden…
> Dünya çapında < ayda… 100 – 200 kişi siteme girip, yazdıklarımı, düşüncelerimi, hayallerimi veya isteklerimi belki okuyor diye bayram ederdim…
Artık…
Günde ortalama 500 insan düzenli bir şekilde okuyor yazdıklarımı… Biliyor musunuz, aslında sizlerle paylaşmak istediğim o kadar çok şey var ki…
Paylaşılmayan bilginin >>> hiç bir değeri yok nazarımda <<<
Bilgi bir taşsa…
Ve eğer fırsatım olursa bugün yazacağım taş okumayı…
Jeolojik bilgiyi, insan karakterinin, ruhunun derinliklerini…
Ancak başımda öylesine bir belalar zinciri dolaşıyor ki neye ve kime yetişeceğimi şaşırmış durumdayım. Maddi ve manevi kilitlenmiş durumdayım.

Evet, bilgi bir taşsa…
Taş üzerine taş koymalıyız dostlar. Nutuk…
O dev eser…
Atatürk…
Bilgeliği ile boşuna anlatmadı Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl yoktan var edildiğini!

Mao Zedong

Siyaset ile ilgilendiğimden beri sol…
Bana sağdan çok daha yakın. Ancak, eşitler arasında eşit olanların eşitlerden eşit olduğunu…
İnsan denen varlığın dünyanın neresinde olursa olsun, hangi siyasi sistem içeresinde ne gibi inançlar içeresinde yaşarsa yaşasın sadece insan olduğunun bilincine vardığımdan beri özüme döndüm.
Ne zaman insanlığımızı yitirdik?
Bilmiyorum!
Hep mi böyleydi insan da ben bir rüyadan mı uyandım? Bilmiyorum. Belki kafanızı karıştıracağım, ne demek istediğimi okurken anlamayacaksınız AMA eminim…
Sonunda beni anlayacaksınız!

Günümüzde, Çin’de …
136 erkeğe 100 kadın düşüyor…
Düşünebiliyor musunuz? 2017 yılında…
Kölelik yaşanıyor bu dünyada! Evet, evet resmen kölelik yaşanıyor bu coğrafyada, ülkemizde bile…
Kadın…
Malmış gibi alınıp – satılıyor.

Mao Zedong devrim sonrası nüfus artışının ülke için yararlı olacağı kanısındaydı…
Teşvik edildi, devlet eliyle teşvik, savaşmayın sevişin dendi…
Yok be kardeşim ne Hippisi, onlar çok sonrasında bu düşünceye sahip çıktı…
Millet sevişti…
Bebeler o kadar çok dünyaya geldi ki yetmişli yıllarda devlet bu … dur dedi!

Dedik ya dünyanın neresine gidersen git değişmez kaide…
İlle bir erkek bebe…
Öldürüyorlar kız doğdu diye…
Ehhh, devlet bir bebeği kabul etti ama ikincisi veya üçüncüsünü cezaya bağladı…
Özellikle şehirlerde, Mao’dan bu yana aradan 35 – 40 sene geçti, demografi değişti…
Erkek…
Kadınsız kaldı…
Tek çocuk politikası ve sonuçları!

Dünyanın öteki tarafında…
Meksiko’da…
Bir sene içeresinde 120 gazeteci öldürüldü…
Halk, hükümeti suçluyor…
Hükümet ve Mafya, uyuşturucu ticareti…
Kimin eli kimin cebinde belli değil, rüşvet güncel hayatin değişmez kaidelerinden biri…
Dünyanın halleri, bir yerde gazetecileri öldürürsün çünkü gazeteci sokar burnunu özelin işine, Mafyanın ticaretine, özel ve tüzel girerse birbirine ölürsün kardeşim, ölürsün VEYA bizde olduğu gibi tıkılırsın hapse.

Gelelim konunun bam teline…
Neden anlattım bunları size?
Bak güzel kardeşim siyaset geçmişin, şimdiki zamanın ve geleceğin bir sentezi…
Basiretsizin, düşüncesizin, hayvanın eline bırakılamayacak kadar değerli…
Ölürsün, öldürülürsün, sürünürsün, senden sonra gelenleri süründürürsün…
Hesap – kitap bilmeyeni, hırsızı – arsızı getirirsen başına…
Bel kemiğimizi kırıyorlar, haberin ola…
En hafif tabirle gün gelir evlenecek kadın bulamazsın, karısız kalırsın!

Bundan 20 – 30 sene öncesinde neydiysem hala oyum

Fizikken değil tabii AMA düşünce yapım, inandıklarım ve savunduklarım açısından…
Kuran’a el basarim!
Bilmem ne karıları gibi bir o tarafa bir bu tarafa bir yerlerimi salamam, neysem oyum…
NOKTA

Ne kendimi ne inandıklarımı ne kalemimi asla satmadım, satmam…
Kadın için…
Ne yazdıysa, kayıtsız – şartsız altına imzamı atarım…
Kısmen Tayyip Silahlı Kuvvetleri için yazdıklarına.

Nedendir bilmem…
Hani sinek küçüktür ya AMA çorbada mide bulandırır…
İnsanda…
Kim ve ne olursa olsun en ufak bir, hadi pürüz diyelim…
En ufak pürüz beni O insana karşı daha duyarlı yapar. Artık sözlerinin benim için bir yerde değeri kalmaz. Işın kötüsü…
Evlada karşı bile böyleyim, inancımı yitirmeyeyim.

Salaklığım ve kısmen saflığım aslında ceza hukukunda yer almalıdır…
Bu kadar aptallık olmaz diye…
Hani bu duygu manzumem, inancım, sevgim kalbimde olanlar için geçerlidir…
Dış kapının dış mandalı…
Irgalamaz bile beni(!)

Okuyun lütfen…
Okuyun, bu yazısında yok gerçi, en azından ben sezinlemedim AMA bu kişiye karşı sevgimi de, saygımı da, inancımı da büyük oranda yitirdim.

oku

### Tavsiye ederim ###

Cloud için, yani bulut için…
Dropbox, Google, Microsoft ve daha birçok diğer sunucular için…
HEPSI…
Bir arada. AES 256 bit şifrelemeli, OpenSource…
Her şeyden önemlisi güvenliği gerçekten düzgün çalışıyor, şişirilmemiş, düşünülerek üretilmiş bir yazılım.

indir