Veee Önder bir kez daha soruyor; BU orospunun çocuğu ile yola çıkanlardan kim kaldı geriye? HEPSINI SATTI, SATIYOR, SATACAK

Buraya kadarmış Venezuela aşkı!
17 Ağustos 2019

ABD tarafından Venezuela’ya yönelik kapsamlı yaptırım içeren paket 5 Ağustos’ta onaylandı. Türkiye bu karara tepki gösterdi ve Dışişleri Bakanlığı ABD’nin ülkedeki Venezuela’ya ait tüm mal varlıklarını dondurması kararını doğru bulmadıklarını bildirdi.
Doğru bulmadığımız halde Ziraat Bankası’nın, Venezuela Merkez Bankası’nın hesabını kapattığı ve ilişkisini kestiği bildirildi. Ziraat Bankası bu bilgiyi teyit etti. Hani tepki?
★★★
Oysa Türkiye, Venezuela’da Başkan Maduro’yu destekliyordu. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, kendisini arayarak “Maduro kardeşim! Dik dur, yanındayız” diyordu.
Maduro’nun da Türkiye’yi sevdiği aşikârdı… Diriliş Ertuğrul izliyor. Arada bir buraya geliyor. Nusret’de et yiyor. Sık sık Türkiye’ye heyet yolluyordu. Birden ne oldu?
★★★
Venezuela şu anda ekonomisi göçmüş dünyada bir numaralı sefil ülke… İşin enteresan tarafı dünyanın en büyük petrol rezervleri Venezüela’nın elinde…
Venezuela nasıl düştü bu sefalete? Maduro gider Kaduro gelir. Sistem yanlışsa istersen cennette yaşa, sefalet peşindedir.
★★★
Venezuela’da Chavez, hapisten çıkıp 1998’de yönetimi devraldığında dünya liderliğine oynayacaklarının mesajını veriyordu. (Kıskanılan güç.)
Petrol fiyatlarının da yükselmesiyle Venezuela ekonomisine hatırı sayılır bir para girişi oldu. (Hızlı borçlanma.)
Paralar yol, hastane, inşaat gibi seçmenleri etkileyecek büyük harcamalara gitti. Benzini neredeyse bedavaya dağıttı… (Adamlar yol yaptı!)
Her ortamda Amerika’yı suçlayarak, Amerika karşıtı açıklamalar yaparak ülke içinde safları sıkılaştırdı. Para dağıtıldıkça destek de artıyordu. (Eyy Avrupa Birliği!)
Chavez ruhunu teslim edince ekibinden Maduro başa geçti. Maduro’nun üniversite diploması bile yoktu. (Kayboldu.)
Kendi yönetiminde bir fon kurdu. Çin’den ileride üreteceği petroller için 50 milyar dolar peşin para aldı. Ülkenin geleceğini de yaktı. (Varlık Fonu’ndan Katar’a satış yapılması.)
Maduro, Aralık 2015’teki seçimlerde parlamentodaki çoğunluğu kaybetti. Buna rağmen getirilen başkanlık sistemi ile ülkeyi yönetmeye devam etti. (Venezuela usulü başkanlık sistemi.)
Üyelerini kendisinin atadığı yüksek mahkeme, 29 Mart Çarşamba günü meclisin yetkilerini feshetti. Bütün güç Maduro’ya kaldı. (Yeni anayasada fesih yok!)
Maduro, muhalefet liderlerini yurtdışından, Venezuela’nın gelişmesini istemeyenlerden destek almakla suçladı. (Dış mihraklar!)
Amerika ile papaz oldu. Amerika ambargoyu koydu. Türkiye ile ekonomik ilişkileri son buldu! (Elbette kırgınlık içindeyiz.)
★★★
Sevgili Maduro; Sen bu mektubu okurken yanında değil çok uzaklarda olacağım. Sizin Ziraat Bankası’ndaki hesabınızı kapatmak zorundayım.
Zaten sen ne yapacaksın Ziraat Bankası’nı? Doları artırmayalım derken 6 ayda 4.5 milyar lira işlem zararı yazdı. Suriye, S-400 derken Amerika ile aramız zaten limoni… Daha fazla kaçmasın tadı… Arayı açma, döncem ben sana…

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/murat-muratoglu/buraya-kadarmis-venezuela-aski-5285591/


Polonya, biliyorum…
Başka bir zaman!

No taxation without representation

Görme, duyma…
Konuşma…
Kimi konulara bulaşma, bulaşırsan da…
HER ZAMAN en azından BIR arka kapın olsun ki…
(…)

Ne güzel iş vallahi ne kadar güzel…
Söze bambaşka başlayacaktım, ancak konu Türkiye Cumhuriyeti…
Tayyipistan olunca…
Gel de planladığın, düşündüğün şekilde davran!

YEMINLE…
Sanki benim hayatım, sanki ben Türkiye, Türkiye ben…
Bu ne ya, bu ne?

Yok, LÜTFEN sözlerimi ne oraya ne buraya çekin…
Ne söylüyor, nasıl yazıyorsam O…
„Sen“…
İstediğin gibi anla, benden ne FETÖ ne AKTÖ mensubu olur…
Anarşistim AMA terörist değilim, hele PKK’lı hiç değilim…
Kanunlar…
Kurallar, mantıklı olsun olmasın uymaya çalışırım, her zaman uyuyorum demedim…
Hangimiz her şeyi harfiyen uyguluyor, uygulayabiliyoruz ki?

Darmadumanlık…
Sanki son seneler daimî yoldaşımız olmuş gibi…
Ve YINE bir gündem değiştirme!

Elini vicdanına koy ve söyle…
Emperyalist güçlerden söz etmekteler…
Doğru…
Evet, emperyalist güçler. Ulan sen müsait olmasan…
Kuyruk salamasan, salamaya hazır olmasan…
Önüne atılan her kemiği kapar, her şeye havlar mısın?

Kuyruk sallayan sen…
Önüne atılan kemiğe > razı < olan sen, lop et dururken…
> Her boka < havlayan yine sen…
Sen, sen, sen!

DIKKAT, o sözde milliyetçi, ADI ve son derece cahil olan pezevenk mesela…
O söylemişti, iddia etti…
Halbuki…
Şehitlik mertebesi sadece Müslümanlığa özgü değil ki…
Ulan televizyonlarda, gazetelerde okumuyor, görmüyor duymuyor muyuz…
Şehide, gaziye…
Yapılan terbiyesizlikleri, haksızlıkları, saygısızlığı…
Neredeyse her gün bunlara bizzat şahit olmuyor muyuz?

Bahaneye bak bahaneye…
Alın görevden, tıkın insanları hapishanelere…
Bu sabah yapılan operasyonlar…
Sözde ki sözde kaldığını bende sanmıyorum, filen böyle bir durum olduğu kesin…
ULAN…
Sizler, devletin, partilerin zirvesini işgal etmiş yaratıklar…
Ulan size ne demeli, yaptıklarınıza…
Onlar bir yapıyorsa…
Sizler YÜZ YAPIYORSUNUZ!
NOKTA

Toplumsal yozlaşma…
EVET bir yozlaşmadan, anormal olanın normal kabul edildiği bir vaziyete SIZLER…
Getirdiniz memleketi!

Yozlaşmadan söz etmeliyiz, gerçeklerin…
Ta gözbebeğine bakmalıyız…
Görmeliyiz gerçekleri.

Git bak, gör, oku…
Sorun Müslümanlık değil, sorun sen, ben…
Anlatırım…
Örneğin İspanya’yı, Yahudi düşmanlığı…
ULANNN atalar bu topraklarda yaşadı >>> altın çağını <<<
Sırasıyla Yahudi’si, Hristiyan ve Müslümanı verdi el ele, kardeşçesine…
Her biri kendine göre hür, özgür…
Ve insanlık yaşadı olağanüstü güzel bir devir.

En azından söz konusu olan coğrafyalar…
Gelişti, serpildi…
İki gündür yayınlıyorum kadın ile ilgili kimi görseli…
Biliyorsunuz değil mi?
Yapmam nedensizi!

Hong Kong’da…
Kimi gençler, ellerinde Amerikan bayrağı…
“Land of freedom” diye haykırmakta…
Ve yine gelmiş Çin’den bir kadıncağız, bir sokak satıcısı…
İnsanlığın en azından yüzde doksan sekizine uygun…
Kara Mediha’nın dediği gibi, tarifi…
Aşağıda bir delik, yukarıda bir delik…
İsyan ediyor, feryat ediyor, KIZIYOR, offf küplere biniyor…
“Ne istiyor bu insanlar?”

ÖZGÜRLÜK…
İstiyor özgürlük!

Özgürlük istiyorlar öyle mi?
Özgürlük ne ki???
Hangi özgürlükten neden söz ediyoruz biz…
Onlar…
Neden söz ediyor yüz binler, belki sokaklara dökülen milyonlar…
NEDEN SÖZ EDIYORLAR?

O kaltak…
Hani başıma bela olan, duydum…
Öyle şaşırdım ki anlatamam, pis günahı boynuna…
Dönmüş g.tüme…
Yıllar evvelsi dedi “aşk bitti, özgürlüğümü istiyorum ben!”
Ulan iki tane Arslan gibi oğlun var, gelin sahibi olacaksın…
Torun, topuz…
Ulan kancık, hangi aşktan bahis ediyorsun sen…
Hangi özgürlüklerden?

Koca boyunduruğu…
Erkek hegemonyası, erkeğe hizmet…
Kafana göre…
İstediğini istediğin gibi yapamamak…
Ulan kaltak…
Ne bok yemeye evlendin ki?

Madem istiyor canın değişik değişik y.rak…
Neden evlendin, neden düşünmedin, görmedin olacakları?
Öngörmedin!?

Anlatmışımdır…
Hani kocam çok kaba, bana çiçek almıyoru…
Yazık değil mi boyunca Arslanlara…
Yazık değil mi O kocaya?

HEP erkekler suçlu öyle mi?

Dönelim O kadına, Çin’den gelene…
Devam ediyor sözlerine “… sokaklarda iş göremez olduk, para kazanamıyorum onlar yüzünden”
Bak sen…
Koyun can, kasap et derdinde!

Yazmışımdır, anlatmışımdır…
>>> ### !!! Her birimizin boynunda olan tasmayı !!! ### <<<
Jack’i anlatmışımdır, Jack’i!

Yazdıklarım, anlattıklarım BIR BÜTÜNDÜR…
Öyle gör, anla beni!

Sahi tasmamız kimin elinde…
Kim çekiştiriyor, yönlendiriyor biz(ler)i oraya buraya?
Hayat dediğimiz mi, alın yazısı, kader…
Sevdiğimiz, saydığımız veya sevmediğimiz insanlar mi?
KIM???

Müşteriler şikâyet ediyormuş…
“Sertsin, SERT!!!” diyor dün bana hanım…
Vurgulayarak sözlerini. Sanki ben istedim böyle olmayı…
Yeminle çoğu zaman içim güler, sevinirim ufacık şeylere…
Velakin…
Sıfat, mahkeme duvarı. Gülmeyi unuttum, gülmeyi.

Kurallarım, ilkelerim…
İnandıklarım, bu doğrultuda yaşadığım, yaşattığım…
Hayat şartlarım…
Bilinmiyor, anlatamıyorum ki…
Korkularımı, endişelerimi…
Derdimi!

Land of freedom öyle mi?
Ya siyahi olman yeterli veya bir Meksikolu, benzeri…
Anlatmışımdır yapılan VE boş tutulan hapishaneleri…
Arkadaş bilişimciyim diyorum sana, inanmıyor musun bana?
Güvenlik…
“Uzmanlık alanım” ulan bir taraflarımı yırtıyorum…
Saydam oldun, cam gibi. K.çındaki donun rengini biliyorlar, nereye gidip geldiğini, ne yiyip içtiğini.

Tabii ki kadın bir mal, değil…
Bir eşya…
Ve yine bir “Avrupalı erkeğin” kadına bakışı başka…
Örneğin bir Türk’ün, Türkiyelinin bambaşka…
Kadınsan…
“Beğenildiysen” röntgenini çeker senin ayakta!

Bir kadının erkeğe, erkeğin kadına bakışı uymaz birbirine…
Anlamaz, anlayamazlar birbirlerini…
Bir erkek, bir çeyrek olarak yazıyorum mesela, kadın salt namus dediğimiz O…
Yayık, kaygan zemin değil ki…
Kardeşim…
Bilmez misin kadının bize verdiği zevki, çektirdiği eziyeti…
Bilmez misin, paylaşmak ister misin bir başkasıyla?
Bilmez misin söyle?
Ya, hayvanlar âleminde bile kavga…
Dişi yüzünden, dişi!

Kadın anlamaz, anlayamaz bu hissiyatı…
Açıldı mı Pandora’nın Kutusu…
O kutu…
SENIN ÖZELIN, erkeğin algısı bu.

Nedendir böyle, hiç düşündün mü?

Ben düşündüm…
Belki yanılabilirim, belki doğruyum düşüncelerimde…
Bence…
ANNE…
Erkek çocuğu için anne ÖZELDIR…
Anneye bakışı çok farklıdır, ISTER MI…
İçine sindirebilir mi bir evlat annesinin bir başkasıyla düşüp kalkmasını?
O duygular onunla birlikte büyür, ANNE BIRDI…
Erkeğin kendine kadın olarak seçtiği gibi…
Keza kadın, babasında ne görür?
Güveni, bilir O benim babam ne yapar yapar…
Yapar, kurtarır, yârdim eder BIZE…
BIZE…
Önemlidir, çok önemli…
“Kadın ne ister?” öyle mi, soru buydu…
İster güveni, en güzeli…
Sonsuz olan cinsini!

Çağırdım dün gece hanımı yanıma…
Konuşuyoruz bir şeyler…
Çok büyük CEZA, hapis…
😊
Belki 48 sene, söz gelimi…
Yeri geldi sordum…
Ben senin üstüne bunu hiç bırakır…
Yıkar mıyım?
Birazcık tanıyorsan beni ben buna izin verir miyim?
Hiç düşünmeden “vermezsin!” dedi!

GÜVEN…
Benim en büyük sermayem, yıkmış olsam bile kimi konularda…
Kadın mesela…
Güvenini, O biliyor, sonsuz güveniyor bu gibi konularda bana!

No taxation without representation
Benim bildiğim Jefferson söylemiştir bu sözleri, Amerikan bağımsızlık savaşı zamanında…
Araştırırsanız…
Cümlenin sahibi başka gösteriliyor, önemli değil zaten…
Cümle, mana öyle bir cümle ki…
Türkçesi “Katılım olmadan, söz sahibi olmadan ödeme yok” anlamında…
DIKKAT…
INAN…
Neden söz ettiğimi çok iyi biliyorum ben; dini açıdan tut…
Yeraltı, karanlık dünyadan…
Grinin çeşitlerine, yeryüzü aydınlığına kadar geçerli olan bir cümle.

Anlayan, anlayacaktır beni…
Önder tutturdu…
Gidiyor yine…
Görebildiğin ufkun çok ötesine, en iyisi susmak…
En iyisi burada bir nokta koymak.

Hatırla, konu siyasetse

Her zaman kendine şu iki soruyu sor:

Paranın kaynağı neresi…
İkincisi olan olaylardan kim faydalanıyor, kimin menfaatine?
Bu iki soruyu sorarsan kendine…
Ve cevaplayabilirsen bu iki soruyu…
Çözdün konuyu.

Sırtım bir, bacak iki…
Iş açacak başıma!

Aldım hanimi, gittik Mainz’e…
Ne zamandan beri çıkmıyorduk, dedim gidelim bir şeyler içmeye, Mainz – Kastel…
Tavsiye ederim, özellikle gece…
Mainz’den sanki Wiesbaden’e gidiyorsun, köprüyü geçer geçmez HEMEN sağ, “kaleye” doğru…
Çok güzel bir manzara, Rhein hemen ayağının altında, kumsal…
Aperol spritz, hanımlara…
Çok güzel bir tadı var…
Hele görüntüsü!

😊

Gidemedim daha AMA bu sözlerimi çok ciddiye al, devlet deme, devletim deme GÜVENME

Gizli şahitlik…
Aman ha AMAN…
Devlet…
Devlet bile olsa, ıslak çuval gibi…
Kullanır, kullanır işi bitti mi atar gider seni…
Kalırsın ortada!

Neticede…
Devlet…
Sensin, benim, O…
Yani devlette biziz, O bizler gibi…
RIYA…
Aman ha, öyle şeyler okudum, gördüm ki dün gece…
Almanya ya Almanya…
Aman ha, düşün kendini, aileni…
AF ETMEZLER…
En sevdiğini, en değer verdiğini senden ederler!

Kaçıyorum gördüm mü, kaçıyorum kaçmamam gerekenden…
Hani Köln, gitme, DaDa…
Hani kızdın…
O…
Konuşmak istemiyorum, kafa yok kafa…
Hal…
ANLA!

Evet, İntikam, kötü bir danışman AMA bazen insani acayip rahatlattığı da bir gerçek!

Arayacağım onlarca senedir konuşmadığımı…
Erkek…
Erkekse … neyse gerisi bende kalsın…
INAN…
Pire yüzünden YORGAN YAKANLARDANIM!

İyi taraflarım olduğu kadar…
Hayal bile edemeyeceğin yanlarım var…
Ve yine…
Hiçbir şey düşündüğün, anladığın gibi olmayabilir!!!

İnsanız insan…
Af edilecek hatalar olur af edilemeyenler…
Ben…
Çok mu matah bir bokum?
Hangimizin yanlışı, hatası olmuyor ki?
AMA…
Af edebileceklerim var, edemeyeceklerim var!

O karıyı mesela af ETMEM…
Veya, hani baba, kendimden olanı af etmeyeceğim gibi!

Biliyorsun rahmetli, anlattım…
BENIM KULLANDIGIM bir cümleyi kurdu…
Cezası…
Aşağılayıcı, çok kötü oldu…
Bu yüzden de kadın kadınlığını, erkek erkekliğini bilmeli…
DIKKAT…
DOKTOR başka AMA bir psikolog mesela olabilir ayni bokun soyu…
Öğrendiklerini…
Tecrübelerini >>> uyarlayamazsa <<< kişiye ÖZEL. Kendini ona emanet edene…
Yetiştiği, yaşadığı ortama uyarlayamazsa bunları…
Derse örneğin katlanma, boşan vesaire gibi sözleri ederse zaten ruhu hasta olana…
O psikolog…
Bok yemiş, BOK!

Doğru tahmin ettin FEMIZID ile de ilgili yazdıklarım…
Ruhun doktoru…
Olmalı çok bilgili, düşünmeli çok etraflı!

Herkese çok güzel bir pazar günü dilerim…
Allah…
Cümlemizin yardımcısı olsun.

Ben kaçtım
😊

Okuduysanız yayınladıklarımı? SORUYORUM, İstanbul’dan neden hiç ses çıkmıyor?

Öyle bir tuzak ki burnunuzun ucunu görmüyorsunuz!

###

LÜTFEN…
Rica ederim MUTLAKA izleyin Almancanız varsa, en azından ilk bölümü…
Çok yazmışımdır Darwin’i…
YINE…
Kuramının SADECE bir bölümünün duyurulduğunu, geri kalanın genelde kilise tarafından gizlendiğini anlattım.

Duygular ve INSAN…
Ya hayvanlar?

MUTLAKA IZLE, MUTLAKA

I. bölüm

II. bölüm

Hep anlatım, hep yazdım…
Yalvardım…
Daha fazlasını yapamam!

Jack…
Kardeşin hayvanat bahçesi bu yaşımda bana neler öğretti!

Biliyorsun > hiç bitmez benim işlerim <

İnan başımı kaşıyacak zaman YOK…
Belki akşama, gece…
Femizid…
POLONYA…
Belki, söylemiştim söz vermedim!

En derinden…
En yürekten gelerek söylüyorum…
Allah…
Evlatlarımızı korun!

Her evde, her beşerî ilişkilerde olur kavga, gürültü…
Ancak…
İnsan insanlığını, kadın kadınlığını, erkek ise erkeliğini bilirse…
Her şey…
Yarı yarıya düşer, acılar…
Sevinçler, mutluluklar, güzellikler…
Paylaşınca güzel. Daha kolay katlanılır olur.