THY (Tayyip Hava Yolları)

Tabii yapacaklar kâr, gayet tabii…
BILMIYORDUM…
Yoksa öyle büyük konuşur muydum?!

Hani bilet…
Ne yap yap > sakın < THY’den bilet alma…
Özellikle Avrupa’da yaşıyorsan…
Telefon ettim…
Memur gayet düzgün bir Türkçe VE efendice durumu izah etti bana…
THY…
Bilet konusunda kendi kuralları doğrultusunda hareket ediyormuş…
Ne Avrupa ne Almanya kanunlarını takıyor yani!

Tayyipistan kanunları geçerli VE yine biliyoruz ki…
Bu kanunlar, kuralar YOK HÜKMÜNDEDIR…
Her an VE duruma göre değişir!

Anlayacağınız bilet yandı AMA yer yok olmadı ya…
Satarlar başkasına!

14:41 / 13:41

Dolar 6,05
Euro 6,78
Çeyrek altın 410,19
Borsa 86304

14:56 / 13:56

Dolar 6,05
Euro 6,78
Çeyrek altın 409,84
Borsa 86130

Unuttum…
Hak yemiş olmayayım, Allah var yukarıda…
Bu bilette, bu…
Rezervasyonda isim değişikliği yapamıyorsun, bu kesin…
Ama…
Paranın bir kısmını geri alabilirmişsin…
Sordum ne kadarını, SÖYLEMEDI!

NEDEN ACABA???


Yurtdışına, Avrupa’ya uçuyorlar ama…
Müşterilerin büyük bir kısmı Avrupa’da yaşıyor gerçi…
Herhangi bir internet şirketi değil ki satıcının bulunduğu ülke hukuku geçsin, dur okumalıyım, merak ettim tüzüklerinde bu konuda ne yazıyor!

“Gerichtsstand Weitere Informationen >>
Diese Vereinbarung und Ihre Nutzung der Online-Plattformen oder der Materialien, die auf den Plattformen enthalten sind oder dort aufgerufen oder heruntergeladen werden, und alle Streitfälle oder Ansprüche, die aus oder in Verbindung mit dieser Nutzung entstehen, unterliegen dem türkischen Recht und werden gemäß türkischem Recht ausgelegt und interpretiert. Sie erkennen die ausschließliche Zuständigkeit der Gerichte von Istanbul/Bakırköy an. Wir behalten uns das Recht vor, Klage vor den Gerichten des Landes zu erheben, in dem Sie Ihren Wohnsitz haben oder in dem Ihre Nutzung der Online-Plattformen stattgefunden hat.
Bei Übersetzungen dieser Vereinbarung in andere Sprachen als die türkische gilt im Falle von Konflikten oder Abweichungen zwischen der türkischen und der anderen Version der Vereinbarung die türkische Version der Vereinbarung.“

https://turkishairlines.ssl.cdn.sdlmedia.com/file/635939078353817783II.pdf

https://www.sikayetvar.com/thy/hukuk

Geçenlerde dedim ona, korkuyorum, şimdiden telaşına düştüm. Demin, yattım ütü masasının üstüne, sırtımı ovduruyorum. Yok çiğnetmem bir daha sırtımı, ASLA, ders oldu o kütlemeler. Az çekmedim. Dedi “Bende başladım telaşlanmaya, nasıl yapacaksın bu işi?”

Sabah bir, iki müşteriye kalktım…
Dökülüyorum…
Hafta ortası başlıyor çilem, uyuşturucuya güveniyorum…
İki…
Zaten müsaadeli, üçü – dördü…
Artı ağrı kesici!

OKU…
Ama sonuna kadar oku…
Sinan Beyi!


+

Şevket Süreyya Aydemir

Türk yazar, düşün insanı, iktisatçı, tarihçi.
Kadro dergisinin kurucularından ve Kadro Hareketi’nin önderlerindendir. Türk tarihinde önemli rol oynayan kişilikleri inceleyen eserleri ile ünlenmiştir.

Kitapları orijinalinde kütüphanemde mevcuttur…
Bu eserini okumadım çünkü Adnan Menderes üzerinde > bilgiyi < başkaca kaynaklardan edindim. Kendisi, kişiliği ile uzaktan yakından bir ilgi, bir bağ kuramadığım için üzerine fazla düşmedim. Bildiğim…
Kahpeliğin ilk halkalarından biri olmakla birlikte Turgut Özel, en son RTE gibilerin onun izinde, yolunda devam ettiğidir. Şevket Beyin bu kitabini okumadım…
Bir şey diyemem AMA önceki okuduğum eserlerden edindiğim izlenim, gerçekçi bir yazar.

Okuyacağım, Türkiye’ye gittiğim zamanda öyle veya böyle, beğeneyim, beğenmeyeyim bu kitabı da ekleyeceğim kütüphaneme. Bu eser sürpriz değil, bilinçli çünkü > orospunun çocukları < ve yassı ada meselesi

Şevket Süreyya Aydemir – Menderes’in Dramı

https://yadi.sk/i/j3u7c-crSt0-xw

### Yurtiçi ve yurtdışı Türk ve Türkiyelilerin dikkatine ###

Yetişemiyorum, yoruluyorum…
Özelim VE özel ilgi alanım siyaset…
Buna rağmen bir Atatürk milliyetçisi olarak, olduğu kadar, yetişebildiğim kadar…
Sizleri bilgilendirmeye…
Düşünmeye davet etmek istiyorum.

İki konu, iki meseleyi ele alacağım…
Yalancının…
Hırsızın yalanlarını yüzüne vurmak namına;
1. Askerlik…
2. “Yerli ve milli” otomobil konularına değinmek istiyorum.

09:30 / 08:30

Dolar 6,07
Euro 6,80
Çeyrek altın 411,96
Borsa 86072

Askerlikle başlayalım, özellikle yurtdışı vatandaşlar açısından çok önemli bir konu…
Vatan borcudur…
Ve borç ödenmelidir…
NOKTA!

Bu konuda en ufak bir tartışma zemini yoktur, analar…
Bu yüzden bizleri doğurur, vatan ve milleti, sevdiklerimizi savunmak bizim…
Boyun borcumuzdur!

İyi de dün yazdım daha…
Devlet vatandaşına, vatandaş devletine güvenmek durumundadır…
NASIL GÜVENECEGIZ BIZ BU YÖNETIME?

Vatan darda olur…
Zorda…
Ninelerimiz, dedelerimiz bize örnektir. Gereken yapılır…
AMA…
İktidardakiler keyiflerinden taviz vermezken NEDEN BEN…
Neden ya neden ben zora düşeceğim?
NEDEN???

Bu hafta yeni askerlik yasası görüşülecekmiş…
Ya perde arkası hafızanda mı?

1999…
15 bin Mark…
2011…
16600 dolar…
2013…
6000 Euro…
2014…
8100 dolar…
27 Ocak 2016 tarihli ve 29606 sayılı Resmi Gazete’de
1000 Euro…
(38 yaş sınırı falan bir sürü problem)
2017’de bu rakam 2000 Euro’ya yükseltildi…
Yeni yasada ise…
5000 Euro telaffuz edilmekte!

Ya…
Kardeşim, güzel kardeşim SEN sağmal inek misin?
Görmüyor musun bu pezevenklerin ettiklerini?

Aç kaldı köpekler…
Aç…
Aç kaldıkça bize saldırıyorlar…
Sokaklardan topluyorduk çünkü parayı!

Ya elektrikli “yerli ve milli” arabaya ne demeli?
>>> hem de 500 Kilometre menzilli!? <<<
HATIRLA…
Hep değinirim altyapıya…
ALTYAPI çok önemli!

Tabii hayal bu ya gerçekleşecekmiş bilmem kaç yılında…
Bak çok kısa keseceğim, vaktim yok ona göre, bugün teknolojisiyle:

Bir Mercedes hem de Maybach 500 Km
Bir Porsche Taycan (Mission E) 500 Km…
Bir Tesla S 632 Km…

Yol katledebiliyor, bu veriler ya NEFZ veya WLTC standartlarına göre belirleniyor…

12:26 / 11:26
Dolar 6,05
Euro 6,80
Çeyrek altın 411,64
Borsa 86236

Peki, elektrikli bir arabanın en güç geçekleştirilen bölümü hangisi?
Pili!

Hangi piyasaya yönelik üretilecek bu arabalar başka bir soru…
Eğer iç piyasaya yönelikse hani nerede > yurt çapında < benzin istasyonu misali dolum istasyonları?

Yukarıda saydım birkaç araba, fiyatlarından haberin var mı?
Pili, elektrikli motorları, elektroniği kendin mi üreteceksin satın mi alacaksın?
Eğer satın alacaksan, millet enayiydi…
Nerede kaldı senin rekabet gücün?
Yok kendin yapacaksan hani nerede bu konuya yönelik araştırma, geliştirme merkezleri…
Beyin gücü…
Nerede bu üretime gerekli sanayi tesisleri VE bu sanayiye üretecek “taşeron” şirketler dizini?

Vesaire, vesaire, vesaire…
Ya SIKTIR GIT BE…
Siktir git, kazıklama milleti!

Unuttum bak, örneğin pillerin patlama tehlikesine hiç değinmedim…
Ağırlıklarına…
Ya elektrikli araba çocuk oyuncağı mi sandın sen bu meseleyi?

Haberler; kendini güzel his ettiği anda selfi çekermiş

Hiç güzel görmesek…
Kandıracak…
Nice güzel kalktı altımdan, hadi oradan kaltak!

Güzellik göreceli bir kavram…
Bakan…
Göze bakar, her dişi güzel, at iki tek…
Kafada güzel, altındaki, üstündeki, önündeki, yanındaki de güzel…
Neyleyim zor zamanımda yanımda olmayan güzeli?

Güzellik şefkatli nefeste…
Sevgi ile dokunan elde…
Ruhu okşayan sözde…
Dil mi güzel dilber mi güzel diye neden sormuş atalar?

Gençlik işte…
“Bok olmadan kokmaya çalışan” biçare…
Güvenirsin gençliğin tazeliğine, o hoş sedaya, edaya…
A be güzel kızım, zenginliğine güvenme…
Bir kıvılcım yeter, güzelliğine güvenme bir sivilce yeter!

Bilmez misin…
Ananda güzeldi bir zamanlar…
Yıllar içinde pörsüdü o güzel göğüsler, doldu, kalasa döndü o ince beller…
Zamanla…
Döndü işte g…e!

Ve Alman ve Avrupalı oyunu verdi

İngiliz gibi…
Adamlar bizler değil ki!

Nahles
Gibi bir çam yarmasını, ağzından çıkanı bilmeyeni başına geçirirsen…
Olacağı buydu, yeşillerin bile arkasında kaldı…
Öyle görünüyor ki…
Sağcılar sanıldığı kadar güçlü bu seçimden çıkmayacaklar.

Merkel…
Kendinden geçti, dedim hep ezen ezilecek…
Muhafazakâr Hristiyanlarda zayıfladılar…
İnan…
İnan buna geleceksin sözüme, O pezevenkte ezdi geçti, arkadan vurdu…
İlk kahpeliğiydi, bildiğimiz hamsine…
Ezen, arkadan bıçaklayan…
Ezilir, bıçaklanır!

Bildiğin, tahmin edeceğin gibi! Z Kuşağını bitireceğim, istediğimden çok uzadı. 29.5’e kadar bitirmeliyim yoksa kalır yarıda. Gece, birkaç saat sonra yazarım, merakta kalma. Sandığın gibi değil

Ya hangi birine üzüleyim, hangi birine. Jack bile, o hayvan bile çekiyor. Yalnız, çocuklar okuldan gelene kadar, onlarda bıkmış dersler, ev falan işleri başından aşmış vaziyete. BEN, ben kaynıyorum arada. Herkes mi böyle, bize özel mi bilmiyorum!

Kardeş, kadın başına…
Hanım keza…
Ben çalışamıyorum…
Anlayacağın…
Hayat değil bizimkisi!

Buna rağmen, INAN…
Yatıp kalkıp şükür ediyorum, şükürrr…
En azından kimse dayanmıyor…
DAYANAMIYOR kapımıza!

Haberleri izliyorum…
Pazar…
Bayramlıklar!

Pazardan da giyindiğim oldu…
Mağazadan da…
Boss’u, Armani’si vesaire…
Hayat bu…
İnişli çıkışlı…
Önemli olan sağlık, önemli ona sevdiklerin…
Gerisi…
Boş. Boş hevesler!

Birde ne var biliyor musun?
Vefa…
Güven çok önemli hayatımda. Eşref Kolçak vefat etmiş…
Allah rahmet eylesin.

Tosun…
Tosun önemli, sağlığı, eğitimi…
😊
Muhtemel kuracağı yuva, TORUN(LAR)
DayDay, Dada…
Onlar önemli, gelecekleri…
Valide anlatı bazı şeyler, yazarım bir ara. ÖNEMLI…
Geberecekler…
Birde buralarda, Sibirya’da yaşasalar ne edeler acaba?

Çok bezdim biliyor musun, bezdim…
Bir insan, sen değil başka bir insani uyandırabildiğimi, eğitimi bilsem…
Görsem…
Her şeye değer ama…
Eskiden yüz yüze eğitirdim, yüz yüze…
Böyle sanal sanal…
Aması var iste!

Allah belamı versin doğru

Belki bilirsin XY ungelöst programını…
Dün yayınlandı…
Bir açıkgöz…
Turkish men, helikopter kiralıyor…
Ve…
😊
Almanları, devlet projeleri olan barajları gezindiriyor. Ben yapıyorum diye…
Üreteceğim enerjiden para kazanacaksınız diye, dünya kadar Alman kanıyor…
Salak…
Her yerde SALAK!

UNUTMA bugün psikoloji hakkında yazdıklarımı, unutma!

226 milyon liralık uygulanmayan fikir!
23 Mayıs 2019

Sülün Osman…
Dolandırıcılar kralıydı.

Galata Kulesi’ni sattı.
Galata Köprüsü’nü sattı.
Tramvayı sattı.
Vapurları sattı.
Beyazıt Kulesi’ni sattı.
Dolmabahçe Sarayı’nın önüne tezgah açar, Saat Kulesi’ne bakarak kol saatini ayarlayan ekip arkadaşlarından saati ayarlama ücreti alır, bunu gerçek zannedip özenen uyanıklara da saat kulesini satardı.
Taksim Meydanı’na paspas atar, paspasın başına tabureye oturur, yancı arkadaşlarından meydana giriş ücreti alır, günlük tahsilatı soran kurnazlara Taksim Meydanı’nın kullanım hakkını devrederdi.

Aziz Nesin, 1957 yılında “Kazan Töreni” isimli kitabını piyasaya çıkardı, bu kitapta “Sülün Osman Pırr” diye bir öykü vardı.
“Manevi şahsiyetim rencide oldu” diyerek Aziz Nesin hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu!

1961 yılında Galata Köprüsü’nü beşinci defa filan satarken enselendi, Sultanahmet Cezaevi’ne konuldu.
Koğuş arkadaşı olan Türkiye’nin ilk gangsteri, banka soyguncusu Necdet Elmas’la birlikte seminer düzenlediler, öbür mahkumlara “alınteri ile yaşamak” konulu konferans verdi iyi mi…
Sinekkaydı tıraş ve meşhur duglas bıyığıyla kürsüye çıktı, “arkadaşlar çok para kazandım ama sonu yok, görüyorsunuz buradayım, sizi temin ederim, polis korkusuyla yaşamaktansa, çıplak yaşamak çok daha iyidir, burada olmaktansa, dışarda kuru ekmekle yaşamak çok daha iyidir, ben tövbe ettim, devletimizden af bekliyoruz, afla çıkarsam kendime yeni bir hayat kuracağım” dedi.
Alkışladılar.
Af çıktı.
Çıkar çıkmaz gene Galata Köprüsü’nü sattı.

Yeşilçam’a ilham verdi.
1965 yılında Türker İnanoğlu’nun yönetmenliğini üstlendiği “Yankesicinin Aşkı” filminde, gerçekçi rol yapabilmesi için Sadri Alışık’a dolandırıcılık taktikleri öğretti, ders ücreti olarak 500 lira aldı. Sadri Alışık’ın filmdeki ismi Gülüm Osman’dı.

Dolandırıcılar kralıydı ama…
Aslında, dolandırıcı zihniyetindeki insanları dolandırıyordu.

Hampadan köşe dönmeyi vaadediyordu.
Çalışmadan, üretmeden zengin olma hayali kuranları tokatlıyordu.

Bir mahkeme ifadesinde aynen şunları söylemişti: “Benim dolandırdığım insanlar, aslında dolandırıcıydı. Bana yaklaşma sebepleri beni dolandırmaktı. Mesela, dükkanlar kapandıktan sonra kuyumcunun önüne gidiyorum, elimde sahte 10 tane bilezik var, etraftakilere karımın hasta olduğunu, acilen bilezikleri bozdurmam gerektiğini anlatıyorum, bilezikler bin lira, 300 liraya ihtiyacım var diyorum, para umurumda değil yeter ki karım ameliyat masasında kalmasın diyorum, beni dinleyenler sabahleyin kuyumcuya gelip bin liraya satacağını, aradaki 700 lirayı cebine indireceğini düşünüyor, 300 lirayı veriyor, ben ortadan kayboluyorum… Ben hayatım boyunca beni dolandırmaya kalkışmamış bir tek kişiyi bile dolandırmadım.”

Namussuz namusluydu.

Devletin parasına el uzatmazdı.
Yetim hakkına el uzatmazdı.

1983 seçimleri öncesinde Turgut Özal’la Necdet Calp arasında “köprüyü satarım sattırmam” tartışması yaşanıyordu.
Tam o dönemde, Türk Haberler Ajansı muhteşem bir gazetecilik yaptı, Sülün Osman’a “sen bu konuda ne diyorsun?” diye sordu.
Uzmanına sordular yani…
Neredeyse bütün gazetelere manşet olan tarihi röportajda, Sülün Osman, Boğaz köprüsünün önünde poz veriyor ve anlatıyordu:
“Köprü satmak benim işimdir, bu satışlar domates satmaya benzemez, köprü dediğin saf adama satılır, aptal adama satılır, millete satılmaz, milleti aptal yerine koyamayız, sokakta aptal bir kişiyi bulup aldatabilirsin ama, milleti aptal yerine koyamazsın!”

Evet…
Memleketin gelmiş geçmiş en ünlü dolandırıcısı böyle diyordu:
“Aptal birini aldatabilirsin ama, milleti aptal yerine koyamazsın.”

E şimdi bakıyoruz…
İstanbul büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu açıkladı:
“Son altı yılda, sadece bir müdürlükte, fikir projesi olarak hazırlanan ama uygulanmayan projelere 226 milyon lira harcanmış.”

Uygulanmayan ama 226 milyon lira ödenen fikir!

İnsan Sülün Osman’dan utanır birader…
“Aptal birini aldatabilirsin ama, milleti aptal yerine koyamazsın.”

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/yilmaz-ozdil/226-milyon-liralik-uygulanmayan-fikir-4898085/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

### !!! ###

Gerekçeli karar
24 Mayıs 2019

2004 yılında, asrın liderimize, ABD’deki Katolik St. John’s Üniversitesi tarafından “hukuk” alanında fahri doktora takdim edildi.
Bilahare, asrın liderimize “hukuk” alanında fahri doktora takdim eden St. John’s Üniversitesi hukuk fakültesi dekanı intihar etti.
Rektör papazdı, o da istifa etti.
Çünkü…
Hukuk fakültesi dekanı ve rektör hakkında yolsuzluk davası açılmıştı.
Mahkemeye kanıt olarak sunulan belgeler arasında Türkiye de vardı.
Sayın hükümetimizin üniversiteye 300 bin dolar bağışta bulunduğu, bu 300 bin dolar karşılığında asrın liderimize “hukuk” alanında fahri doktora
verildiği öne sürüldü.
İntihar eden dekanın, Türkiye’de banka hesabı bile açtığı ortaya çıktı.

Asrın liderimize, Japonya’daki Waseda Üniversitesi tarafından “hukuk” alanında fahri doktora takdim edildi.
Üniversite ayağa kalktı.
Waseda Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği, asrın liderimize “hukuk” alanında fahri doktora verilmesini protesto etmek için imza topladı, dernek üyelerinin neredeyse tamamı imza attı.
İngilizce ve Türkçe kınama bildirisi yayınlandı.
“Erdoğan rejiminin Türkiye’de her gün artarak yaşattığı vahim hukuk ihlallerini teşvik edecek bu davranışı şiddetle protesto ediyoruz, daha önce Kenan Evren tarafından da kullanılmış olan bu hazin yönteme üniversitenin alet olmasını akademik ahlaka aykırı buluyoruz, bütün kalbimizle kınıyoruz” denildi.

Asrın liderimize, Suriye’deki Halep Üniversitesi tarafından “hukuk” alanında fahri doktora takdim edildi.
Asrın liderimiz sırf bu hukuk doktorasını almak için özel uçakla günübirliğine Halep’e gitti, Türkiye seninle gurur duyuyor sloganlarıyla uğurlandı, Suriye seninle gurur duyuyor sloganlarıyla karşılandı.
Fahri doktora takdim töreninde, asrın liderimizin hayatından kesitler içeren barkovizyon gösterisi seyrettirildi, asrın liderimizin Gazzeli çocuğun yanağını okşarken, Davos’ta Şimon Peres’i fırçalarken çekilmiş fotoğrafları vardı, duygulu anlar yaşandı, ağlayanlar oldu.
Asrın liderimiz buğulu ses tonuyla romantik bir konuşma yaptı, “Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi için kanun çıkardık diye, bizi İsrail’e peşkeş çekmekle suçladılar, bizim muhalefetimiz bizi tanımıyor, neyse ki Suriyeli kardeşlerimiz bizi iyi tanıyor” dedi, ayakta alkışlandı.
“Yıllar önce iki ülke birbirinden ayrı düşmüştü, biz göreve gelince bu yapay meseleleri bir kenara koyduk, Beşar Esad kardeşimle dünyaya örnek olacak bir kardeşlik sağladık” dedi, gene ayakta alkışlandı.
Asrın liderimiz “hukuk” alanında fahri doktora cübbesini giyip poz verirken, Halep Üniversitesi rektörü konuştu, “üniversitemizin 50 senelik tarihinde hiç kimseye fahri doktora vermedik, Tayyip Erdoğan ilk oldu, çünkü bizim kriterlerimize uyan dünyada başka kimse yok” dedi, gene ağlayanlar oldu.
Bilahare, çarşı karıştı…
Aynı Halep Üniversitesi, asrın liderimize takdim ettiği “hukuk” alanındaki fahri doktorayı zart diye geri aldı.
Zehir zemberek kınama bildirisi yayınladılar, asrın liderimizi Suriye halkına komplo kurmakla suçladılar, Suriye’nin doğal kaynaklarıyla kültürel mirasını soymakla suçladılar, Suriye’ye karşı insani olmayan davranışlarda bulunmakla suçladılar.

Asrın liderimize, Sudan’daki Hartum Üniversitesi tarafından “hukuk” alanında fahri doktora takdim edildi.
Fazla detaya girmeyeyim, asrın liderimiz Sudan cumhurbaşkanı El Beşir’e teşekkür etti, El Beşir ve hukuk, bu detay sanırım yeterli.
Bazı kaynaklara göre, El Beşir’in şu anda tutuklu olduğu belirtiliyor, bazı kaynaklara göre, özel uçakla ülkesinden kaçtı.

Asrın liderimize, Uganda’daki Makarere Üniversitesi tarafından “hukuk” alanında fahri doktora takdim edildi.
Asrın liderimizi sarayında ağırlayarak, “hukuk” alanında fahri doktora takdim edilmesini sağlayan Uganda devlet başkanı Museveni, dünyanın en kötü 10 diktatörü listesinde 6’ncı sırada yeralıyor, tee 1986 yılından beri Uganda’yı yönetiyor, Uganda anayasasında devlet başkanı olmak için 75 yaş sınırı var, Museveni 76 yaşında, ama, son beş senedir 71 yaşında olduğunu söylüyor, itiraz eden tutuklanıyor.

Asrın liderimize, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi tarafından “hukuk” alanında fahri doktora takdim edildi.
Hukuk fakültesi dekanı hukuk doktorasını takdim ederken asrın liderimizin elini öpmek istedi, eğilerek hamle yaptı, asrın liderimiz izin vermedi.

Ve bu ülkede hâlâ… Yüksek Seçim Kurulu’nun gerekçeli kararını beğenmeyen, hukuka aykırı bulan, ağız burun kıvıranlar filan var.

Siz hukuku asrın liderimizden daha iyi mi bilecekseniz kardeşim?

Daha neyin gerekçesini arıyorsunuz?

Suriye, Sudan, Uganda gibi saygın ülkelerden utanmıyorsanız, bari Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin dekanını örnek alın…
Eli öpülecek hukuk var bu ülkede!

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/yilmaz-ozdil/gerekceli-karar-4910580/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

### !!! ###

Nevin
25 Mayıs 2019

Nevin Kılıç… Uşak’ta yaşıyordu, iki çocuk annesiydi, kendisiyle zorla evlenmek isteyen herife hayır dediği için, o herif tarafından sokak ortasında 15 yerinden bıçaklanarak öldürüldü, reddedildiği için rencide olduğunu belirten herif “ders olsun” dedi.

Nevin Ertürk… Eskişehir’de yaşıyordu, kocasından devamlı dayak yiyordu, komşuları aracılığıyla defalarca polise bildirilmişti, defalarca doktor raporu almıştı ama, savcılık bir türlü harekete geçmemişti, yine böyle bir dayak seansı sonrası, kaçarak sığındığı komşusunun evinde, kocası tarafından bıçakla delik deşik edilerek öldürüldü, “niye öldürdün?” diye sordular, “boşanmak istiyordu” dedi.

Nevin Öztürk… Gaziantep’te yaşıyordu, 22 yaşındaydı, erkeklerle görüştüğü gerekçesiyle aile meclisinde infaz kararı verildi, talihsiz kız başına gelecekleri tahmin ettiği için dedesinin av tüfeğiyle uyuyordu, o tüfekle, amcasının oğlu tarafından göğsünden vurularak öldürüldü.

Nevin Gültekin… Kastamonu’da yaşıyordu, iki çocuk annesiydi, 15 gündür kayıptı, komşuları tarafından apartmanın çatısında asılmış halde bulundu, neden, nasıl, ne zaman, hiç kimse üzerinde bile durmadı, cinayet olabilir mi, boşversene, intihar denildi, geçildi.

Nevin Sevinç… Bursa’da yaşıyordu, kendi oğlu tarafından yastıkla boğularak öldürüldü, “niye öldürdün?” diye sordular, ilk ifadesinde “rüyamda annemi öldürmem için işaret aldım” dedi, sonra “beni insanların yanında küçük düşürüyordu” dedi, en son “uyuşturucu bağımlısıyım, tedavi olmak için para istedim, vermedi” dedi, bu arkadaş hakkında “anne-oğul arasındaki ilişki kopuk olduğu için haksız tahrik indirimi” talep edildi.

Nevin’ler şakır şakır öldürülüyor.
Sorun yok.

İlk defa Nevin öldürdü.
Sorun oldu.

Nevin Yıldırım…
Isparta Yalvaç’ın Koruyaka köyü’nde kendisine tabanca zoruyla tecavüz eden, hamile bırakan, “çocuklarını öldürürüm” tehdidiyle tacize devam eden eniştesini öldürdü, kafasını keserek köy meydanına fırlattı, “arkamdan konuşmayın artık, işte namusumla oynayanın kellesi” diye bağırdı, şak diye müebbet hapis verdiler.
Bir umut Yargıtay’dı…
Önceki gün Yargıtay da müebbeti onadı.

Musallat olduğu hamile kadını boğarak öldürüp, mahkemede kravat taktığı için “iyi hal” indirimi alan var.
Aşkına karşılık vermeyen genç kızı benzinle yakıp, ormana gömüp, mahkemeye takım elbiseyle geldiği için “iyi hal” indirimi alan var.
İlişki teklifini reddeden talihsizi sopayla döve döve öldürüp “zaten travestiydi” indirimi alan var.
Eşini delik deşik edip “tayt giyiyordu” indirimi alan var.
Doğrayıp, buzdolabına koyup “piercing takıyordu” indirimi alan var.
“Tanımadığı insanlara sokakta saati sorarak cilve yaptı” indirimi alan var.
Benzinle cayır cayır yakıp “çok sık banyo yapıyordu, şüphelendim” indirimi alan var.
Gırtlağını kesip “benden izinsiz çarşıya alışverişe gitti” indirimi alan var.

Anlattıklarının hepsi yalan bile olsa, ne yapsaydı yani Nevin?
İyi halden faydalanmak için kravat mı taksaydı?

Nevin kelimesinin sözlükteki karşılığı…
Yeni, yepyeni, yeni olan.

Ama…
Kadın konusunda, adalet konusunda yeni hiçbir şey yok bu ülkede.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/yilmaz-ozdil/nevin-4923628/