İnsanlıktan, Allahtan, Kur’an’dan söz derken SADECE rezil ederler

İlaçlar…
Çok ağır gelmeye başladı, mide…
Sizlere ömür!

Felaket midem bulanıyor, yapmam, bitirmem gereken birçok işim var daha…
Sözde emekliyim…
Çalışırken bile bu kadar yoğun değildim. Hafızam, makarna süzgeci, beynim durmuş vaziyette…
Üzerimde…
Mesuliyetin, sorumluluğun yükü omuzlarımda, dize geldim…
YOK!
Affedersiniz manda b.ku gibi bir seksen yerlerdeyim.

Bir kadın…
Bebesiyle birlikte 2 – 3 yaşında hapiste, Meşale…
Suçu “düzene” başkaldırmak, insanlara gerçekleri göstermek…
Hep derim…
Terörist değilim ama kendimi anarşist olarak görürüm ve gereğini yaparım…
On yedi yaşında başladım siyasi hayatıma, elli ikisindeyim hala devam…
Sağlığım olmadığı için, erkek demeye bin şahit gerektiği için…
Sözlü…
Olsa, gerektiğinde elime silah almaktan, inan, inan buna geri durmam!

Bu zihniyet tercihen…
Seçim ile geldi AMA kesinlikle inanmıyorum seçim ile gideceklerine…
O kadar çaresizler ki…
Rehine almaktan geri durmuyorlar!!!

Dünya…
Evet, dünya şahit…
Tayyipistan ve maalesef TÜRK hapishanelerinde…
BIR HÜCRDE…
17 insan, fark etmez kadın erkek…
17 insan…
BEBELERIYLE BIRLIKTE!

BEBE…
Her şeydir…
BEBE…
Her şeye FARK atar!

Not: biraz toparlayabilirsem kendimi, gidip geleyim…
Size…
Çini anlatacağım, Sayın Soner Beyin belki bilmediği, belki dikkate almadığı bir konuyu
Ögeden sonrayı bulur dönem.

Bana BAK kadın!!! Fena efkârlaydım

Senin yüzünden kafayı çekiyorum gülümmmmmmmmmmmmmmmmm



Hatirladin mi?

Kadinnnnnnnnnnnnnnn
Ben seni gerçekten çok sevmişim, aşk ile gülüm, aşk ile!

Biliyorsun degil mi?

###############################################

###############################################

Bu ise…
Beni kınamaya yeltenen herkese…
Kadınsız yapamam, kadınım diyebileceğim insanı aradım ömrümce…
Buldum…
Kaybettim, O mu beni, ben mi onu…
Orası…
İkimiz arasında. Erkek gibi yaşadım, kısmetse erkek gibi öleceğim…
Kandırmadım…
Aldatmadım…
Allah’ın bildiğini kuldan saklamadım, hele bana en yakın olanlardan…
Çıktım ikisinindi karşısına dedim böyle böyle…
Üçüncüsünden ise, yani ilk göz ağrımdan hep özür diledim, nefes aldığım sürece de özür dileyeceğim.

İtirazım var Soner Bey, yazdığınıza, en azından bir bölümüne ciddi bir itirazım var

Divide et impera…
Böl ve yönet yöntemi…
Batının vazgeçilmez stratejilerinden birdir ki…
Eski bir Türk geleneğidir, iti ite kırdırmak. Onu da atalar te Çinlilerden öğrenmiş olsa gerek…
Tabii bu sadece tarafımdan bir varsayım, kanıtlayamam AMA Çinliler bu konunun uzmanıydı…
Bugün bile çoğu siyaset bilimcisi, kimi politikacı…
Niccoló Machiavelli karşısında şapka çıkarmakta ki bu yönetimin zihinsel babası O olduğu söylenir…
Entrikalarının haddi ve hesabı yoktu…
Machiavelli’nin “sadece” bir siyasetçi mi yoksa devlet adamımı olduğu konusunda tereddütteyim…
Marcus Tullius Cicero ise kesin bir devlet adamıydı.

Bugün bilim, deneysel bilim…
Kantlarmış bulunmaktadır, silahlar bile…
Çağdaş birçok silahın temeli, tee eskilere dayanmaktadır. Yöntemler değişti, üretim şekilleri…
Ve yine…
Bugünün insani için internet neyse, eski insan için Johannes Gutenberg’in icadı da oydu…
Bilirsiniz…
Özdeyişlerimizdendir…
Tarih, tekerrürden ibarettir…
Moda bile, giyim – kuşam, döner dolaşır geri gelir. Konumuz insan, konumuz toplum, konumuz devlet, konumuz yönetim ve şekilleri. Sadece…
Yöntemler değişir!

Arıtılır, damıtılır, sadeleştirilir, geliştirilir…
İnsan zihinim en son meydana getirdiği yöntemler ve bilgiler eşliğinde…
Yöntemler çağa, zamana uydurulur…
Zamane zevkine diyelim.

Haliyle tespitiniz doğrudur, çağdaş deyim ile Outsourcing…
Ulus devletler…
Homojen veya heterojen ayrıştırılacak, ayrılacak ki yeni pazarlar doğsun…
Oyuna gelen, tuzağa düşen bedelini elbette ödeyecek…
Olan…
İnsana oluyor, olan evlatlara oluyor.

Ebedi bir devridaimdir…
Süregelir, sürüyor, süregelecektir…
Hiç unutmam hem amirim hem yakın dostum olan insanın dediğini:

“Önder, wenn das Futter knapp wird zerfleischen sich die Wölfe”

Yem, yiyecek azaldığında kurtlar birbirini yer(!)

Geçenlerde de yazmıştım…
Bankalar AMA özellikle sigortalar senaryo üretiyor…
Salgın hastalıklar, savaşlar ve benzeri senaryolar, isteyen arayıp okusun…
Hiçbir şey değişmedi, yeni icat edilmedi…
İhtiyaç fazlası var…
Vasıfsız insanlar, kendini yenileyemeyen, insan tarafından tüketilenler artmakta…
Yeni pazarlar, yeni ihtiyaçlar yaratılmalı ki kurulu düzen devam etsin.

ANCAK…

İçgüdüleri, temel ihtiyaçları, birçok kötü alışkanlık ve hadi…
Yine böyle demiş olalım kimi dürtüleri ile değişmeyen insan…
Eskiden de böyleydi, hala böyle ve gelecekte de böyle olacağına dair inancımı korumaktayım, insan değişmedi, değişmeyecek.

Değişen…
Talepleri, gereksinimleri ki soyut bir gereksinimdir, somut değil, sanal…
Sanal avrat gibi, suni yaratılan ihtiyaçlar, temelden, kökten yoksun bilgi ile beslenen yeni tip zavallı yaratıklar. Bilmem takip ediyor musunuz suni döllenmeyi, genetiği >>> istek ve ihtiyaca göre <<< yaratılacak “yeni” canlıları, az kaldı(!)

Bizler geldik gidiyoruz ama…
Allah evlatlarımızın yardımcısı olsun. Hırs, açgözlülük ki bu bile insanda eski bir alışkanlık…
Doyumsuzluk…
Artık, ultra, süper doyumsuzluk revaçta!

Oku

İnatçı keçi sözüm önce sana sonra TÜM KADINLARA

Anlaşıldı…
Dediğim dediksin…
“Ben yaşadığım sürece sana rahat huzur yok!”
Öyle demiştin değil mi?

Bak kızım, inatçı keçim…
Sevdiceğimmm…
Akım sende, yanında değilim, elim üzerinde değil…
Bakma sen benim çeyrekliğime falan, tepem atmasın…
Ve biliyorsun çok çabuk atıyor, sigortaların yanması…
Saliselerle!

Askere gitmedim biliyorsun ve yine biliyorsun aldığım eğitimler…
Askeriye ve okul dışı…
Tek yüzüm ama çok yönüm var, silahlarım dahil çoğu şeyi kendim üretirim…
Yaparım veya tamir ederim, hobilerimdendir böyle şeylerle uğraşmak…
Canım isterse, isteyerek yaparsam Önder işi kesinlikle olmaz!

Damdan düşer gibi bu ne diye sorma kendine, biliyorsun beni değil mi?
Sebepsiz, nedensiz, delilsiz hiçbir şey yapmam, yazmam…
KORKUYORUM…
Hatırlarsın Facebook zamanında da yazmıştım Kara kıza yönelik…
Kabak bizim başımıza patlayacak…
PATLADI!

Dayday, dada, kardeşim, annem, hanım ve evlat…
Sen…
Ve senden olan, korkanın, tedbir alanın, dikkatli olanın anası ağlamamış…
Aslında kimse kimseyi koruyamaz, Allah yazmamış olsun, koruyacaksa birileri…
Allah korusun!!!

Buna rağmen…
Ne demişti Peygamber Efendimiz?
“Allaha güven, eşeğini sağlam kazığa bağla.”

Almanya’da yaşıyoruz…
Bırak silahı, çakı bile taşımak sorunlu…
Biber gazi, bir yere kadar etkili, bundan sonra yazacaklarımı çok dikkatli oku VE…
ANLA, dediklerimi YAP!

Biliyorsun Taunusstein küçük bir yerleşim yeri…
Ve yine biliyorsun ayakta duramama rağmen elim kolum bayağı bir yerlere uzanır…
Bizim “mahalle muhtarı”, ayaklı gazeteciden bugün haber geldi, geçenlerde küçük bir kız çocuğuna karşı tecavüz olayı yaşandı burada. Mülteci doldu…
Bilmiyordum, ayaklı gazete, mahalle muhtarından öğrendim bugün…
Hayvan herifler, haberim olsaydı ben onları doğru yönlendirirdim…
Mülteciler ve Türk gençleri arasında çok ciddi sürtüşme, kavga, bıçaklı kavgaya varana kadar…
İçlerinden biri, bir tanıdığın oğlu ameliyat oldu, birçok organlarını almak zorunda kaldılar…
Çocuk sakat kaldı…
TEKRAR KORKUYORUM, Allah hepinizi korusun, cümlemizi…
Etrafta çok karanlık, ne olduğu belirsiz tipler dolaşıyor, Polise gitmiş gençler…
Polis demiş bizim yapabileceğimiz bir şey yok…
Her halde doğru karakola gitti salak herifler, anlatamadılar dertlerini. Neyse…
Ne yapmışlar biliyor musun?
Son seçimlerde hepsi, kapalı, AFD adayına oy vermişler(!)

Ya bunlar ne tatlı ne tuzlu su manyağı ne olduklarını bende bilmiyorum!
Yağmurdan doluya…
Wiesbaden’den geliyorum, resmi silah tüccarı arkadaşımdan, gittim biber gazi aldım…
Konuştuk…
Sordum kadınlara yönelik ne yapılabilir?
>>> Hepsi fasa fiso <<<
Lambalar falan, alarmlar, tek etkili secim biber gazi, O da BÜYÜK TÜP veya elektronik şoklayıcı…
Şoklayıcı için saldırgana çok yaklaşman gerek, TEHLIKELI
Kullanışsız!!!

Bak Gül danesi…
Eski dosttan düşman olmaz der atalar ve doğru derler…
Birisi…
Eskiden bile olsa seni gerçekten sevdiyse, sana dost veya daha yakın duruyorduysa…
Sana düşmanlık yapmaz, yapar AMA…
Yapabileceği SINIRLIDIR!!!

Sevdiyse seni, dosttuysa sana, YÜREGI DUVARDIR ona!

Satın almana bile gerek yok…
Biliyorsun…
Yasalara, kanunlara saygılı bir insanım. Ormanda gezintiye çıkarken falan, gözüne çarpan…
Erkek boyutları, 15 – 18 cm arası sağlam ve düz bir sopa…
Kadınların elli daha küçük olduğu için…
ÖNEMLI olan, avcuna aldığında, iki taraftan da 2-3 cm avcundan dışarıya sopanın sarkması…
ALT TARFI BIR SOPA…
Poliste bir şey diyemez, başka birisi de…
En kötü ihtimale köpeğimin sopası dersin çıkarsın işin içinden…
Tayyipistanda bile kimse sana küçük bir sopa taşıyorsun diye bir şey diyemez…
Demez yani, demez. Silah olduğu akla bile gelmez!!!

AMA öyle bir silah ki…
Allah yarattı demiyor, tecrübelerle sabit…
Birçok kez kurtardı beni…
Anlatmıştım ya sana, küçükken Uzakdoğu spor sanatlarına merak sardığım zamanlardan kalma bu bilgi. Kubotan adı. Çantanda, arabanda…
Sorun yok yani. Bilimsel açıklaması kuzum…
Fizik…
Tüm gücün bir noktada toplanıp, baskı oluşturması. Bu kadar basit.

Monşer

Demokrasilerde oluşabilen ortak tehlike
Almanya’da bile tartışılır oldu…
Demokrasilerde süreç içeresinde, demokratik sistemin doğasında yatan bir gerçek…
Bir hükümet üst üste birden fazla seçim kazandığında…
İster istemez kendi içinde derin devlet denilen yasadışı bir oluşum gelişir…
Yine…
Güçlü devletler diye tabir edilen sistemler içeresinde…
Ki buda “bürokrasinin” tabiatında yatan bir gerçektir, birbirine rakip kurumlar oluşur, gelişir…
Kaynağı, temeli…
Devlet bütçesinden mümkün olan en büyük payı almaktır…
Tabii böyle devletlerin birde değişmez, yani hükümet değişikliği bile olsa, devletin kendisinin değişmez siyasetleri vardır. Bu siyaset her zamanki gibi kısa, orta ve uzun vadededir.

Seni…
Oraya kim getirdiyse, O veya başka bir oluşumda O elçiyi Ankara’ya atadı paşam…
Ne oranı buranı yırtar durusun?
Böyle devletlerin kullanım süreleri vardır, kullanır kullanır…
Sonunda paçavrayı atar kenara!

Kader… Bana bir borcun var, Katalanlar

Aklıma gelir gelir ayı ??? gelir…
Yok…
Bu ayı Kasımpaşa ayısı değil!

Gençliğimde…
Rahmetliyle henüz evlenmiştik, bir aile dostumuzun lakabı ayı ??? idi…
İri yarı, uzun boylu olduğu için ona bu lakabı takmışlardı…
Gençlik işte, ailece çok güzel vakit geçirmişizdir…
28 sene sonra bu guruptan boşanmadan kalan, arta kalan…
Sadece iki aile. Biri benim diğeri yine yakın bir dostum olan ama köfte yüzünden kızıp, mecbur kalmadıkça konuşmadığım bir insan. Benim kitabımda boşanmak yazmaz!!!

Kader…
Kader aldı sevdiğimi, sevdamı elimden, alın yazısı. Kader denilen o ne olduğu belirsiz…
Bana…
Borçu kaldı!

Ödememek için ısrarcı, çıkardı karşıma nice 90 – 60 – 90’ı
Yataklıkları…
Yüreğimi ısıtacak, döşeğimi dolduracak, ruhumu ve aklımı doyuracak olanı…
Bana borçlu kaldı!

Kazadan seneler sonra…
Duyduk, ayı ??? ile ??? boşanacak, ayının kız kardeşi hanımın çok yakın arkadaşı…
Gerçekten çok üzüldük, her ne kadar ayı ile eşi eski dost bile olsalar, yeniden evlendikten sonra git – gelimiz olmamıştı.

Düşündük hanım ile birlikte…
Ne yapabiliriz ne yapabiliriz?
Gidip konuşalım dedik.

Katalanlar…
Bilmem haberlerde izlediniz, konuşmayı dinlediniz mi?
İnattın kimseye faydası yok…
Götürüsü çok, getirisi az bir lüks…
Avrupa…
İkinci Dünya Savaşı sonrası >>> bir <<< olmanın, birlik olmanın arayışında…
Bir yerde bu arayışı uzun seneler sonrasında neticelendirmiş görünüyorlardı…
Ah şu insan, ah şu menfaat, şu bencillik denilen illetler olmasa…
Kendine gelince iğneyi, çuvaldızı başkasına batıran Avrupa!
Göbek adi riya olan, iki ayrı ölçüt ile ortalıkta dolaşan, tek dişi kalmış kaplan.

Gittik konuşmaya…
Allah’ım keşke gitmez olaydım, yerin yedi kat dibine geçtim…
Yıllardır tanıdığım bir kadın, arkadaşımın eşi…
Tekrar hatırlatmak isterim, toplumu oluşturan birey, insan…
İnsanda da toplumlarda da…
An gelir…
Sözün bittiği noktadır!

Anlatmaya başladı mahremini…
Kocasının kimi cinsel tercihlerini, utancımdan ölmek istedim O an…
Dinlemedim, dinleyemedim…
Söyleyecek, yapılacak hiçbir şey yoktu!

Ne diyor Katalan başkan?
İspanya ile diyalog…
İlan etmedi bağımsızlığı, konuşalım dedi, konuşmak, konuşmayı istemek…
Uzlaşıya bir zemin hazırlamaktır…
Bir şekilde yine birlikte yola devam etmenin azminde olmak…
Evet, konuşmalı, anlaşmalıdır insan, en azından anlaşmaya, orta yolu bulmaya çalışmalıdır…
Olmadı…
Nasıl ki Allah’ın emriyle insanlar birleşiyorsa, öylede yollarını ayırabilir…
AMA…
Önce uzaklaşmaya, ortak geleceğe konuşarak, anlaşarak bir şans vermelidir.

Not: aslında uzun bir yazı olacaktı, kestim attım…
Feci, facia kelimeleri kifayetsiz kalır, öyleyim bugün…
Avrupa…
Arabuluculuğu teklifinde bulundu…
Kendine gelince böyle, başkasına gelince menfaatleri doğrultusunda…
Hayat dediğin, insan dediğin böyle bir şey işte!

Deniz Baykal örneğinden yola çıkarak

Öncellikle hayat…
Hemen ardından ömrüm boyunca mücadele etmek zorunda kaldıklarım bana bir şeyi öğretti…
Rakibini sakın ola ki hafife alma!

Önlem alman gerektiği takdirde…
Gereğinin bir…
Belki iki, üç fazlası önlem al, hüsrana uğrama!

Tesadüf denilen faktörü daima hesapla!

Hesaplayamadığın…
Tüm olasılıkları düşünemeyeceğin, öngöremeyeceğin ve gerekli tedbirleri alamayacağın riske girme…
Rakibinin, içine sızarak, en güvendiğin, sırtını dayadığın dağın içini oyabileceğini, onu dinamitleyebileceğini, lağımcılar misali…
Ayağının sağlam bastığı toprağı bile kaydırabileceğini unutma…
Bildiğin yetmez, bilmediğini bilmeli, bildiğinden emin olmalısın.

Herkesin yürüdüğü patikadan, yoldan yürüdüğün sürece kendini emniyette, güvende his edebilirsin…
Sürü psikolojisine aldanma…
Aklını kullanmayı ihmal etme, içindeki duyulara kulak ver…
Güven yetmez…
Sonsuz güvendiğine danış, konuş, akıl al. Akıl akıldan üstündür der atalar…
Ser ver…
Ama sakın sır verme!

Deniz Baykal örneğinden yola çıkarak diyebiliriz ki…
Üst akıl ve akılsızlığın, tecrübesizlik ve bilgisizliğin iş birliği ile edildi koca memleket esir…
Deniz Baykal ve O malum görüntüleri…
Benim gibilerin midesini bulandırmış olmalı…
Bulandırdı da arşivlerim meydanda…
Üst akıl ile öncellikle Gülleni kast ediyorum, AB(D) sonraki planda…
Akılsızın, Kasımpaşa ayısının akıl hocasının hocası onlar, onları şimdilik karıştırma, kurcalama…
Profesyonellikten uzak, semi profesyonel çıktılar yola. Yolda, beraber yürüdükleri yolda öğrendiler…
Kullandıkları donanımdan, görüntü kalitesinden ve mesela kamera yerleştirme ve kullanılan açısından belliydi. Demem o ki…
Geçenlerde de yazmıştım F. Güllen ve ekibi ne kadar entelektüellere, mürekkep yalamışlara meyilliyse, öteki bir o kadar çer – çöpe.

Dolayısıyla akılsız kaldı p.ç gibi meydanda…
AMA…
“Akılısı” bile böyle bir “bilgi” ve donanımla çıkıyorsa yola, anla…
Gerçi aradan yıllar geçti, muhtemelen akıl kendini geliştirdi…
YAZAMAM TABII, ISIM…
Açık veremem, ANCAK uyarabilirim…
Hazırlıklarım neredeyse tamam, çok sürmez, resimli gerektiğinde görüntülü yayına geçeceğim…
İster 128 Bit, ister 256 Bitlik BitLocker şifrelemiş ol…
Gizlediğin, gizlemeye çalıştığın meydanda!

Yok, Microsoft’un desteğine bile gerek yok…
Zaten hali hazırda en azından Amerikan devletine karşı, büyük tehlike(ler)…
Farklı önlemler gerektirir!

Ben söylemiş olayım da sonradan kimse demesin neden söylemedin!