😊 ISRAIL kurşunu

Yeminle hal YOK!

İnan…
Öğrenmenin ne yaşı ne sınırı var…
BILMIYORDUM, bu akşam öğrenmiş oldum…
Ya ben boşuna bu heriflere hayran değilim…
Bilim…
Düşünerek, AZIM!

Gördüm, gittim Filistin’e, gördüm > yaşadım < kısa bir an için olsa bile Filistinliyi!

Kulüpten geliyorum, anlatırım yarına…
Bir arkadaş nereden bulduysa getirmiş yanında, ya neler gördüm…
Değişik çaplar, kurşun geçirmez yelek delici mermiye kadar…
AMAAA…
Hayatımda ILK Kez gördüm, daha doğrusu duydum böylesini, BILMIYORDUM BILE…
Bilmiyordum, Israil kurşunu…
Kurşunu ya kurşunu, bildiğin kurşunu…
375 galiba, magnum…
Deprem oluyor sandım!

DIKKAT…
Mermilerde bile standart VE standart dışı…
Bu herifler inanılmaz!!!

### MUTLAKA ### ANLA ###

O kadar anlatım, o kadar “yalvardım”
Bademler, PEZEVEK…
Dostu…
Düşman etme kendine, iki çıban başı…
Bir olsa, kim getirebilir dize?

Yarına berbat bir gün bekliyor beni, Ali geldi çok şükür…
Mal, malzeme çekilecek ya yandım ya öldüm. Canim çok acıyor, geç kaldım ama kalkıp gelemedim. Çok şey öğrendim!

ÖZÜRLÜ demokrasilere güzel bir örnektir dünyanın en büyük devleti. Bir hükümeti seçiyorsun diye, seçmece … demokrasi demokrasi olmaz, olamaz

Muazzam bir kıtlık hüküm sürer ülkede…
İlk değildir memlekette, eskiden de çokça görülürdü böylesi. Zengin deşkelini doldururken…
Halk…
Bebelerinin açlıktan ölümünü izlerdi.

AMA sistem değişti, rejim…
Olmaması gereken tekerrür etti…
İnsanlar “ekmeğe” muhtaç…
En temel insani gereksinimleri bile bulmak neredeyse imkânsız…
Ya olacak bir dayın ya inanılmaz paran…
AMA BU NE ülkenin “kuzey – batısında”
Ne ararsan var!

Arar başkentten başbakan…
Sorar belediye başkanına “Arkadaş bu ne iş, nasıl oluyor da sizde insanlar ne ararsan buluyor?”
Belediye başkanı bıyık altından gülerek, biraz alaylı bir ses ile…
“Efendim, kıyı kentiyiz bir…
Önümüz deniz…
İkincisi öyle bir organizatör var ki elimizde inanılmaz…
Ne lazımsa bulur getirir!”

“Kimdir bu, ismi ne?”



“Yolla onu buraya!”

Emir kesindir, emir demiri keser…
Devletlerin…
Kolluk kuvvetleri olur, güvenlik güçleri…
Ve yine istihbarat örgütleri…
Bu istihbarat örgütünün var bir ÜLKESI!

Evet…
Doğru okudunuz, devletin istihbarat örgütü değil…
İstihbarat örgütünün devletidir bu ülke…
Tersi…
Örneğin bir toplumun vardır değişik dini inançları…
Vardır dürüstü, arsızı, hırsızı…
İnsanız değil mi, ne ararsan var içimizde…
Ehhh…
Bir istihbarat örgütünün devleti olurda, bir dincinin, hırsızın, arsızın…
ADININ…
Kendine özel devleti olmaz mı?

Neyse…
Gerisi gerçekten yarına…
😊
Devamı yarına, merak edenlere anlattıklarım, anlatacaklarım gerçek

Salaklar, görüyorum sizleri demedim mi? Sizden korkanın ağzını yüzünü siksinler

Deniz Tayyare Birliği…
En son…
Yok yere yaratılan birlik(!)

Neymiş efendim Tayyip Silahlı Kuvvetleri kendini tüm ordular gibi güncellermiş!?

Bak sen iyi ki söyledin, haber verdin CNN Türkiyeli…
Herifler general, subay…
Pilot bırakmadılar, daha bir iki gün öncesiydi iki yüzünü tutkaldılar…
Yok…
Gocunmuyorum, kışlasından rezillikleri seyredenlere az bile…
Neydi?
Kemalin askerleri! Yapma ya, eğer bunlar Kemalin askerleriyse vay halimize.

Asker kalmadı…
Türk’ün askeri tasfiye edileli çok oldu…
Güncelliyorlarmış kendilerini, ULAN YAZMADIM mi?
Bu dünyada bir yerde bir insan öldürülüyorsa, bundan yine başka bir yerde bir insan sorumlu…
Anlatmadım mi…
Cyborg’lari???

Yarı makine yâri insan, makinalar sayesinde insan iki, üç kat daha kuvvetli…
FIZIKI!

Hatunların savaş makyajı…
Çıktılar mı kafatası avına, nikah dansına başlamadan kısa bir zaman önce…
Yüzmeye başlarlar ya saçlarını, kalırsın kel…
Etmeden kısa bir zaman önce seni erkekliğinden…
Hah…
İşte o boyalardan, fondöten midir nedir ismi?
Hani sürüyorlar ya yüzlerine, kazıklıyorlar bizleri.

Tabii ne zamanda beri lazım olmuyordu, kurumuş, bozulmuş…
Dün akşam fark ettim, gittim aldım yenisini…
Bana bak…
Attırma tepemi, bende öte mahalleden olan birinin, bir hal var mı?
Benim adim Kahpedoğan mı, domalayım…
Eşcinsel olayım?

Doğanın renkleri, gece karanlığında parlayan bir alına açılır bir delik…
Siyah, yeşil…
Kahverengi…
Gerekli!

Güncelliyorlarmış kendilerini(!)

Not: of çok yorulurdum, Yeni geldim, Allah’ım ne pahalılık…
Haberler, tepem attı gene…
Para olmayınca gerçi her şey pahalı ya, neyse. Bu halimize de sükür…
Duydunuz mu, işsizlik rakamları açıklandı…
Uçuyoruz…
Deniz Tayyare Birliği gibi!

😊 Polisi, istihbaratı… alışığım ben böyle şeylere. Hatırla tesadüf eseri öğrenmiştim izlendiğimi. İhtiyarladım, kalmadı güç kuvvet, ISTEK uğraşmaya. Nerede trak orada bırak. Hafıza, rakamlar… Tabii ki bir ayın çok üstünde ölmüş olacaktım.

Gönül istiyor…
Halim yok, gönül istiyor Alman siyasetine atılmak. Hele hele O SÖZDE çevreciler…
İnsanları nasıl kandırıyorlar. Aldatılmaktan bıktım, kandırılmaktan…
YALANDAN…
Dolandan!

Hadi ben gittim, ilaç vakti…
Belki…
Olursa söyleyecek bir sözüm.

Malta dosyasından (Malta Files*)

Diktatör olsam…
Kan…
Gövdeyi götürürdü. Değilim…
Hasretim, özlemim ölüm veya en azından bir hafıza kaybı. Zaten yaşıyorum bunu AMA isterdim yüzde yüz olmasını. Kaybedeyim kendimi…
Sil baştan yaşayayım hayatımı!


+


+

“Başbakan Binali Yıldırım’ın ailesinin finansal ilişkileri araştırıldığında, daha önce varlıkları bilinmeyen üç Malta gemisi de dahil olmak üzere en az 11 kargo gemisini ve Hollanda’daki yedi gayrimenkulü içeren, yaklaşık 140 milyon avro değerinde bir malvarlığı ortaya çıkıyor. Araştırmamız aynı zamanda ailenin gizemli bir şekilde Pendik Belediyesi’ne yaptığı 600 bin avroluk bağışı da gün ışığına çıkarıyor.
NRC Handelsblatt’dan Hanneke Chin-A-Fo ve Merijn Rengers’in katkılarıyla.
2009’un ağustos ayında, o sırada Ulaştırma Bakanı olan Binali Yıldırım, Barbaros Denizciler Derneği’nin iftar yemeğinde bir konuşma yapmıştı. Etrafı ülkenin tanınmış denizcilik şirketlerinin sahipleriyle çevriliydi. Şöyle demişti Yıldırım: “Yabancı bayraktan Türk bayrağına geçmek için üç ay süre tanıdık, bu süre zarfında Türk bayrağına geçenlerden para almıyoruz. Mazeret ortadan kalktı.” Hatta eklemişti: “Türk bayrağına geçmeyenler ısrar ederlerse biz burada iyi niyet görmüyoruz. Denizcilik Müsteşarlığımız bu konuda çalışıyor da.”

Aynı iftar yemeğinde, Binali Yıldırım konuşmasını yaparken onu birkaç metre uzaktan dinleyen biri vardı. Oğlu Erkam Yıldırım.

Erkam Yıldırım’ın tam da bu konuşma yapılırken Hollanda Antilleri’nin bayrağını dalgalandıran en az bir gemisi vardı. Kargo gemisi ‘City’, Yıldırım’ın Antiller’de kurulu ve gerçek sahibi gizlenen offshore şirketi üzerine kayıtlıydı.
2009’dan sonra ailenin yabancı bayraklı gemi filosu gitgide büyüdü.
European Investigative Collaborations’ın (EIC) Malta Files projesi kapsamında Yıldırım ailesinin serveti üzerine yapılan araştırma, aileye ait olup Malta ve Hollanda’da bulunan, yabancı bayraklı ve yabancı ülke şirketlerine kayıtlı en az 11 kargo gemisinin varlığını ve dolayısıyla ailenin gemilerden gelen ve 100 milyon doları geçen servetini kanıtlıyor.

araştırması aynı zamanda ailenin banka kredisi kullanmadan, peşin olarak, Hollanda’da yedi adet gayrimenkul satın aldığını da ortaya çıkarıyor.
Araştırma derinleştikçe Yıldırım ailesinin, Hollanda şirketlerinden birini Pendik Belediyesi’ne cami yapımı için gizli olarak 600 bin avro bağış yapmak için kullandığı da anlaşılıyor
.

Binali Yıldırım’ın denizcilik sektörüne yabancı olmadığı biliniyor. Erdoğan’ın İstanbul belediye başkanı olduğu yıllarda İDO’nun başına getirdiği Yıldırım, 2000 yılında feribot büfelerinin işletmesini amcası Yılmaz Erence’ye verdiği iddiasıyla görevden alınmıştı.
Böyle bir skandaldan sonra kariyeri biteceğine, Yıldırım kendisini politikanın içinde buluverdi. 2002 yılında AKP meclise girdiğinde yeni hükümetin ilk Ulaştırma Bakanı olarak atandı.

Bakanlığı sırasında ailesinin sahip olduğu gemiler ve denizcilik şirketleriyle ilgili bir çok iddia ortaya atılmıştı. Mecliste milletvekillerinin sorularına yanıt vermeyen Yıldırım, sonunda 2013’te CNN Türk programında Cüneyt Özdemir’e işlerini çocuklarına devrettiğini, çocuklarının denizcilikle uğraştığını ve gemi işlettiğini açıklamış ancak aile şirketlerinin ne kadar para kazandığı ya da kaç gemisi olduğuyla ilgili yorum yapmaktan kaçınmıştı.

Bir politikacının ailesi on yıl gibi bir süre içinde 140 milyon avroluk bir malvarlığını nasıl edinir?

Yıldırımların offshore maceralarının ilk izlerini Malta’da 1998’e kadar sürmek mümkün. 1998 yılında amca Yılmaz Erence, aileye yakınlığıyla bilinen armatör Salih Zeki Çakır, Erdoğan’ın belediye başkanlığı günlerinden danışmanı Ahmet Ergün ile eski milletvekili ve yargıç Abbas Gökçe, Malta’da Tulip Maritime Limited adında bir şirket kurdular.
Şirket eski ve büyük ihtimalle ucuza alınmış Silver Fish adında bir geminin sahibiydi. Bu gemi Tulip Maritime tarafından satın alındıktan ve işletildikten bir kaç yıl sonra söküme gönderildi.
2000’lerin başında aileyle bağlantısı bulunan bir çok şirket ve gemi oldu. Bu gemilerin büyük bir kısmı ya söküme gönderildi ya da başka şirketlere satıldı. 2010 ve sonrasına gelindiğinde ise Yıldırımların talihi daha da açıldı ve servetlerine servet katmaya başladılar. Servetleri arttıkça şirketlerinin alım gücü de arttı – …tarafından kayıtları bulunan ve değeri 1.9 milyon ve 33 milyon dolar arasında değişen 11 geminin altısı banka kredisi olmadan satın alınmış olarak görünüyor.
11 geminin tamamı Malta ve Avrupa’nın vergi cenneti olarak bilinen Hollanda’da kurulu offshore şirketler üzerine kayıtlı. Bu iki ülke de esnek vergi yasaları ve denizcilik sektörüne sağladıkları avantajlarla biliniyorlar.
Malta’da bulunan Mifsud and Sons Limited adlı aracı firma, Yıldırım ailesinin ülkede bulunan dört şirketini temsil ediyor. Bu şirketler Dertel Shipping Limited, Nova Ponza Limited, Rory Malta Limited ve Nova Warrior Limited.
Bu kabuk şirketlerin yönetimi 9 Haziran 2016’da, Binali Yıldırım başbakan atandıktan iki hafta sonra, Mifsud and Sons’ın Simon Mifsud’undan Binali Yıldırım’ın yeğeni Süleyman Vural’a devrediliyor.
Malta şirketlerinin üçünün içinde daha önce kamuya hiç açıklanmayan üç gemi gizli. Rory Malta Limited MV Shark adlı, Nova Ponza Limited MV Ponza adlı, Nova Warrior Limited ise MV Frezya S adlı geminin sahibi.
Rory Malta ve Nova Ponza’nın hissedarı, 2015’te Yılmaz Erence ve oğlu Rıfat Emrah Erence tarafından kurulan Ceren Danışmanlık Denizcilik.
Dertel Shipping ve Nova Warrior’ın hisselerinin sahibi ise Hollanda Antilleri Curaçao’da kurulu South Seas Shipping NV adlı şirket. Bu şirket, açık kaynaklardan bakıldığında CMT Shipping NV adlı başka bir Antiller avukatlık şirketi tarafından kurulmuş gibi görünüyor ve gerçek sahibine ulaşmak mümkün olmuyor. Bu yöntem, şirketlerin asıl sahiplerini gizlemek için sıklıkla kullanılıyor. Bir şirket bir diğerinin içine konuyor, böylece halihazırda vergi cennetlerinde gizli kapaklı duran şirketlere bir gizlilik duvarı daha örülmüş oluyor.
Ancak bu offshore şirketin gerçek sahibi Malta sicil kayıt belgelerine bakınca anlaşılıyor: South Seas adına evrakları bizzat Erkam Yıldırım imzalıyor.
Malta’daki gemilerin değeri iki milyonla üç milyon dolar arasında değişiyor.


+

Ailenin Hollanda malvarlığına bakıldığında bu üç gemi devede kulak kalıyor. Malta’dan Hollanda’ya geçtiğimizde, gemilerin toplam değeri bir anda 130 milyon dolara ulaşıyor. Üstelik gemilerin çoğu kredi kullanılmadan alınmış.

Erkam Yıldırım’ın Hollanda bağlantısı daha önce gazetelerde çıkmış ve bu ülkedeki toplam malvarlığı sorgulanmıştı. Hollanda’nın şirket kayıtları ve diğer açık kaynaklar incelendiğinde ortaya çıkan görüntü Yıldırım’ın ülkede kayıtlı gemileri ve evleri olduğunu gösteriyor.
Yine Erkam Yıldırım’ın sahip olduğu Castillo Real Estate BV adlı şirket üzerine kayıtlı toplam altı emlâk ve Yıldırım’ın üzerine kayıtlı bir ev bulunuyor. Yıldırım, Almere’de kendi şirketi Zealand Shipping’in ofisi de dahil olmak üzere iki bina ve bir ev, Utrecht’te iki ev, Schoonhoven’de bir ev ve Lahey’de bir dükkan sahibi. Tüm bu mülkün toplam değeri ise tapu kayıtlarına göre 2.16 milyon avro yapıyor ve hiçbiri satın alınırken kredi kullanılmamış.
Ailenin Hollanda bağlantısının en kârlı işi ise Zealand Shipping üzerinden yürütülen denizcilik faaliyetleri.
Erkam Yıldırım kayıtlarda 2007’de kurulan Zealand Shipping’in Haziran 2014’e kadar sahibi ve müdürü olarak görünüyor. Holland Investments Cooperatif UA, Zealand Shipping’i 2014’te satın alıyor ve şirketin müdürünü değiştiriyor. Ancak bu değişiklik sadece kağıt üstünde kalıyor. Erkam Yıldırım, Holland Investments’ın gerçek sahibi ve sicil kayıtlarına göre şirketin 129.8 milyon dolarlık malvarlığını yönetiyor.
Şirket kayıtlarına göre aile aynı zamanda Holland Investments üzerinden, gemi işletmeciliği yapan Q-Shipping BV’nin de yüzde 30 hissesine sahip. Q-Shipping’in bir diğer hissedarı ise İstanbul’da AVS Global Ship Supply’ın Yılmaz Erence’yle beraber ortağı olan denizci Abdülvahit Şimşek.
Q-Shipping BV ve bağlı şirketleri şu anda toplam 20 gemi işletiyor. Gemilerin hiçbiri Türk bayrağı taşımıyor.
Geçtiğimiz seneye kadar Zealand Shipping’in Hollanda bayraklı 10 gemisi vardı. Ocak 2016’da, Kolin Şirketler Grubu iki gemiyi satın aldı. Zealand Shipping ve bağlı şirketlerinin filosunda şu anda sekiz gemi bulunuyor. Bunlardan Zealand Almere, Zealand Amsterdam ve Zealand Rotterdam 2012 ve 2013’de yeni alınmıştı. Zealand Ariane ve Zealand Alexia 2014’te ikinci el satın alınmıştı. Zealand Beatrix, Zealand Delilah ve Juliana da 2010 ve 2011 yıllarında sipariş edilmiş ve satın alınmıştı.
57300 tonluk aynı tip Rotterdam, Amsterdam ve Almere, filodaki en pahalı ve en büyük gemiler. Hollanda sicil kayıtlarına göre, Amsterdam gemisi Kuveyt Türk Bankası’nın verdiği 33 milyon dolarlık krediyle alınmış. Kuveyt Türk’ün yüzde 18 hissesi Vakıflar Genel Müdürlüğü vasıtasıyla devlete ait.
Bir diğer banka kredisi de 16700 tonluk kuru yük gemisi Juliana için Yapı Kredi Bankası’ndan alınan 17 milyon 160 bin dolar.

Yıldırım ailesinin Hollanda şirketlerinden biri Pendik Belediyesi’ne bağış yapmak için de kullanılmış. Temmuz 2014’te Cumhuriyet’ten verilen habere göre İstanbul’da kurulu Elia Spa Kozmetik A.Ş., Pendik Belediyesi’ne daha sonradan AKP’den milletvekili seçilecek olan avukat Serkan Bayram aracılığıyla 1.75 milyon lira [o günün kuruna göre 600bin avro] bağış yapmak istediğini bildiriyor. Bağışın kabul edilebilmesi için belediye meclisinin bu parayı Ahmet Yesevi mahallesinde adı Amine Hatun olacak bir cami yapımında kullanmayı kabul etmesi gerekiyor. Bağış belediye meclisinde sorunsuz olarak kabul ediliyor.
CHP meclis üyesi Tarık Balyalı, rakamı duyduğunda çok şaşırdığını söylüyor ve ekliyor: “2009’dan beri mecliste görev yapıyorum ama belediyeye böyle yüklü bir bağış yapıldığını hiç görmedim.” Balyalı, bağışın ardındaki kişilerin araştırılmasını istiyor ancak belediye meclisi böyle bir araştırmaya gerek duymuyor.
Elia Spa Kozmetik, Ocak 2014’te Hollanda merkezli Neshatech BV tarafından kuruluyor. Balyalı’nın ve gazetelerin bilmediği mesele ise Neshatech’in Erkam Yıldırım’ın Hollanda şirketlerinden biri olduğu.
Bağışı cami yapımı şartıyla kabul eden Pendik Belediyesi projeyi de kendisi çiziyor. Ancak 1.75 milyon liralık cami bir anda 5.72 milyonluk bir inşaata dönüşüyor. İhaleyi Ağustos 2015’te Mehmet Turgut Erdoğan adlı müteahhit kazanıyor. Aradan geçen süre zarfında ihaleye ve sözleşmeye ne olduğu bilinmiyor ancak cami inşaatı şu anda Pendik Belediyesi’nin kendi firması Penyapsan A.Ş. tarafından yürütülüyor.
Penyapsan’ın yönetim kurulunun beş üyesinden üçü bir yandan da AKP meclis üyesi. Kamu İhaleleri Kanunu’na göre, seçilmiş üyelerden oluşan yönetim kuruluna sahip belediye şirketleri kendi belediye sınırları içindeki ihalelere katılamıyor. 2012’de İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, bu konuda belediye ihale kanunlarına aykırı uygulamalar yapıldığının Bakanlığa bildirilmesi halinde yasal işlem başlatılacağını belirtmişti.
Bakanın sözüne göre yolsuzluktan hakkında inceleme başlatılması gerekirken, Pendik belediye başkanı Kenan Şahin geçtiğimiz haftalarda caminin tamamının belediye şirketi tarafından yapıldığını gururla ilan etmiş ve açılışının yaza kadar tamamlanacağını söylemişti. Caminin yapılmasını Yıldırım ailesi istemiş ve bunun için 1.75 milyon lira vermişti ama anlaşılıyor ki Pendik’in belediye başkanını heyecanlandıran dev cami inşaatının bitimi için gereken fazladan 4 milyon lira belediye kasasından ödenmiş.
Yıldırım ailesinin cami inşaatı için gizlice Pendik’e neredeyse iki milyon lirayı neden verdiği ise bilinmiyor.
Pendik Belediyesi ve Yıldırım ailesi konuyla ilgili sorularımıza yanıt vermedi.

* Malta Files (englisch wörtlich für: „Maltesische Dateien“) bezeichnet Daten der maltesischen Finanzbehörde (MFSA) und sind namensgebend für eine investigative Untersuchung durch den europäischen Rechercheverbund European Investigative Collaboration, die einen internationalen Finanzskandal im Mai 2017 nach sich zog. Dem Rechercheverbund wurden tausende Dokumente zugespielt, die durch verschiedene Medienhäuser ausgewertet wurden. Das Datenleck verdeutlicht Mechanismen, mit denen internationale Konzerne Steuern in Milliardenhöhe vermeiden. Nach Angaben von De Morgen entstammen dem Datenleck 150.000 vertrauliche Dokumente.
Auf Malta anfallende Gewinne werden grundsätzlich bei allen Firmen mit 35 Prozent versteuert. Bei der Ausschüttung der Gewinne an Mutterfirmen können diese jedoch 6/7 der gezahlten Steuer zurückfordern. Wenn man in Deutschland eine Dividende einer deutschen Firma erhält, darf man sogar 100 Prozent der Steuer zurückfordern, muss diese jedoch neu versteuern. Wenn ein Unternehmen auf Malta operativ tätig ist, brauchen die 6/7 aufgrund des Doppelbesteuerungsabkommens mit Deutschland nicht neu versteuert zu werden – das liegt aber immer auch im Ermessensspielraum des Finanzamtes. Es bestehen zwar erhebliche Zweifel daran, dass die beteiligten Unternehmen mehr als nur Scheingeschäfte und Briefkastenfirmen betrieben haben, allerdings beschäftigen die Unternehmen, die in den Medien genannt werden, teilweise einige hundert Mitarbeiter in Malta.
Das Leck wurde während der maltesischen EU-Ratspräsidentschaft 2017 publik. Malta nutzte die Ratspräsidentschaft, um den Kampf gegen Steuervermeidung durch noch mehr Datenaustausch auszubremsen. Dies wurde jedoch vom deutschen Finanzminister verhindert.
Nach dem Bekanntwerden der Malta Files kündigte der Finanzminister des Bundeslands Nordrhein-Westfalen, Norbert Walter-Borjans, an, maltesische Steuersünder härter zu bekämpfen, und verglich die Mittelmeerinsel mit Panama.

Notlar; okumanızı tavsiye ederim:

oku

oku

oku

Fare olsam, fili korkuturdum “Kuş kadar canım”

Temiz olmalı insan temiz…
Niyetinde, yaşantısında, düşüncelerinde…
Düşünebilmeli insan, görebilmeli ilerisini…
Ve yine bilmeli geçmişini!

Mide meselesi mide…
Pire için yorgan yakan, sinek yüzünden tencereyi kafaya geçiren…
Ben…
Ne sümüklüyüm ne fare…
Ne kartal ne şahin ne Arslan…
Kurt bile olmaz benden…
Çeyreğim, Önderim ben!

Allah’tan korkarım…
Yârim, yarenim, yoldaşım…
Onadır yalvarışlarım, yakarışlarım…
Ondan…
Sadece Ondan, sadece Ona secde eder sadece Ondan medet umarım.

Sevdiklerim…
Gücüm kuvvetim…
Bıçaklamasalar beni sırtımdan, heyt be gelir miyim hiç dize?
Kolay kolay gelmem…
Ama bıçakladılar, bıçaklıyorlar ardımdan.

Ne çiçek kaldı gönül bahçemde…
Ne fırtınada oradan oraya savrulacak bir yaprak…
Rab…
Aldı elimden…
Bıraktı bir sap.

Her koyun kendi bacağından asılır ya…
Kalırsın bir başına…
Yalnız gelirsin dünyaya…
Yalnız başına gidersin Mevla’mın yanına!

Ölüm haksa miras helal…
Allah’ın emriyle çıkarsan evden yine Allah’ın takdiri ile dönersin yerine…
AMA…
Sapmazsın sağa sola, ANLA!

Kancık olsam, kadından söz açıldığı için belki bir başkasına bacak açardım RESMI bir bağım olmadığı halde, oyun oynar, gönül eğlendirirdim, olsaydım böylesine bir ahlaksız. Ancak, çok şükür ne kadınım, zor, çok zor kadın olmak ne bu durumlara düşecek bir insanim.

BILIYORUM…
ANLAMAZ KADIN…
Ama…
Dün öyle güzel, öyle ilginç bir belgesel izledim ki…
YOK, internette. Zaten genelde düşmez böylesi ilginç bilgiler bu mekâna…
YOKSA…
İnan yayınlardım.

Anlatayım…
Anlayan anlasın, anlamayan zaten okumaz beni…
Türkçeye çevirecek olursak belgeselin başlığını, Fillerin hayati…
> Prens Charles konunun kahramanı <
YOK, Galler prensi değil bizimkisi filin kendisi.

Kadın…
Dişi öyle bir düğüm ki meselenin kendisi…
Erkek erkek olur genelde, unutmaz sözünü…
Ama kadın olacak ya kadın veya (…) teki…
Var mi öyle her önüne gelene bacak açmak…
BU…
Neyin nesi?


+

Öyle ya…
Kimin için ne için can veriyorsun…
Hangi bayrak altında ölüyorsun, neye inanıyorsun…
Sen…
Kimsin?

Kişilik çok önemli…
İnsanda da hayvanda da önemli…
Bilinç…
KALITE…
Eşyada ve insanda!

Yayınlamışımdır görüntülerini…
Bir “yengeç” türü…
Dikkat…
Yer dişisini, dişi bu dişi…
Şeytanın sol bacağı, ne yapıyor biliyor musunuz?
Yenmemek için erkek tarafından hem vallahi hem billahi…
Soyduruyor, becertiyor erkeğe kendisini.

Hep yazarım, filler ve Arslanlar…
Anlamak istiyorsan insan sosyolojisini…
Psikolojisini…
ÖZELLIKLE izle bu ikisini!

Neyse uzatmayalım, gitmeliyim…
OMA…
Dün gidip geldim öte dünyaya, istemediler…
Geri gönderdiler beni.

Bir kadın, 20 senenin üzerinde izliyor filleri…
200’den fazla fili birbirlerinden ayırt edebiliyor zaman içinde…
Prens Charles konunun baş kahramanı olsa bile iki, üç dişi fil VE bebeleri…

Önemli oyuncular, karakterler bu belgeselde.

DIKKAT…
Burası bademler ile ilgili, IYI YÖNETIM ile…
Hayvan deyip geçme…
Hayvan deyip sakın geçme…
Filler beşer, onar hayvan olmak üzere gruplaşıyorlar…
Haremlik, selamlık hüküm sürüyor bu sosyal varlıklarda. Yani erkekler ayrı…
Dişiler bebeleri ile yolda, en tecrübeli, en yaşlı dişi sürünün başı…
Tecrübe…
Her iki cinste de…
Erkeklerde genelde tek başına oluyorlar ama kimi zaman gruplaşıyorlar…
Bu guruplardan birinde Prens Charles, sürünün başı bir fil…
Kayıplarda, hepsi birden buluşuyorlar su başında…
Gel zaman git zaman, patron yok ya genç filler arasında rekabet baş gösteriyor…
Aman ne mücadele, ölümüne…
MESELE…
Pınar başı, suyun yer yüzüne çıktığı yer. KIM oradan susuzluğunu giderebilecek.

Hiyerarşi…
Ya o kadar şaşırdım ki, YEMINLE sanki Türk örf ve adetleri…
Büyüye saygı, küçüğe sevgi ve olağanüstü bir ilgi…
Gitmem lazım, ya kısa keseceğim veya gelince devam edeceğim…
Kısa kesmek istemiyorum çünkü çok ilgimi çekti…
Sürünün içeresinde Prens Charles bir…
Nasıl desem…
Bir diplomasi – saygı yeri geldiğinde AMA sadece yeri geldiğinde…
Şiddet…
Güç politikası izliyor, araştırmacının demesi…
KESIN…
O olacak sürünün başı.

Bu politika ile gençlerin SAYGISINI…
İhtiyarların, güçten kuvvetten düşmüş olsalar bile SEVGILERINI kazanıyor…
YANI…
Sosyal yeterlilik (soziale kompetenz) gösteriyor.

Al sana SADECE bir IT bunlar

“Milyon kez” ilan ettiler, O it…
Devletin bahçesi, SÖZDE milliyetçi dahil…
Yok Fırat’ın doğusu, batısı…
Analarının AMI!

Ve ima ettim neden derinlik diye…
Keza O ölen, can veren yedi kişi…
Ya perde arkası?
İzinsiz…
Kenefe gidemezler kenefe…
Bu böyle biline.

Rica minnet benim işim değil…
Boyun eğmek…
Ya parama geçer sözüm ya kendime…
Sevdiklerime bile borçlu kalmak istemem, onlara bile…
Demem…
Tut elimden, kaldır beni.

Halbuki sürünüyorum, Allah beterinden korusun…
Ayaktayım, vebali, bedeli sonsuz acı…
Kadın, kadınsa…
Kadınım veya adımı taşıyorsa…
Bilir beni…
Bilmeyenin yolu açık olsun, hala anlamayanın…
Birikir, birikir patlar birden…
Vur elim yoktur…
Bir tokat belki, artık o bile kaldı geride…
Sinirler iyice gitti, şiddet yanlısı değilim AMA gözümü kırpmadan öldürürüm…
Sözdür silahım, sözdür teminatım…
Gün gele harman ola…
Dediğimi yaparım!
NOKTA

Beklemedeyim, “bizimkiler” gibi…
İzlerim…
Demişimdir, ruh gibiyim, ne zaman nerede, nasıl…
Gözüm…
Hep sevdiklerimin üstünde!

Daha geçenlerde yazdım, uzun oluyor yazalı…
Büyük devletler ile aşık atmak istiyorsan yeri gelir saygı içinde “minnet” eder…
Yardım dilersin, karşındakinin sevgi ve saygısını, takdirini kazanırsın…
Düşman değil…
Dost edinirsin, YERI GELIR…
Sözünün ERI OLURSUN, dediğini yaparsın ki anlasın karşındaki…
Bu herifin şakası yok, ayağımı denk almalıyım!

Kimi insana…
Hayvana bulaşmamalı insan…
Bulaştın mı da bir şekilde ya uyacaksın ona VEYA acilen uzaklaşacaksın ondan…
Oyunun kuralı bu…
Ya bu deveyi güdersin veya bu diyardan gidersin…
Bir NOKTA daha

Bak buraya dikkat et, iyi anla…
Şeytanla yatağa giren çarpılır sonunda…
Bu sözü söyleyeli çok olmuştur, uzun seneler evvelsi…
Ama arkadaş, ULAN HAYVAN ben senin yüzünden neden durup dururken çarpılayım…
Oy ile geldin göreve, sik diye dikmediler seni oraya…
Gör, bil, gereğini yap diye getirildin…
“Sürü” güvendi sana.

Evet…
Erkek ve şiddet…
Biraz ayıp kaçacak ama konumuz filler…
Sen…
İnsan olana uyarla.

Bilinmesi gereken…
Dişi filler, 22 ay taşırlar yavrularını karınlarında…
Neredeyse bir o kadar sürer bebelerin büyüyüp kendi aykları üzerinde durmaları…
Yani…
Dişi fil, dört senede bir…
DIKKAT…
Dört gün için cinsel birlikteliğe hazırdır.

Allah korusun, iki ayaklısıyla ayda bir…
Bir hafta, yok başım ağrıyor, yok canım istemiyor…
Zavallı filler ne yapsın???

Tamam…
Yedeklerisin, eyvallah…
Ama…
Arkadaş yeri geliyor biriyle başa çıkılmıyor sürüsünü ne edersin?

Arkadaş bu meretlerinde sayıları da kısıtlı…
Yedekle yedekle nereye kadar, sonra hiç bitmez sorunlar…
Ha insan ha hayvan, zavallı filler…
Tabi vuruyor başlarına, birikiyor birikiyor…
Ya…
Ne yapsın hayvan?
Tepesi atıyor!

Saldırganlaşıyor…
Evet efendim cinsellik önemli, erkek için hayati…
Bak…
Hayvanin, insanın dişisi…
Öyle değil ama erkek bir şekilde rahatlamalı…
Yoksa…
Ya can alır veya verir, yok bunun başka çaresi.

İnsan anlamalı…
İnsan bilmeli, kendini…
Karşısındakini.

Hayvanda bile akıl var, hayvanda…
Kimi zaman içgüdüleri ile kimi zaman aklıyla cevap verir sorunlara…
Ama Türkün ya kaçarken ya s.çarken gelir ya aklı başına, al sana bir harita:

1916…
Sykes – Picot haritası.


+

Ve sosyal sorumluluk…
Yok kardeşim YOK, Müslümanlıkta bile bunun böyle olduğuna inanmıyorum…
Peygamber Efendimiz…
Dinimiz bize böyle olsa buyurur muydu hiç, “komşusu aç yatan (…)”
Sosyal sorumluluk, çevrendeki insanlara ilgi…
Bence bambaşka bir şey!

Bak filler ve yavruları…
Çok güldüm o manzaraya, INAN yeminle doğru…
Yavru düştü yalağa, kalkamıyor ayağa…
Annesi “delirdi”
Ya teyzeleri?
Elbirliği ile, elbirliği ile kurtardılar yavruyu…
SANA NE komşunun başı açık mi kapalı mi?
SADECE…
Sadece Allah bilir onu, sadece O bilgi sahibi o insan iman sahibi mi değil mi?
VEYA…
İçiyorsam sana ne?

Bak fillere…
Elbirliği ile hem koruyorlar kendilerini hem yavrularını…
Ama sen…
Meşgulsün üstüne vazife olmayan ile!

oku

HER BIR SÖZÜMÜ, her birini gerekirse ispatlamaya hazırım…
Bilimsel veriler üzerinden, her birini…
Bir tabloda bir noktaya bakarak değerlendirmek mi…
Yoksa tümünü görüp yorumlamak mı?

Kardeşten geliyorum…
Of, of, offf…
“Hastasın!”
Aksini hiçbir zaman iddia etmedim ki, kocası yanımızda…
Dedim bak O Türkiye’den gelme, O anlar ne demek istediğimi…
“Örümcek kafalısın!”
Eyvallah!!!

Teşekkür ederim iltifatın için; KIMI KONULARDA…
Aynen öyleyim!

Tabii ki hastayım hem ruhen hem bedenen…
Sen…
Yaşasaydın yaşadıklarımı, görseydin gördüklerimi…
İnsan denilen aşağılığı tanısaydın…
Ve yine ayni NEFES IÇERSINDE, onunla birlikte…
Asaletini…
Anlardın beni.

Kişi kendisini karşısındaki gibi bilirmiş ya. HATA…
Yola çıkış noktam yanlış, “Herkesin doğruları kendine. Senin doğrularını kabul etmek zorunda değil ki”
Doğru…
Ya doğrular tecrübe temelinde edildiyse ya toplumsal kabul gören değerlere göre…
Yakışıksızsa…
Her şeye rağmen, yoruyorsam hastalığına…
Ki yazmaz kitabımda, YAZMAZ…
Veya…
Başka bir konuda olsa insan dürüst dese böyle böyle…
Ben…
Baştan demez miydim güle güle?

“Düzelmeyecek böyle hiçbir şey!”

İnceldiği yerden kopsun!
NOKTA

Ve…
İnsan insan olduğundan beri…
Allah yazdı veya yazmadıysa, O başka…
Ne var bu dünyada…
Dünden bugüne veya bir süre sonra değişmeyecek, değiştirilemeyecek ve var…
İnsan istedikten sonra?

Anlattım, bak dedim neredeyse bir ay olacaktı…
Ölmüştüm…
NEDEN?
HEYET YÜZÜNDEN, heyet be heyet bilmem kaç doktor…
Biri gördü, HAYIR dedi…
Bilmem biliyor musunuz DÜNYADA…
Her dakika…
Beş, TEKRAR 5 insan ölüyor doktor hatasından…
Nokta değerlendirmesi, hayvanın teki…
GÖRMEZ, BILMEZ…
Tablonun tümünü!

Anlattım psikoloğu, baktım göz ucuyla Ali’ye…
Gördüm yüzündeki ifadeyi, söylediğim her şey ile hemfikir olmasa bile…
O…
Anladı demek istediklerimi, kardeş anlamadı!

Demek ki neymiş?
GÖRGÜ…
Erkek, kadın arasında duygusal farklılıklar…
Bir kadın olarak böyle şeyleri görmesi, yaşaması, anlaması imkânsız!

Hayatın yalın bir gerçeği.

Dedi bizim durumumuz…
O senin yaptığını yapabilir mi?
😊
Herkes Önder değil bir…
Ben, o konuda son sözümü söylemedim ki…
İki.

Onun yapamadığını, yapmayacağını belki ben yaparım…
“Ya senin yaptıklarını ne etmeli?”
Aslında anladım ne demek istediğini, baktım yüzüne aptal aptal…
“Ben bilmiyorum, annemin anlattıkları!”

Erkek ile kadın arasındaki fark!

Hele coğrafyamızda, ama doğru ama yanlış…
Hayvan bilmezse…
İki ayaklı cinsinden, bak IAA…
Frankfurt’ta dünyanın en büyük araba sergilerinden bir…
Elektrikli araba…
Ey anam ey ne güzel beceriyorlar sizleri.

ULAN pil, daha doğrusu akü…
ZEHIR, ZEHIR…
Elektrik gökten zembil ile iniyordu!?

Kazıklama…
Sadece kandırma, Almanya’da neden elektrikli araba, NEDEN?
Cevabı, Çin pazarı yüzünden. Hem ziyaret hem ticaret misali…
Anlatmadım mı…
SÖYLE anlatmadım mı 250 milyon araba Avrupa’da…
5…
Tekrar beş gemi, egzoz gazi. Ya Amazon’u ne etmeli?

Ya en son bilimsel araştırmadan haberiniz var mı?
2500 çocuk üzerinde yapıldı…
Dün yayınlandı, açıklandı…
HEPSININ…
Hepsinin kan değerlerinden mikro plastik, yumuşatıcı çıktı…
HEPSININ!!!

Sonra neden hastalanıyor bu çocuklar?

Ya O eski bakan mı milletvekili CHP’li hatuna ne demeli…
Benimle yaşıt veya benden üzeri…
NASIL…
Kızdım kadına, nasıl…
Ahmet Hakan ile söyleşi, efendim…
Her siyasetçi rol yaparmış falan, KADIN…
Ben siyasetçi seçmek istemem, BEN devlet “adamı” seçmek isterim…

izle

Vatan ve millet için uğraşan. Atatürk…
Neden tahkiye neden rol yapmıyordu?
REZIL seni, bakan olmuşsun, milletvekili demek ki sende sadece bir siyasetçisin!

Gemilerden açılmışken söz, YARINA bir perde arkası hikayesi…
Binali Yıldırım ile ilgili, belki anlarsınız…
Pezevengi…
Oğulları, evlatları…
Gemicikleri!

Of sikildim, harç bitti yapı paydos…
Pardon…
Aslında yanlışlıkla doğru yazmış oldum ama…
Sıkıldım demek istemiştim. Kimin beni becerdiğini tahmin etmeniz zor olmaz sanırım…
Canım…
Çok acıdı, can evimden vurdular beni.

Böyledir hayat, aynen böyle…
Ya siken olursun veya sikilen. Nasip meselesi…
Aynen böyle yola devam!

AMA…
Önderi küçümsemekle, yok saymakla…
Veya hesaba katmamakla…
Yanlış yaparsın benden söylemsi!