İzmirlim, ben sana guuurban
Ateşkes yaparak destan yazdık!
19 Ekim 2019
Harekatı başlatarak zafer kazanmıştık.
Harekatı durdurarak zafer kazanmış olduk.
Şimdi sırada, geri çekilerek zafer kazanmamız var!
★
Asrın liderimiz “ABD bize ateşkes ilan edin diyor, asla ateşkes ilan etmeyiz” diyerek dik durmuştu.
Ertesi gün “ateşkes ilan ederek” dik durdu!
★
ABD heyeti gelirken “ben dimdik ayaktayım, onlarla görüşmeyeceğim, onlarla karşıtları görüşecek, ben Trump geldiği zaman konuşurum” diyerek, hepimizi gururlandırmıştı.
ABD heyeti gelince, bizzat görüştü, hatta ABD başkan yardımcısıyla masanın başında yan yana, eşit olarak oturarak, hepimizi gururlandırdı!
★
Dışişleri bakanımız sünnet çocukları gibi kamuflajlı üniforma giyip, kafasına özel harekat beresi takıp, fotoğrafını sosyal medyada yayınlıyor ama, kendisi polis veya asker kökenli değil.
ABD dışişleri bakanı Mike Pompeo ise, West Point Askeri Akademisi’nden mezun bir subay, bakan olmadan önce CIA başkanıydı.
★
Savunma bakanımız, ordu komutanlığı bile yapmadan genelkurmay başkanı yapıldı, generallik kariyerinde sadece iki yıl Tunceli var, onun dışında Ankara’dan öteye geçmedi, Abdullah Gül’ün liseden okul arkadaşı.
ABD savunma bakanı ise, Birinci Körfez Savaşı’nda vuruştu, hava indirme tugayında subaydı, CIA başkanlığı yapan Mike Pompeo’nun askeri akademiden sınıf arkadaşı.
★
CIA başkanı Gina Haspel, tarihteki ilk kadın CIA başkanı, aralıksız 34 yıldır teşkilatta görev yapıyor, akıcı derecede Türkçe konuşuyor, 1998-2001 yılları arasında Ankara’da görev yaptı, CIA istasyon şefinin yardımcısıydı, Türkiye’de faaliyet gösterirken çok çok önemli iki gelişme yaşandı, Kenya’da saklanan Abdullah Öcalan 15 Şubat 1999’da bize teslim edildi, sadece beş hafta sonra, 21 Mart 1999’da Fethullah Gülen ABD’ye götürüldü, birini verip, birini almışlardı.
CIA başkanı Gina Haspel, Türkiye’de bu işleri çevirirken, MİT müsteşarımız henüz muhabere astsubayıydı.
★
Resulayn, Cerablus, Afrin filan, sayın ahalimiz isimlerini bile yeni duyuyor, halbuki, Suriye istihbarat teşkilatının başkanı İskenderun kökenli.
★
Üç saatte Şam’ı alacağını düşünen sayın ahalimize, Tuva cumhuriyeti nerede diye sorsak, Allah bilir ne cevaplar gelir, halbuki, Şam’ı koruyan Rusya savunma bakanı, Türk kökenli, babası Tuva Türkü.
★
Beri yandan…
★
Putin, Leningrad Üniversitesi’nden hukuk diploması alırken, bizimki imam hatipten mezun oldu, Putin KGB’ye girdi, bizimki İETT’ye girdi, Putin yarbay rütbesiyle Doğu Almanya’da casusken, bizimki kantin asteğmeniydi, Putin KGB’nin yerini alan FSB’nin başkanı olurken, bizimki Taliban’ın dizinin dibinde fotoğraf çektiriyordu.
★
E, bu güç dengesiyle daha nice zaferler kazanmamız kaçınılmaz tabii!
https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/yilmaz-ozdil/ateskes-yaparak-destan-yazdik-5398530/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger
Kök sebep yerinde duruyor!
19 Ekim 2019
Memnun.
Memnunsun.
Memnunlar.
Her iki taraf da mutlu, kazançlıyız diyor. Ordu, Suriye’ye niçin girdi, ne elde etti, niçin çıkıyor? Türkiye Cumhurbaşkanı ile ABD Başkanı’nın söyledikleri birbirini tutmuyor.
Trump:
Başardım diyor.
Erdoğan:
Hedeflere ulaşıldı.
Sanırsın ki, Türk Ordusu “Barış Pınarı Harekatı”nı başlattığında bu 2 liderin de hedefi tekti, beraber yürüyorlardı aynı yolu… Hedefe ulaşıldıysa imzalanan metinde 13 madde değil 14 madde olmalıydı ve 14’üncü madde de şöyle yazılmalıydı: “ABD, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devleti kurdurmak istediği ve TIR’lar dolusu ağır silahları sınırımıza yığdığı için Türk Ordusu Suriye’ye girmek zorunda kaldı. Bu nedenle ABD, Türkiye’ye 300 milyon- 500 milyon- 1 milyar- 10 milyar Dolar tazminat ödeyecektir.”
Böyle bir madde yok.
Neden yok?
Hedefe ulaştıysak.
Bu madde olmalıydı.
★★★
Bizim halk filozofu Nasrettin Hoca’nın hikayesine döndü:
Hoca eşeğini yitirmiş.
Şükrediyor.
Türkü söylüyormuş.
Aman Hocam!
Eşeğini kaybettin, türkü söylüyorsun, bu ne iş!
Ya üzerinde ben olsaydım!
Bizim iktidar yandaşı gazeteciler, yitik eşeğini türkü söyleyerek arayan Nasrettin Hoca gibi sevinç içindeler: Yaptırım gelecekti, anlaşma oldu. ABD yaptırımdan vazgeçti diye bir sevinç, bir mutluluk… Yaptırım maddelerini sayıp döküyorlar. Doğruysa içinde Cumhurbaşkanı ve ailesiyle ilgili yaptırımlar da varmış!
ABD’nin ne haddine!
Niçin bu yaptırımlar?
Diye soran yok, “yitirdiğimizi bulduk” diye türkü söylüyorlar. Buradan bir başarı öyküsü çıkartıyorlar.
★★★
Ordu niçin girdi?
Kök sebep neydi?
İmzalanan 13 maddelik “zafer anlaşması” ile kök sebep ortadan kalktı mı?
Kök sebep:
YPG değildi.
YPG’yi ABD’nin destekleyip var etmesi ve Türkiye’nin bütünlüğü ile sınır güvenliğini tehdit etmesiydi. 13 maddelik anlaşmanın içinde “ABD bundan böyle YPG’yi desteklemez ve destekleyenlere karşı da NATO üyesi olan Türkiye’nin yanında durur” diye bir madde de yok. Böyle bir madde olmalıydı ki, biz buna siyasetin, diplomasinin, liderin başarısı diyebilmeliydik.
Kök sebep duruyor.
Türk tarafı:
Güvenli bölge diyor.
ABD tarafı:
Tampon bölge.
İkisi farklı.
Türk tarafı:
Güvenli bölge Suriye sınırı boyunca 414 kilometreyi içine alır diyor.
ABD tarafı:
120 kilometre diyor.
Kök sebep de yerinde duruyor.
★★★
ABD, Kürt kardeşlerimizi “size vatan vereceğim” diye aldattı. Kürt’ü Türk’e düşman kılmaya çalışıyor. Biz Kürt kardeşlerimizi ABD’nin elinden alıp, söylenildiği gibi “et ile tırnak” gibi yapmadan bu kök sebep devam edecek gibi görünüyor. Kök sebebi ortadan kaldıracak yerli bir kök çözümü bizim politikacılar, devlet adamları, düşünürler, toplum önderleri, siyasi parti liderleri bulmazsa son bir haftadır yapıldığı gibi “Arap da bize düşman… İspanya’nın dışında Avrupa da bize düşman… Çin ile Rusya da bize hain…” diye avuntulara gömülüp ona bozul, buna bozul yapar dururuz!
https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/necati-dogru/kok-sebep-yerinde-duruyor-5398477/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger
ANLAYANA,
yine bilimin tespit ettiği bir gerçek…
DOMUZ bir…
Keme iki genetik olarak insana EN çok benzeyen…
NEDEN?
Hal yok…
Güç yok…
AMA mecburiyet, şiddetli ağrılar VAR!
Ben gittim, öğle vakti…
İlaç saati!
Not:
Yazım hataları, günlerden beri…
Özür dilerim gerçekten hiç iyi değilim…
Dikkatim dağılıyor, kafa…
Göz…
Çalışmıyor!
### Okurlarımın dikkatine ### KONU olağanüstü ciddi ve bu ciddiyete istinaden GEREKENLER YAPILMALI ###
Feci bir gün, benim için felaket bir gün olacak…
Gece çok şiddetli ağrılar ile uyandım, INANIN LÜTFEN Çeyreğe…
YAZMAZ YAYINLAMAZ gereksiz, emniyetsiz bir şey!!!
Mesele…
Ermeni Soykırım iddiasına dönmekte…
Bademler…
O ADI PEZEVENK bugüne kadar neyi doğru yaptı ki bu meseleye de gereken itinayı göstersin, gereken emniyeti gereken önemi versin?
Hukukçu değilim…
Ama ömür hem özelimde hem mesleki olarak hukuk maddeleri arasında geçti…
Ve yine…
Mesleğim gereği, BILGI ve bir o kadar önemli MANTIK hayatımda cok önemli.
Devam edecek, gün içeresinde bitirmeye çalışacağım makaleyi. YEMINLE gönül isterdi hem O kadına, zilliye hem Alman Dışişleri Bakanına cevap vermeyi AMA…
Bir, değmez…
İki, vaktim yok…
Üç, berbatım berbat!
Böyle olmalı, dua eden diller…
Tanrıya yakaran eller ASLA dert görmesin, teşekkür ederim kardeşler:
“…Yıllarca…”
Kafa çalışmadı kafa…
Bu yönden olaya hiç yaklaşmadığım içinde anlayamadım tabi olup biteni…
Sonra…
Ne bileyim ben (düşüncesizliğim, bre aptal kendin diyorsun hangi işleri doğru ki?) dedim…
Gerekleri yerine getirmişlerdir(!)
Şu anda iletişim başkanı konuşuyor ekranlarda…
Sayın Cumhurbaşkanı ne büyük ne bilge bir insanmış ki…
>>> Birleşmiş Milletlerde <<<
Bilmem ne bilmem ne!
OKU…
Anlayacaksın ne demek istediğimi!!!
Ama ÖNCE kimi ek bilgi:
1. Köln, hafta sonu Kürt kökenli PKK yandaşları sokaktaydı…
> Kandırılmış kitleler, Kürdü, Alman’ıyla birlikte <
Bir kadıncağız, Alman, 80’lerinde…
“Çocukları öldürüyorlar” diyor ekranlarda…
Haber kanalarında alt yazı geçiyor, DIKKAT çok önemli…
Kürtler…
Bilmem ne bilmem ne…
Köln kentinde, Erdoğan ISTILASINI protesto ediyorlar…
Kimler, kimler???
KÜRTLER(!)
PKK yandaşı diyen yok, Kürtler protesto ediyorlar…
>>> Protestoya katılım geçen yıllara nazaran daha az <<<
Aynen böyle geçiyor alt yazıda, aynen böyle…
Bu cümleden ne gibi sonuçlar çıkarılabilir?
Veee…
Sayın seyirciler, okurlar…
Bademlerin, PEZEVENGIN vahim hatası nerede?
Parayla değil kardeşim, parayla değil…
Sırayla…
Ben badem miyim, O pezevengin benzeri?
Bir Atatürk milliyetçisi, bir vatansever böylesine VAHIM hatalar yapabilir mi…
Düşünen, gören bir insan yapar mı bunu?
Açıkça…
Cehaletin bir göstergesi!
Kasımpaşa görgüsü, kültürü…
Cehaleti daha ne bekleyebilirsin ki?
Umarım dün izlediniz yayınladığım “kabareyi”
İzliyor musunuz borsadaki gelişmeleri?
12:30 / 11:30
Dolar 5,8331
Euro 6,5173
Çeyrek altın 457,97
Borsa 97568
SA – TI – LI – YOR – UZ!
2. Dünya beşten büyükmüş, iyi ki bir slogan tutturdu…
Birleşmiş Milletler…
Ulan ADI pezevenk, ulan yüzsüz…
Uyuz hırsız…
O kadar REZIL bir tercüme ki, o kadar olur AMA kimi gerçeklerde meydanda…
Bozuk bir saat bile günde iki kez doğru zamanı gösterir unutma!
Devam edecek, kısmetse bitecek, BITMEK ZORUNDA…
HAYATI!
Canım çok acıyor, sırtım…
Oma…
Bir metre genişliğinde yer kaldı, 1 metre…
Koca dolap var, gerçek ahşap…
Söküp atmam gerek hem çok ağır hem neyi nereye koyacağım ya, mecburen atmam lazım.
Belki diyorsun Brexit konusunda yanıldın, İngiliz siyaseti…
Ya herifler BackStop konusunda “istedikleri” tavizi aldı mi almadı mi?
Ve daha bitmedi…
İnan, tarih bu konuda Merkel’i çok kötü yargılayacak!
Barış Pınarı…
Yazmış, anlatmıştım…
REZILLER!
Sadece hırsız değil aynı zamanda şantajcı!
Şantajda, hırsızlık gibi bir suçtur bunu biliyorsunuz değil mi?
Diplomasi…
Yok ima bile edilmez, söylenmeden, söylenmek istenenin kafa, göz yarma sanatı…
Şantaj yapılmaz, en fazla tehdit edilir ve karşındaki, yani muhatabın…
Bilirse ciddiye alınacak birisin…
Tehdit genelde ciddiye alır!
3. NATO karar aldı…
Rus – Suriye birliği ile Tayyip ordusu arasında bir çatışma çıkarsa…
NATO tarafsız kalacak!
Yedin mi bilmem neyi?
Karşında YPG – PKK…
Yetmedi Rus -Suriye birliği…
VE…
Perde arkasında ipleri oynatan YOK ya ne Amerika’sı, AB(D)…
Israil, Israil güveliği, coğrafyaya ait uzun vadeli planları!
Neyse çok uzadı, gelelim Birleşmiş Milletlere…
Uluslararası hukuka…
Yoruldum, hem canımda yazmak istemiyor artık!
Tabii böyle bir olasılığa ihtimal dahi vermek istemiyorum…
Bunun için Putin olsun Esad fazla akıllı, bizimkinde eksik olandan onlarda fazlaca var…
Ancak…
NATO’nun tarafsızlık ilan etmesi, yârinki görüşmeden çok önce tarafsızlık ilan etmesi…
Dikkate şayan bir karardır.
Breh, breh, brehhh…
Ne kalite, Allah’ım ne kalite…
Gerçek ahşap, gerçek…
Eskiden her şey daha iyi veya daha kötü değilmiş…
Kalite varmış KALITE…
Bugün ara bul böylesini, kalite…
Eşyada ve insanda!
Ediş ile Bediş gibi el ele tutuşmuşlar geliyorlar bana doğru…
İkisinin de yüzü gülüyor, belli, ya konu benim, benim ile dalga geçiyorlar…
Hepsinin en sevdiği şey, gelsinler bir araya, kardeş dahil beni çekiştirsinler…
Veya birinden biri diğerinin komiğine gidecek bir şeyler söyledi.
Cam açık, sigara içiyordum…
O koca beden nasıl camdan girdi, sımsıkı sarıldı bana, başladı ağlamaya…
“Bugün Sxx annemin ölüm yıldönümü”
Dayanamadım, zaten çok özlemiştim, bende başladım öpmeye, başını okşamaya…
Özellikle anaokulunda nasıl kızıyorlardı bana AMA NASIL…
O…
Onlar onun annesi, ağabeysi olabilirmiymiş?!
Bok yemisiniz siz…
BOK…
Yok yaptım oldu değil, anlatarak, öğreterek içinde o sevgiyi, saygıyı uyandırarak bu günlere geldik…
Yürekten, samimi bir sevgi onlara karşı…
Gözüm arkada kalmayacak, biliyorum bayram seyran O onlara karşı…
Ölmüşlerine karşı tüm görevlerini yerine getirecek.
Yoldayız sordum hanıma, sen mi hatırlattın?
“Yok” dedi, „bir iki kez ben hatırlatmıştım senelerden beri O biliyor, bilincinde.“
Annem arıyor beni, konuşmuşlar…
Çok sevinmiş hem benim onun için gelmem hem annesi karalahana dolması, sarması yapmıştı onu götürdük. Dedi “Oğlum yapma, af et”
Yok dedim, af edemem…
“Oğlum senin zamanındaki saygı yok zamane gençlerinde, çağ deşikti, artık hepsi böyle”
Iyiii…
Çağ değişti diye her şeye, her türlü terbiyesizliğe, saygısızlığa izin vereceğim öyle mi?
Görüyor kuzenlerinden…
Görüyor Alman arkadaşlarından…
Ben IZIN VERMEM!
Benzetiyor beni Mithat dayıma, O da böyle…
Ya dayımdır, birinden birine çekecektim. Ona çekmişim.
Sen sanıyor musun ben durduğum yerde durabilirdim…
İki elim kanda olsa, gırtlağıma kadar kan içinde…
Durur muydum, pederin vefatı misali…
Olmasa benden, ben olan yanlarında?
Neden anlattım şimdi durup durukken bunları size?
Kimi değerler vardır…
Örf ve adetler, gelenek ve görenekler…
Usuller…
Ne zaman dinler ne çağ!
Anneye, babaya, büyüğe saygı, küçüklere sevgi bunlardan sadece biri!
Saygı, sevgi…
Hak edene gösterilmeli ki ben hak ettiğimin hem bilincindeyim…
Üstüme düşen her şeyi yapıyorum…
Hem hak ettiğimi farz ediyorum. Ağaç…
Yaşken eğilir!!!
Gelelim Birleşmiş Milletlere ki anlayacaksınız bunları neden anlattığımı…
Yandaş, yoldaş basının dilinde AMA…
S.kimden aşağıya Kasımpaşa!
Birleşmiş Milletlerin…
Uluslararası Hukuk anlaşması…
51. VE 54. Maddesi!
Almanca:
Indir, OKU
Türkçe mi desem Türkiyelice mi bilmiyorum:
Indir, OKU
Ne Birleşmiş Milletlere hesap veriyorlar…
Ne HAKLILIGIMIZI uluslararası zeminde anlatabiliyorlar…
Örneğin, yazmıştım Hafız Esad, ta o zamanlardan kalma anlaşma…
Adana Mutabakatı falan…
Yok kardeşim YOK…
Bu heriflerden ne köy olur ne kasaba, her şeyleri göstermelik…
GÜNÜ KURTARMA, bu konuda dönecek Ermeni soykırım iddiasına!
Zeynep Hanımı çok dikkat ile, ANLAYARAK okuyun lütfen:
O kadar şaşırdım ki ekranlarda görünce
Konuşuyor Hakan, yapıyor söyleşi Prof. Aybet ile…
Gözleri Amerikan televizyonlarında Tayyip’i savunurken selektör çakan…
Ama en ilginci dün sabah haberlerinde konuşturulan…
Avrupa Birliği eski Milletvekili Ozan Ceyhun…
Onunla tanışıp işim oldu vakitler ile dünkü konuşmaları arasında dünyalar var.
Dün söyleyeceklerine pek bir ekleyeceğim, söyleyeceğim çok gerçi(!)
AMAAA…
Ben bu herifi kaç seneden beri tanıyorum VE onun kendini nasıl tanıttığını çok iyi hatırlıyorum…
Akşam olup eve geldiğimde, gece meçe demeden şoktan kendimi toparlamaya çalışıyordum…
Allah’ımmm…
İnsan doğduğu topraklara nasıl böyle ihanet eder, nasıl aleyhte bu kadar ağır laflar eder?
INAN…
Hiç bir zaman ne doğduğum ne doyduğum topraklara bunu yapmadım, yapamadım…
YAPSAYDIM…
Bugün nerelerde olurdum bilmem?
Bak Alman Sol Partisinin bir milletvekili…
Konuşuyor zili…
Dikkat, Tayyipistan uluslararası hukuka aykırı operasyon yapıyormuş oralarda, ismi…
Sevim Dağdelen, çok isterdim onunla göz göze gelmeye…
Laflarını nasıl yuttururdum ona…
Arkasına bakmadan devrilir giderdi karşımdan!
Kol kırılır yen içinde kalır der atalar…
Kendini bilen insan, onur sahibi pazarlamaz kariyer uğruna kendini…
Vat ve milleti.
Ne Ceyhun ilk ne Cem Özdemir iki…
Ne kalacak bir Sevim son…
Kendini pazarlayan!
https://www.linksfraktion.de/themen/nachrichten/detail/gutachten-tuerkische-invasion-ist-bruch-des-voelkerrechts/
Dikkatiniz çekerim, Alman Parlamentosuna sundu raporda haberde.
Demokrasinin mucidi Yunansa, Parlamenter Sistemin İngiliz
Temsili demokrasi…
YOK…
Parlamenter sistem değil ama temsili demokrasi bitti!
Bay Pezevenk vari, ileri demokrasi çare değil, çözüm değil.
Uğraşma, bilmen gerekeni biliyorsun…
Daha fazlasını bekleme!
Doğru hatırlıyorsam yazmış, anlatmıştım. Bugün yağan yağmuru 15 sene sonra içiyoruz
Bir, evet HERIF var CNN Türkiyelide, SÖZDE suyun ne kadar değerli olduğunu anlatmaya çalışıyor…
Her anlattığı, tanıttığı kaynağın, pınarın, gölü, gölettin içine O pis bedenini sokarak!
Almanya’da “deniz yok” tabii…
Yukarıda…
Yüzme havuzları her yerde, âdettendir…
“Herkes” havuza girmeden önce duşun altında yıkanır, sabunlanır…
Bilmem ne demek istediğimi anladınız mı?
Ya ne yaparsak yapalım, iyi niyetli bile olsa…
Yarım yamalak, “ZARARLI”
Yanlış, düşüncesiz!
Çok pis bir rüya gördüm bu gece, Allah hayırlara çıkarsın
Gittim kardeş ile konuşmaya, kalp kalbe karşı ya…
Hani geçen gün gelen mektup, kızlık ismi. Korkmuştum ya, aklıma neler neler geliyor…
İyiyi, güzeli düşünemez oldum artık…
O da görmüş benzer bir rüya…
Dedi “çok fazla takıyorsun beni kafana!”
Yaaa…
Kimim var bu dünyada?
Bir avuç insan, bir avuç…
Rahmetli pederin dediği gibi “mini mini bir aileyiz”
Kafa duman…
Beden perişan…
Gidecekler üçü bu gece kısmetse sinemaya, SEVINDIM, gitsinler…
Kardeş, DayDay, hanım…
Kadın kadına, canıma minnet, düşün Önder oturacak hiç kıpırdamadan iki saat sinemada…
En son evlat ile gitmiştik, uyuşturucu üstüne uyuşturucu…
Ne oturabiliyorum uzun süre ne yatabiliyorum ne ayakta…
Hepsinden biraz biraz, karışık ortaya…
Dedim kızım şükür etmemiz lazım, şükür…
Kimsecikler dayanaMIyor kapımıza…
Bu zamanda…
Daha ne isteyebilir ne gözetebiliriz ki ÖNEMLI OLAN…
Aile ayakta!
Alman, hanımı hani MS hastalığına yakalanan…
Hemşire…
Neler antanttı bana, neler neler…
Bundan bir iki gün öncesiydi galiba sabah haberleri…
İki “bebe”, iki kardeş okul çocuğu…
DIKKAT…
Bir aydan beri okula gidemiyorlarmış, taşınmışlar, okul “uzak kalmış” servise para yokmuş…
Belediye omuz çıkmış, DIKKAT DEDIM YA…
Haberlere konu oluyor HABERLERE…
Anladığım kadarıyla anne “ev hanımı”
GÖTÜMÜN KENARI…
Belediye ödeyecekmiş servis parasını, okul…
900 metre uzakta…
2×900=1800 metre…
O karının bacaklarından tutup, bilmem nesini ağzına kadar ayırmayan…
Ne olsun???
Sakat olsa, özürlü hadi neyse…
Domuz gibi, domuz…
Bizim vergilerimizle besleniyor böyleleri, bizim vergilerimizle!
BEN…
Önder Gürbüz, uzaktaki yakındakiyle birlikte…
Ailemin kadınlarını öpüp öpüp başımın üstünde taşımam lazım…
Her biri…
Başımın tacı, her biri!
“Kız” sabahın bir köründe çıkıyor evden, Frankfurt’a…
Bankaya…
Hepsi, hepsi öyle kadınlıklarını bilemediler…
“Gecenin bir yarısı” dönüyor evine!
İşte O kadında buna benzer, yabancılar, mülteciler hakkında neler anlatıyor bir bilseniz.
Inimicus deus*
Evet…
Bunlar deyyus1, Latincede deus farklı bir anlam taşıyor…
İkisinin de okunuşu bezerdir…
😊
İnan bana bunlar tanrının düşmanları.
* Latince: Feind Gottes, Allah’ın düşmanları
1 karısının ya da kendisine çok yakın bir kadının namussuzluğuna, erkeklerle düşüp kalkmasına göz yuman, aldırmayan kimse anlamında sövgü sözü.
Türk’ün aklı ya kaçarken ya s.çarken gelirmiş de, ya Türkiyelinin, bademlerin aklı nerede?
Söyleyeyim sana, affedersin biraz ayıp olacak; sikinin tepesinde!
AYNEN ÖYLE


